güncel edebiyat, MARCO POLO KISA BİLGİ, MARCO POLO KİMDİR HAKKINDA BİLGİ HAYATI, ŞAİR VE YAZAR, MARCO POLO KİMDİR HAYATI ESERLERİ,
Ünlü kâşif Marco Polo, 1254 yılında tüccar bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Marco Polo’nun doğduğu Venedik şehri, o dönemlerde AkdenizBölgesinin ticaret merkezi olarak sayılıyordu ve bu nedenle ailesi varlıklı idi. Ailesi tarafından iyi bir eğitim alması sağlanan Marco klasik yazar eğitimi almıştı ve İtalyanca’sının yanında Fransızca diline hâkimdi. Aynı zamanda tarihe ve coğrafyaya olan merakı sayesinde bu konularda kendini geliştirmişti.
Marco henüz altı yaşındayken, babası Niccolo ve amcası Maffeo’dan Çin seyahatine gidecekleri için ayrı kaldı. Seyahatten döndüklerinde Marco 15 yaşına gelmişti. Marco da 17 yaşına geldiğinde ikinci Asya seyahatleri için babası ve amcasına eşlik etmeye karar verdi. Bu seyahatlerinde diğerlerine oranla çok iyi bir avantajları bulunuyordu, çünkü dönemin en güçlü imparatorlarından olan Kubilay Han kendilerine altın bir tablet sunmuştu. Bu altın tablet adeta VIP pasaport anlamı taşıyordu ve yemek, at, rehber veya konaklama yeri gibi ihtiyaçlarına kolayca ulaşmalarına olanak sağlıyordu.
Geneli at üzerinde geçen uzun ve yorucu bir yolculuk sonunda Çin’e ulaşmışlardı. Seyahatlerini o dönem tüccarların genel güzergâhı olan ipek yolu üzerinden yaptılar. Ermenistan, İran, Gobi Çölü, Pamir Dağları, Türkistan ve Afganistan’ı görme şansı buldular. Marco yolculuk boyunca gördüğü yerleri ve etkisinde kaldığı şeyleri sürekli not aldı. Moğolistan yakınlarında bir yıl kadar kaldılar ve bu sayede buradaki insanların hayatları ve yaşam tarzı hakkında fikir sahibi oldular.
Marco bu dönemde dört dil öğrendi ve Kubilay Han’ın sarayında 17 yıl geçirdi. Burada ticaret ve endüstri hakkında önemli bilgiler edindi. Aynı zamanda Kubilay Han’a memleketleri, papa ve Roma klişeleri hakkında bilgiler verdi. Kubilay Han’ın sarayı o dönem dünyanın en mükemmel ve fantastik yapılarından biriydi. Duvarları altın ve gümüş ile kaplı, 6000 kişinin aynı anda yemek yiyebileceği genişlikte bir yemek salonu bulunan sarayda, binlerce beyaz at hazırda tutuluyordu. Bu atların sütü, kraliyet ailesine sunuluyordu. Her odasında Asya sanatına ait en güzel tablolar, heykeller ve benzeri eserler bulunuyordu. Marco için en ilginç gelenlerden biri de, kendi tabiri ile odun gibi yanan taşlardı. Kubilay Han, henüz Avrupa’da kimsenin aklına dahi getiremeyeceği bir yakıt kaynağını bulmuştu ve buna kömür deniliyordu.
1293 yılında Marco, babası ve amcası ile eve dönüş için gemi ile yola çıktılar. Yolculuklar iki yıl sürdü. Bu süre zarfı içerisinde Kubilay Han öldü ancak etkisi hala devam ediyordu. Bu sayede Kubilay Han’ın kendilerine vermiş olduğu altın tablet korsan ve haydutlara karşı hala işe yarıyordu.
1298 yılında, Marco Venedik şehrine rakip olan Genoa ile yapılan savaşta bir gemiye kaptanlık yapmış ve bu savaşta esir düşmüştü. Esirlik döneminde, Pisa şehrinden gelen bir yazarla tanıştı ve bu yazar Marco’yu Asya seyahatini kitaplaştırması için telkinlerde bulundu. Bunun neticesinde Marco ilk kitabı olan “Marco Polo’nun Seyahatleri” isimli kitabını yazdı. Kitap kısa zaman içerisinde Avrupa’da çok popüler oldu. Öykülerinin gerçek olamayacak kadar çılgınca bulanlar çoğunlukta olsa da, en çok satan kitap oldu.
Marco, 1299 yılında serbest bırakılarak Venedik’e geri döndü ve burada kendisinden üç çocuğu olan Donata Badoer ile evlendi. Ölene kadar da burada yaşadı. O dönem için oldukça fazla sayılabilen 70 yaşında vefat etti. Ölüm döşeğindeyken ünlü olan son cümlesini söyledi: “Gördüklerimin sadece yarısını söyledim”.
Marco Polo’nun Seyahatleri kitabında yazılanlar çoğu kişiye uçuk hatta inanılması güç gelse de, yüzyıllar boyunca, Asya kültürü hakkında hiçbir fikri olmayan Avrupalı’lara, bu kültür hakkında önemli bilgiler aktarmıştır.
Bugünlerde, birçok tarihçi ve uzman, Marco’nun seyahatini araştırmaktadır. Kendisi hayattayken uçuk gelen birçok hikaye ve mekan, ölümünden sonra doğrulanmıştır. Her ne kadar Marco Çince konuşamasa ve Çin kültürüne ait olan Çin Setti, çay ve hattatlık gibi konulardan hiç bahsetmemiş olmasına rağmen, uzmanlar bunun 13. Yüzyıldaki savaşlar esnasında yazıldığından kaynaklandığını düşünmektedir.
Bununla birlikte, o dönemki coğrafyacılar Marco’ya pek itibar etmese de, verdiği bilgilerin bazıları 14. Yüzyılda harita oluşturmak için kullanılmıştır. Tarihe, Asya ötesi yolculuk rotasını ilk kaydeden ve yolculuğu ne kadar uzun süreceğine ait hesaplama için bir sistem oluşturan ilk kişi olarak geçmiştir. Bu başarıları sayesinde modern coğrafya bilimine öncülük etmiştir.
Yazar: Nihat Keleş