Fıkra Türü ve Özellikleri, FIKRA KONU ANLATIMI,DERS NOTLARI
|
Bir yazarın, günlük
olaylara ya da ülke ve toplum sorunlarına ait herhangi bir konu üzerinde
kişisel görüş ve düşüncelerini, akıcı bir dille anlatan düz yazılara fıkra denir.
Fıkralar küçük öykü niteliğindeki
nükteli ve "güldürü fıkraları" ile "gazete fıkraları" olmak üzere iki türlüdür.
Güldürü Fıkraları
Belli bir amacı, savunulan bir
düşünceyi ele alan ve bunu en kısa yoldan anlatan, mizah ve hiciv unsurlarını
da içinde barındıran sözlü ya da yazılı hikâyelerdir. Bu fıkralar daha çok,
sözlü kültürde gelişmiştir.
Güldürü fıkraları, tanınmış kişileri
ya da hayvanları ele alır. Kısa öykü niteliği taşır, içinde zekâ oyunları vardır.
Nükteli bir dille, sohbet biçiminde, bir sonuca bağlanarak oluşturulur.
Nasrettin Hoca fıkraları ile Bektaşî fıkraları bu türdendir.
Nasrettin Hoca bir gün kedisini yıkıyormuş. Yoldan geçen
arkadaşı Hoca'ya: "Hocam kediyi yıkama, öldürürsün."
demiş. Hoca, aldırış etmemiş ve yıkamış. Arkadaşı dönüşte,
kedisinin ölümüne üzülen Hoca'yı görmüş. Adam: "Hocam,
ben size kediyi yıkamayın, kedi ölür demedim mi?" demiş. Hoca:
"Yıkarken ölmedi ki sıkarken öldü!" demiş.
Yukarıdaki fıkranın güldürü yönü ağır
basmaktadır.
Gazete
Fıkraları
Yazarların herhangi bir konu hakkında
kişisel görüş ve düşüncelerini fazla derinliğe girmeden ortaya koydukları
fikir yazılarıdır. Bu yazılar dergilerin ya da günlük gazetelerin belirli
köşelerinde yayımlanır. Bu yazılarda kısa, yalın ve akıcı bir üslup
kullanılır.
Fıkralarda
Konu: Fıkralarda yazar, konu seçiminde
serbesttir. Konular özel bir görüşle incelenip eleştirilir. Yazar kişisel
görüş ve düşüncelerini içten bir şekilde açıklar. Toplumu ilgilendiren güncel
konuları anlatır. Günlük siyasi, sosyal ve kültürel olayları ele alır. Fıkralarda
toplumsal sorunlar, okuru biraz olsun rahatlatacak, ona geçici de olsa
dertlerini unutturacak üslupla işlenir. Bu arada da konuyla ilgili bilgi
verilir. Başlangıçta sadece siyasi ve sosyal konular etrafında yazılan fıkralar,
zaman içinde sınırlarını genişletmiş, bugün sanattan spora, ekonomiden
siyasete kadar toplumun bütün günlük sorunlarını kuşatmıştır.
Fıkralarda
Dil ve Anlatım: Fıkralar iğneleyici, alaycı bir dille
bazen eleştiri bazen de sohbet tarzında yazılır. Fıkralarda yazar
inandırıcı, etkileyici ve dokunaklı bir anlatımı benimser. Anlatım, senli
benlidir. Okurla sohbet havası hâkimdir. Bu nedenle fıkraların; insanı saran,
tatlı, samimi, sıcak bir havası vardır. Fıkralarda genel olarak akıcı, duru,
açık ve yalın bir anlatım söz konusudur. Yazar; konuyu çoğunlukla konuşma
diliyle kaleme alır. Cümleler kısa ve anlaşılır niteliktedir. Yazının kolay
anlaşılması için uzun cümlelerden kaçınılır. Devrik cümleler kullanılabilir.
Okuyucunun zevki ön planda tutulur. Fıkraların en önemli özellikleri arasında
dilinin sade, üslubunun serbest olması gelir.
Fıkraların
Amacı: Günlük konular üzerinde kişisel
görüşleri belirtmek, belli bir okuyucu kitlesi kazanmak, görüşleri bu kitleye
benimsetmeye çalışmak fıkra yazarının amacıdır. Fıkra kısa ve öz
yazıldığından bu yazılarda yargılamaya, ispatlamaya, tanıtmaya ve ayrıntılara
yer verilmez. İspatlama yoluna gidilmez. Kesin bir iddia havası hâkim
değildir. Kesin bir sonuca varılmak istenmez, özel bir inandırma çabası
görülmez. Yazar bir sonuca ulaşır; ancak okuru ikna etme amacı taşımaz. Onu
etkilemeyi, konu hakkında düşünmeye sevk etmeyi yeterli görür. Konu ile
ilgili olarak bir kamuoyu oluşturmayı amaçlar. Yazar bunu yaparken duygusal,
içten bir anlatım kullanır. Gerçeklerden ayrılmaz. Yanlış bilgi vermez.
Yanlış belgelere dayanmaz. Tutarsız düşüncelere başvurmaz.
Fıkrada Kullanılan
Anlatım Biçimleri: Fıkralarda özellikle açıklama,
örneklendirme, karşılaştırma, tanımlama, öyküleme gibi anlatım yollarına
başvurulur. Anlatımda küçük hikâyelere yer verilebilir. Gözlemlerden ve
anılardan yararlanılabilir.
Gazete
Fıkralarının Planı: Fıkralar giriş, gelişme ve sonuç
bölümlerinden oluşur. Giriş bölümünde konu ortaya konur. Gelişme bölümünde
düşünceler ilginç örneklerle açıklanır. Sonuç bölümünde ise görüşler etkileyici
bir sonuca bağlanır.
Gazete
Fıkralarının Ortak Özellikleri: Konu, okurun ilgisini çekecek şekilde ele alınır. Herkesin anlayabileceği
açık, sade, yalın bir dil kullanılır. Hoş, dokunaklı bir sonuca ulaşılır ve
okuyucu bu sonuçla ilgili olarak düşünmeye sevk edilir. Aynı konular yerine
değişik ve güncel konular işlenir. Konu tarafsız bir gözle ele alınır.
Fıkra
- Sohbet Farkı: Fıkrada her türlü güncel konu;
sohbette daha çok, sanatla ilgili konular ele alınır. Sohbette soru cevap
yöntemine dayalı anlatım ağırlıktadır. Fıkrada ise serbest bir anlatım
vardır. Fıkrada yazar, okuru etkilemeyi amaçlar. Okurun, konuyu düşünmesini
amaçlar. Sohbetin okuru etkileme amacı yoktur. Sohbette sadece dikkatler
konuya odaklanmaya çalışılır.
Fıkra
Yazarının Özellikleri
Gazete ve dergilerde sürekli bir yazı
köşesi olan yazarların kendilerine ayrılan bölümlerde yazdıkları, günlük
olaylar, ekonomi, politika gibi konuları okuyucuları ile paylaştığı
günübirlik yazılara köşe yazısı denir. Fıkralar, gazete ve dergilerde
yayımlanan süreli yayınlardır. Fıkraların kalıcılık özelliği zayıftır. Köşe
yazıları güncel konuları işlediği için uzun ömürlü olamaz.
Fıkra, gazete veya dergilerin belirli
sütunlarında genel bir başlık altında (Şehir Mektupları, Bize Göre, Pencere)
günlük herhangi bir olayı, bir görüş ve düşünceye bağlayarak yorumlayan kısa
yazılardır.
Günümüzde gazete fıkra yazarları,
ekonomi ve istatistik bilgilerine de yer vererek bilimsel metotlarla
çalışırlar.
·
Fıkra yazarları kısa, özlü, derin
anlamlar taşıyan yazılar kaleme alabilecek donanıma sahip olmalıdır.
·
Okuyucunun ilgisini canlı
tutabilmelidir.
·
Konularında tekrarlara düşmemelidir.
·
Kapsamlı bir kavrayış gücüne sahip
olmalıdır.
·
Derin bir kültür zenginliği
bulunmalıdır.
·
Geçmişle günlük olayları
kaynaştırabilmede ustalık göstermelidir.
·
Yazısını okura zevkle okutabilmelidir.
·
Duygu ve düşüncelerini inandırıcı,
etkileyici, akıcı bir dille anlatabilmelidir.
TÜRK EDEBİYATINDA FIKRANIN TARİHSEL GELİŞİMİ
Gazete fıkracılığının Türk
edebiyatında ilk örnekleri, Tanzimat’tan sonra Şinasi ve Namık Kemal’in kısa
makaleleriyle ortaya çıkmıştır. Çağdaş anlamda fıkra niteliği taşıyan
yazıların yayımı ise XX. yüzyılın başlarında görülür. Fıkra türünün
gelişmesinde XIX. yüzyılın sonları ile XX. yüzyılın başlarında çıkan
dergilerin de büyük etkisi olmuş-tur. Servet-i Fünun, Genç Kalemler, Dergâh
ve Türk Yurdu gibi edebiyat dergileri birçok yazarımıza fıkra türünde de yazı
yazma fırsatı sağlamıştır.
Bu
dönemin usta fıkra yazarları arasında ilk hatıra gelen adlar Ahmet Rasim
(1864-1932), Refik Halit Karay (1888-1965), Hüseyin Cahit Yalçın ve Ahmet
Haşim’dir. (1885-1933). Bazı şair ve yazarların fıkraları bir süre sonra
kitap hâlinde de yayımlanmıştır. Bu fıkraları bugün yine zevkle okuyoruz.
Cumhuriyet Döneminde diğer yazı türlerinde
verdikleri eserler yanında fıkraları ile de tanınmış yazarlarımız arasında
Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nu (1889-1974), Halide Edip Adıvar’ı(1884-1964),
Fazıl Ahmet Aykaç’ı(1884-1967), Peyami Safa’yı(1889-1961), Falih Rıfkı Atay’ı(1894-1971),
Burhan Felek’i (1889-1982), Yusuf Ziya Ortaç’ı(1895-1967), Hasan Ali Yücel’i
(1897-1961) ve Yaşar Nabi Nayır’ı(1908-1981) sayabiliriz.
Edebî fıkra dalının gelişmesinde
gazeteler yanında sayıları artan sanat ve edebiyat dergilerinin büyük katkısı
olmuştur. Bu dergiler arasında ilk akla gelenler şunlardır: Hayat, Kadro,
Fikir Hareketleri, Varlık, Yücel, Ülkü, İstanbul, Türk Düşüncesi, Türk Dili,
Hisar.Son yıllarda fıkra yazarlığını sürekli bir uğraş olarak benimseyen
yazarlar şunlardır: Haldun Taner, Ahmet Kabaklı, Oktay Akbal, İlhan Selçuk,
Mümtaz Soysal, Çetin Altan, İsmail Cem...*
Fıkra Türünün Genel Özellikleri
|