sponsorlu reklam Admatic -sponsor

YUNUS EMRE GEL GÖR BENİ AŞK NEYLEDİ İLAHİSİ İNCELEMESİ TAHLİLİ ÇÖZÜMLEMESİ,

YUNUS EMRE

YUNUS EMRE GEL GÖR İLAHİSİ İNCELEMESİ, YUNUS EMRE GEL GÖR BENİ AŞK NEYLEDİ İLAHİSİ İNCELEMESİ TAHLİLİ ÇÖZÜMLEMESİ, 



Beni bende demen bende değilim
Bir ben vardır bende benden içeri
1
Ben yürürüm yâne yâne
Aşk boyadı beni kaane
Ne âkılem ne divâne
Gel gör beni aşk neyledi

Gâh eserim yeller gibi
Gâh tozarım yollar gibi
Gâh akarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi

Akarsulayın çağlarım
Dertli ciğerim dağlarım
Şeyhim anuben ağlarım
Gel gör beni aşk neyledi

Ya elim al kaldır beni
Ya vaslına erdir beni
Çok ağlattın güldür beni
Gel gör beni aşk neyledi

Ben yürürüm ilden ile
Şeyh anarım dilden dile
Gurbette hâlim kim bile
Gel gör beni aşk neyledi

Mecnun oluban yürürüm
O yâri düşte görürüm
Uyanıp melûl olurum
Gel gör beni aşk neyledi

Miskin Yunus biçâreyim
Baştan ayağa yâreyim
Dost İlinden âvâreyim
Gel gör beni aşk neyledi

Metin incelemesi:
Biçim Yönünden:
Biçimi: Nazım.
Nazım biçimi: İlahi.
Nazım birimi: Kıta (dörtlük).
Ölçüsü: 4+4 = 8'li hece.
Konusu: Ozanın, Tanrı'ya karşı duyduğu derin ve içten aşkı, O'na kavuşma isteğinden doğan ıstıra­bı anlatılıyor.
Temi: Tanrı aşkı, kavuşma özlemi, acı.
Kafiye şeması: aaab/cccb/dddb.
Dörtlüklerde redif, yarım, tam ve zengin kafi­ye görülmektedir. İlk dörtlükteki "yane/kane/divane" sözcüklerinde ortak kafiye sesi "ane" olup zengin kafiyedir. İkinci dörtlükteki "yel-ler gibi/yol-lar gi-bi/sel-ler gibi" sözcüklerinde geçen "-ler" çoğul ek­leriyle "gibi" sözcükleri aynı görevde olduğundan re­diftir. Geriye kalan bölümlerde ortak kafiye sesi "L" olup yarım kafiyedir. Üçüncü dörtlükteki "çağ-lar-ım/dağ-lar-ım/ağ-lar-ım" sözcüklerinde geçen "-larım" ekleri rediftir. Geriye kalan bölümlerde ortak kafiye sesi "-ağ" olup tam kafiyedir.
Deyimler-Söz Grupları:
Yane yane yürümek: Tanrı aşkıyla kendinden geçmiş biçimde, dinsel coşku içinde gezip dolanmak.
Ciğeri dağlamak: İçten, derin acı duymak.
Şeyh anarak ağlamak: Taptuk Emre'ye duyu­lan özlemi gözyaşlarıyla dile getirmek, içten gelen sevgiyi bu yolla belirtmek.
Avare olmak: Ne yapacağını bilmeden başıboş dolaşmak.
Ne âkılem, ne divane: Tanrı sevgisiyle kendin­den geçmiş olmak.
Dost ili: Tanrı'nın katı, ya da Şeyh Taptuk Emre'nin oturduğu yer. Bu ifade "Dost elinden" bi­çiminde de okunup değerlendirilmiştir. O zaman an­lamı "dost yüzünden, Tanrı özleminin derdiyle" şek­line dönüşür.
El almak: "Ya elim al kaldır beni" dizesinde geçmektedir. Tasavvufta Şeyh'e bağlanmak, tarikat­la ilgili bir töreni yapmak için Şeyh'ten izin almak anlamına gelir.
Söz Sanatları: Ozan, kendisini ikinci dörtlükte yele, yola, sele;
Üçüncü dörtlükte akarsuya; altıncı dörtlükte Mecnun’a benzetmiştir.
Dil özellikleri:
Ozan, yaşadığı dönemin Anadolu Türkçesine özgü sözcükler kullanmıştır: Akarsulayın (akarsular gibi), anuban (anarak), oluban (olarak).
"Akarsulayın" vb. sözcüklerde geçen "-uban, -üben" eki, bağ-fiil yapan ektir; "-rek-rak" ekinin karşılığı olarak kullanılmaktadır.
İslâmiyet’in etkisiyle yabancı sözcüklere yer verilmiştir: Yane yâne (yana yana), divâne (deli, akılsız), vasi (kavuşma), yâr (sevgili), melül (üzgün).
Tasavvuf ile ilgili terimlere yer verilmiştir:
Şeyh: Tarikatlarda kendisine uyulan ve derviş yetiş­tiren yetkili kişi.
Miskin: Ermiş, eren.
Dost ili: Tanrı'nın katı.
Farsça olumsuzluk ekini kullanmıştır: Bî-çareyim (çaresizim). Sözcükteki "-b", Farsça olum­suzluk ekidir.
Duyguların anlatımında doğa varlıklarından yararlanmıştır: Yeller, yollar, seller, akarsular.
İçerik Yönünden:
1. Yunus Emre'de iki ben'lik vardır: Biri maddi, diğeri manevi ben'dir. Ozan; "Beni bende demen ben­de değilim/Bir ben vardır bende benden içeri" diyerek maddi beni inkar eder. Varlık beninin Tanrı'yı tanımasına engel olduğu inancında olduğundan onu reddeder. Böylece benliğini verdiği Tanrı ile dolu benin içinde olduğunu söyler.
Bu inanç içindeki Yunus, ilk dörtlükte Tanrı'ya seslenir. Ben, içimi kana boyayan Tanrı aşkı ile ya­na yana yürürüm.
Tanrı'ya olan aşkım beni perişan etti, aklımı başım­dan aldı, deliye çevirdi. Tanrı'm, aşkının bana yaptı­ğını gel, gör.
Dörtlükte "ben yürürüm yâne yâne" dizesinde ozanın gezginci kişiliğinden de söz edilebilir.
2. Ozan, içinde bulunduğu durumunu doğanın tüm öğelerinden yararlanarak dile getiriyor. Doğanın için­de kalış ve ona tutsak oluş, çağlar boyu Türk köy­lüsünü statik bir toplum haline getirmiştir. Bu ruh hali Yunus E m re'de de güçlüdür.
Yunus Emre, bu ruh halinin sonucu kimi rüzgâr gibi eserim, kimi yollar gibi tozarım, kimi de seller gibi akarım diyor. Kendisini yönü belirsiz esen rüzgâra, rüzgârın etkisiyle yollarda uçuşan tozlara ve akan sulara benzetiyor. Sonra, "Gel gör beni aşk neyledi" dizesiyle; Tanrı'm, aşkının bana yaptığım gel, gör, diyor.
Yunus Emre, coşkun duygularına doğayı ortak ediyor, onunla bütünleşiyor.
3. Ozan, dörtlükte yine doğa varlığından yararla­nıyor ve şöyle diyor: Akarsular gibi çağlarım. Dert­li iç dünyamda acı duyarım, ciğerimi dağlarım. Şey­himi anarak ağlarım. Tanrı'm, aşkının bana yaptığı­nı gel, gör.
Yunus, dörtlükte; Taptuk Emre'nin izni ile yol­lara düştüğünü, yetişmesinde emeği olan Şeyhi'ni anımsadıkça özlem duygularıyla dolup taştığını anlat­mak istiyor.
4. Ozan, Şeyh'ine sesleniyor: Şeyhim! Elimi al, beni kaldır; ya da sana beni kavuştur. Beni çok ağ­lattın, artık biraz güldür. Tanrı'm, aşkının bana yap­tığını gel gör.
Yunus Emre, Şeyhi Taptuk Emre'nin yanında belirli bir olgunluk düzeyine geldikten sonra "el al­mıştır", yani şeyhinin izniyle gurbete düşmüştür. Gurbet elde çile çeken Yunus, özlem duygularıyla şeyhine vuslatı (vasi) yani kavuşmayı istemektedir.
Dörtlük,  Yunus'un Tanrı sevgisini şeyhinden öğrenerek bu hale geldiği ve bu sevgiyle Tanrı'ya kavuşma özlemi içinde olduğu biçiminde de yorumla­nabilir.
5. Ben ilden ile yürüyüp dururum. Gezdiğim yerler­de şeyhimi anarım, dilimde hep onun adı var. hali­mi gurbette kimse bilmez. Tanrı'm, aşkının bana yaptığını gel, gör.
Hakiki aşk dediğimiz ilâhi aşkın özlemi ve ev­rende çekilen çile dervişliğin özelliğidir. Tanrı'ya kavuşma isteğinin doğal sonucudur. Yunus gibi ger­çek Tanrı âşıkları bu çileye severek katlanmaktadır.
Tasavvufta "dost ili, gurbet" sözleri, "Tanrı-insan" ilişkisini açıklayan kavramlardır. Memleket anlamında olan "il" sözcüğü, mecazi anlamda Tanrı katını karşılar. Tanrı'dan uzak kalış "avarelik"tir. "Gurbet" sözcüğü Tanrı'ya kavuşmamış insanın duru­munu belirtir. Kişinin gurbetten kurtulması, Tanrı varlığı ile bütünleşmesine bağlıdır, buna da ancak sevgi yoluyla varılır. Yunus da bu yoldadır.
6. Mecnun gibi yürürüm. O sevgiliyi düşümde gö­rürüm. 'Uyanınca düşümün gerçek olmadığını anlar, üzülürüm. Tanrı'm, aşkının bana yaptığını gel, gör.
Ozan, Tanrı sevgisiyle düştüğü yollarda Mec­nun'a döndüğünü belirtiyor. Düşünden uyanınca gör­düğünün gerçek olmadığın anlıyor, "yâr" (sevgili) dediği Tanrı'ya kavuşamamanın ıstırabı içinde üzülü­yor.
7. Ermiş, -Tanrı aşkıyla kendinden geçmiş Yunus olarak çaresizim. Baştan ayağa yaralıyım. Dost ilin­den uzaklarda başıboş dolaşmaktayım. Tanrı'm, aşkı­nın bana yaptığını gel, gör.
Ozan, Tanrı'ya kavuşmanın acısının benliğini sardığını belirtiyor.
Araştırmalar:
1. "Ne âkılem, ne divâne", "ciğerim dağlarım", "dost ilinden âvâreyim" sözleri için" "deyimler-söz grupları" bölümüne ve dördüncü kıtanın açıklamasına bakınız.
2. Her dörtlüğün sonunda geçen "Gel gör beni aşk neyledi?" dizesi, şiire biçim ve anlam yönlerin­den bütünlük sağlamıştır. Ozan, bu dizesiyle Tanrı1 ya ve genel olarak tüm insanlığa seslenmiş, onlardan içinde bulunduğu durumu anlamalarını istemiştir,.
3. Ozan, Tanrı yolundadır. Şiire göre büyük acı­lar içinde kendinden geçmiş durumdadır. Yüreği ya­ralı olduğundan durmadan ağlamakta, yapayalnız bir durumda gurbet acısını yaşamaktadır. Bütün bunla­ra, büyük bir aşkla bağlandığı Tanrı'ya kavuşmak için katlanmaktadır.
4. Ozan, ikinci ve üçüncü dörtlüklerde duygularını dile getirirken, yaşayışıyla ilgili olarak doğa varlık­larından yararlanmaktadır. Bu varlıklar,  "yel, yol, sel ve akarsular" dır. Ozan, bu varlıklarla içindeki coşkuyu anlatmaktadır. Bir bakıma doğa varlıklarının da kendisi gibi Tanrı'yı aradığım söylemektedir.
5. Bu şiir, hece ölçüsüyle yazılmış, koşma kafiye biçimiyle kafiyelenmiş ve halk şiiri nazım birimi olan kıtalarla yazılmıştır.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

sponsor reklamı

SPONSOR REKLAMI

derskonumesnk