sponsorlu reklam Admatic -sponsor

Servet-i Fünûn Dönemi edebiyatçılarının sanat tutumunun belirgin özellikleri

Servet-i Fünûn Dönemi edebiyatçılarının sanat tutumunun belirgin özellikleri, Servet-i Fünûn Dönemi edebiyatçılarının sanat tutumu,

Servet-i Fünûn Dönemi edebiyatçılarının sanat tutumunun belirgin özelliklerini okuduğunuz metin ve yaptığınız araştırma sonuçlarından hareketle sıralayınız.

               Servet-i Fünûn’da toplanan gençler, büyük bir sanat aşkına sahiptiler. Onlar da Türk edebiyatını batılaştırmaya çalışan Tanzimat Devri yazar ve şairleri gibi Fransız edebiyatını yakından takip ediyor ve onu örnek tutarak Türk edebiyatını büyük bir hızla çağdaşlaştırmaya çalışıyorlardı. Ancak Tanzimat Devri yazarlarının Fransız edebiyatına hâkim olan akımlardan büyük ölçüde romantizmi benimsemelerine ve realizme 1885’ten sonra kısmen yönelmelerine karşılık Servet-i Fünûn şairleri parnas ve sembolizmle de ilgilendikleri gibi romancılar zamanlarının ünlü Fransız romancılarını da yakından tanıdılar. Dergi, kısa zamanda, gerek şekilce ve gerekse duyuş ve hayaller bakımından tamamıyla Avrupai şiirler, hikâyeler ve roman tefrikaları ile dolmaya başladı. 
           Bir yandan Tevfik Fikret’in ince zevki dergiye cazip bir görünüş verirken bir yandan da yazılan birçok inceleme yazıları ile Fransız edebiyatındaki çeşitli akımların ve mühim şahsiyetlerin çok dikkatli ve etraflı bir şekilde tanıtılmasına çalışılıyor; ayrıca tercümeler de yapılıyordu. Estetik, ilk defa ve “Hikmet-i Bedâyi” adı ile bu derginin sahifelerinde tanıtılmaya başlandı. Türk şiirine, Fransız şiirinden birçok yeni hayaller getirildi. Bunları ifade için yeni tamlamalar kullanıldı. Sözlüklerden yeni yeni Farsça ve Arapça kelimeler bulunup çıkarıldı. Böylece, konuşma dilinden uzak bir vokabüler ve üslup meydana geldi.

           Onların Fransız edebiyatına aşırı bağlılıkları, yine oradan alınma yeni bir hayal dünyası ve halktan ayrı bir dil kurmaları birçok itirazlara yol açtı. Dağınık ve plansız çalışmalarına rağmen eski edebiyat taraftarları henüz ayakta idiler ve Batıcı Tanzimat yazar ve şairlerine olduğu gibi Servet-i Fünûnculara karşı da direniyorlardı.

MADDE MADDE
  • Sanat için sanat’ ilkesine bağlıdırlar.
  • Cümlenin dize ya da beyitte tamamlanması kuralını yıkmışlar ve cümleyi özgürlüğüne kavuşturmuşlardır. Beyitin cümle üzerindeki egemenliğine son verirler.
  • Servet-i Fünuncular aruz ölçüsünü kullanırlar. Ancak aruzun dizeler üzerindeki egemenliğini de yıkarak, bir şiirde birden çok kalıba yer vermişlerdir.
  • Onlar ‘her şey şiirin konusu olabilir’ görüşünü benimsemişler; fakat dönemin siyasal baskıları nedeniyle aşk, doğa, aile hayatı ve gündelik yaşamın basit konularına eğilmişlerdir.
  • Şiirde ilk defa bu dönemde konu bütünlüğü sağlanmıştır.
  • ‘Sanatkârâne üslup’ ve yeni bir ‘vokabüler’ (sözvarlığı) yaratma kaygısıyla oldukça ağır bir dil kullanmışlardır.
  • ‘Kafiye kulak içindir’ görüşünü benimserler.
  • Şiirde üç değişik biçim kullanmışlardır.
  • Batı’dan aldıkları ’sone’ ve ‘terza-rima’
  • Divan edebiyatından alıp, türlü değişikliklerle kullandıkları müstezat (serbest müstezat)
  • Bütünüyle kendi yarattıkları biçimler
  • Şiirde olduğu gibi romanda da (devrin siyasal baskıları nedeniyle) sosyal konulardan uzak dururlar.
  • Romanda, romantizmin kimi izleri bulunmakla birlikte genel olarak realizme bağlıdırlar.
  • Romanda da dil ağır, üslup sanatkârânedir.
  • Roman tekniği sağlamdır.
  • Yazarlar daha çok yaşadıkları ortamı anlatma yoluna gittikleri için konular, İstanbul’un çeşitli kesimlerinden alınmalıdır.
  • Betimlemeler gözleme dayalıdır ve nesneldir.
  • Bu dönem sanatçıları, devrin siyasal baskıları nedeniyle gazetecilik, tiyatro gibi alanlara pek fazla eğilmemişlerdir.
  • Her bakımdan Avrupalılaşmak gerektiğine inanmışlar ve Batının ilim, sanat ve edebiyatından yararlanmaya çalışmışlardır.
  • Dîvan edebiyatı büyük ölçüde zaafa uğratılmış, en ufak bir hamle yapamayacak hale getirilmiştir.
  • Ortaya koyulan edebî ürünlerin ağırlık noktasını aşk, tabiat, merhamet, sanatkârın kendi günlük yaşayışı ve yakın çevresi gibi ferdî konular ve psikolojik tahliller teşkil eder.
  • Şiir, hikâye, roman, edebi tenkit, makale ve mensur şiire çok önem verilerek bu türlerde Batılı örneklere ulaşılmış; tiyatro, mizah ve edebiyat tarihi gibi türler sönük kalmıştır.
  • Bu dönem şairleri, Dîvan edebiyatı nazım şekillerinin pek çoğuna yer vermediler. Verdiklerinde ise çok büyük değişiklik yaptılar. Ayrıca Fransız şiirinden aldıkları sone-terza-rima gibi Batı edebiyatını klasik nazım şekillerini kullandılar.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

sponsor reklamı

SPONSOR REKLAMI

derskonumesnk