11.sınıf dil ve anlatım konu anlatımları, GÜNLÜK KONU ANLATIMI, GÜNLÜK KONU ANLATIMI 11.SINIF DİL VE ANLATIM GÜNLÜK TÜRÜ ÖZELLİKLERİ, GÜNLÜK TÜRÜ ÖZELLİKLERİ,
Yaşananların ve görülenlerin günü gününe yazılması sonucu ortaya çıkan, inandırıcı olan ve yazıldığı günün tarihini taşıyan metinlere günlük denir.
Yaşananların ve görülenlerin günü gününe yazılması sonucu ortaya çıkan, inandırıcı olan ve yazıldığı günün tarihini taşıyan metinlere günlük denir.
GÜNLÜĞÜN
ÖZELLİKLERİ
-Günlüklerde, olaylar ve düşünceler günü gününe yazılır;
yaşanan ve görülenle yazıda dile getirilen arasında herhangi bir zaman farkı
olmaz. Yani günlükler, yazıldığı günün tarihini taşır.
-Yazar, günlükleri kendisi için yazar; günlükler, kişisel ve
özeldir. Bu nedenle günlüklerde yazarlar, gördükleri ve yaşadıklarıyla ilgili
duygu ve düşüncelerini içtenlikle ifade ederler.
-Günlükler, yazarların kendi kendileriyle konuşma, dertleşme
ihtiyacından doğmuştur. Bu durumda günlüklerde okuyucu düşünülmez; yani yazar,
“İleride bu yazıları yayımlarım.” endişesi taşımaz. Bu şekilde yazılması, günlüklerin
samimi (içten)ve inandırıcı bir nitelik taşımasını sağlar. İleride yayımlamayı
düşünerek günlük tutan yazarlar da vardır. Bu yazarların tuttukları günlükler
genelde düşünce yazılarından oluşan edebiyat günlükleridir. Bu tür günlükler,
özel günlükler kadar samimi ve inandırıcı bulunmaz.
-Günlüklerde konu sınırlaması yoktur. Tarihli gün içindeki
herhangi bir olay, günlüğün konusu olabilir.
-Günlüklerde gözlem ve kişisel dikkat çok önemlidir. Gözlem,
çevredeki her şeyi dikkatli bir şekilde incelemektir. Günlük yazarı sadece
fiziksel gözlemden yararlanmaz, kişisel dikkatine bağlı olarak izlenimlerinden
de yararlanır.
-Günlükler hatıra (anı), gezi yazısı, roman gibi metin
türlerinde kullanılabilir.
-Tanık olunan olayların anlatıldığı özel günlüklerde genelde
öyküleyici, betimleyici ve açıklayıcı anlatım türleri kullanılır. Edebî nitelik
taşıyan, düşünce ağırlıklı günlüklerde ise kanıtlayıcı, açıklayıcı ve
tartışmacı anlatım türlerine başvurulur.
-Günlüklerde dil genelde göndergesel ve heyecana bağlı
işlevlerde kullanılır.
-Edebî nitelik taşımayan günlüklerde genelde içten, akıcı,
Duru ve yalın bir anlatıma başvurulur.
TÜRK VE DÜNYA EDEBİYATINDA GÜNLÜK TÜRÜNÜN TARİHSEL GELİŞİMİ VE
ÖNEMLİ TEMSİLCİLERİ
Günümüze tek parça halinde gelebilmiş bilinen en eski
günlükler, Japonlar tarafından oluşturulmuştur. Çoğunlukla kadınlar tarafından
oluşturulan bu günlüklerin en ünlüsü, Sarashina’ya (1009-1059) aittir. Küçük
bir kız çocuğuyken günlük tutmaya başlayan Sarashina, bu tutumunu, kocasının
ölümüne dek sürdürmüştür.
Batı toplumlarında
günlük tutma alışkanlığının yerleşmesinde yazarların, sanatçıların ve düşünce
adamlarının çok önemli katkıları olmuştur. Goethe, Hugo, Stendhal,
Baudelaire, Tolstoy, Dostoyevski, Puşkin, Kafka gibi yazar, şair ve düşünürler; Batı
toplumlarında günlük türünün kökleşmesini sağlayan önemli isimler arasında
sayılabilir.
Türk edebiyatında Batı toplumlarındakilerine
benzer özel günlüklerin tutulmaya başlanmasının çok uzun bir geçmişi yoktur.
Dönemlerinin önemli olaylarını kaydeden resmi tarihçiler olan vakanüvislerin
oluşturduğu metinlerle, Evliya Çelebi‘nin
“Seyahat-name‘si, Yirmisekiz Çelebi Mehmet‘in “Paris Sefâretnamesi”
gibi kimi metinlerde bazı olaylar günü gününe tutulan notlar şeklinde
anlatılmışsa da bu eserler işlev, içerik ve oluşturulma biçimleri bakımından
tam bir günlük biçiminde düzenlenmediğinden bugün anladığımız şekliyle birer
“günlük” olarak değerlendirilemez.
Türkiye’de, günlük türünde
yayımlanmış ilk kitap, bir seyahat
günlüğüdür. Bu kitabın yazarı olan Direktör Âli Bey,
Düyun-u Umumiye müfettişi olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleriyle Irak,
Hindistan ve Mısır’ın çeşitli bölgelerinde 1884-1888 yılları arasında görev
amaçlı seyahatler yaparken yaşadıkları, gördükleri ve izlenimleriyle ilgili
bazı notlar tutmuş; bu notları daha sonra düzenleyerek Seyahat Jurnali ismiyle 1898’de yayımlamıştır. Yazar,
kitabına isim verirken “jurnal” kelimesine Türkçe bir karşılık bulma
yoluna gitmemiş ve “günlük” kelimesinin Fransızcadaki karşılığından
yola çıkarak jurnal kelimesini kullanmayı tercih etmiştir.
Batı’da, Rönesans’tan bu yana pek
çok sanat, düşünce ve siyaset adamı günlük türünde eser vermiştir. Edebiyat
alanında yalnız günlük yazmayı meslek edinmiş yazarlar da vardır. Batı’da
günlük türünde eser verenlerin başlıcaları şunlardır: Fransız edebiyatında
Stendhal(1783-1842), Hugo(1802-1885), Amiel(1821-1881), Goncourt
Kardeşler(Edmond, 1822-1896; Jules, 1840-1870, Leautaud (1872-1956), Andre
Gide(1869-1951); İngilizedebiyatında Pepys(1633-1703), Mansfield(1888-1923),
Woolf(1882-1941); Amerikan edebiyatında Thoreau (1817-1862), Anais
Nin(1903-1977); Alman edebiyatında Goethe(1749-1832), Hebbel(1813-1863), Franz
Kafka(1883-1924) Osmanlı merkez teşkilatında günlük olayların ve savaşların, bu
işle özel olarak görevlendirilmiş kişiler tarafından kaydedildiği “şehname”,
“vekayiname”, “ruzname” adları verilen defterler, resmî de olsa bir çeşit
günlük niteliğindedir. Bunlar arasında III. Selim’in sır kâtibi Ahmed Efendi tarafından
tutulan Ruzname, 1791-1802 yıllarını içine alan siyasi olaylarla beraber
padişahın günlük hayatını, saray ve çevresini, yenileşmekte olan İstanbul’daki
yaşayışı yansıtması bakımından önemlidir. Sahaflar Şeyhi Esad Efendide Osmanlı padişahları
arasında ilk defa memleket gezilerine çıkan II. Mahmut’un Çanakkale ve Edirne
seyahatine ait günlük notlarını Sefername-i Hayr ve 1837’de yapılan Rumeli
seyahatiyle ilgili günlüğünü Ayatül-Hayr adıyla kitaplaştırmıştır. Osmanlı dönemi
özel günlükleri ise eldeki bilgilere göre daha az sayıdadır. Bir Sünbülî şeyhi
olan Seyyid Hasan Efendi’nin 1660-1664 yılları arasında dergâhta tuttuğu
günlüklerinden oluşan “Sohbetname”, hem şimdilik en eski günlük olması hem de
XVII. yüzyılda bir dergâhtaki günlük hayatı yansıtması bakımından dikkat
çekicidir.
Sadreddinzade Telhisî Mustafa
Efendi tarafından tutulmuş bir günlük de döneminin siyasi ve sosyal olayları ile
günlük sahibine ait özel bilgi ve yaşantıları içermektedir. II. Mahmut devri
şeyhülislamlarından Ahmed Reşid Efendi’nin babası Mehmed (Mustafa) Sıdkı’nın
kaleme aldığı tahmin edilen 1749-1756 yıllarında genç bir müderrisken medreseler,
dersler, imtihanlar ve kısmen sosyal hayatla ilgili olayları anlattığı günlük
de içeriği bakımından önem taşımaktadır. Direktör Âli Bey’in Düyun-ı Umumiye
müfettişi olarak 1885-1888 yıllarında Güneydoğu Anadolu, Musul, Bağdat ve
Hindistan’a yaptığı seyahatlerin notlarından oluşan “Seyahat Jurnali (1314)”
ise yenileşme döneminin ilk günlük örneğidir. Yazarın, kitabın adına “Jurnal” demesi,
türün Batılı benzerlerinden kaynaklandığını göstermektedir. Şair Nigar Hanım’ın
tamamen kişisel ve ailevi meseleleri anlattığı defterleri ise XIX. Yüzyılda
yüksek sınıftan entelektüel bir Osmanlı kadınının
ev içi hayatını ve duygularını yansıtır. Bunlardan başka Lütfi Simavi’nin
“Sultan Mehmed Reşad Han’ın ve Halefinin Sarayında Gördüklerim”, Ömer
Seyfettin’in “Balkan Harbi Ruznamesi” olarak bilinen notları,
Mahmud Muhtar Paşa’nın Balkan Savaşları’nı anlatan “Üçüncü
Kolordunun ve İkinci Şark Ordusunun Muharebatı (1331)”, Ahmed Refik’in “Kafkas
Yollarında Hatıralar ve Tahassüsler (1919)”, Mahmut Şevket Paşa'nın “Günlüğü
(1988)” Cumhuriyet öncesinin önemli günlüklerindendir. İbnülemin Mahmud
Kemal’in de 1902-1957 yılları arasında tutulmuş notlarını içeren günlükleri
bulunmaktadır (HoşSada). Daha yakın dönemde yayımlanmış günlüklerden Salah
Birsel’in “Günlük (1955)”, Suut Kemal Yetkin’in “Günlerin Götürdüğü”, Nurullah
Ataç’ın “Günce”, Tomris Uyar’ın “Gün dökümü”, Nuri Pakdil’in “Edebiyat Kulesi”,
Oğuz Atay’ın “Günlük” adlı eserleri günlük türünün örnekleridir.