Milli Edebiyat Döneminde Saf (Öz) Şiir
Milli Edebiyat Doneminde Saf Oz Siir, MİLLİ EDEBİYAT, MİLLİ EDEBİYAT SAF ŞİİR ANLAYIŞI, MİLLİ EDEBİYATTA SAF ÖZ ŞİİR VE TEMSİLCİLERİ,
Millî Edebiyat döneminin etkili olduğu yıllarda Yahya Kemal ve Ahmet Haşim başta olmak üzere saf (öz) şiir anlayışına uygun şiirler yazan sanatçılar vardır. Bunlar dönemin yaygın anlayışı olan hece vezniyle, yalın bir dille, devrin gerçeklerini, halkın sorunlarını dile getiren şiirler yazmak yerine, sanat değeri yüksek saf (öz) şiire yönelmişlerdir.
Bu iki şair, Yeni Lisancılar olarak bilenen şairlerden ayrı bir yol izler. Hece vezninin yaygın biçimde kullandığı bu dönemde onlar aruzla şiir yazmayı sürdürür. Ahmet Haşim’e göre şiir, nesre çevrilme olanağı bulunmayan nazımdır; şiir musiki ile söz arasında, sözden çok musikiye yakın, ortalama bir dildir. Fecr-i Âti topluluğundan gelen Ahmet Haşim, “sanat için sanat” anlayışıyla şiirler yazar. Amacı saf ve güzel şiirler yazmaktır. Onun şiirleri, hiçbir şeyin aracı değildir.
Yahya Kemal ise şiirin, nesirden bambaşka bir nitelikte, musikiden başka türlü bir musiki olduğu görüşündedir. Batı’da gördüğü “parnasizm” akımından etkilenmiş ve bu anlayışla, divan şiiri anlayışıyla modern şiirin söyleyiş özelliklerini birleştirerek bir sentez oluşturmuştur. Sade dille ve yeni nazım biçimleriyle yazdığı şiirlerinde de yine biçim kusursuzluğuna, yapmacıksız ve sağlam bir anlatıma önem vermiştir.
Milli Edebiyat akımı, şiiri diğer edebî türlerden ayrı bir yere koyarak “Şiir vicdanî bir keyfiyettir.” demiş ve şiir türüne bir tür serbestlik tanımıştır. Bundan dolayı da parçalı bir özellik taşıyan bu dönem şiirinde Yahya Kemal ve Ahmet Haşim’in liderliğini yaptığı saf (öz) şiir anlayışı, şiirde öğreticiliği ve toplumsallığı reddederek “sanat için sanat” anlayışını benimser.
Saf şiirde sanatçı, şiiri düşüncelerini anlatacak bir araç olarak görmez. Bu konuda Ahmet Haşim, “şiirin asıl amacı duyulmaktır” der ve şiiri “Şiir söz ile müzik arasında, sözden ziyade müziğe yakın bir tür” olarak tanımlar. Şiiri anlam değerlerinden çok ses, ahenk ve müzik olarak gören sembolizm ve parnasizm akımına yakın bir anlayış benimserler.
Saf şiirin temsilcileri toplumsal sorunları işlemek yerine sanat değeri yüksek şiirler yazmayı tercih etmişlerdir. Bu şiir anlayışında sanatçılar, genellikle bireysel konularda şiirler yazmış olsalar da özellikle Yahya Kemal, tarihi konulara da eğilmiş; ancak bu konuları işlerken öğretici bir hava taşımamaya dikkat etmiştir. Sanatçı, tarihi anlayışını daha çok hayranlık beslediği duyguları üzerinden ifade etmiştir.
Milli Edebiyat Döneminde Saf (Öz) Şiirin Özellikleri
Bu iki şair, Yeni Lisancılar olarak bilenen şairlerden ayrı bir yol izler. Hece vezninin yaygın biçimde kullandığı bu dönemde onlar aruzla şiir yazmayı sürdürür. Ahmet Haşim’e göre şiir, nesre çevrilme olanağı bulunmayan nazımdır; şiir musiki ile söz arasında, sözden çok musikiye yakın, ortalama bir dildir. Fecr-i Âti topluluğundan gelen Ahmet Haşim, “sanat için sanat” anlayışıyla şiirler yazar. Amacı saf ve güzel şiirler yazmaktır. Onun şiirleri, hiçbir şeyin aracı değildir.
Yahya Kemal ise şiirin, nesirden bambaşka bir nitelikte, musikiden başka türlü bir musiki olduğu görüşündedir. Batı’da gördüğü “parnasizm” akımından etkilenmiş ve bu anlayışla, divan şiiri anlayışıyla modern şiirin söyleyiş özelliklerini birleştirerek bir sentez oluşturmuştur. Sade dille ve yeni nazım biçimleriyle yazdığı şiirlerinde de yine biçim kusursuzluğuna, yapmacıksız ve sağlam bir anlatıma önem vermiştir.
Milli Edebiyat akımı, şiiri diğer edebî türlerden ayrı bir yere koyarak “Şiir vicdanî bir keyfiyettir.” demiş ve şiir türüne bir tür serbestlik tanımıştır. Bundan dolayı da parçalı bir özellik taşıyan bu dönem şiirinde Yahya Kemal ve Ahmet Haşim’in liderliğini yaptığı saf (öz) şiir anlayışı, şiirde öğreticiliği ve toplumsallığı reddederek “sanat için sanat” anlayışını benimser.
Saf şiirde sanatçı, şiiri düşüncelerini anlatacak bir araç olarak görmez. Bu konuda Ahmet Haşim, “şiirin asıl amacı duyulmaktır” der ve şiiri “Şiir söz ile müzik arasında, sözden ziyade müziğe yakın bir tür” olarak tanımlar. Şiiri anlam değerlerinden çok ses, ahenk ve müzik olarak gören sembolizm ve parnasizm akımına yakın bir anlayış benimserler.
Saf şiirin temsilcileri toplumsal sorunları işlemek yerine sanat değeri yüksek şiirler yazmayı tercih etmişlerdir. Bu şiir anlayışında sanatçılar, genellikle bireysel konularda şiirler yazmış olsalar da özellikle Yahya Kemal, tarihi konulara da eğilmiş; ancak bu konuları işlerken öğretici bir hava taşımamaya dikkat etmiştir. Sanatçı, tarihi anlayışını daha çok hayranlık beslediği duyguları üzerinden ifade etmiştir.
Milli Edebiyat Döneminde Saf (Öz) Şiirin Özellikleri
- Bu şiir anlayışında şairin amacı, duygu ve hayallerini anlatmak, bilinçaltındaki düşüncelerini şiirde ifade etmektir.
- Şiir duyulmak ve hissedilmek için yazıldığından saf şiir, imgelerle yüklü ve kapalı anlatıma sahiptir.
- Dil anlayışları, Servetifünun Edebiyatına göre daha sadedir, gerekmedikçe yabancı kelimelere başvurmazlar.
- Şairler tema bakımından sınırlandırılamaz; ancak şiiri şiir olmaktan çıkaran ve bir düşüncenin anlatılmasına imkân veren temalar da işlenmez.
- Şiirde ahenk ve ritim önemsenmiş, şiirler aruz ölçüsüyle yazılmıştır.
- Yahya Kemal ve Ahmet Haşim bu şiir anlayışının Milli Edebiyat Dönemindeki temsilcileridir.