AŞIK TARZI HALK ŞİİRİ SANATÇILARI, TEMSİLCİLERİ EDEBİ KİŞİLİKLERİ,AŞIK HALK EDEBİYATI TÜM SANATÇILARI FKRİ EDEBİ YONU KISILIGI, AŞIK HALK EDEBİYATI TÜM SANATÇILARI MADDE MADDE ÖZELLİKLERİ, HALK EDEBİYATI, AŞIK TARZI HALK ŞİİRİ TEMSİLCİLERİ,
AŞIK HALK EDEBİYATI SANATÇILARI
Hazırlayan: Mustafa ŞAHİN
derskonum.com'un değerli akademisyen-öğretmen-öğrenci-edebiyat sever takipçileri.
Derskonum.com ailesi olarak her dönem olduğu gibi yeni dönemde de sizler için kitap cevapları, konu anlatımı, pdf ders notları ile her zaman yanınızdayız..
Bu sayfamızda siz değerli takipçilerimiz için AŞIK HALK EDEBİYATI SANATÇILARI EDEBİ KİŞİLİKLERİ HAYATLARI ÖZELLİKLERİ üzerine bir paylaşım yapacağız.
Siz de eğer bize ve tüm eğitim camiasına yardımcı olmak adına hazırladığınız yazılıları-notları-soruları-videoları paylaşmak isterseniz mail adresinden bize ulaşabilirsiniz.
İyi çalışmalar..
doğru konum= derskonum
doğru konum= derskonum
destek olmak için lütfen paylaşınız
Hazırlayan: Mustafa ŞAHİN
AŞIK HALK EDEBİYATI SANATÇILARI EDEBİ KİŞİLİKLERİ HAYATLARI ÖZELLİKLERİ
YÜZYILLARA GÖRE HALK ŞAİRLERİ
16.yy: (başlama) Köroğlu, Öksüz Dede, Kul Mehmet...
16.yy: (başlama) Köroğlu, Öksüz Dede, Kul Mehmet...
17. yy: (altın çağ) Aşık Ömer, Karacaoğlan, Gevheri, Kayıkçı Kul Mustafa, Erçişli Emrah...
18. yy: (sönük) Ressam Levni, Aşık Vartan
19.yy: (ikinci Bahar) Erzurumlu Emrah, Dertli, Bayburtlu Zihni Seyrani, Dadaloğlu, Ruhsati, Sümmani
20.yy: (gelenek) Aşık Ali İzzet, Aşık Veysel, Murat Çobanoğlu, Şeref Taşlıova, Mahzuni Şerif
KÖROĞLU (16. yy)
- Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesine göre iki Köroğlu vardır:
- Yeniçeri Ocağında Yetişen Köroğlu
- 1. 16 ve 17'nci yy’da yaşayan Yeniçeri ocağından yetişen bir şairdir. 1578-1590 arasındaki Osmanlı-İran savaşlarına katılmış bir ordu-asker şairidir. Burada Özdemiroğlu Osman Paşa’nın yiğitliğini anlattığı destanı ünlüdür.
- Yeniçeri aşığı Köroğlu'nun şiirleri dil ve anlatım bakımından öykü kahramanı Köroğlu adına söylenen şiirlerden çok farklıdır.
- Yeniçeri Aşığı Köroğlu’nun yiğitçe, coşkun bir seslenişle söylenmiş koçaklamaları ve destan nazım biçiminde yazdığı şiirleri önemlidir.
- Aşk, tabiat gibi konuların işlediği şiirleri de vardır.
Dağlara Çıkıp Yol Kesen Köroğlu.
2. Halk öyküsündeki kahraman Köroğlu’dur. Asıl adı Ruşen olan şair Bolu Gerede çevresinde yaşadı. Devlete karşı ayaklanıp Sivas-Tokat yolu üzerindeki Çamlıbel'e yerleşip eşkıyalık yaptı. Bir başka söylentiye göre de, Bolu Beyi'nin seyisi Yusuf'un oğlu Ruşen Ali, asıl Köroğlu'dur. Bolu Beyi, babası Yusuf'un gözlerine mil çektirdi. Ruşen Ali, babasını sağaltmak için Aras Irmağı'na götürdü. Ama ilaç olacak köpükleri kendisi içip yiğitlik ve şairlik gücü kazandı. Çamlıbel'e yerleşip babasının intikamını almak üzere Bolu Beyi'ne savaş açtı.
Köroğlu hikayesi, Azerbaycan, İran, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan ve Balkanlar'da da bilinmektedir.
Eşitliği, adaleti, ezilenlerden yana destansı bir kişiliktedir.
Halk hikayesi içindeki koçaklama ve türküler önemlidir.
· 16.yy’li halk şairlerimizdendir.
· • Bolu Beyi ile yaptığı mücadele ile tanınır.
· • Köroğlu’nun şiirleri, onun adının çevresinde oluşturulan halk hikayeleri arasına serpiştirilmiştir.
· • Hikayelerin 24 farklı söylenişi vardır.
· • Şiirleri arasında yiğitçe,coşkun bir seslenişle söylenmiş koçaklamaları önemli bir yer tutar.
· • Aşk,tabiat gibi konuları işlediği şiirleri de vardır.
AŞIK ÖMER 17 yy. (?- 1707)
- Konya'nın Hadim ilçesinin Gözleve köyünde 1651’de doğmuştur. İstanbul'da öldü.
- Orduya girmiş, sınır kalelerinde bulunmuş, bazı savaşlara katılmıştır.
- Şiirlerinden İstanbul, Bursa, Yama, Sakız, Sinop ve Bağdat gibi yerleri dolaştığı anlaşılmaktadır.
- Başlangıçta divan şairlerini taklit edip Adlî mahlasını kullanmış, Ömer mahlasını daha sonra benimsemiştir.
- Döneminin ve Türk saz şiirinin önde gelen isimlerindendir.
- Kendisinden sonra gelen âşıkları etkilemiş, şiirleri bestelenmiş, çeşitli meclislerde çalınıp okunmuştur.
- Âşıkâne ve sûfıyâne mahiyetteki bazı manzumeleri ise bir tür ilahi gibi uzun zaman tekke ve zaviyelerde terennüm edilmiştir.
- Asker ocağında bulunması dolayısıyla hem serhat boylarının biraz serbest ve maceralı hayatını yaşayarak dile getirmiş, hem de klasik şiirin mecaz, vezin, kafiye ve edebi sanatlarını, hatta biraz da dilini kullanarak o çevrelerin havasını yansıtmıştır.
- Klasik Türk edebiyatından büyük ölçüde etkilenmiş; aruz vezniyle yazdığı divan'larda divan şiirinin kalıplaşmış mazmun ve hayal dünyasına büyük ölçüde yer vermiştir.
- Daha sağlığında üstat kabul edildiği için kendisinden sonraki şairler arasında onun gibi yazmak bir moda haline gelmiştir.
- Onun açmış olduğu Divan şiirini taklit cereyanı yüzünden saz şiirinin eski saflığı ve dili fark edilir şekilde bozulmuştur.
- Geriye bırakmış olduğu 2000'den fazla şiirle Türk edebiyatının en çok yazan şairlerinden biri olarak tanındı.
- Hece vezniyle söylediği şiirlerde daha başarılıdır
- Şiirinin kaynağını, göçebe toplumunun gelenekleri ve içinde yaşadığı, yurt edindiği doğa oluşturur: Güneydoğu Anadolu (Maraş, Gaziantep) Çukurova, Toroslar ve Gavurdağları...
- Kazanoğulları ile arasının açılması sonucu genç yaşta gurbete çıktı.
- Halk şiirinde kendine özgü bir şiir evreni kurmuştur.
- Bütün halk şairlerini ve Cumhuriyet döneminin bazı şairlerini etkilemiştir.
- Aşk ve tabiat şairi olan aşık; güzele, sevgiliye ve doğaya tutkundur. Güzelleri, yiğitleri över, dert ortağı bildiği dağlara seslenir.
- Duygulanışlarını gerçekçi biçimde dile getirmiştir.
- “Somut” sevgililere gönül veren sanatçı şiirlerinde; (ilk olarak) sevgililerinin adını vermiştir: Elif, Anşa, Zeynep, Hürü, Döndü...
- Şiirlerinde tasavvufa ve dini konulara yer vermemiştir.
- Açık, anlaşılır bir biçimde; içten ve özlü bir söyleyiş birliği kurmuştur.
- Dil ve ölçü bakımından Divan Edebiyatı'nın etkisinden uzak kalmıştır.
- 500’ün üzerinde şiiri tespit edilmiştir.
KARACAOĞLAN’DAN
Karacaoğlan’ın yolu bir çeşme başına düşer. Su doldurmakta olan köylü kızlarıyla karşılaşır. İçlerinden biri şairin kara oluşuyla alay edince Karacaoğlan şu şiiri okur:
· Bana kara diyen dilber
· Gözlerin kara değil mi
· Yüzünü sevdiren gelin
· Kaşların kara değil mi
· Beni kara diye yerme
· Mevla’m yaratmış hor görme
· Ala göze siyah sürme
· Çekilir kara değil mi
· Karac’oğlan der maşallah
· Bir gün görürüm inşallah
· Kara donludur Beytullah
· Örtüsü kara değil mi
KAYIKÇI KUL MUSTAFA
- 17 yy. (?- 1658) barış manço genç osman türküsü
- · 17.yy.ın ilk yarısında üne kavuşmuştur.
- Gençliğinde Murat Reis’in levendi olarak Cezayir’de bulunduğu için Kayıkçı lakabıyla anılmıştır.
- Yeniçeri Şairlerindendir.
- II. Osman’ın şehit edilişi, IV. Murat’ın Bağdat Seferi gibi tarihi olayları işleyen şairin Bağdat Seferinde şehit düşen Genç Osman için söylediği destan meşhurdur.
- Şiirleri yıllarca serhat kalelerinde, kahvehanelerde söylendi.
- Şiirlerinde sade bir dil kullanmıştır.
- Divan şiirinin etkisinden uzak kalmayı başarmıştır.
- Adı Mehmed'dir. Kırımlı veya İstanbullu olduğu sanılıyor.
- Osmanlı devletinin birçok ilini gezdi. Anadolu, Şam, Arabistan, Rumeli...
- Az çok okumuş, bir paşanın yanında katiplik yapmış bir ozandır.
- Divan şiirinden etkilenmiş; heceyle yazdığı şiirlerde (semai ve koşma) yabancı kelimelere ve divan şiiri mazmunlarına yer vermiştir.
- Heceyle yazdığı şiirleri aruzla yazdıklarına göre daha başarılıdır.
- Aydınlarca da bilinen şair Halk şiirinin öncülerindendir.
- Musiki ile de ilgilenmiş olan Gevheri'nin kendi adını taşıyan bir de hava vardır.
- Aruz ile yazdığı şiirlerinde başta Fuzuli olmak üzere klasik şairlerimizin tesiri görülür.
- Yüzyılın başlıca adlarından biri olmasında, belki de, aruz veznini hece vezni kadar başarılı bir şekilde kullanan ender şairlerden biri olmasının da rolü vardır.
- Usta bir aşık olması, onun sevilip örnek alınmasına vesile olmuştur.
- Şiirleri arasında çeşitli tarihi olaylara yer verenler de vardır. Avusturya'ya karşı açılan 1663 ve 1689 seferleri
- Yaşamı ile ilgi kesin bilgiler yok.
- Van’ın Erciş ilçesinde doğduğu ve 17’nci yüzyılda yaşadığı biliniyor.
- Arı bir Türkçe kullandı.
- İçten ve halk zevkine yakın bir söyleyişi vardır.
- Yurt sevgisi, aşk, doğa güzelliği, özlem gibi konuları işlediği ve hayatını anlattığı Emrah ile Selvihan adlı halk öyküsüyle ün kazandı.
- Bu öykü Doğu Anadolu’nun yanı sıra Azerbaycan, Türkmenistan ve Ermenistan’da da değişik isimlerle tanınır ve sevilir.
- Ercişli Emrah’ın en şansız yanı Erzurumlu Emrah ile karıştırılmasıdır. Fakat Erzurumlu’dan önce yaşadı ve ona göre daha sade bir dil kullandı.
- Bazı şiirleri Erzurumlu Emrah’a mal edilmiştir.
- Halk Öyküsü: Emrah ile Selvihan
KULOĞLU
· Kuloğlu'nun yaşamıyla ilgili bilgilerimiz de yeterli değil. Şiirlerinden
çıkarılabildiğine göre, öncelikle asker-ozanlardan olduğu, hem kara askerliği,
hem deniz askerliği yaptığı anlaşılıyor. Cezayir'deki savaşlara katıldığı gibi
4. Murat'ın ünlü Bağdad Seferi'ne katıldığı şiirleriyle ortaya çıkıyor.
· Bir görüş asıl adının "Süleyman" olduğu. Öteki görüşe göre
Kuloğlu'nun asıl adı "Mustafa". Kuloğlu'nun adı Evliya Çelebi'nin
ünlü "Seyahatname"sinde geçiyor, Kayıkçı Kul Mustafa Katibi, Aşık
Ömer'le çağdaş bir ozan olduğu anlaşılıyor. Kuloğlu, bir yandan yiğitlik
şiirleri söylerken, bir yandan da aşk üzerine şiir söylemeye, sazıyla
seslendirmeye durmuş
· Konusu daha çok aşktır. Onda tasavvufa hemen hiç rastlanmaz. Bir asker ve
aşk şairidir. Kuloğlu, gerçekten içli ve sanatçı yaratılıştadır.
LEVNİ
· Levni ( d. …?…- ö. 1733,
İstanbul), asıl adı Abdülcelil Çelebi, Lale Devri’de en tanınmış minyatür
sanatçısı.
· XVIII. yüzyılın önemli
minyatür sanatçılarındandır.
· Edirneli olan Levni’nin
asıl adı Abdülcelil Çelebi’dir.
· Levnî âşıklığının yanı
sıra ressamlığı, minyatür ustalığı ve hattatlığı ile de dikkati çekmektedir.
· Atalarsözü Destanı ve
Selanik-İstanbul yolculuğunu konu alan Tekerleme’si türünde ilk örnekler olması
bakımından önemlidir.
· Topkapı Sarayı’ndaki
nakkaşhanede tezhip öğrendi, daha sonra da II. Mustafa zamanında sarayın
başnakkaşlığına getirildi. III. Ahmet döneminde de bu görevini sürdürdü.
· Lale Devri’nin insanı
olmasından dolayı, minyatürlerinde daha çok eğlence sahnelerini işledi. Şair
Vehbi’nin, III. Ahmed’in şehzadelerinin 1720’deki sünnet düğünün anlatan
Surname’sini süsleyen minyatürleri Levni’nin en ünlü eserleri arasındadır.
DADALOĞLU 19. yy. (1785?- 1868?)
BAYBURTLU ZİHNİ 19 yy. (1802- 1859)
- Toroslardaki göçebe Türkmenlerin Avşar boyundan Aşık Musa'nın oğlu olan sanatçının asıl adı Veli'dir.
- Sık sık resmi otoriteye karşı çıkmış bu yönde şiirler söylemiştir.
- Eğitimini sözlü kültürden ve destansı bilgilerden aldı.
- Şiirlerinde, göçebe yaşamını, orta Anadolu'da hüküm süren aşiret kavgaları ve aşiretlerin Osmanlı'ya ayaklanmalarını yansıttı. Türkmenleri isyana ve mücadeleye teşvik etti. Derviş Paşa tarafından isyan bastırılınca aşiretiyle Sivas’a yerleşti.
- Şiirlerinde yiğitçe bir sesleniş ve içli söyleyiş de vardır.
- Şehir yaşamından uzak kaldığı için Divan şiirinden hiç etkilenmedi.
- Koşma, semai, destan ve varsağı türünden eser veren âşık; daha çok türkü türünde başarılıdır.
- Üslup yönüyle Karacaoğlan ve Köroğlu’nu çağrıştırır.
- Dili Türkmenlerin kullandığı halk Türkçesi’dir.
- Bilinen 100 kadar şiiri vardır.
BAYBURTLU ZİHNİ 19 yy. (1802- 1859)
- Erzurum ve Trabzon’da medrese eğitimi aldı; İstanbul‘da Divan Katipliği yaptı.
- İstanbul'dan yurduna döndü. Bayburt’un Ruslar tarafından işgalinin (1828) bütün acılarını yaşadı; işgalden sonra Bayburt'tan ayrıldı; işgal kaldırılınca yurduna döndü.
- Hacc'a, oradan da Mısır'a gitti.
- Yaşlanınca Trabzon'a geldi ve burada hastalandı. Bayburt'a doğru yola çıktı; Trabzon yakınlarında öldü. (1859).
- Gittiği her yerde taşlanacak birini buluyordu: kaymakam, kadı, ağa v.b... Bu yüzden de yerden yere vuruluyordu.
- Daha çok divan şairi olmak kaygısı güderdi; ancak adını yine sayıları az olan, hece ile söylemiş koşmaları ile destanları yaşatmaktadır.
- Divanında gazel, kaside, tahmis gibi Divan şiiri nazım biçimleri vardır.
- Asıl şöhretini divanına dahi almadığı taşlama türündeki (halk şiiri) şiirleriyle kazandı.
- Taşlamalarında (hiciv), açık saçık ve kaba küfürlere de başvurdu.
- Divan: (Divan şiiri biçiminde yazdığı şiirlerden oluşur.)
- Sergüzeşt-Name: (başından geçen olayları anlattığı mesnevi)
ERZURUMLU EMRAH 19. yy. (?- 1860)
- Erzurum’un köylerinden birinde doğmuştur.
- Medrese eğitimi aldı, Nakşibendi tarikatının Halidiye koluna bağlandı; sonra medreseden ayrılarak köyüne döndü.
- Saz şairleri arasında Divan şiirini en iyi bilenlerdendir.
- Arapça ve Farsça sözcükleri kullanmaktan çekinmedi.
- Divan tarzında gazel, rubai, muhammesler de yazan şair, asıl başarısını hece ölçüsü ile yazdığı koşma ve semailerde göstermiştir.
· SÜMMANİ(1860-1915):
- Doğu Anadolu’da aşık geleneğine bağlı olarak aşık olmuş, şiirler söylemiştir.
- · Hayali sevgilisi Gülperi’yi bulmak için pek çok ülkeyi gezmiştir.
- · Destanlarında sosyal konuları, deprem ve yangın gibi acıları dile getirir.
- · Koşma ve semailerinde aşk, doğa ve insan sevgisini işlemiştir.
- · Orijinal buluşlarıyla halk söyleyişinin en güzel örneklerini vermiştir.
SEYRANİ (1807-1866)
- XIX. yüzyıl halk şiirinin büyük ustasıdır.
- Asıl adı Mehmet'tir.
- Kayseri’nin Develi kasabasında doğmuştur. Medresede birkaç yıl okuduktan sonra ayrılıp İstanbul'a gitmiştir; ancak devrin büyüklerini hicvettiği için, memleketine dönmek zorunda kalmıştır.
- Yaşamı acılarla, yoksulluklarla geçmişti; ömrünün son yıllılarında “deli” gömleğini de giymiştir.
- Divan geleneğine uymaya çalışıp aruzla ve ağdalı bir dille şiirler yazdı; ancak asıl şöhretini hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerde gösterdi.
- Ham sofuları ve kötü yöneticileri yerdiği hicivleriyle ve güzellemeleriyle tanınır.
- Şiirlerinin çoğunu bugün de güncelliğini yitirmemiştir.
RUHSATİ(19.YY):
- • Lirik bir saz şairidir.
- Sivas’ta aşıklık geleneği içinde yetişmiş bir şairdir.
- Sivas Kangal “Deliktaş”köyünde yaşamıştır.
- Pir Sultan Abdal’ın üzerindeki etkisi çok büyüktür
- • Tasavvufa bağlı bir şair olarak aruzla didaktik şiirler yazmıştır.
- • Hece ile yazdığı şiirllerinde daha başarılıdır.
DERTLİ 19 yy. (1772-1845)
- Şehirde yetişen ve Divan şiirine özenen aşıklardandır.
- Bolu yakınında Gerede’ye bağlı bir köyde doğdu.
- Okumuşlarında ilgisini çeken şiirler yazdı. (Erzurumlu Emrah ve Seyrani gibi)
- Divan, Tekke ve Halk şiirini iyi bilen şair; Divan şiiri türünde de eser verdi. Fakat asıl başarısını heceyle yazdığı şiirlerde gösterdi.
- Hem aruz hem de hece veznini kullandı.
- Tasavvufi bir derinliği ve lirizmi yoktur; kuvvetli bir yergisi vardır.
AŞIK VEYSEL (1894-1973)
- · Sivas’ın Sivrialan Köyü’nde doğmuştur.
- Aşık şiirinin son büyük ustasıdır.
- Cumhuriyet devri saz şairlerinden olan sanatçı; Cumhuriyetin 10. yılı törenlerine katıldı. Cumhuriyet ve Atatürk üzerine yazdığı şiirlerle meşhur oldu.
- A. Veysel’i sanat dünyasına A. Kutsi Tecer tanıttı.
- 7 yaşındayken geçirdiği Çiçek hastalığı yüzünden gözlerini kaybetti; babasının oyalanması için verdiği kırık bir sazla çalıp söylemeye başladı.
- Meşhur olana dek, yaşamı acı ve yoksulluklarla geçti;köy enstitülerinde öğretmenlik yaptı.
- Yurdun değişik köşelerini dolaşan şair; insan, yurt, toprak sevgisini sade bir dille mükemmel bir şekilde işledi.
- “Halk şiirinin son büyük ustası” olarak bilinir.
- Şiir: Dostlar Beni Hatırlasın, Sazımdan Sesler, Deyişler
MURAT ÇOBANOĞLU (1940- 2004)
- Kars doğumlu olan şair ilk okul mezunudur.
- Aşıklık geleneğinin (günümüz saz şairlerinin) önde gelenlerindendir.
- Şiirlerinde nasihat etme, ahlakî öğütler verme amacındadır.
- Ulusal konuları ve öz değerleri işleyen şiirleri de vardır.
- Şiirleri Kars Eli, Pınar, Hisar, Türk Edebiyatı gibi dergilerde yayımladı.
- Aşıklar yarışmasında dereceler kazandı.
- Eser: Manzum öyküler ve şiirler yazdı.
ÂŞIK MAHSUNİ ŞERİF (1940 – 2002)
- Anadolu halk ozanlığı geleneğinde önemli bir kilometre taşı olan Aşık Mahzuni Şerif, 17 Mayıs 2002'de Köln'de Hakk'a yürüdü.
- Aşık Mahzuni Şerif son yüzyılda yaşayan halk ozanlarının kuşkusuz en ünlüsüydü.
- Halkın sıkıntılarını toplumcu bir bakış açısıyla anlatmış, güncel siyaseti konu alan politik şiirler ve taşlamalar yazmıştır.
- Aşık Mahzuni özgürlükten, demokrasiden, barıştan, insan haklarından ve laiklikten yana olan çağdaş, devrimci bir ozandır.
- Aşık Mahzuni Şerif’in kişiliğinde, sanatında, mücadelesinde hümanist tarafı ağır basar.
- Eserlerinde hoşgörüyü, sevgiyi ve doğruluğu işler.
- Onun büyük bir insansever olduğunu görürüz.
- Ozan Türkiye’de yapılan haksızlıklara, banka hortumlamalarına, derin devlet anlayışına, yolsuzluklara ve daha nice olaylara şiddetle karşı çıkmış, bunları sanatına taşımış ve yazılarında eleştirmiştir. ..
- Şiirlerini saz eşliğinde söylemiştir.
Şiir: İşte Gidiyorum Çeşm-i Siyahım, Bu Mezarda Bir Garip
Var, Dom Dom Kurşunu, Yuh Yuh, Bizden Geriler
ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER:
İşte gidiyorum çeşmi siyahım
Önümüze dağlar sıralansada
Sermeyem derdimdir servetim ahım
Karardıkca bahtım karalansada
Haydi dolaşalım yüce dağlarda
Dost beni bıraktı ah ile zarda
Ötmek istiyorum viran bağlarda
Ayağıma cennet kiralansada
Bağladın gönlümü (haydar) zülfün teline
Sen beni düşürdün elin diline
Güldün Mahzuni’nin berbat haline
Mervanın elinden parelensede
ŞEREF TAŞLIOVA
- Ardahan’ın Çıldır ilçesi Gülyüzü köyünde doğmuştur.
- Yaklaşık 10 yaşında şiir yazmaya başlamıştır.
- Kars Radyosu bünyesinde 10 yıl süreyle aşıklara ilişkin programlar hazırlayıp sunmuştur.
- 1000’den fazla şiiri bulunan ozan; Azeri, Fars ve Anadolu kültürüyle yoğrulmuş bilgi birikimiyle önemli bir kaynak ve değerlerimizden biridir.
- Şiirlerinin bir bölümü “Gönül Bahçesi” adıyla yayımlanmıştır.
NEŞET ERTAŞ
SANATÇI KİŞİLİĞİ
Neşet Ertaş, etkilendiği tek kişinin babası Muharrem Ertaş olduğunu söylerdi. Kendi ifadesi ile bunu şu şekilde ifade ederdi; "Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız." Bağlamalarını da oyma tekne yapan ustalara yaptırmayı tercih eden sanatçı, bağlamalarına da 7 tel takıp, kendi sesine göre akort yaptığını söylemektedir. Sanatçı tam bir bağlama ustasıdır. Onun bağlamasındaki bazı sesleri, başka bağlamalarda duymak mümkün olmamıştır.
- Sanatçı bunu bağlamasındaki perde ayarlarını kendisinin yapmasından kaynaklandığını söylemiştir. Sanatçının çok sayıda bestesi bulunmaktadır. Onun bazı eserlerini Gülşen Kutlu, Nezahat Bayram, Neriman Altındağ Tüfekçi de seslendirmişlerdir.
- Neşet Ertaş, kendisine ait TÜRKÜLERİnin son kıtalarında birçok zaman "GARİP'' mahlasını kullanmış, bazen da mahlas dahi kullanmamıştır.
- Sanatçı ençok babası gibi BOZLAK türünde söylemiş, türküler ve, Ağıtlar da dile getirmiştir.
- Sanatçı şimdiye kadar sazı ile hiç bir sanatçıya eşlik etmemiş kendi çalıp kendi söylemeyi tercih etmiştir.
- Neşet Ertaş sevgiliye duyulan aşk ve özlem konularını işlemiş, bazı şiirlerinde doğa gurbet ve insanlara belli mesajlar vermeye çalışan şiirler de yazmış ve okumuştur. .
- Allah aşkı, insan hakkı ve sevgisi, ana ve babaya duyulan özlem, ilim ve cehalet, memleket hasreti, ölüm gibi konular da şiirlerinde zaman zaman görülen konulardır.
- "Aşık Veysel n yolundan gitmeye çalıştığını dile getiren Neşet Ertaş’ın en sevdiği ve etkisi altında kaldığı ozanlar Babası ile Aşık Veysel ‘dir.
- Sanatçı parmaklarından rahatsız olduktan sonra önce kendisi sonra da tüm ailesini Almanya'ya taşımış, orada da çalışmalarına devam etmiştir.
- Neşet Ertaş Türkiye'de Halk Müziğiinin son zamanlarda yetiştirdiği öen önemli ses , saz, ve güfte yazarlarından birisidir.