RIFAT ILGAZ HALİME KAPTAN ESERİ
KONUSU: Batı Karadeniz’de Kurtuluş Savaşı’na katılan denizcilerin, kaptanların hayatı anlatılır. Denizcilik terimleri ve yerel ağız kullanılır. Rıfat Ilgaz kadın, genç ve çocukların yararlı oluşunu örnekler.
KİŞİLER /KARAKTERLER ve ÖZELLİKLERİ
HALİME KAPTAN: Cesur, namuslu, becerikli, köy kadını. Bütün gün ineğe, ev ve bahçe işlerine bakar. Güçlü, dayanıklıdır.
TEMEL REİS: Cide’nin köyünde yaşayan 65 yaşında, tecrübeli kaptan. Halime’nin kayınbabası. Sandalıyla İnebolu’ya yük götürüp getirir. Romatizma ağrılarından rahatsızdır. Uyuyamaz
MEMİŞ: Halime’nin oğlu. Küçük. Dürüst. Sarı saçlı. Oyunu çok sever. Annesi de eve geç gelmesine kızar ve tokat atar
BEKİR: Temel Reis’in sandalında görevli becerikli genç.”Pantolonu da şalvar biçimiydi, uçkurluydu. Ceket dar geldiği için iki düğmesini iliklememişti.” (s.15)
ZEYNEL:
HALİT:
HARUN REİS: Karadeniz kıyılarında zorba gemici.
TEĞMEN:Türk milleti için çalışır.
SABRİ: Halime’nin kocası, askerdedir
MUHTAR: Güvenilir ve yetkili.
OLAY DİZİSİ
KONUSU: Batı Karadeniz’de Kurtuluş Savaşı’na katılan denizcilerin, kaptanların hayatı anlatılır. Denizcilik terimleri ve yerel ağız kullanılır. Rıfat Ilgaz kadın, genç ve çocukların yararlı oluşunu örnekler.
KİŞİLER /KARAKTERLER ve ÖZELLİKLERİ
HALİME KAPTAN: Cesur, namuslu, becerikli, köy kadını. Bütün gün ineğe, ev ve bahçe işlerine bakar. Güçlü, dayanıklıdır.
TEMEL REİS: Cide’nin köyünde yaşayan 65 yaşında, tecrübeli kaptan. Halime’nin kayınbabası. Sandalıyla İnebolu’ya yük götürüp getirir. Romatizma ağrılarından rahatsızdır. Uyuyamaz
MEMİŞ: Halime’nin oğlu. Küçük. Dürüst. Sarı saçlı. Oyunu çok sever. Annesi de eve geç gelmesine kızar ve tokat atar
BEKİR: Temel Reis’in sandalında görevli becerikli genç.”Pantolonu da şalvar biçimiydi, uçkurluydu. Ceket dar geldiği için iki düğmesini iliklememişti.” (s.15)
ZEYNEL:
HALİT:
HARUN REİS: Karadeniz kıyılarında zorba gemici.
TEĞMEN:Türk milleti için çalışır.
SABRİ: Halime’nin kocası, askerdedir
MUHTAR: Güvenilir ve yetkili.
OLAY DİZİSİ
ÖZET:
On bir bölüm.
1.Temel Reis, köydeki yoksulluğu, yiyeceksizliği düşünür. Lodos kesilince üç gençle İnebolu’ya yük götürmeyi planlar. Gelini Halime ile sandalın satılmasını tartışır.
2.Bekir, teyzesi Halime’nin yanına gelir. Reis Dede’nin sandalıyla sefere çıkacaktır. Temel Reis Bekir’e denizcilik kurallarını öğretir. Bekir ile Halime yolculukta gerekli araç ve yiyeceklerin konduğu zembili, torbayı hazırlar. Muhtar Ali Efendi de onlara yardım için kıyıdadır. Zeynel, Halil öteki iki tayfadır. Halime ile oğlu Memiş de sandalın denize indirilmesi için yardım ederler. Temel Reis hareket etmeden önce gelini Halime’ye şunları söyler:
“Dara düşersen Ali Efendi’yi bilirsin. Havasını tutturamaz da oralarda kalırsak Kadirköy’e gidersin, kardeşinin yanına! Kaynanası da, kaynatası da iyi insanlardır Selime’nin. Bildiğin gibi yap, güvenirim sana! Gel bakalım Memiş’im! Sarıl boynuma! Ne istersin benden? Halka şekeri mi? Hem de araba tekerleği gibisinden getireceğim sana! “ (s.23) Otuz sekiz sandık yumurta iki saatte ambara istif edilir. Cidelilerin para edecek başka malları yoktu. Analar bu yumurtaları çocuklarına yedirmek yerine satarak gaz, tuz alacaklardı. Öğle ezanı okunurken sandal iskeleden hareket eder. Temel Reis, fırtınanın geleceğini sezdi. Kerempe’yi aşmak istiyordu.
3. Halime, Temel Reis’in ayrılışının üçüncü gecesinde oğlu Memeş’in oyundan eve geç gelmesine kızar: “Deden seferde, baban askerde. Ne işin var bu saatlere kadar sokaklarda.” Akşamdan sonra kapı vurulur. Memiş de Halime de duyar. Halime kocasının kötü arkadaşı Halit’ten şüphelenirse gelen askerden kaçan kocası Sabri’dir. Mavzeriyle kaçtığını itiraf eden kocasına kapıyı açmaz. Muhtarın evinden yana açılan pencereden çifteyle ateş eder. Camdan başını çıkarıp bağırır: “Ali Efendi! Asker kaçakları sardı evimi! Yetiş! “
4. Temel Reis sandalda üç tayfayı bir arada görünce kızar. Tulumbayı basmalarını buyurur.Uzakta Kerempe feneri yanıp sönüyordu. Üzerlerine doğru bir takanın gelmektedir. Asker kaçakları yol kesip sandallardaki para, silah ve yiyecekleri alıyordu. Temel Reis mavzer atımı yaklaşmalarından çekiniyordu. Sandalını tam yolla getirdi. Taka üzerlerine dümen kırdı. Kaptan Dede takadakileri Zeynel’e gözletir. Bunlar korsandır. Temel Reis dimdik ayakta durur. Bekir’i de yanına çağırır, kalabalık görünürler. Taka ile aralarında yüz metrelik mesafe kalmıştı. Reis tabancasıyla takanın yelkenlerinde üç delik açtı. Silah sesi kıyıdan da işitilmişti. Aradaki uzaklığı beş yüz metreye çıkaran Temel Reis Kerempe’ye yöneldi. Taka kaçmaya başladı.
5. Umudunu kesen Sabri de uzaklaşır. Köy Korucusu Çipil Reşit de peşine düşer. İkisi ararsında takip kovalamaca başlar. Birbirlerine ateş de ederler. Reşit, Sabri’yi yakalar. O da eşkıya Halit’in peşinde olduğunu söyler. Reşit inanmaz. Ayak sesi duyunca saklanırlar. Kadınlar yumurta, odun götürürken eşkıya Salih’in, Sabri’nin baldızı Selime’nin önüne çıktığını söylerler. Sabri ‘Erkeklerin yüreklileri askerde… Evet, yüreksizin, namussuzun biriyim ben!’ diye düşündü. Askerlik Şube Reisi Sabri’nin yolsuzluğunu görünce onu cepheye gönderir. Sabri de şeytana uyarak silahı ve mermileriyle kaçar. Reşit önde elinde mavzeriyle Sabri arkada Halit’i yakalamaya gitmekteler. Sigara yakmak için dururlar. Çakmağı çakınca karşıdan ateş edilir. Yere yatarlar. Çipil Reşit ileri atılır, Sabri’den uzaklaşır. Üç kez ateş edilir. Bir süre sonra Sabri Reşit’in sallana sallana Gebeşköy’e doğru gittiğini fark eder. İlerleyen Sabri boz göynekli, sakalı bıyığına karışmış bir adam ölüsünü bulur. Reşit tek kurşunla asker kaçağını haklamıştır.
6. Halime kapının vurulduğunu duyar. Zeynel, Bekir ve Halil içeri girer. Temel Reis yoktur. Tayfalar yolda Pontusçu Kara Niko’nun adamlarının takasının kendi sandallarına saldırdığını anlatırlar. Temel Reis dümen başında yağmur altında İnebolu’ya kadar sandalı götürür. Çok ıslanır. Hastalanır. Kaba Ali adlı kaptan Temel Reis’i hastaneye yatırır. İnebolu’da ölür. Sandalı Kaba Ali’nin bulduğu kaptan Cide’ye getirir. Memiş’e halka şekerini verirler. Dedesinin geleceğini söylerler. Halime Memiş’i yatırır, uşaklara çorba pişirmeye başlar. Yarın sandalın köye getirilmesini ister. Birlikte oduna gidiciklerini söyleyince tayfalar şaşırır. Zeynel, Halil ve Bekir Halime Kadın’ın teklifini kabul ederler. Sabri camı açıp bir odaya girer. Babasının öldüğünü duymuştur. Çocukların yanına geçer. Jandarmaların peşinde olduğundan kuşkuludur. Sabri sandalın satılıp parasının kendisine getirmelerini söyleyince Halime karşı çıkar: “Eğer beni çok düşünüyorsan yarın gider şubeye teslim olursun”. Sofraya oturulur. Sabri iştahla karnını doyurur. Kapı vurulur. Gelen Reşit’tir. “Sakın Sabri Ağam camdan atlamasın. Ev sarılı.Şube Reisi gelsin teslim olsun, bir keresine bağışlarım.” Diye uyarır. Halime de kocasını teslim olmaya zorlar. Reşit silahsız içeri girince Sabri onu önüne katıp Muhtarın evine giderler. Ali Efendi Sabri’yi teslim olmaya ikna eder. Kendi eliyle teslim edecektir.
7. Sabri Kastamonu’ya gönderilir. Halime Kaptan, Zeynel, Bekir, Halil ve oğlu Memiş ile odun getirmeye gider. Sandalı birlikte idare ederler.
8. Halime Kaptan’ın sandalı fırtınada kıyıya yanaşır. Harun Reis adlı korsan da onları yakalar. Tüfekli adamlarıyla sandala el koyarlar. Halime sesini kalınlaştırır, tayfaları da ona Halim kaptan diye seslenirler.
9. Korucu Mehmet Efendi silah zoruyla Halime Kaptan’ın sandal ve adamlarına ele geçirilmesine üzülür. Temel Reis’i iyi tanır. Deniz düzelince Harun Reis’in kumandasında İnebolu’ya doğru yola çıkarlar.
10. Halime Muhtar Ali Efendiye sandalıyla kendi hesabına tuz taşıdığını, tayfalarının kendisinden memnun olduğunu belirtir. Kaptanlığı sürdüreceğini açıklar. Korsanları yakalatır. İnebolu’ya cephane ve asker nakletme görevindedir. İngilizlerden cephaneyi alırlar. Zeynel yaralanır.
11. Teğmen Zeynel’i hastaneye götürmeyi önerir. Yola çıkılır. Denizde küçük bir taka ile karşılaşırlar. Harun Reis dışındaki dört adamı öldürürler. Halime Kaptan tayfalarıyla Türk askerine silah taşımaya devam eder.
öğretim görevlisi: Yusuf Yıldırım
1.Temel Reis, köydeki yoksulluğu, yiyeceksizliği düşünür. Lodos kesilince üç gençle İnebolu’ya yük götürmeyi planlar. Gelini Halime ile sandalın satılmasını tartışır.
2.Bekir, teyzesi Halime’nin yanına gelir. Reis Dede’nin sandalıyla sefere çıkacaktır. Temel Reis Bekir’e denizcilik kurallarını öğretir. Bekir ile Halime yolculukta gerekli araç ve yiyeceklerin konduğu zembili, torbayı hazırlar. Muhtar Ali Efendi de onlara yardım için kıyıdadır. Zeynel, Halil öteki iki tayfadır. Halime ile oğlu Memiş de sandalın denize indirilmesi için yardım ederler. Temel Reis hareket etmeden önce gelini Halime’ye şunları söyler:
“Dara düşersen Ali Efendi’yi bilirsin. Havasını tutturamaz da oralarda kalırsak Kadirköy’e gidersin, kardeşinin yanına! Kaynanası da, kaynatası da iyi insanlardır Selime’nin. Bildiğin gibi yap, güvenirim sana! Gel bakalım Memiş’im! Sarıl boynuma! Ne istersin benden? Halka şekeri mi? Hem de araba tekerleği gibisinden getireceğim sana! “ (s.23) Otuz sekiz sandık yumurta iki saatte ambara istif edilir. Cidelilerin para edecek başka malları yoktu. Analar bu yumurtaları çocuklarına yedirmek yerine satarak gaz, tuz alacaklardı. Öğle ezanı okunurken sandal iskeleden hareket eder. Temel Reis, fırtınanın geleceğini sezdi. Kerempe’yi aşmak istiyordu.
3. Halime, Temel Reis’in ayrılışının üçüncü gecesinde oğlu Memeş’in oyundan eve geç gelmesine kızar: “Deden seferde, baban askerde. Ne işin var bu saatlere kadar sokaklarda.” Akşamdan sonra kapı vurulur. Memiş de Halime de duyar. Halime kocasının kötü arkadaşı Halit’ten şüphelenirse gelen askerden kaçan kocası Sabri’dir. Mavzeriyle kaçtığını itiraf eden kocasına kapıyı açmaz. Muhtarın evinden yana açılan pencereden çifteyle ateş eder. Camdan başını çıkarıp bağırır: “Ali Efendi! Asker kaçakları sardı evimi! Yetiş! “
4. Temel Reis sandalda üç tayfayı bir arada görünce kızar. Tulumbayı basmalarını buyurur.Uzakta Kerempe feneri yanıp sönüyordu. Üzerlerine doğru bir takanın gelmektedir. Asker kaçakları yol kesip sandallardaki para, silah ve yiyecekleri alıyordu. Temel Reis mavzer atımı yaklaşmalarından çekiniyordu. Sandalını tam yolla getirdi. Taka üzerlerine dümen kırdı. Kaptan Dede takadakileri Zeynel’e gözletir. Bunlar korsandır. Temel Reis dimdik ayakta durur. Bekir’i de yanına çağırır, kalabalık görünürler. Taka ile aralarında yüz metrelik mesafe kalmıştı. Reis tabancasıyla takanın yelkenlerinde üç delik açtı. Silah sesi kıyıdan da işitilmişti. Aradaki uzaklığı beş yüz metreye çıkaran Temel Reis Kerempe’ye yöneldi. Taka kaçmaya başladı.
5. Umudunu kesen Sabri de uzaklaşır. Köy Korucusu Çipil Reşit de peşine düşer. İkisi ararsında takip kovalamaca başlar. Birbirlerine ateş de ederler. Reşit, Sabri’yi yakalar. O da eşkıya Halit’in peşinde olduğunu söyler. Reşit inanmaz. Ayak sesi duyunca saklanırlar. Kadınlar yumurta, odun götürürken eşkıya Salih’in, Sabri’nin baldızı Selime’nin önüne çıktığını söylerler. Sabri ‘Erkeklerin yüreklileri askerde… Evet, yüreksizin, namussuzun biriyim ben!’ diye düşündü. Askerlik Şube Reisi Sabri’nin yolsuzluğunu görünce onu cepheye gönderir. Sabri de şeytana uyarak silahı ve mermileriyle kaçar. Reşit önde elinde mavzeriyle Sabri arkada Halit’i yakalamaya gitmekteler. Sigara yakmak için dururlar. Çakmağı çakınca karşıdan ateş edilir. Yere yatarlar. Çipil Reşit ileri atılır, Sabri’den uzaklaşır. Üç kez ateş edilir. Bir süre sonra Sabri Reşit’in sallana sallana Gebeşköy’e doğru gittiğini fark eder. İlerleyen Sabri boz göynekli, sakalı bıyığına karışmış bir adam ölüsünü bulur. Reşit tek kurşunla asker kaçağını haklamıştır.
6. Halime kapının vurulduğunu duyar. Zeynel, Bekir ve Halil içeri girer. Temel Reis yoktur. Tayfalar yolda Pontusçu Kara Niko’nun adamlarının takasının kendi sandallarına saldırdığını anlatırlar. Temel Reis dümen başında yağmur altında İnebolu’ya kadar sandalı götürür. Çok ıslanır. Hastalanır. Kaba Ali adlı kaptan Temel Reis’i hastaneye yatırır. İnebolu’da ölür. Sandalı Kaba Ali’nin bulduğu kaptan Cide’ye getirir. Memiş’e halka şekerini verirler. Dedesinin geleceğini söylerler. Halime Memiş’i yatırır, uşaklara çorba pişirmeye başlar. Yarın sandalın köye getirilmesini ister. Birlikte oduna gidiciklerini söyleyince tayfalar şaşırır. Zeynel, Halil ve Bekir Halime Kadın’ın teklifini kabul ederler. Sabri camı açıp bir odaya girer. Babasının öldüğünü duymuştur. Çocukların yanına geçer. Jandarmaların peşinde olduğundan kuşkuludur. Sabri sandalın satılıp parasının kendisine getirmelerini söyleyince Halime karşı çıkar: “Eğer beni çok düşünüyorsan yarın gider şubeye teslim olursun”. Sofraya oturulur. Sabri iştahla karnını doyurur. Kapı vurulur. Gelen Reşit’tir. “Sakın Sabri Ağam camdan atlamasın. Ev sarılı.Şube Reisi gelsin teslim olsun, bir keresine bağışlarım.” Diye uyarır. Halime de kocasını teslim olmaya zorlar. Reşit silahsız içeri girince Sabri onu önüne katıp Muhtarın evine giderler. Ali Efendi Sabri’yi teslim olmaya ikna eder. Kendi eliyle teslim edecektir.
7. Sabri Kastamonu’ya gönderilir. Halime Kaptan, Zeynel, Bekir, Halil ve oğlu Memiş ile odun getirmeye gider. Sandalı birlikte idare ederler.
8. Halime Kaptan’ın sandalı fırtınada kıyıya yanaşır. Harun Reis adlı korsan da onları yakalar. Tüfekli adamlarıyla sandala el koyarlar. Halime sesini kalınlaştırır, tayfaları da ona Halim kaptan diye seslenirler.
9. Korucu Mehmet Efendi silah zoruyla Halime Kaptan’ın sandal ve adamlarına ele geçirilmesine üzülür. Temel Reis’i iyi tanır. Deniz düzelince Harun Reis’in kumandasında İnebolu’ya doğru yola çıkarlar.
10. Halime Muhtar Ali Efendiye sandalıyla kendi hesabına tuz taşıdığını, tayfalarının kendisinden memnun olduğunu belirtir. Kaptanlığı sürdüreceğini açıklar. Korsanları yakalatır. İnebolu’ya cephane ve asker nakletme görevindedir. İngilizlerden cephaneyi alırlar. Zeynel yaralanır.
11. Teğmen Zeynel’i hastaneye götürmeyi önerir. Yola çıkılır. Denizde küçük bir taka ile karşılaşırlar. Harun Reis dışındaki dört adamı öldürürler. Halime Kaptan tayfalarıyla Türk askerine silah taşımaya devam eder.
öğretim görevlisi: Yusuf Yıldırım
(Rıfat Ilgaz, Halime Kaptan, 8. bs. Çınar Yayınları, İstanbul 2002, s.58-61)