KEREM İLE ASLI İNCELEME TAHLİLİ ÖZET ZAMAN MEKAN ZİHNİYET KİŞİLER DİL VE ANLATIM, KEREM İLE ASLI ZİHNİYETİ, KEREM İLE ASLI HİKAYESİ İNCELEMESİ,
KEREM İLE ASLI HİKAYESİ AYRINTILI İNCELEME
ÖZET:
Kerem, Isfahan şahının oğludur. Şahın hazinedarlığını yapan Ermeni Keşiş’in kızı Aslı’yı sever. Şah, Keşiş’ten kızı oğluna ister. Keşiş, Müslüman’a kız vermek istemezse de, şahın dileğini açıkça reddedemediği için bir mühlet diler, mühlet sona ermeden karısını ve kızını alıp memleketten gizlice kaçar. Bunun üzerine Kerem de, Aslı’nın peşinden yollara düşer. Kuzeybatı İran’ın, Kafkasya’nın ve Doğu, Orta ve Güneydoğu Anadolu’nun bir çok şehir, dağ ve yaylalarını böylece dolaşır. Yanında sadık arkadaşı Sofu vardır. Elinde sazıyla, diyar diyar dolaşan bir âşık olmuştur. Her gittiği yerde rastladığı kimselere, dağlara, taşlara, ırmaklara, dağlardaki hayvanlara saz çalar, onlardan Aslı’nın izini sorar. Yıllarca süren bu gurbet ateşinde pişe pişe olgunlaşır, keramet sahibi bir “halk âşığı” olur. Tanrı onun her dileğini yerine getirir, önüne çıkan engeller kalkar, dağların karı, dumanı gider, ırmaklar geçit verir, beddua ettiği kimseler ya da nesneler harap olur. Yıllarca kovaladıktan sonra Kayseri’de onlara yetişir. İlkin kızdan yüz bulamaz. Kendi sevgisinin üçte birini olsun Aslı’ya vermesini Tanrı’dan diler; duası kabul olunur, Alsı da Kerem’e âşık olur. Bir gece gizlice kaçmak isterlerse de buluşamazlar. Keşiş’in ahbabı olan Kayseri Beyi’nin adamları Kerem ‘i tutarlar; Kerem “Hak aşığı” olduğunu ispat edince, Bey, Keşiş’e kızı Kerem’e vermesini emreder. Keşiş, Kayseri’den kaçar, Kerem yine peşlerine düşer. Nihayet, Halep’te onlara erişir. Halep Paşası’na kendini sevdirir. Paşa Keşiş’i zorlayarak, kızı Kerem’e vermeye razı eder. İki sevgilinin nikâhları kıyılır. Kızını Kerem’e yâr etmemeğe ahdetmiş olan Keşiş; Aslı’ya, son düğmesine kadar çözüldükten sonra tekrar kendiliğinden iliklenen sihirli bir gömlek giydirir. Kerem, Aslı’nın düğmelerini bir türlü çözemez, ateşli bir ah çeker, yanıp kül olur. Aslı dağılan külleri saçıyla toplarken bir kıvılcım da onu tutuşturur. Böylece, iki sevgilinin ancak külleri birbirine kavuşur.
Kerem ile Aslı Hikayesinin Tahlili:
Halk hikâyeleri İslami dönemde oluşmuş edebi eserlerdir. Bu hikâyelerde Müslüman halkın sosyal hayatının, kültürel yapısının ve inanışlarının izlerini görmek mümkündür. “Kerem ile Aslı” hikâyesinde Kerem, Müslüman; âşık olduğu kişi keşişin kızıdır. Hikâye boyunca bu dini farklılıktan kaynaklanan çatışmayı görmekteyiz. Kerem’in Hak âşığı olması, keramet (olağanüstülük) göstermesi de hikâyedeki dini anlayışı yansıtır. Hikâyede geçen “şah”, “bey” gibi kavramlar dönemin siyasi yapısını yansıtır. Kerem’in elinde sazıyla diyar diyar gezip şiirler söylemesi ise dönemin sanat anlayışını yansıtır. Bilindiği gibi saz şairleri sazlarıyla gezer ve şiirler söylerler. Ayrıca bu dünyada kavuşamayan âşıkların diğer dünyada kavuşacaklarına dair halk inanışını da bu hikâyede görmekteyiz.
Metin ve Yapı
Anlatmaya bağlı metinler; olay örgüsü, kişi, mekân ve zaman öğelerinden oluşur.
- Olay Örgüsü: Hikâye boyunca canlı bir olay akışı göze çarpar. Keşişin kızını alıp uzaklaşması, Kerem’in onlara yetişmesi, Aslı’nın da Kerem’e âşık olması, kaçmak istemeleri, kaçamamaları, evlenmeleri, kavuşamamaları ve her ikisinin de ölmesi… gibi olaylar hikayedeki olay örgüsünü oluşturur. Hikâyede merak öğesi sürekli canlı tutulmuştur.
METNİN OLAY ÖRGÜSÜ MADDELER HALİNDE
- METNİN OLAY ÖRGÜSÜ
- Koca Han ve eşinin çocukları olmaz. Koca Han'ın, Hıristiyan hazinedarı "Keşiş" ile karısı İriskin'in de çocukları olmaz.
- Sultan, Keşiş karısına “benim bir oğlum, senin de bir kızın olursa, oğluma verir misin?" diye sorar. İriskin de kabul eder.
- Sultanın nur topu gibi bir oğlu, İriskin'in de nar tanesi gibi bir kızı olur. Oğlana "Ahmet Mirza"; kıza İsa Gülü adını verirler.
- Keşiş, sözünden cayar ve sultana kızın öldüğünü söyler.
- Yıllar geçer, Mirza büyür, okula gider. Çok zeki olan Mirza 'ya ders arkadaşı olarak Sofu isimli bir arkadaş verirler.
- Mirza, ava çıktığı bir gün, bir bahçeye girer. Rüyasında âşık olduğu sözlüsünü görür.
- Kerem onulmaz bir derde düşer. Babası, Aslı'yı vermesi için Keşiş'e baskı yapar.
- Keşiş görünüşte razı olur ama düğün günü kızını ve karısını alıp ortadan kaybolur.
- Kerem de ana babasından helallik alıp can dostu Sofu ile birlikte yollara düşer.
- Kayseri'ye ulaşırlar.
- Keşişin karısının dişçilik yaptığını öğrenirler. Kerem diş çektirme bahanesiyle Aslı'yı görmeye gider.
- Hesna Bacı, Kerem ile Aslı'yı buluşturur.
- Kayseri Bey'i ve adamları önce Kerem'i yakalarlar. Sonra babasını tanıdığı için Kerem'den özür diler. Keşiş'in gözünü korkutup Aslı'yı vermeye ikna eder.
- Düğün yapılır.
- Keşiş, Aslı'nın elbisesine büyü yapmıştır. Geceden sabaha kadar elbisenin düğmelerini çözdükçe düğmeler tekrar iliklenir.
- Kerem ah çeker. Ağzından çıkan yeşil bir alevle yanıp kül olur. Saçları tutuşan Aslı da yanar ve külleri Kerem'in külüne karışır.
- Sofu bu külleri Erciyes'in bir köşesine gömer.
- Küller içindeki iki kıvılcım, ateşten bir çekirdek olup filiz verir, dal verir, ulu bir ağaç olup yedi kat göğe yükselir.
- Kişiler: Olaydaki temel kahramanlar Kerem ile Aslı’dır diyebiliriz. Olayın bütününde bu iki kişinin serüvenini görmekteyiz. Bunun yanında hikâyede ikinci derecede yer alan kahramanlar vardır: İsfahan Şahı, Keşiş, Sofu, Kayseri Bey’i, Halep Paşası. İkinci derecedeki kahramanlar olayın değişik aşamalarında hikâyeye dâhil olurlar.
Kişiler
|
Özellikleri
|
Kerem
Aslı
|
Aşkları için her şeyi göze alan yer yer olağanüstü özellikler gösteren tipler
|
Hükümdar
|
Kerem’in babası, adil, güçlü ve cömert
|
Hanım Sultan
|
Hükümdarın karısı
|
Keşiş
|
Aslı’nın babası
|
Irıskin
|
Aslı’nın annesi
|
Sofu
|
Kerem’in can dostu
|
Kayseri Beyi
Ak sakallı ihtiyar
|
Kişiler
|
Temsil ettikleri değer
|
Kerem
|
Aşık
|
Aslı
|
sevgili
|
Hükümdar
|
Güç sahibi
|
Keşiş
|
Zalim, kötü
|
Iriskin
|
Zalim,Kötü
|
Sofu
|
Vefalı dost
|
ZAMAN VE MEKÂN
ZAMAN
"Râviyân-ı ahbâr ve nâkilân-ı âsâr şöyle hikâyet ederler ki: O iller bizim iller, orada söylenen diller bizim diller iken İran başka İran, devran başka devranmış..." cümlesi hikâyenin hangi zamanda anlatıldığını net bir şekilde göstermez. Bu sözler, "hikâyeleri anlatan ve bu hikâyeleri başkalarına nakleden" anlamına gelen bir kalıp ifadedir. Zaman belirten diğer ifadeler şunlardır: " Şehirlerden Isfahan şehrinde Koca Han derler bir han varmış.", "Aradan dokuz ay, dokuz gün, dokuz saat geçti.", "Akşamın bir vaktinde Pasinler'e girdiler.", "Gel zaman git zaman küller içindeki iki kıvılcım, ateşten bir çekirdek olup filiz vermiş, dal vermiş..."
MEKANKerem ile Aslı hikâyesindeki mekânlar şunlardır: Bahçe, Lâleli Dağı, Zindan, Okul, Konak, Erciyes, Isfahan, Revan, Pasinler, Kars, Âşıklar kahvesi, Erzurum, Han, Sivas, Hasankale, Kayseri, Çalılık. Bu mekânların bazıları olayların geçtiği yerler olarak, bazıları ise sadece yer adı olarak geçmektedir. Kerem ve Aslı metnindeki mekânlar, hikâyedeki olayların mekânla birlikte değişebildiğini göstermektedir. Eğer hikâyenin mekân özellikleri değiştirilirse olay örgüsü de değişir. Örneğin Kerem, Erzincan'a değil de İstanbul'a gelseydi, hikâyedeki olaylar ve kişiler tamamen değişirdi. "Atlarını bir otele çekip kendileri de bir kafeteryaya girdiler. " şeklinde mekân değişikliği yapılırsa olay örgüsü bozulur.
ÇATIŞMA VE TEMA
"Râviyân-ı ahbâr ve nâkilân-ı âsâr şöyle hikâyet ederler ki: O iller bizim iller, orada söylenen diller bizim diller iken İran başka İran, devran başka devranmış..." cümlesi hikâyenin hangi zamanda anlatıldığını net bir şekilde göstermez. Bu sözler, "hikâyeleri anlatan ve bu hikâyeleri başkalarına nakleden" anlamına gelen bir kalıp ifadedir. Zaman belirten diğer ifadeler şunlardır: " Şehirlerden Isfahan şehrinde Koca Han derler bir han varmış.", "Aradan dokuz ay, dokuz gün, dokuz saat geçti.", "Akşamın bir vaktinde Pasinler'e girdiler.", "Gel zaman git zaman küller içindeki iki kıvılcım, ateşten bir çekirdek olup filiz vermiş, dal vermiş..."
MEKANKerem ile Aslı hikâyesindeki mekânlar şunlardır: Bahçe, Lâleli Dağı, Zindan, Okul, Konak, Erciyes, Isfahan, Revan, Pasinler, Kars, Âşıklar kahvesi, Erzurum, Han, Sivas, Hasankale, Kayseri, Çalılık. Bu mekânların bazıları olayların geçtiği yerler olarak, bazıları ise sadece yer adı olarak geçmektedir. Kerem ve Aslı metnindeki mekânlar, hikâyedeki olayların mekânla birlikte değişebildiğini göstermektedir. Eğer hikâyenin mekân özellikleri değiştirilirse olay örgüsü de değişir. Örneğin Kerem, Erzincan'a değil de İstanbul'a gelseydi, hikâyedeki olaylar ve kişiler tamamen değişirdi. "Atlarını bir otele çekip kendileri de bir kafeteryaya girdiler. " şeklinde mekân değişikliği yapılırsa olay örgüsü bozulur.
ÇATIŞMA VE TEMA
ÇATIŞMA VE TEMA
Metindeki temel çatışma, "iyi-kötü, kavuşma-ayrılık " arasındadır. Metnin teması "âşk"tır. Bu tema, yani aşk ve âşıkların kavuşamamaları, Türk edebiyatı geleneğinde çok fazla işlenmiştir. Tema, metindeki temel çatışmanın en kısa ifadesidir.
Metinde üzerinde durulan tema “aşk”tır. Bu aşk öyle yücedir ki âşık kavuşma arzusuyla bütün engelleri aşmaya çalışır. Metinde Halk edebiyatına ait bir aşk anlayışı dile getirilmiştir. Aşk, kahramanı olgunlaştırmış, onu Hak aşığı ve şair yapmıştır. Şair aşkı uğruna sürekli dolaşıp durmuştur.
TEMEL İLTESİ:Metnin temel iletisi “Aşk insana her şeye göğüs germe ve her zorluğa katlanma gücü veren en yüce duygulardan biridir.” Metindeki olay örgüsü ve kişiler iletinin somutlaştırılmasında ve metnin yapısının bütünlük kazanıp şekillenmesindeki temel unsurlardır.
Dil ve Anlatım
Hikâyede halkın anlayabileceği bir dil kullanılmıştır. Halk hikâyelerinde kalıplaşmış olan sözlere yer verilmiştir: Sazı aldı eline, bakalım ne dedi, aldı Kerem, deyip kesti, yola revan oldu gibi. Hikayedeki bazı Türkçe sözcükler bugün kullanılmaz olmuştur: Eyitti (söyledi), andan (ondan), yad (yabancı)… gibi. Yine hikâyede bazı fiiller bugünkünden farklı kullanılmıştır. Varam (varayım), soram (sorayım), halim ne ola (halim ne olacak)… gibi. Yine “yurdun” kelimesi bugünkü Türkçede “yurdunu” şeklinde söylenmektedir. Hikâyede Türkçe kökenli olmayan az sayıda sözcüğe de yer verilmiştir: çeşm, ser… gibi
Metin ve Gelenek
Metin halk hikâyeciliği geleneği içerisinde oluşturulmuştur. Halk hikâyelerinde “aşk” önemli konulardan biridir. Kendilerine “âşık” denen saz şairleri birçok yeri gezerek bu hikayeleri anlatırlardı. Anlatım sırasında olaylar düzyazıyla aktarılır, duygular şiir şeklinde ifade edilirdi. Bu anlatımlar saz eşliğinde gerçekleştirilirdi.
Anlam ve Yorum
Metinde aşk ve aşkın yüceliği, aşk uğruna her türlü zorluğa katlanılması gerektiği dile getirilmiştir. Aşka hemen her toplumda bir yücelik verilmiştir. Aşk o kadar yüceltilmiştir ki aşk hikâyelerine olağanüstülükler karıştırılmıştır. Bu aşk hikâyeleri dilden dile aktarılmış, insanlar acı çeken âşıkların acılarını kendi yüreklerinde hissetmiştir. Halkın hayal gücü, kavuşamayan âşıkları diğer dünyada kavuşturmuş, onların kavuşamamalarını bir türlü kabullenememiştir. Aşk, sevgi gibi kavramlar toplumların kenetlenmesinde, insanların birbirlerine merhametle yaklaşmasında oldukça önemlidir. Bu sebeple de insanlar hikâyelerinde, şiirlerinde ve diğer sanat ürünlerinde bu kavramları canlı tutmaya çalışmıştır.
Metin ve Yazar
Kerem ile Aslı hikâyesi diğer halk hikâyeleri gibi anonimdir. İlk söyleyeni bilinmemektedir. Halkın ortak hislerini yansıtır. Bunu da gerek halktan insanlar gerekse şairler kuşaktan kuşağa aktarmışlar, bunlar daha sonra yazıya geçirilmiştir.
TEMEL İLTESİ:Metnin temel iletisi “Aşk insana her şeye göğüs germe ve her zorluğa katlanma gücü veren en yüce duygulardan biridir.” Metindeki olay örgüsü ve kişiler iletinin somutlaştırılmasında ve metnin yapısının bütünlük kazanıp şekillenmesindeki temel unsurlardır.
Dil ve Anlatım
Hikâyede halkın anlayabileceği bir dil kullanılmıştır. Halk hikâyelerinde kalıplaşmış olan sözlere yer verilmiştir: Sazı aldı eline, bakalım ne dedi, aldı Kerem, deyip kesti, yola revan oldu gibi. Hikayedeki bazı Türkçe sözcükler bugün kullanılmaz olmuştur: Eyitti (söyledi), andan (ondan), yad (yabancı)… gibi. Yine hikâyede bazı fiiller bugünkünden farklı kullanılmıştır. Varam (varayım), soram (sorayım), halim ne ola (halim ne olacak)… gibi. Yine “yurdun” kelimesi bugünkü Türkçede “yurdunu” şeklinde söylenmektedir. Hikâyede Türkçe kökenli olmayan az sayıda sözcüğe de yer verilmiştir: çeşm, ser… gibi
Metin ve Gelenek
Metin halk hikâyeciliği geleneği içerisinde oluşturulmuştur. Halk hikâyelerinde “aşk” önemli konulardan biridir. Kendilerine “âşık” denen saz şairleri birçok yeri gezerek bu hikayeleri anlatırlardı. Anlatım sırasında olaylar düzyazıyla aktarılır, duygular şiir şeklinde ifade edilirdi. Bu anlatımlar saz eşliğinde gerçekleştirilirdi.
Anlam ve Yorum
Metinde aşk ve aşkın yüceliği, aşk uğruna her türlü zorluğa katlanılması gerektiği dile getirilmiştir. Aşka hemen her toplumda bir yücelik verilmiştir. Aşk o kadar yüceltilmiştir ki aşk hikâyelerine olağanüstülükler karıştırılmıştır. Bu aşk hikâyeleri dilden dile aktarılmış, insanlar acı çeken âşıkların acılarını kendi yüreklerinde hissetmiştir. Halkın hayal gücü, kavuşamayan âşıkları diğer dünyada kavuşturmuş, onların kavuşamamalarını bir türlü kabullenememiştir. Aşk, sevgi gibi kavramlar toplumların kenetlenmesinde, insanların birbirlerine merhametle yaklaşmasında oldukça önemlidir. Bu sebeple de insanlar hikâyelerinde, şiirlerinde ve diğer sanat ürünlerinde bu kavramları canlı tutmaya çalışmıştır.
Metin ve Yazar
Kerem ile Aslı hikâyesi diğer halk hikâyeleri gibi anonimdir. İlk söyleyeni bilinmemektedir. Halkın ortak hislerini yansıtır. Bunu da gerek halktan insanlar gerekse şairler kuşaktan kuşağa aktarmışlar, bunlar daha sonra yazıya geçirilmiştir.