Beyaz Mantolu Adam Hikayesi Özet Tema Konu Olay Örgüsü Kişiler Zaman Mekan Tahlili Beyaz Mantolu Adam Örgüsü, Beyaz Mantolu Adam Tahlili, HİKAYE TAHLİL,HİKAYE TAHLİLLERİ, Beyaz Mantolu Adam Tema,
DERSKONUM.COM 'UN değerli akademisyen-öğretmen-öğrenci-edebiyat sever takipçileri.
doğru konum= derskonum
Hikâyenin ana kahramanı bir dilencidir. Bu adam hiç konuşmayan, söylenenlere tepki vermeyen, soruları ve konuşmaları da duymazlıktan gelen biridir. Üzerinde bir sokak satıcısından aldığı beyaz bir mantosu vardır. Satıcı bu mantoyu ona verirken “gülünç olursun” demiş ama o buna hiç aldırmadan alıp giyinmiştir. Bu beyaz manto kocaman düğmeleri olan beyaz bir kadın mantosudur ve bu dilenci her zaman bu beyaz mantoyla gezmektedir.
Etraftakiler bu garip adama “Hey Mister!” diye seslenmekte kimi ona işportada gömlek sattırmakta, bir başkası onu cami avlusuna getirterek dilendirmekte sonra da paraları elinden almaktadır. Kimileri de onu müşteri çeksin diye vitrine koymakta ama bu beyaz mantolu adam kimseye itiraz etmemektedir.
Uyumsuzdur ama insanlara da uymaya gayret etmeyen Mister, gülen, eğlenen, kaynaşan insanların arasında hiç dostu olmayan toplumun gerçeklerinden ayrı düşük bir hayatı tercih etmiştir. İnsanların birçoğu hastalıklı olabileceği düşüncesi ile ondan tiksinmekte, bazıları kadın mantosu giydiği için ona sapık gözü ile bakmakta, görevliler ise “Halkın huzurunu ihlal ettiği” önyargısı ile ona davranmaktadır.
Mister bu baskılar sonrasında toplumdan daha da bir kaçamaya başlar. Bir gün mantosuyla denize girer ve boğulmaya başlar ama kendisini de kurtarmaya hiç uğraşmaz.
2-Beyaz Mantolu Adam Hikayesi Kişiler
Beyaz mantolu adam:
Hayattan bir beklentisi, temennisi, çıkarı olmayan adamcağız. Amaçsız, ayakları sargı içinde, fiziksel olarak yıpranmış dilenerek geçinen meçhul biridir. Hikâyenin başından sonuna de çıt çıkarmayan adam dışarıya, insanlara karşı olan tepkisini tepkisizlikle aktarmaya çalışıyor. Onunla konuşmak isteyen (bariz çıkar için dahi olsa), ondan yardım isteyen, onu iten, dışlayan, hakaretler saydıran türdeşlerine karşı sessiz ve çekingendir. Korkuları var bu adamın. Kalabalıktan, gürültüden, insanların laf ebeliğinden ürküyor ve sığınacak yer arama telaşında gözleri. Adamın adı yok. Nesnelerin konuşup insanlardan üstün görüldüğü aciz dünyada etiketlerimizin pek de önemi yoktur. Atay, belli ki bunu bilinçli yapmıştır. Vurgulanacak olan noktanın insan değil davranışları olduğunu düşünmüştür. Bununla beraber belli durumlar karşısında takındığı hal ve hareketlere de önem verilmiş. Yapılan iyilik ya da kötülükse bunun için zoraki bir isim gerekmez diye düşünüyor yazar. Fıtratında vardır insanın bunlar. Olayların etkisini anlatır başka olaylar üzerinden.
Satıcı: Etrafa önem vermediğini gösteriyor bize yazar. Satıcı ve diğer kahramanların isimleri yok. Meslekleri, uğraşları onlara birtakım vasıflar yüklemesini sağlıyor. Kurnaz ve faydacıdır. Yüzünde hep muzip bir gülümseme satıcının.
Kırmızı cüppeli ihtiyar: Başkahramandan gölgeye gitmesi için yardım isteyen aksi huysuz sesli biri.
Meyhanedeki müşteri: Eğlencesini meyhanede bulmuş ve alaysı bakışlarıyla mantolu adama bakan hovarda.
Kırmızı pantolonlu genç: Gezici bir turist. Alışveriş için bir mağazanın önünde durup canlı İsveç Mankenine bakıyor. Gömlek alıyor kendine ve o andan itibaren gömlekler tükeniyor satıcının elinde.
Karanlık bir kadın: Kundakta çocuğu var. Yazar kadını tasvir ederken leke metaforunu kullanıyor. Mantolu adamı koyu, karanlık kadını açık lekeye benzetiyor. Her şey zıddıyla anlam kazanır. O kadının orada bulunmasının temel sebebi başkahramanın varlığını desteklemek. Onun orada olduğunu belli etmek.
Kemer satıcısı: Kolunda bir sürü kemer taşıyan eskimiş bir adam. Kemer satan adamın yerin altında olması kahramanın çıkış yolunu gösteren bir işaret aslında. Yeryüzünde ya da gökyüzünde onun yeri yok. Yer altındaki kemer satıcısı ona iyi davrandığı için geniş bir huzur evresi başlıyor o an. Şarap ve koşuşturmaya küçük bir mola...
Uzun bıyıklı genç: Onun halk plajındaki kıvranışına gözlerini kapatamayan haklı bir savunucu. Zararsız, etkisiz bir vatandaşın rahat bırakılmasından yana. Yakıcı kumların arasında erimesine engel olmak için elinden geleni yapıyor. Nihayetinde adam denize doğru yol alınca da arkasından mahzun gözlerle bakakalıyor. Unuttuğu tek şey: Deniz ve ölüm adam için dinginlik, bir kurtuluş.
Bir tarak satıcısı: Yazar tarak satıcısını öyküye katarken bir sığınak profili çiziyor. Mantolu kahramanımız tarak satıcısının gölgesine sığınıyor. (Çatışma: Güneş-gölge) Güneş onu kovalayan evhamlı insanlardır. Gölge ise az rastlanan koruyucu her şeydir.
Sigara satıcısı genç: Filtreli sigaralar satan biridir. Hatta kısa süreliğine tezgâhı beyaz mantolu adama bırakmıştır. O sırada üç beş sigara satılmıştır.
3-Beyaz Mantolu Adam Hikayesi MEKÂN:
Dar algısal mekân: Sokak, vitrin, satıcının dükkânı, cami önü, kumsal, tren istasyonu.
Geniş algısal mekân: Otobüs, köprü, deniz, aynanın bulunduğu ortam, beyaz mantonun alındığı yer, gölgelik Mekânlar.
4-Beyaz Mantolu Adam Hikayesi ZAMAN:
Sayısal verilere dayalı bir zamandan söz edilemez. Kronik zaman vardır. Daima ileriye dönüktür. Yaşamın hızı olarak nitelenmiştir. Kahramanın bulunduğu son mekân bir halk plajı. Yakıcı kum vardır. Buradan yaz mevsimi çıkarımı yapılabilir.
Örnek:
Kahramanın güneşten kaçıp gölgelik, serin bir yer bulma telaşı.