OĞUZ TÜRKÇESİNİN ANADOLU'DAKİ İLK ÜRÜNLERİ
(13 - 15. YÜZYIL)
13 ve 14. yy’ de ortaya konulan ürünler
A-Çoşku ve heyecana bağlı metinler
B-anlatmaya bağlı metinler
C- öğretici metinler
C- öğretici metinler
Nasrettin Hoca Hikayeleri
Hacı Bektaşı Veli
Gülşehri
SAYFADAKİ NOTLAR
Dede korkut hikayeleri
Battalname
Gazavetname
Saltukname
Danişmendname
Menakıbname
DEDEKORKUT HİKÂYELERİ’NİN ÖZELLİKLERİ
*Göçebe hayattan yerleşik hayata, Destandan Halk hikâyeciliğine ve İslamiyet Öncesinden Müslümanlığa Geçiş gösteren, Geçiş Hikâyeleri olarak da bilinir.
1)Asıl adı “Kitab-ı Dede Korkut Alâ Lisan-ı Taife-i Oğuzan” şeklindedir.
2) 12, 13 ve 14. yy.da Doğu Anadolu’da ve Azerbeycan’da yaşayan müslüman Oğuz boylarının geleneklerini, göreneklerini, iç mücadelelerini, doğa üstü güçlerle, yaratıklarla savaşmalarını ele alır.
3) 14. ve 15. yy.da yazıya geçirilmiştir. Bu konudaki yaygın kanaat hikayelerin 14.yy.’da yazıya geçirildiği şeklindedir. Hikayelerin kimin tarafından yazıya geçirildiği bilinmemektedir.
4) Toplam on iki hikayeden oluşur. İkisi Oğuz Türklerinin kendi iç mücadelesini, İkisi olağan üstü varlıkları, sekizi de Kuzeydeki ve batıdaki Hıristiyanlarla olan mücadeleleri anlatır.HAZIRLAYAN: MUSTAFA ŞAHİN TDE ÖĞRETMENİ
5) Şiir ve düzyazı (nazım-nesir) karışık oluşturulmuştur.
6) Hikayelerde az da olsa masal ve destan unsurları görülür.
7) Çok temiz, güzel ve zengin bir dil kullanılmıştır.
8) Anlatım açık, yalın ve durudur. Kesinlik ifade eder.
9) Hikayelerde en önemli meziyet kahramanlıktır.
10) Aileye, çoğalmaya, kadına, çocuğa ve çocuk terbiyesine büyük önem verilir.
11) Bütün hikayelerde dini unsurlar (namaz kılma, dua etme, arı sudan abdest alma) görülür.
12) Kahramanlar dövüşlerini, Allah ve Peygamber sevgisi için yapar.
13) Türk milletinin karakteristik özellikleri; doğruluk, adalet, güzellik, savaşçılık yüceltilir.
14) At, ağaç, su, yeşillik kısaca tabiat çok sevilir.
15) Kahramanların en büyük yardımcısı atlardır.
16) Hikâyelerde, birçok öğüt vardır. Bu nedenle bu hikayeler didaktiktir.
17) Hikayelerde yaşanan olayların tarihi bilgilerle ilgisi vardır.
18)Kahramanlarının olağanüstü eylemlerini coşkulu, törensel bir üslupla anlatırlar.
19)Genellikle birkaç bölümden oluşan manzum yapıtlardır.
20)Olaylar geniş bir coğrafyada geçer.
21)Sözlü edebiyatın ürünüdürler.
22)Çoğu destanda olaylara doğaüstü yaratıklar da katılır.
23)Özellikle sözlü destanlarda uzun anlatı, betimleme ve konuşma bölümleri bulunur.
BATTALNAME ( BATTAL GAZİ DESTANI)
BATTAL GAZİ DESTANI’NIN DOĞUŞU
8.asırda başlayıp İstanbul’un Sultan Mehmet tarafından fethine kadar beş yüz yıl devam etmiş önce Arap-Bizans sonra Türk-Bizans mücadelesinin atmosferi içinde doğmuş bir destandır.
BATTAL NAMENİN KONUSU NEDİR?
8.Yüzyılda Anadolu’da Emevilerin Hıristiyan Bizanslılara karşı açtığı savaşlarda Battal lakabıyla ün kazanmış bir Müslümanın kahramanlıkları anlatılmaktadır. HAZIRLAYAN: MUSTAFA ŞAHİN TDE ÖĞRETMENİ
BATTAL LAKABINI NEDEN ALMIŞTIR?
Mervan’ın oğlu Mesleme’nin (715) İstanbul kuşatmasında,kahramanlıklarıyla büyük ün yaptığından kendisine Battal (kahraman) lakabı verilmiştir.
BATTAL GAZİ KİMDİR?
Arap tarihçilerine göre Emeviler devrinde meydana gelen İstanbul kuşatmasında üstün kumandanlık ve yiğitlik vasıfları göstermiş ABDULLAH adlı bir kahramandır.
740 yıllarında Hıristiyan’larla yapılan savaşta ölmüştür.
Eskişehir’de Akroin denilen yerde vefat etmiştir.
DEVAMI:
İstanbul surları dibinde gömülü olduğuna inanılır. HAZIRLAYAN: MUSTAFA ŞAHİN TDE ÖĞRETMENİ
Antakyalı ve Şamlı diyenler olduğu gibi Emeviler hizmetinde çalışan bir Türk olduğu da söylenir.
NOT:Bunlar birer tahmindir kesin değildir.
DESTANIN TEMASI
Kahramanlık
DİL ÖZELLİKLERİ
Battal name nesir halinde kaleme alınmakla beraber içinde bazı manzum bölümler de bulunmaktadır.
Battalname üslubu,hatta kelimeleri cümle kuruluşu ile Dede Korkut Hikayelerine benzer.
Olağanüstülükler,abartmalar, kutsi özellikler vardır.
AŞKAR
Battal Gazi’nin atıdır.
Gökten inmiş hatta Kâbe toprağından yaratılmıştır.
HZ.ADEM’den beri peygamberlerin, HZ.MUHAMMET’in (s.a.s),HZ.ALİ ve HZ.HAMZA gibi yiğitlerin atı olmuştur.
Ölümsüz at,Battal’ı nice bela ve felaketlerden kurtarmaktadır.
BATTAL GAZİ’NİN AMACI
İslam’ı dört bir yana yaymaktır.
BATTAL GAZİ’NİN KARAKTERİ:
İslamın bütün emirlerini ahlâkını,adâlet, şefkat,insaniyet hükümlerini yerine getirir.
Zayıfı,düşkünü kadını öldürmez,asla şarap içmez, harama ve kumara bulaşmaz.
İslam ilimlerini ve diğer dinleri oldukça iyi bilir. HAZIRLAYAN: MUSTAFA ŞAHİN TDE ÖĞRETMENİ
Dürüst,adaletli,alçak gönüllüdür.Tam bir Müslüman hayatı sürdürür.
Derin bir manevi aşkı vardır.
DESTANDAKİ TİPLER
BATTAL GAZİ
Cesurdur,hiçbir şeyden korkmaz.
Tek başına bir orduya karşı savaşır.
Bizanslılar,Hıristiyanlar,İslam’ı kabul etmeyen bütün din mensupları,Mecusiler,ateşperest ve putpereslerle vuruşur. Hepsini İslam’a davet eder.
Olağanüstü yetenekleri vardır,keramet gösterir.
Battal Gazi insanların yanında olağanüstü varlıklarla da;devler,cinler,gulyabanilerle de vuruşur.
Bu savaşlar esnasında ona peygamber ve evliyalar yardım eder.
Her savaş sonunda ganimetten pay almaz,ganimeti din uğruna savaşan askerlere dağıtır.Kendi sembolik bir şey alır.Ör : Kılıç
KISACASI:
Türkün ülkülerini,zevk ve ruh bakımından tatmin eden,cihangir meylimizi okşayan, İslamiyet sevgimizi doyuran, tam bir milli destan kahramanıdır.
METİNDEKİ OLAĞANÜSTÜLÜKLER:
Daha 14 yaşında iken bileği bükülmez kahraman olması,silah kullanması ve her dem yeni bir icatla en büyük tehlikelerden kurtulmasıdır.
Peygamber soyundan olması.
Her savaşta galip olması.
İSLAM-TÜRK GELENEĞİNE AİT DEGERLER NELERDİR?
Yiğitlik
İmanlı olmak
Cömertlik
Yalan söylememek
Kötülüğe karşı iyilikle mukabele etmek gibi faziletlerdir.
İSLAMIN ETKİSİNİ BİR KISA BÖLÜM İLE ANLATALIM;
Akdağda düşmanın deniz gibi oldugunu gören BATTAL GAZİ ellerini göğe acarak:”Ey ulu ALLAH’ım!Bütün zorlukları kolaylaştıran sensin.Ne olur bu zayıf kuluna biçareye lütfûnu ihsan et.Bu melunları bu alçakları,din düşmanlarını benim önümde boyun eğdir.”diye dua eder.
ÖLÜMÜYLE İLGİLİ RİVAYET
Afyonkarahisar’da 740 yılında öldüğü konusunda tarihçilerin birleştiği Battal Gazi ile yakın arkadaşı Ahmet Tarhan kaleyi ele geçirmek için sıkı bir kuşatma yapar, içeridekilerin dışarısı ile bütün bağlantılarını keser.
Kale komutanı, bunun üzerine Bizans İmparatoru’ na haber salar ve 100 000 kişilik bir ordu yardım için yola çıkar. Kalenin burçlarından Battal Gazi’yi görerek aşık olan komutanın güzel kızı O’na bir kötülük gelmemesi için çimler üzerinde uyumakta olan Battal Gazi’ye bağırır, ancak duyuramaz. HAZIRLAYAN: MUSTAFA ŞAHİN TDE ÖĞRETMENİSonra bir kağıt yazar, taşa sararak üzerine atar. Battal Gazi, bir iki kıpırdandıktan sonra hareketsiz kalır.
ÖLÜMÜYLE İLGİLİ RİVAYET
Battal’ın uyunmadığını gören kız telaşlanır, babasına Türklerin komutanının çayırda uyuduğunu söyler ve güya O’nu öldürmek için zehirli bir hançer ister. Battal Gazi’nin yanına gelen kız onu ölmüş olarak bulur. Çünkü attığı taş, Battal’ın kulağına gelmiş ve ölümüne neden olmuştur. HAZIRLAYAN: MUSTAFA ŞAHİN TDE ÖĞRETMENİ Kız üzülür ve hançeri kendi kalbine saplayarak hayatına son verir.
Bizans ordusu kalenin eteklerine geldiğinde amansız bir savaş başlar, Ahmet Tarhan askerleriyle birlikte şehit olur. Ahmet Tarhan Karahisar Kalesi’nin eteklerinde, şu anda Ulu Camii ‘nin karşısındaki mezarına gömülür. Yenilgiden sonra çok şiddetli bir fırtına başlar ve Battal’ın cesedini Eskişehir dolaylarına atar. Böylece Bizanslılar, Battal Gazi’nin öldüğünü anlayamaz ve daha uzun süre onun korkusuyla yaşarlar.
BATTAL GAZİ
Battalın kır atı barışta coşar,
Cihan da sevilmiş er Battalgazi,
Vatanı uğruna dağları aşar,
Düşmanları yakar kor Battalgazi.
Hasımları korkar Battal şanından,
Sevdikleri ayrılmadı yanından,
Saldırı yapanlar oldu canından,
Düşmanlara oldu sur Battal Gazi.
Kalemim yazıyor yüreğim söyler,
Bağrında yetişmiş Paşalar ,Beyler,
Akıncın zalimi yolundan eyler,
Serdarın doğduğu yer Battal Gazi.
Bir yiğit şahlanmış Seyyid soyundan,
Herkes örnek almış güzel huyundan,
Yenilmemiş savaş adlı oyundan,
Yiğidini yenmek zor Battal Gazi.
Çokları göz dikmiş bu cennet yurda
İslam’ın ordusu savaşmış burda,
Düşman orduları kalmışlar zorda,
Yolların düşmana dar Battal Gazi.
Fırat nehri ile yakın arası,
Malatya şehriydi önce burası,
Şimdi bizde beyim nöbet sırası,
Oluruz vatana yar Battal Gazi.
Kaya der toprağın şehitler kanı,
Her yanda görülür tarihi anı,
Atalar koymuşlar uğruna canı,
Nice şehitlerin var Battal Gazi.
Osman kaya
Düşman orduları kalmışlar zorda,
Yolların düşmana dar Battal Gazi.
Fırat nehri ile yakın arası,
Malatya şehriydi önce burası,
Şimdi bizde beyim nöbet sırası,
Oluruz vatana yar Battal Gazi.
Kaya der toprağın şehitler kanı,
Her yanda görülür tarihi anı,
Atalar koymuşlar uğruna canı,
Nice şehitlerin var Battal Gazi.
Osman kaya
SEYYİT BATTAL GAZİ KÜLLİYESİ
Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde Üçler Tepesi’ndedir
1207-1208 yıllarında Anadolu Selçuklu Sultanı 1.Alaaddin Keykubat’ın annesi Ümmühan Hatun tarafından yaptırılmıştır.
Rivayete göre Battal Gazi Ümmühan Hatun’un rüyasına girmiş ve:
"Ey Hatun! Ben O kişiyim ki Diyarı Rûm'u aldım, kâh karada, kâh denizde doksan yıl gazilik ettim. Sonunda Mesihiye kalesinde şehit oldum. Gel beni ziyaret et, Üzerime bir türbe yap!.“demiştir. Ümmühan Hatun da mezarı bularak türbe ve adına bir külliye yaptırmıştır.
TÜRBESİ
BATTAL GAZİ’Yİ ELE ALANLAR:
ALİ ÇELEBİ
SARI HATİP-ZADE AHMET HAMDİ
Dânişmendnâme
Dânişmendnâme; Anadolu'nun fethini ve bu mücadelenin kahramanlarını anlatan, 12. yüzyılda sözlü olarak şekillenen 13. yüzyılda yazıya geçirilen İslâmî Türk destanlarındandır.
XI. Yüzyılda yaşamış Türk devlet adamı Melik Dânişmend Gazi'nin hayatını, savaşlarını, Anadolu'daki bazı şehirlerin fethini ve çeşitli kerametlerini anlatmaktadır.
Danişmendnâme'de hikâye edilen olayların tarihi gerçeklere uygunluğu, kahramanlarının yaşamış Türk beyleri olmalarından,HAZIRLAYAN: MUSTAFA ŞAHİN TDE ÖĞRETMENİ Anadolu coğrafyasının gerçek isimleriyle anılmasından dolayı uzun süre tarih kitabı olarak nitelendirilmiştir.
12.yy’da anonim olarak ortaya çıkmıştır.
13.yy’da yazıya geçirilmiştir.
SALTUKNAME
13.yy’da yaşayan Sarı Saltuk’un efsanevi hayatını anlatır.
Rumelinin Türkleşmesinde büyük katkısı olan Sarı Saltuk’un menkıbeleri anlatılır.
Ebül-hayr Rumi tarafından Türk sözlü geleneğinden toplanarak kitaplaştırılmıştır.
Yazıya geçirilmiş ilk Nasrettin Hoca hikayesini içermektedir.
Mesnevi ( MESNEVİLER)
· Mesnevinin özelliklerini maddeler halinde şöyle sıralamak mümkündür:
- Kelime anlamı “ikili, ikişer ikişer”dir.
- İran edebiyatından alınmıştır. İran edebiyatında Firdevsî’nin Şehname’si ünlüdür.
- Klâsik halk hikâyeleri, savaş, destanî konular, aşk hikâyeleri, savaşlar, dinî ve felsefî konuları işlenir.
· -Divan şiirinde olay ağırlıklı konuların işlendiği bir türdür. Hikaye ve romanın Divan edebiyatındaki karşılığıdır.
- Konu ne olursa olsun olaylar masal havası içinde anlatılır.
- Divan edebiyatının en uzun nazım şeklidir (beyit sayısı sınırsızdır). 20-25 bine kadar çıkabilir.
- Mesnevide her beyit kendi içinde kafiyelidir: aa bb cc dd ee .
- Divan şiirinde beş mesneviden oluşan eserler grubuna (bugünkü anlamıyla setine) “hamse” denir.
- Mevlânâ, Fuzulî, Şeyhî, Nabî ve Şeyh Galip (Hüsn ü Aşk) önemli hamse şairlerimizdir.
Edebiyatımızda yazılmış ünlü mesneviler şunlardır:
- Ahmedi – İskendername *Süleyman Çelebi – Mevlid *Şeyhi – Harname, Hüsrev ü Şirin
- Nabi – Hayrabat *Fuzuli – Leyla ile Mecnun *Şeyh Galip – Hüsn ü Aşk
Bir mesnevide genellikle şu bölümler bulunur:
Dibâce: mesnevinin önsözüdür. Manzum veya mensur olabilir.
Tevhid: Allah'ın birliği ve bütünlüğü anlatılır.
Münacaat: Allah'a yalvarış ve yakarışlarda bulunulur.
Naat: Hz. Muhammed övülür.
Miraciye: Miraç olayı anlatılır.
Medh-i Çihar-yâr-i Güzîn: Genellikle dört halife övülür. Dört halife dışında devrin büyükleri de övülebilir. HAZIRLAYAN: MUSTAFA ŞAHİN TDE ÖĞRETMENİ
Medhiye: yapıtın sunulacağı kişiye övgüler bulunur.
Sebeb-i Telif: Mesnevinin yazılış nedeni belirtilir.
Âğâz-ı Dâstan: Mesnevinin asıl konusunun bulunduğu bölümdür.
Hatime: Mesnevinin bittiğini belirten bölümdür.
HAZIRLAYAN: MUSTAFA ŞAHİN
TDE ÖĞRETMENİ
GÜMÜŞYAKA ANADOLU LİSESİ
KONULARINA GÖRE MESNEVİLER
1. Aşk konulu mesneviler: Hüsrev ü Şirin, Leyla vü Mecnun, Hüsn ü Aşk, Yusuf u Züleyha,
2. Dinî tasavvufî, ahlaki didaktik mesneviler: Mevlid (Vesiletü’n-Necat)- Süleyan Çelebi, Şeyh Galib- Hüsn ü Aşk, Leyla vü Mecnun (Fuzuli)... Hayriyye, Hayrabad (Nabi), Kutadgu Bilig (Yusuf Has Hacib)...
3. Tarihi- Destanî savaş ve kahramanlık mesnevileri: Mihailoğlu Ali Beğ – Gazavatnâme, İskendername (Ahmedi), Şehname (Firdevsi)...
4. Bir şehri ve güzelliklerini anlatan mesneviler: Bu tip mesnevilere şehr-engiz de denir. Türk edebiyatına özgü bir mesnevi türüdür.HAZIRLAYAN: MUSTAFA ŞAHİN TDE ÖĞRETMENİ Önemli bir kenti güzellikleri ve önemli özellikleri ile anlatmayı amaçlar. Taşlıcalı Yahya – İstanbul Şehr-engizi, Enderunlu Fazıl – Zenan-nâme. Şehrengiz-i Bursa (Lamiî), Hubanname (Enderunlu Fazıl)...
2. Dinî tasavvufî, ahlaki didaktik mesneviler: Mevlid (Vesiletü’n-Necat)- Süleyan Çelebi, Şeyh Galib- Hüsn ü Aşk, Leyla vü Mecnun (Fuzuli)... Hayriyye, Hayrabad (Nabi), Kutadgu Bilig (Yusuf Has Hacib)...
3. Tarihi- Destanî savaş ve kahramanlık mesnevileri: Mihailoğlu Ali Beğ – Gazavatnâme, İskendername (Ahmedi), Şehname (Firdevsi)...
4. Bir şehri ve güzelliklerini anlatan mesneviler: Bu tip mesnevilere şehr-engiz de denir. Türk edebiyatına özgü bir mesnevi türüdür.HAZIRLAYAN: MUSTAFA ŞAHİN TDE ÖĞRETMENİ Önemli bir kenti güzellikleri ve önemli özellikleri ile anlatmayı amaçlar. Taşlıcalı Yahya – İstanbul Şehr-engizi, Enderunlu Fazıl – Zenan-nâme. Şehrengiz-i Bursa (Lamiî), Hubanname (Enderunlu Fazıl)...
5. Hiciv ve mizah konulu mesneviler: Toplumun ya da kişilerin aksak ve eksik yönlerini, zaaflarını yermek ve bir anlamda ibret vermek amacıyla yazılan iğneleyici mesnevilerdir.Şeyhi’nin Harname’si bu tür mesnevilerin en güzel örneğidir.
6. Ahlakî-öğretici mesneviler: Nâbî- Hayriyye
6. Ahlakî-öğretici mesneviler: Nâbî- Hayriyye
7-Eğlence ve düğünleri anlatan mesneviler: Surname (Vehbi)
Not: Divan Edebiyatında bugünkü anlamda öykü ve roman yoktu. HAZIRLAYAN: MUSTAFA ŞAHİN TDE ÖĞRETMENİMesneviler bir bakıma bugünkü öykü ve romanın, İslamiyet’ten Önce Türk Edebiyatı’ndaki destanın Divan Edebiyatındaki karşılığıdır.
13.YY. MESNEVİLER
|
14.YY. MESNEVİLER
|
Mevlana
Mesnevi
Sultan Veled
Divan (Farsça)
Hoca Dehhani
Selçuklu Şeyhnamesi
Ahmet FAKİH
Kitab-u evsaf-ı
mesadi’ş –şerife:
Şeyyad Hamza
Yusuf-u züleyha
Ahval-i kıyamet
Sultan Veled
ibtida –name
intiha-name:
rebab –name:
Yunus Emre
Risaletü’n nushiye:
|
Gülşehri
Mantık-ut Tayr
Felekname
Aşık Paşa
Garibname
fakr-name
destan-ı vasf-ı hal-i herkesi
hikaye risalesi
Ahmedi
İskendername
Cemşid ü Hurşid
Tervihü'l-ervah
Kaygusuz Abdal
Gülistan
minber-name
|
Hoca mes’ud
Süheyl-ü nevbahar
Ferheng-name-i Sadi
Ahmed-i dai:
Camasb-name
Çeng-name:
Kadı Darir
Kıssa-i Yusuf
Yazıcı Selahattin
Melhame-i şemsiyye
Şeyhoğlu Mustafa
Hurşit-name:
HAZIRLAYAN: MUSTAFA ŞAHİN
TDE ÖĞRETMENİ
|
DÖNEMDEKİ SANATÇILAR ( ÖZELLİKLE MESNEVİ TÜRÜNDE ESER VEREN SANATÇILAR)
AHMEDÎ
14. yüzyıl divan şiirinin asıl kurucusu ve en büyük ustasıdır.
Kütahyalı olup Germiyanoğulları Beyliği'nin sultanları tarafından korunmuş ve büyük ilgi görmüştür.
Daha çok aşk ve ve şarap konulu şiirler yazmıştır.
Ahmedî'nin şiirlerini topladığı Divan. HAZIRLAYAN: MUSTAFA ŞAHİN TDE ÖĞRETMENİ
İskendernâme'de Büyük İskender'in hayatını, fetihlerini, efsaneye dayanan maceralarını anlatır.
Cemşid ü Hurşîd, 5000 beyitten oluşan büyük bir mesnevidir. İranlı şair Selman-ı Sâveci'nin aynı addaki mesnevisine benzeterek yazdığı bir eserdir, fakat ondan 2500 beyit daha fazladır. Hikâyenin arasına bazı gazeller de serpiştirmiştir.
Tervihü’l – Ervah: Ahmedi’nin tıpla ilgili tanınmış bir mesnevisidir . Talimat Süleyman mahaline yazılmıştır. çalışmaları ve tıp tarihi açısından mühim bir eserdir
Esrar – name Çevirisi: İranlı şair Ferideddin Attar’dan yapılmış olan bu çeviri mesneviden önceki kaynaklar söz etmemektedir .
Mirkatü’l – Edeb: Aydınoğullarından , Hamza beyin ismine yazılmış olan eser Arapça – Farsça manzum sözlüktür .
Esrar – name Çevirisi: İranlı şair Ferideddin Attar’dan yapılmış olan bu çeviri mesneviden önceki kaynaklar söz etmemektedir .
Mirkatü’l – Edeb: Aydınoğullarından , Hamza beyin ismine yazılmış olan eser Arapça – Farsça manzum sözlüktür .
MEVLANA
*Büyük bir mutasavvıf, şair bilgin düşünür ve Mevleviliğin kurucusudur.
*Mevlana Horasan'ın Belh şehrinde doğmuş, babası Bahaeddin Veled'dir.
*Mevlana, sanata bir ibadetmiş gibi yaklaştı. Onun için hayatın her anı, her davranış, güzel” sanatlarla, şiirle, musikiyle, sema yapmakla geçmelidir.
*Mesnevi Farsça yazılmış 26bin beyitlik bir eserdir.6 ciltlik Mesnevisinde tasavvuf düşüncesini birbirine bağlı hikayelerle anlatır.
*Mevlana, Farsça yazmakla birlikte şiirlerinin çoğunda Türkçe sözcüklere de yer verdi. Çağının tüm bilimlerine ilgi duydu. İslamlıkla birlikte diğer dinleri de inceledi. Biyolojiden sosyolojiye, “ tarihten ekonomiye kadar birçok alanda bilgi sahibi olduğunu yapıtlarında yansıttı.
*Mevlana, Türklüğe de büyük önem verdi, her fırsatta övdü. “Her ne kadar Farsça söylüyorsam da, aslım Türk’tür” anlamında söylediği “Aslım Türk-est egerçi hindu-güyem” dizesi, onun Türkçenin ileri bir şiir dili olarak gelişmemiş olduğuna duyduğu üzüntüyü dile getirir. Alman şairi Goethe, Mevlana hayranlığı nedeniyle Farsça öğrendi, kendisi de bir “Divan” yazdı. Ünlü Hollandalı ressam Rembrand, Mevlana’nın bir tablosunu yaptı. İranlı Molla Cami, “Peygamber değil ama kitabı var” diyerek onu olağanüstü yüceltti.
Başlıca Eserleri
Mesnevi: İslam dünyasının Kuran ve Hadis’ten sonra en önemli saydığı manzum eserdir. “Failatün failatün failatün” ölçüsüyle ve Farsça yazdı (6 cilt, 25.618 beyit). Mesnevi, tasavvufun açıklanması yolunda, öyküler, semboller, öğütlerle örülü mistik-didaktik bir yapıttır. Yer yer İran şairi Ferideddin Attar’ın (12. yy.) mesnevilerinden de etki ve izler taşır. Batı dillerinde de çevirileri bulunan bu dev yapıt, 17. yüzyıldan bu yana Türkçe olarak da yayımlanmaktadır. Bunlardan bazıları da açıklamalı (şerhli) dır. (1973-1974).HAZIRLAYAN: MUSTAFA ŞAHİN TDE ÖĞRETMENİ
Divan-ı Kebir: 24 ayrı divanın birleşmesiyle, 40.380 beyitten oluşan Büyük Divan. Lirik özelliğiyle tasavvufi aşkı işleyen Mevlana, Mesnevi veya gazellerinin çoğunda mahlas olarak Şems mahlasını kullandığı için, “Divan-ı Şems-i Tebriz” diye de adlandırılır. “Mevlana Divanı” adıyla Abdülbaki Gölpınarlı’nın Türkçesiyle yayımlanmıştır.(5 cilt, İstanbul, 1057-1060.)Mektubat: Mektuplar, Mevlana’nın düzyazı eserleri arasında yer alır. Dönemin ileri gelenlerine yazdığı 147 mektubu içerir. (1963)Mecalis-ı Seba: Yedi Meclis, Mevlana’nın 7 vaazının bir araya getirilmesinden meydana gelir. Ahmet Remzi Akyürek tarafından yayımlandı (1937).
Mesnevi: İslam dünyasının Kuran ve Hadis’ten sonra en önemli saydığı manzum eserdir. “Failatün failatün failatün” ölçüsüyle ve Farsça yazdı (6 cilt, 25.618 beyit). Mesnevi, tasavvufun açıklanması yolunda, öyküler, semboller, öğütlerle örülü mistik-didaktik bir yapıttır. Yer yer İran şairi Ferideddin Attar’ın (12. yy.) mesnevilerinden de etki ve izler taşır. Batı dillerinde de çevirileri bulunan bu dev yapıt, 17. yüzyıldan bu yana Türkçe olarak da yayımlanmaktadır. Bunlardan bazıları da açıklamalı (şerhli) dır. (1973-1974).HAZIRLAYAN: MUSTAFA ŞAHİN TDE ÖĞRETMENİ
Divan-ı Kebir: 24 ayrı divanın birleşmesiyle, 40.380 beyitten oluşan Büyük Divan. Lirik özelliğiyle tasavvufi aşkı işleyen Mevlana, Mesnevi veya gazellerinin çoğunda mahlas olarak Şems mahlasını kullandığı için, “Divan-ı Şems-i Tebriz” diye de adlandırılır. “Mevlana Divanı” adıyla Abdülbaki Gölpınarlı’nın Türkçesiyle yayımlanmıştır.(5 cilt, İstanbul, 1057-1060.)Mektubat: Mektuplar, Mevlana’nın düzyazı eserleri arasında yer alır. Dönemin ileri gelenlerine yazdığı 147 mektubu içerir. (1963)Mecalis-ı Seba: Yedi Meclis, Mevlana’nın 7 vaazının bir araya getirilmesinden meydana gelir. Ahmet Remzi Akyürek tarafından yayımlandı (1937).
Rubailer (Dörtlükler, 1750′den fazla): Rubailerinden bazıları Hasan Ali Yücel (1932, 107 rubai), Asaf Halet Çelebi (1944, 276 rubai) ve .Abdülbaki Gölpınarlı – A. Kadir (1955, 210 rubai).Fihi Ma Fih: Mevlana’nın sözlerini derleyen, içinde yaşadığı döneme ve hayatına dair önemli bilgiler bulunan, baş tarafı Arapça, gerisi Farsça bir eser.
SULTAN VELED (1226 - 1312)
Mevlana'nın oğlu Sultan Veled,
13.yüzyılda Mevlevilik tarikatini, babasının koyduğu ilkeleri temel alarak bir düzene bağlarken, bu düşüncelere kendisi de katkıda bulundu.
Sultan Veled'in Anadolu Türkçesini iyi bilmesi, HAZIRLAYAN: MUSTAFA ŞAHİN TDE ÖĞRETMENİtarikatın esaslarını Anadolu'ya yaymak amacıyla yapıtlarını Türkçe yazması sonucunu doğurdu.
Divan'ında ve İbtidaname, Rebabname, İntihaname adlı üç mesnevisinde tasavvuf ilkelerini anlattı. Bu yapıtların tümü öğretici niteliktedir.
Maarif (Bilgi) adlı eserini de düzyazıyla kaleme almıştır.
Hoca Mesud (Mesud Bin Ahmed)
- 1300-1370 yılları arasında yaşadığı tahmin edilmektedir.
- Tercüme edebiyatında önemli bir yeri vardır.
- Şeyhoğlu Mustafa’nın Kabus-name tercümesinde şairi “Hoca” lakabından başka emlehu’ş-şuara ve efsahu’ş-şuara olarak da anmıştır.
- Tercüme ettiği eserlerde sözcüklere birebir karşılık aramak yerine okuduğundan anladığını yazmıştır. Onun bu tutumu tercime eserlerine okurların ilgisini artırmıştır.
ESERLERİ:
Ferheng-name-i Sa’di
Sa’di’nin Bostan’ından seçilmiş beyitlerin tercümesi olan 1073 beyitlik mesnevi,
Sa’di’nin Bostan’ından seçilmiş beyitlerin tercümesi olan 1073 beyitlik mesnevi,
Süheyl ü Nevbahar (Kenzü’l-Bedayi)
1350 yılında yeğeni İzzeddin Ahmed ile birlikte Farsçadan yaptığı tercüme eserdir. Fe‘ûlün fe‘ûlün fe‘ûlün fe‘ûl vezni ile yazılan 5703 beyittir. Eser, Farsçadan tercüme edildiği halde Fars edebiyatında bu isimde bir eser bilinmemektedir. Eserde Yemen padişahı Bahr’ın oğlu Süheyl ile Çin fağfurunun kızı Nevbahar arasındaki aşk anlatılmaktadır.
Anlatıma akıcılık kazandırmak için eserde gazellere yer verilmiştir. Eserde çok sayıda edebi sanat kullanılması eserin değerini artırmaktadır.
1350 yılında yeğeni İzzeddin Ahmed ile birlikte Farsçadan yaptığı tercüme eserdir. Fe‘ûlün fe‘ûlün fe‘ûlün fe‘ûl vezni ile yazılan 5703 beyittir. Eser, Farsçadan tercüme edildiği halde Fars edebiyatında bu isimde bir eser bilinmemektedir. Eserde Yemen padişahı Bahr’ın oğlu Süheyl ile Çin fağfurunun kızı Nevbahar arasındaki aşk anlatılmaktadır.
Anlatıma akıcılık kazandırmak için eserde gazellere yer verilmiştir. Eserde çok sayıda edebi sanat kullanılması eserin değerini artırmaktadır.
Âşık Paşa
· Kırşehir’in Arapkir beldesinde 1272’de doğdu. Asıl adı Ali’dir. Babası Muhlis Paşa, Baba İlyas’ın oğludur. İyi eğitim alan Âşık Paşa, devrinin alimlerinin yanında siyasi kişilerle de temas halinde olmuştur. 1332’de vefat etti. Türbesi Kırşehir’dedir.
· Kırşehir’in Osmanlı sancağına katılmasında katkıları olan Âşık Paşa bir ara Mısır’a elçi olarak gönderilmiştir. (Anadolu valisi Timurtaş Paşa’nın veziri olduğu yönünde rivayetler de vardır..www.edebiyatfatihi.net
· Âşık Paşa, Osmanlı sancağı altında Anadolu’da kurulmakta olan Türk devletinin ihtiyaç duyduğu temel meseleler üzerinde düşünen, fikirler ileri süren bir âlimdir. Bu ahval ile devrinin ideoloğudur.
· Yaşanan her hadiseden ders çıkarmaya bakan Âşık Paşa HAZIRLAYAN: MUSTAFA ŞAHİN TDE ÖĞRETMENİolayların arkasındaki hakikati görmeye çalışması bakımından hikemî edebiyata mensup kabul edilebilir.
· 14 yüzyılın en büyük mesnevisini yazmış olan Âşık Paşa, samimi dille yazdığı gazelleriyle de meşhurdur.ebiyatfatihi.net
· Garib-name adlı eseriyle başta Süleyman Çelebi olmak üzere kendisinden sonra gelene pek çok şairi etkilemiş, miraç-name ve mevlid gibi türlerde eserler yazılmasına öncülük etmiştir..www.edebiyatfatihi.net
· Garib-name.www.edebiyatfatihi.net
· 10613 beyittir. Sosyal yönü zengin, dini-tasavvufi bir metindir. İnsan-ı kâmil olmayı öğütleyen didaktik bir eserdir. Eser 10 bölümdür, fâ‘ilâtün fâ‘ilâtün fâ‘ilün vezniyle yazılmıştır. 115 nüshası günümüze ulaşmıştır. Hatlarının güzelliğiyle dikkat çeken, Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki nüsha 2 cilttir. Eserin bu kopyası TDK tarafından yayımlanmıştır..www.edebiyatfatihi.net
· Âşık Paşa’dan sonra bazı şairler Garib-name’den yaptıkları seçkileri farklı adlarla neşretmişlerdir (Esrar-ı Hakayık ve Rumuz-ı Dekayık, Zübdetü’l-Esrar).
· Fakr-name, Vasf-ı Hal, Hikâye, Kimya Risalesi Âşık Paşa’nın küçük hacimli eserleridir. Mensur olarak yazdığı Risale-i Âşık Paşa ve Risale fi Beyani’s-Semâ (bu eser günümüze ulaşmamıştır) şairin diğer eserleridir..
KUL MESUD
14. yüzyılın ilk yarısında yaşadığı bilinir
1334-1337 yılları arasında hüküm süren Aydın Beyi Umur'un isteği üzerine Farsça'dan Kelile ve Dimne'yi tercüme etmiştir.
Anadolu sahasında ilk çeviri örneklerinden biri olan Kul Mesud'un Kelile ve Dimne'si aynı zamanda bu eserin ilk Türkçe versiyonudur.
Kelile ve Dimne, genel olarak mensur bir metindir, ancak eserde 17 beyitten oluşan bir manzum hikaye, aralara serpiştirilmiş beyitler ve dörtlükler de yer alır. HAZIRLAYAN: MUSTAFA ŞAHİN TDE ÖĞRETMENİ
BILGI:
Orijinal Kelile ve Dimme M. Ö. I.yüzyılda yaşadığı düşünülen Beydeba tarafından yazılmış, fabl tarzında hikayelerden oluşmuş bir eserdir. Sanskritçe yazılmış bu eser, önce Arapça, Arapçadan da Farsçaya tercüme edilmiştir.
HAZIRLAYAN: MUSTAFA ŞAHİN
TDE ÖĞRETMENİ
GÜMÜŞYAKA ANADOLU LİSESİ