I. ÜNİTE: EDEBİYATLA
DÜŞÜNCE, SOSYAL ve SİYASÎ HAYATIN İLİŞKİSİ
v
Batı'nın Rönesans ile edindiği düşünsel birikim Aydınlanma dönemini doğurmuştur.
v
"Aklın", "bilimselliğin", "gerçeğe verilen
önemin" öne çıkarılması pozitif bilimlere verilen önem 18. Yüzyılın
ortalarından itibaren Sanayi Devrimi'ni doğurur.
v
1789 Fransız Devrimi, Osmanlıyı parçalayacak süreci başlatır.
v
Yenileşme, Osmanlı devletindeki gerilemenin sonucu olarak doğmuştur.
v
16. yüzyılın sonlarına dek birçok yönden Avrupa'dan üstün bir yönetime
ve kurumlaşmaya sahip olan Osmanlı Devleti,Batı'daki gelişimleri dikkatle takip
etmiştir. Ancak 16. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı Devleti askeri, ilmi
ve ekonomik alanlarda bozulan kurumlarına dinamizm getirecek yenilik hamleleri yapamamıştır.
v
Değişen dünyanın Osmanlı'ya ilk büyük darbesi Viyana bozgunu (1683)
olur. Viyana bozgunu, kendini yenilemeyen bir devletin, imparatorluk bile olsa,
sadece asker sayısındaki üstünlükle savaşları kazanamayacağını ortaya koymuştur.
1699' da Karlofça Antlaşması'nı
imzalamaya mecbur kalan Osmanlı imparatorluğu bu antlaşmayla ilk defa toprak
kaybetmiştir. Bu antlaşmadan sonra olumsuzluklar artmıştır. Genellikle pamuklu
dokuma imalatı üzerine kurulu Osmanlı sanayi Avrupa'nın özellikle de İngiltere’nin
tahakkümüne teslim edilmiştir. Yeniçeri ordusu donanımsız ve disiplinsiz bir duruma
düşmüştür.
v
Osmanlı Devleti 1699 Karlofça ve
1718 Pasorafça Antlaşmalarıyla Batı'ya kaptırdıkları üstünlüklerine yeniden
kavuşmak için Batı'nın fikri birikiminden ve teknolojideki gelişimlerinden
yararlanma çalışmalarına başlamıştır. Bu amaçla yapılan ilk girişim Damat
İbrahim Paşa döneminde Avrupa'ya elçiler (Yirmisekiz Çelebi Mehmet gibi)
gönderilmesi olmuştur. Avrupa kültürüyle karşılaşmanın ilk sonuçları gemi
yapımıyla ilgili yöntemlerin alınması, matbaanın kurulması gibi teknik; saray dekorasyonu,
bahçe düzenlemesi gibi sosyal alanlardaki (Lale Devri) yenilikler olur.
v
Pozitif bilimlerle ilgili okullar açılmaya başlanır.
v
Yenileşme hareketi ilk olarak askeri sistemde kendini göstermiştir.
v
II. Mahmut, Yeniçerileri tamamen ortadan kaldırarak 1826'da Avrupai
usullere göre düzenlenmiş Asakir-i Mansure-i Muhammediye adıyla bir ordu kurar.
v
Tercümeler yapılmaya başlanır. Tercüme Odası kurulur. Tanzimat aydınlarının
Batı'ya açılmasında Tercüme Odası'nın hazırlayıcı rolü vardır.
v
Türk edebiyatının yeniden yapılanması bakımından 1859'da yapılan iki
çeviri önemlidir: Münif Paşa'nın çevirdiği Muheverat-ı Hikemiyye (Volter,
Fenelon ve Fontenel'den seçilmiş felsefi diyaloglar) ve Yusuf Kamil Paşa'nın
Fenelon'dan çevirdiği Telemak. Bu çevirileri Sefiller ("Mağdurin"
adıyla) Robinson Cruzoe, Monte Cristo, Emil, Tartüffe gibi yapıtların
çevirileri izler.
v
II. Mahmut döneminde yenileşmenin önemli bir aracı olacak ilk gazete de
çıkar: Takvim-i Vekayi (1831)
v
Osmanlı Devleti'nde Batı'ya yöneliş Abdülmecit döneminde, Mustafa Reşit
Paşa tarafından hazırlanan Tanzimat Fermanı (Gülhane Hatt-ı Hümayunu, 1839) ile resmiyet kazanmıştır. Tanzimat,
"düzenlemeler" anlamına gelen bir sözcüktür. Bu fermanın ilanıyla
birlikteTanzimat Dönemi de başlamış olur.
v
Tanzimat Fermanı din, dil, ırk gözetmeksizin bütün halkın can, mal ve
namusunun korunacağını, askerlik ve vergi kanunlarının yeniden düzenleneceğini
ortaya koyan eşitlikçi bir söylem taşıyordu.
v
Modernliğin Öncüleri: Şinasi - Akif Paşa - Namık Kemal - Ziya Paşa -
Sadullah Paşa - Beşir Fuat - Ahmet Mithat - Samipaşazade Sezai - Tevfik
Fikret’tir.
v
Osmanlı İmparatorluğu’nda modernleşme hareketleri halkın değil, daha çok
yönetici sınıftan kişilerin isteğiyle ortaya çıkmıştır. Batı'da ortaya çıkan
Osmanlı İmparatorluğu’nu etkileyen zihniyet devriminin temelinde yatan
kavramlar ve düşüce akımları şunlardır: Rönesans, Reform, Pozitivizm,
Teknoloji, Bilim, Hukuk
v
Yenileşme hareketleri yüzü dünyaya dönük, akılcı, iradeli bireyler
yetiştirmeyi; bilime ve teknolojiye önemle eğilmeyi esas alıyordu. Bu amacın
donanımlı edebi ve düşünsel anlamdaki ilk temsilcisi Şinasi'dir. Şinasi,
dünyaya, topluma bir Türk Rönesansçısı gibi bakar, "akl''ı, "hukuk"u "medeniyet"i öne
çıkarır. Mustafa Reşit Paşa için yazdığı kasidelerde yenilik düşüncelerini
ortaya koyar. Bu düşünceleri Auguste Comte'un pozitivist dünya görüşünün
yansımaları gibidir.
v
Osmanlı toplumunun dünyaya bakışıyla modernizmin "akla
uygunluk" ilkesi arasındaki karşıtlık ve bunun sonucunda
v
çıkış yolu bulamayan aydınlarda ortaya çıkan boşluk duygusu özellikle
Akif Paşa'nın divan şiirinin söz oyunlarından yararlanarak yazdığı Adem
Kasidesi'nde kendini gösterir. Adem, yokluk demektir.
v
Namık Kemal de iradi bir insan tipolojisi yaratmaya dönük tutumu ve katılımcı
bir yönetimden yana tavır almasıyla modernliğin öncüleri arasında yer alır.
Ziya Paşa da çok tutarlı olmamakla birlikte, özellikle Şiir ve İnşa adlı
makalesiyle yeniliğe önemli katkılar sunmuştur.
v
Sadullah Paşa, 19. Asır adlı manzumesinde Orta çağ'a özgü geleneksel
dünya görüşünü eleştiri ve teknolojik gelişmesine hayranlık duyduğu Batı'nın
pozitivist düşüncesini över. Eşitlik, insan halkları, bilim gibi kavramları öne
çıkarır, Doğu medeniyetlerinin geri kalmışlığını ortaya koyar. İlerlemek için
Batı'nın örnek alınması gerektiğini savunur.
v
Fizik ve kimya bilimlerindeki mekanizmanın aynısının hayatta da mevcut
olduğunu savunan, metafizik görüşleri reddeden Beşir Fuat da modernliğin öncü
isimlerindendir. Beşir Fuat Batı'daki pozitivist düşünce kazanımlarını,
çevirileri ve makaleleriyle Osmanlı toplumuna aktarmaya çalışmıştır. Bir nevi
ansiklopedi niteliğindeki eserleriyle Ahmet Mithat, yenileşme çabalarını sosyal
bir fon olarak eserlerinde kullanan Samipaşazade Sezai, toplumsal bilinçaltını
imgeleriyle uyarmaya çalışan Servet-i Fünun şairi Tevfik Fikret de modemliğin öncüleri
arasında sayılabilir.
v
Tanzimat Fermanı'nın ilanıyla başlayan "Batılılaşma Dönemi Türk
Edebiyatı'nın hazırlık dönemi" Tercüman-ı Ahval gazetesinin yayımlanmasına
(1860) kadar sürer.