sponsorlu reklam Admatic -sponsor

Ahmet Ümit’in Beyoğlu’nun En Güzel abisi Adlı Romanının Tahlili

Ahmet Ümit’in Beyoğlu’nun En Güzel abisi Adlı Romanının Tahlili

KAYNAK
WWW.YENİEDEBİYAT.NET

A.ŞEKİL YÖNÜYLE İNCELEME
1.ROMANIN ADI: BEYOĞLU’NUN EN GÜZEL ABİSİ
2.ROMANIN YAZARI: AHMET ÜMİT
ROMANIN BASILDIĞI YER VE TARİHİ: Çiftehavuzlar Yolu Acar Sanayi Sitesi No:8 Bayrampaşa/İST, Ekim 2013
4.ROMANIN YAYINEVİ: EVEREST YAYINLARI
5.ROMANIN EBATLARI: 14×23
6.ROMANIN SAYFA SAYISI: 412
B.İÇERİK YÖNÜYLE İNCELEME
BEYOĞLUNUN ile ilgili görsel sonucu1.OLAYIN ÖZETİ: Yılbaşı gecesi işlenen bir cinayet… Tarlabaşının arka sokaklarında bulunan bir erkek cesedi. Öldürülmüş erkeklerin en yakışıklısı, belki de en kötüsü. Karanlık sırların ortaya çıkardığı utanç verici bir gerçek. Gururlarının kurbanı olmuş erkekler, onların hayatlarını yaşamak zorunda olan kadınlar. Bu cinayetler yatağında, bu kötülükler bahçesinde, bu insan eti satılan can pazarında masumiyetini korumaya çalışan bir adam. Bir zamanlar İstanbulun en gözde yeri olan Beyoğlunun hazin hikâyesi.
Karanlık… Soğuk havayla iyice ağırlaşan bir karanlık. Uzaklardan şarkılar geliyor kulağına, neşeli kadın çığlıkları, ayarını yitirmiş sarhoş naraları, biri küfrediyor belki ana avrat, belki ağlıyor biri hıçkıra hıçkıra, belki biri sessizce ölüyor bu gürültünün, bu hengâmenin ortasında. Umurunda değil. Hepsinden sıyrılmış, sadece öfke…
Nereye gittiğini bilmeden yürüyor, nefret tarafından kuşatılmış olarak. Kıskançlık denen o canavar, çelikten pençesine almış yüreğini, habire sıkıyor. “Kadınlar,” diyor bir ses zihninin derinliklerinden… “Kadınlar, onlarla oynayamazsın… Oynadığını zannedersin ama bir de bakmışsın, asıl oyuncak sen olmuşsun.” Hayatına giren kadınların yüzleri beliriyor sokağın zemininde. Birer birer düşüyor görüntüleri ayaklarının dibine. Hepsinin boynu bükük, hepsinin gözlerinde keder. Hepsi üzgün… Aldırmıyor, bir su birikintisiymiş gibi basıp geçiyor üzerlerinden ama yeniden düşüyor görüntüler zemine. “Kadınlar,” diyor o ses yine, “Kadınlardan asla kurtulamazsın, hayaletleri hayatın boyunca seni takip eder.”
A.ROMANIN OLAY ÖRGÜSÜ:
1.Tarlabaşı’nın arka sokaklarında Engin adında bir erkek öldürülür.
2.Başkomiser Nevzat ve Ali olaya intikal eder.
3.Olay yerine Keto,Pirana ve Musti adında üç sokak çocuğu gelir.Cesedin yakınları ve düşmanları hakkında bilgi verirler.
4.Komiser ve yardımcıları ceset hakkında soruşturmaya başlarlar.Cesedin yakınlarıyla ilgili tek tek konuşurlar.
5.Kara Nizam ve Barbut İhsan adında iki düşman  Engin’e yakın ve Engin cinayetinde en sıcak kişilerdir.
6.Olaylar gelişirken Engin’in sevgilisi Azize ile tanışılır. Azize’nin kimsesi yoktur. Meyhanede solisttir. Aynı meyhanede çalışan Klarnetçi Sadri ona ağabeylik yapar. Ona kol kanat gerer. Klarnetçi Sadri Bulgar göçmenidir.
7.Engin’in bir başka sevgilisi olan Jale ile temasa geçilir fakat Jale’den bir sonuç çıkmaz.
8.Komiser’in yardımcısı Zeynep Ali’yi ve Nevzat’ı evlerine yemeğe davet eder. Zeynep de aynı Sadri gibi Bulgar göçmeni bir baba ve annenin kızıdır.
9..Bu olaylar sırasında Kara Nizam ile Barbut İhsan arasındaki gerilim iyice tırmanır. Kara Nizam’ın karısı Çilem’in Barbut İhsan ile konuşmaya gitmesi bardağı taşıran son damla olur. Kara Nizam onu sonu ölüm olan bir düelloya çağırır. Kara Nizam Barbut İhsan’ın kafasına sıkarak öldürür.
10.Barbut İhsan cinayeti sebebiyle ertelenen yemek sonunda gerçekleşir. Yemekte Bulgarlardan bahseden Zeynep’in babasına, Klarnetçi Sadri’den bahsederler.
  1. Klarnetçi Sadri’yi tesadüfen tanıyan Zeynep’in babası Klarnetçi Sadri’nin eskiden sirkte çalışan bir bıçak ustası olduğunu söyler. Ama sirkte bir gösteri sırasında yanlışlıkla kardeşini öldürdüğü için İstanbul’a geldiklerini öğrenirler. Bunun üzerine apar topar Sadri’nin yanına gidilir ve Sadri her şeyi açıklar.
B.Romanın Olay Halkalarından Örnekler:
Ahmet Ümit sevip yazdıklarını merak edenler için tereddütsüz okunacak bir kitap Beyoğlu’nun En Güzel Abisi. Hatta katilin kim olduğu ile ilgili merak bile uyandıracak. Beyoğlu’nun En Güzel Abisi, Ahmet Ümit’in sade anlatımı ile sizi olayların içine çekecek. Bir cinayet soruşturmasının yanı sıra, Gezi Parkı olayları, tinerci çocuklar da kitapta güzel bir kurgu ile bahsedilmiş. Ahmet Ümit’in bunlara değinmesi bence güzel olmuş. Beyoğlu’nun En Güzel Abisi, Beyoğlu’nun arka sokakları olarak bildiğimiz Tarlabaşı’nda ki hayatı ve burada ki yaşanan gerçekler, kentsel dönüşüm, rant kavgaları, travestilerin hayatı, kadına şiddet, doğa savunucuları, töre Ahmet Ümit’in bu kitapta diğer değindiği konular.  Konu bu kadar geniş bir yelpazeye yayılınca da kitap beklenen heyecandan uzaklaşmış. Çünkü konudan konuya fazla geçişler olmuş ve hızlı geçilmiş konular.
2.KİŞİLER
a.Asıl Kişiler:
Başkomiser  Nevzat: Alaturka bir İstanbulludur.Balat’ta oturmaktadır.Osmanlı mutfağı ve Türk mutfağını sevmektedir.Karısı ve kızını bir cinayet sonucu kaybetmiş,ancak katillerini bulamamıştır.Yalnız,hüzünlü,suskun bir adamdır.
Ali: Başkomiser Nevzat’ın yardımcısıdır.Açık sözlü mert korkusuz ve cesur bir polistir.Zeynep’le flört etmektedir.
Zeynep:Bulgar göçmeni bir ailenin kızıdır.Çalışkandır. Ali ile flört etmektedir.Ali gibi o da Nevzat ‘ın yardımcısıdır.
Kara Nizam:Mafya babasıdır.Kendisi ve 21 yeğeni ile birlikte lokanta otopark işletir.Ayrıca uyuşturucu kaçakçılığı da yapar.Barbut İhsan ‘ın düşmanıdır.
Barbut İhsan:Mafya babasıdır.Gözü pek bir babayiğittir.Kara Nizam’la en büyük derdi eski sevgisilisi,sonradan Kara Nizam’ın karısı olan Çilem’dir.
Klarnetçi Sadri:Bulgar göçmenidir.Sirkte çalışırken bıçak kazası sonucu kendi kardeşini öldürmüştür.Bunun üzerine İstanbul’a gelip meyhanede klarnetçilik yapmaya başlar.
Azize:Engin’in meyhanede çalışan solist sevgilisidir.Kimsesi yoktur.Ona en yakın kişi  Klarnetçi Sadri’dir.
Engin:Kitabın başında öldürülen genç,yakışıklı ve çapkın bir erkektir.Almanya’da doğmuş.İsviçre’de uyuşturucu işine bulaşmış sonra ordaki adamlarlardan kaçarak İstanbul’a gelmiştir.Klarnetçi Sadri tarafından öldürülür.
b.Yardımcı Kişiler:
Evgenia:Başkomiser Nevzat’ın Yunan sevgilisi
Jale:Engin’in evli sevgilisi.
Saltanat Süleyman:Eski kabadayılardan.
Çilem:Kara Nizam’ın karısı.Barbut’un eski sevgilisi.
Keto:Sokak çocugu.
Pirana:Sokak çocugu
Musti:Sokak çocugu
Janti Cemal:Eski kabadayılardan.
Pire Necmi:Barbut’un adamı.Kara Nizam satın alarak Barbut’a tuzak kurdular.
Nazlı:Dernek başkanı.
Öğretmen Civan:Nazlı’nın öğretmen yardımcısı.
Sami: Polis memuru. Kabadayılarla işbirliği içinde.
Külbastı Mehmet: Nevzat ve yardımcılarının ara sıra gittiği lokantanın sahibi,eski kabadayılardan.
c.Kişiler arasındaki İlişkiler:
Başkomiser Nevzat yalnız,suskun bir kızını ve karısını kaybetmiş bir polis memuru.Onun sağ kolu olan Ali ve diğer yardımcısı Zeynep flört ediyorlar.Öldürülen Engin ise genç yakışıklı ve çapkın bir erkek.Uyuşturucu işlerine bulaşmış,karanlık işlerde bezi olan bir adam.En büyük düşmanı Kara Nizam ve Barbut İhsan.Bu iki şahıs da birbirine düşman.Kara Nizam,kendisi ve yirmi bir yeğeni ile birlikte lokanta,otopark ve kumarhane işletiyor.Aynı zamanda uyuşturucu kaçakçılığı da yapıyor.Barbut İhsan da ondan farklı değil.Kara Nizam’ın ona asıl düşman olmasının sebebi yaptığı işlerden dolayı rakip olmaları değil,bir kız meselesidir.Kara Nizam Barbut’un eski sevgilisi olan Çilem’i nikahlı karısı olarak almıştır.Bu olay racona ters düştüğü için onları sonsuza kadar düşman edecektir.Engin cinayetinden etkilenen en büyük isimlerden biri olan Azize ise genç,kimsesiz,Tarlabaşı’nın en dip sokaklarındaki bir meyhanede solistlik yapıp para kazanan,Engin’in ilk görüşte etkilendiği sevgilisi.Ona en yakın olan,kollayan sahip çıkan ise aynı meyhanede klarnet çalan Sadri.Sadri zamanında sirkte bıçak kullanan usta bir isimdir.Fakat bir gösteri sırasında yanlışlıkla kız kardeşini öldürdüğü için İstanbul’da hayatına devam etmiştir.Bu olaylardan dolayı finalde onu,Başkomiser Nevzat ve yardımcısı olan Ali ve Zeynep’i büyük bir sürpriz beklemektedir.
3.Olayın geçtiği Mekanlar:
a.Mekanlar ve Bu mekanların özellikleri:
Olaylar tamamen Tarlabaşı’nda geçmiştir. Tarlabaşı yaklaşık olarak kuzeyde Dolapdere Caddesi, güneyde Tarlabaşı Bulvarı, doğuda Talimhane, batıda ise Kasımpaşa ile sınırlanan bölgedir.
Tarlabaşı, 1535’te Fransızlarla başlayan ülkelerarası elçilik bulundurma uygulaması sonucunda Beyoğlu’na yerleşen sefaretlerde çalışan üst düzey yöneticilerin ve bunlara ek olarak Beyoğlu’nda yaşayan levantenlerin ve gayrimüslimlerin işyeri ve konutlarında çalışanların konut alanı olarak kurulmuştur. Alandaki mimari, Cadde-i Kebir (İstiklal Caddesi) üzerinde yer alan konutların küçük birer kopyası gibidir. Cephe ve gabari olarak onlarla yarışmayan, alt gelir grubunun küçük, iddiasız yaşama alanıdır.
Tarlabaşı’nı Osmanlı’dan günümüze etkileyen olayları sıralamaya çalışacak olursak sırasıyla, 1923 Cumhuriyet’in ilanı, 1942 Varlık Vergisi, 1955 6-7 Eylül olayları, 1960 Köyden kente göçün başlangıcı, 1980 Dalan Operasyonları gelmektedir.
Tıpkı İstanbul gibi, Tarlabaşı’nı da Cumhuriyet’in ilanı çarpıcı bir şekilde etkilemiştir. Elçiliklerin Ankara’ya taşınması, burada oturan insanları birçoğunun iş imkânlarını ortadan kaldırmıştır. Kasım 1942’de yasallaşan Varlık Vergisi, bölgede yaşayanların hemen hemen tüm mallarını ellerinden aldığı için, burada yaşayan çoğu azınlık, ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştır. Ayrıca, 1955’teki 6-7 Eylül Olayları, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik buhranın etkisiyle, Yunanistan’ın Kıbrıs sorununda ortaya koyduğu tavrı eleştiri amaçlı başlayan gösterilerin, amacından saparak özellikle Rumların mallarının yağmalanmasına dönüşmesine neden olmuştur. 1960 döneminde tüm ülkeyi saran göç dalgası, büyükşehirlerde kendini 2 farklı şekilde göstermiştir. Bunlardan biri hazine arazilerine izinsizce gecekondu yapılması, bir diğeri ise kent merkezlerindeki tarihi konut alanlarının işgal edilmesidir. Tarlabaşı, İstanbul içinde, bundan en büyük payı alan yerleşmelerden biri olmuştur. Daha önce başından geçen olaylar nedeniyle boşalan tek ailelik konutlar bölünerek, ya fırsatçılar tarafından çok ucuz kiralara bekar odaları olarak verilmiş ya da işgal edilmiştir. 1980’de ise Bedrettin Dalan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde küçük bir cadde olan Tarlabaşı Caddesi’ndeki 350 tarihi nitelikli yapıyı izinsizce yıkarak şu andaki Tarlabaşı Bulvarı’nı açması, özellikle bölgenin Taksim’den tamamen koparak içine kapalı bir alan haline gelmesine neden olmuştur.
b.Mekanların Kahraman ve Olaylarla İlişkisi:
Olaylar Tarlabaşı’nda geçmiştir. Tarlabaşı semti sosyal, kültürel olarak birçok farklı insanı barındırdığı için çingenesinden göçmenine,uyuşturucu kaçakçısından translara ve daha birçok çeşit insana rastlamak mümkündür.

4.ZAMAN
a.Kronolojik Zaman
I.Olayların soruşturulması,şüpheli şahısların yanına gündüz gidilmiştir.
II.Cinayet yılbaşı gecesinde işlenmiştir.
III.Cinayet yılbaşı gecesi işlendiğinden ve birkaç gün içinde çözüldüğünden kış mevsiminde yaşanmıştır.
IV.Yıl şimdiki yıldır.Bu yılbaşı gecesi anlatılmaktadır.
b.Zamanda geriye dönüşler
Romanda 6-7 eylül olaylarına,Gezi parkı olaylarına sık sık değinilmiştir.Karşılıklı konuşmalarda,kişilerin anılarında zamanda dönüşler yapılmıştır.
5.Anlatıcını bakış açısı:
a.İlahi bakış açısı: Yumuşak bir sesi vardı konuşan adamın, işi yokuşa sürmeden halletmek istiyordu. Yeraltında tutunmak isteyen kişinin kulağına küpe etmesi gereken şu altın kuralı çok iyi biliyor olmalıydı:’Ne olursa olsun, polislerle aranı bozma.’
b.Kahraman anlatıcının bakış açısı:  Dün Tünel’den Galatasaray’a kadar dükkanlara baktım. Esnaf bile zevk sahibi. İnsan bir bahçede geziyormuş gibi oluyor. Her camekan çiçek gibi. En adi eşyayı öyle biçime getiriyorlar ki mücevher gibi görünüyor. Sonra halkı da bambaşka. Dönüp bakmazlar. Yürümesini, giyinmesini bilirler. Her şeyi bilirler…
c.Gözlemci bakış açısı:Kıpırtısızdı,ama yere alnı değil,yüzünün sağ tarafı gelmişti.Kıvırcık saçlıydı,genç,kırışıksız alnı,ardı ardına açılmış kestane rengi gçzleri vardı,aralanmış ince dudaklarının arasında sigaradan sararmış çarpık dişleri görünüyordu.Sağ elinin hemen ilerisinde Glock marka bir tabanca duruyordu.Hareketsiz bedeninin altından yayılan kırmızı ırmak,suikast silahına doğru uzanıyordu.
6.Dil ve anlatım Özellikleri:
a.Anlatım Türleri
I.Öyküleyici Anlatım: Sokakta geçen uykusuz gecelerin en berbat tarafı,uyumak için bomboş bir eve dönmektir.Evin kapısına geldiğimde,sokağımızın kalender köpeği bahtiyar bile görünmüyordu ortalıkta.Oysa hep kapının önünde beklerdi beni.Üşümesin diye eski bir kilim serdiğim cumbanın duldasında.Belki bir hayırsever evine almıştır diye iyiye yorarak girdim eve.
II.Betimleyici Anlatım:Biblo bodyguard konuşurken,bakışlarım pencerenin önündeki camcılara kaydı.İçeri girdiğimizi fark etmeyen kumral kalfa bir yandan camın kenarını macunluyor,bir yandan da çırağı kalaylamayı sürdürüyordu.
III.Açıklayıcı Anlatım:Siyasi şubede mi?’.Hevesle başını çevirdi Ali.’’Yasadışı  örgüt üyesiymiş öyle mi?’’ Nedense bir türlü sevememişti Nazlı’yı.’’Kendisi değil,ama kültür merkezine adını verdiği Ferhat Çerağ öyleymiş.Aynı fakültede okumuşlar.Ferhat bir işçi ailesinin oğlu.Annesi tekel fabrikasında çalışıyormuş,baba sendikacı.Yani Ferhat’ın solculuğu babadan.Boynuz kulağı geçer demişler ya,oğlu da babayı pasif bulmuş,daha solda bir örgüte katılmış.Şu silahlı mücadele filan diyenlerden.Öğrenci eylemlerinde,polisle çatışmalardan defalarca göz altına alınmış.Bazılarında Nazlı da var.’’
IV.Tartışmacı Anlatım: Kendince son noktayı koymuş olmalı ki az önce geldiği tarafa yöneldi. Israr etmenin bir anlamı yoktu, ama onun ifadesine ihtiyacımız olacaktı, korkarım mahkeme kararıyla getirmek zorunda kalacaktık. Öyle cebri bir durumda bize ne kadar yardım ederdi, o da ayrı bir konuydu. Fakat birden durdu, artık aklına ne takıldıysa geri döndü.
‘’Siz neyin peşindesiniz?’’ dedi meydan okuyan bir sesle.’’Dosyayı kapatmak mı istiyorsunuz, yoksa hakikatı öğrenmek mi?’’
V.Öğretici Anlatım:Varlık vergisi ile başladı,6-7 eylül olayları ile devam etti,en son da 64’teki Kıbrıs meselesiyle kopardılar toprağımızdan bizi.Evimiz barkımız,annemizin babamızın mezarları burada,gönlümüz burada ama biz sürgüne gittik.Temelli sürgüne…
VI.Kanıtlayıcı Anlatım:’’Bak biliyormuşsunuz işte Başkomiserim.Evet,o sıska kıza kaptırdı gönlünü.Halbuki ne karılar vardı etrafında.Yakışıklı adamdı Engin,boylu poslu,mavi gözlü…Mesela zengin bir kadın vardı.Jale…
VII.Düşsel Anlatım:’Özür dilerim,’’ diye girdi lafa.’’Belki söyleyeceklerime yine sinirleneceksiniz,ama bu son…’’Hafifçe eğildi adeta fısıldarcasına konuşmaya başladı.’’Sheakspaere,Jul Sezar adlı oyununda bir kahıne şöyle söyletir.’Mart’ın 15’inden sakın Sezar.’Biliyorsunuz Sezar Mart’ın 15’inde senatoda bıçaklanarak öldürülür.Ben de size,Ocak ayının 3’ünden sakının,demek zorundayım.
O kadar saçmaydı ki söyledikleri güldüm.
‘Ne zaman oluyormuş bu 3 Ocak?’
‘Ne yazık ki bugün’.
Sözlerini son derece ciddi bir şekilde söyledikten sonra köpeği Bahtiyar’ı da alıp uzaklaştı…
VIII.Gelecekten Söz Eden Anlatım:’’Alo Cemal…’’
‘’Şükür seni buldum Nevzat.’’
Sesi telaşlıydı sormama vakit bırakmadan sıraladı.
‘’Çatışma çıkacak,bunlar birbirini öldürecek.’’
O kadar hızlı konuşuyordu ki,ne olduğunu anlayamadım bile.
‘’Nerede çatışma çıkacak?’’Kim kimi öldürecek?’’
‘Kim olacak,Kara Nizam’la İhsan.Karısıyla İhsan’ın görüştüğünü öğrenmiş o manyak herif.İhsan’ı aramış,ana avrat düz gitmiş,şimdi de düelloya çağırıyor…
IX.Coşku ve Heyecana Bağlı Anlatım: ’’Alo Cemal…’’
‘’Şükür seni buldum Nevzat.’’
Sesi telaşlıydı sormama vakit bırakmadan sıraladı.
‘’Çatışma çıkacak,bunlar birbirini öldürecek.’’
O kadar hızlı konuşuyordu ki,ne olduğunu anlayamadım bile.
‘’Nerede çatışma çıkacak?’’Kim kimi öldürecek?’’
‘Kim olacak,Kara Nizam’la İhsan.Karısıyla İhsan’ın görüştüğünü öğrenmiş o manyak herif.İhsan’ı aramış,ana avrat düz gitmiş,şimdi de düelloya çağırıyor…
X.Destansı Anlatım:Sanki günün bütün yorgunluğu bir anda uçup gidivermişti zihnimden,bedenimden.Bir an kendimi gökteki dolunayın,bu gölgeli ağaçların,bu gümüşten havuzun,şu esintinin bir parçası gibi hissettim.İşte o anda sesi duydum.Uğultu gibiydi,evet,ağaçlardan geliyordu.Genç adamın duyduğu ses bu muydu yoksa?Tüylerim diken diken olmuştu,ama kendimi korkutmanın anlamı yoktu.Hemen mantıklı bir açıklma buldu zihnim:Rüzgarın sesi.Elbette rüzgarın sesi.Zaten uğultu gibi,ne söylediği anlaşılmıyordu.Ama bu büyülü gece,mantıklı açıklamamı çürüttü hemen;uğultu giderek netleşti,bir kız çocuğunun incecik sesine dönüştü.Ardı ardına isimler sıralamaya başladı.’Ali,İsmail,Abdullah,Mehmet,Ethem,Mustafa…’
XI.Söyleşmeye Bağlı Anlatım:’Fidan var mıydı göstericilerin arasında?’
‘Kim?Kim dediniz Başkomiserim?’
‘Fidan .Birkaç saat önce öldürdüğün kız.’
Bir balon gibi sönüverdi neşesi.
‘Ölen kızın adı Fidan mıymış?’
‘Ölen değil ,öldürdüğün kız,’diye düzeltti Ali.’İncecik bedenine yedi kurşun sıktığın kız.’
Ne bakışlarını kaçırdı ne suçunun altında ezilen biri başını öne eğdi.
XII.Mizahi Anlatım:Ne olup bittiğini anlamayan zavallı sevgilim,yardım dileyen gözlerini bana çevirdi.Ama suç ortaklığını bozmaya hiç niyetim yoktu.
‘Ben Fofo’nun yanındayım,’dedim büyük bir cesaretle.’Romantizm yoksa aşk da yok.’
Usuldan sinirlenmeye başlamıştı Evgenia.
‘Ne diyorsun Nevzatcım,kim hayır diyor romantizme,aşka?’
Onu dinlemedi bile Fofo.
‘Sen rahatsın tabii,’diye sürdürdü sitemini.’Bulmuşsun Nevzat gibi adamı,bakarsın keyfine…’
İşin içinden çıkamayacağını anlayan Evgenia omuzlarını silkti arsızca.
‘Bakarım tabii, neyi dert edecekmişim üç günlük dünyada. Sevgilim yanımda olsun yeter.’Sonra gözlerindeki yeşil orman,başımı döndürecek kadar yaklaştı gözüme.’Hoş geldin Nevzat,’diyerek sağ yanağıma bir öpücük kondurdu.’Hoş geldin,sensiz tadı yoktu bu meyhanenin…’
b.Dil ve Üslup Özellikleri
I.Akıcılık:Sen iyi birisin Nevzat…’Damarları çıkmış küçük elini uzattı.’Gözlerinden okuyorum bunu,iyi bir adamsın.Aferin Evgania’ya,sonunda doğru bir seçim yapmış çılgın kız.’
Eğildim,uzattığı elini aldım,usulca dudaklarıma götürdüm.Çok hoşuna gitti.
‘İşte,’dedi eliyle avucumu sıkarken.’İşte gerçek İstanbul beyefendisi.Çok memnun oldum seni tanıdığıma Nevzat.’’
‘Ben de öyle Fofo…’
II.Duruluk-Açıklık:’Hoşlanmak mı?’dedi gözlerini iri iri  açarak.’Ne diyorsun Nevzat Abi! Deli gibi aşıktı adama.Küçüklükten beri sevdalaymış adama.Çilem’in babası Barbut’ların adamımıymış…
III.Yalınlık:’Ayağa kalktı.Elindeki kadehi kafasına dikti.Ortalıkta dolaşmaya koyuldu.Salınarak geziniyor.Duvardaki tabloların önünde duruyor.Ağırlığını bir yüksek ökçeli ayakkabıdan ötekine alırken…
7.Romanın Türü
-Sosyal Roman
8.Romanın Konu ve Teması: Gezi ve buna yol açan açan inşaat rantı, romandaki iki önemli eksen. Tarlabaşı’nı yaşanılır kılmak için uğraşanlar, kültür merkezi ile buradaki gençleri topluma kazandırmaya çalışanlar ile Tarlabaşı’nda büyük vurgun yapmaya çalışanlar arasında dönüyor ana çatışma.
C.Romanın Yazıldığı Dönemle İlişkisi:
Geçtiğimiz haziran ayında yaşanan Gezi Parkı Olayları anlatıldığı ve Tarlabaşı’ndaki günümüzde yaşanan inşaat rantı anlatıldığı için yazıldığı dönemle yakından ilişkilidir.
Ç.Yazarın Hayatı,Sanatı ve Eserleri Hakkında Kısaca Bilgi:
Ahmet Ümit,d.1960 Gaziantep,Türk şair ve genellikle polisiye türünde eser veren bir yazardır. Gaziantep’te yedi çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası kilim tüccarı, annesi terzi idi. İlk öğreniminin ardından Gaziantep Atatürk Lisesi’ne devam etti. 14 yaşından itibaren sol görüşlü bir aktivist oldu. Ülkücülerle aralarında çıkan bir kavgadan dolayı 24 arkadaşıyla birlikte Gaziantep dışına sürgün edildiği için liseyi Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde tamamladı
1979’da Marmara Üniversitesi’nin Kamu Yönetimi bölümünde yükseköğrenimine başladı. Öğrencilik yıllarında tanışıp evlendiği Vildan Hanım ile evliliğinden Gül adında bir kızı oldu (1981) 1982’de düzenlenen “Anayasaya Hayır” kampanyasına katıldı. Duvarlara afiş yapıştırırken yakalanan arkadaşları için öykü şeklinde yazdığı rapor, takma adı olan “K. Yalçın” imzası ile önce Atılım Dergisi’nde sonra Prag’da 40 dilde yayın yapan Barış ve Sosyalizm Sorunları Dergisi’nde yer aldı. Yazarlığa adımnı bu rapor/öykü ile attı.1983 yılında üniversite öğrenimini tamamladı.
ESERLERİ:
  • Sokağın Zulası-1989
  • Çıplak Ayaklıydı Gece-1992
  • Bir Ses Böler Geceyi-1994
  • Masal Masal İçinde-1995
  • Sis ve Gece-1996
  • Tapınak Fahişeleri Başkomiser Nevzat 2-1997
  • Agatha’nın Anahtarı-1998
  • Patasana-2000
  • Şeytan Ayrıntıda Gizlidir-2001
  • Kukla-2002
  • Beyğlu Rapsodisi-2003
  • Aşk Köpekliktir-2004
  • Başkomiser Nevzat Çiçekçinin Ölümü-2005
  • Kavim-2006
  • Ninatta’nın Bileziği-2007
  • Bab-ı Esrar-2009
  • İstanbul Hatırası-2010
  • Sultanı Öldürmek(2012)
  • Beyoğlu’nun En Güzel Abisi(2013)
D.Roman Hakkında Kişisel Duygu ve Düşünceleriniz:
Roman güncel konuları ve ilgi çekici konuları ele aldığı için hiç sıkılmadan okudum,aynı zamanda göçmenler hakkında ve Gezi Parkı’nda yaşanan dramlar çok güzel bir tavırla anlatılmış.Kitabı memnuniyetle tavsiye ederim.Ahmet Ümit’e sevgiler…

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

sponsor reklamı

SPONSOR REKLAMI

derskonumesnk