Yazarı: Cahit Uçuk
Sayfa: 270
Azim, sabır ve çalışkanlıkla insanın üstesinden gelemeyeceği hiçbir zorluk yoktur. Yeterki insan sabretsin ve yapması gereken görev ve sorumluluklarının farkına varsın. Yaşınız ne olursa olsun bir şeylerin bilincinde olabilirsiniz. İnsan çocuk yaşında da hayatın getirdiği sorumlulukların üstesinden gelebilir. İşte bu romanda da sorumlulukların bilincinde olan Türk ikizlerinin azim ve çalışkanlılığı anlatılmaktadır.
Fatma Bibi, sekiz yıl önce kocasının bir vapur kazasında kaybetmiş, ikizleriyle yalnız kalmıştı. Sekiz yıldır ikizleriyle beraber hayat mücadelesi vermektedirler. Yazları Yayla Köyünde, kışları da kasabada yaşamaktadırlar.
Roman Fatma Bibi, ikizleri ve hayvanları ile birlikte Yayla Köyü’ne göçleri ile başlar. Her sene olduğu gibi bu yazda Yayla Köyüne göç etmişlerdir. Her sene tarlalarını, bahçelerini ekip kışlık yiyeceklerini hazırlayıp güze doğru kasabaya dönerler. İkizler tarla işlerinde hayvanların bakımlarında annelerine çok yardımcı olurlar. Parlak bir kız olarak tam bir köylü kızı gibi çalışır, bütün köy işlerini bilir. Durak da evin erkeği olarak babasının yerini utmaya çalışır. Her türlü hayvanları vardır. İnekleri, katırları, koyunları, köpekleri, tavukları,...
Fatma Bibi ve ikizleri bir gece gürültüyle uyanırlar. Kümesin duvarı yıkılarak, tavuklardan bir tanesi çalınmıştır. Hırsızı yakalamak için kümesin çevresine kuyu kazarlar. Ama bu kuyuya hırsız yerine yoldan geçen Abuğ Hasan adında bir yolcu düşer. Onu hırsız zannederler. Daha sonra onu kuyudan çıkarttıktan sonra konuşurlar, tanışırlar. Abuğ Hasan ikizlerin babası, Hasan onbaşının erlerinden birisidir.
Hasan onbaşıyla Kurtuluş Savaşında düşmana karşı beraber çatışmışlardır. Abuğ Hasan, Hasan onbaşıyı çok sevmektedir ve onun başına gelen felakete çok üzülür. Abuğ Hasanın gidecek, kalacak bir yeri yoktur. Fatma Bibi ve ikizleri onu yanlarına yardımcı olarak alırlar. Abuğ Hasan tarla işlerinde onlara yardım eder.
İkizler sabahtan akşama kadar tarlada çalışırlar, akşam da arkadaşlarıyla oyunlar oynarlar. Bütün zamanları böyle geçer. Hem çocukturlar, hem büyüktürler. Büyük bir insan gibi tarlada çalışırlar, akşam da çocukluklarını yaşarlar. Parlak, Abuğ Hasan’a okuma yazma bile öğretmiştir.
Harman zamanı gelmişti. Fatma Bibi, ikizleri ve Abuğ Hasan sabahtan akşama kadar tarlada çalışıyorlardı. İşte böyle bir harman gününde Abuğ Hasan gizli gizli mektup okurken Parlak’a yakalanır. Mektup ikizlerin babasından gelmektedir. Yani babası ölmemiştir. Ancak bu güzel haberi annesine ve kardeşine söylemezler. Haber yanlış çıkarsa üzülmesinler diye onlardan gizlediler.
Yaz bitmiş Kasaba’ya dönme zamanı yaklaşmıştır. Bu arada Durak ve Parlak Cumhuriyet Bayramında yapılacak yarışma için hazırlanmaktadırlar. Parlak dokuyacağı halı için iplik hazırlamakta, Durak ise bir tane koç büyütmektedir. Durak ve Parlak bu yarışmayı kazanırlarsa, kazanacakları ödülle İstanbul’da okuma hayalleri kurmaktadırlar.
Nihayet, Kasabaya dönerler. Parlak halısını bitirmiş, Durak’da koçunu çok güzel yetiştirmiştir ve yarışma günü gelmiş çatmıştır. Ödüllerini alırlar ve annelerine verirler.
Bu arada Abuğ Hasan’la Parlak gizli gizli Hasan onbaşıyla haberleşirler Parlak babasının yaşadığını annesine nasıl alıştıracağını (bilgi yelpazesi. net) düşünür ve onu rüyasında gördüğünü ve eve döndüğünü söyler. Böyle bir şey olursa ne yaparsın diye annesine sorar. Annesinin babasını birden görürse şoka girebileceğini düşünerek yavaş yavaş alıştırmaya çalışır. Abuğ Hasan’da ona yardım eder.
Bir kış gecesi Hasan onbaşı evine döner. Bütün aile bir araya gelmiştir, herkes çok mutludur. Hasan onbaşı kazayı ve başından geçen olayı anlatır. Çalışıp para kazanıp durumunu düzeltip, evine dönmüştür. İkizler babalarına kavuşmuş, sorumluluklarını yerine getirmişlerdir. Şimdi gerçekten çocukluklarını çocuk gibi yaşayabilirler.
Ana Düşüncesi: Azim, sabır ve çalışkanlıkla insanın üstesinden gelemeyeceği hiçbir zorluk yoktur.
Olayın Geçtiği Yer: Yayla Köyü
Değerlendirilmesi:
Romanın başlangıcından itibaren bir olayın etrafında gelişmemiştir. Yani romanda bir olaydan ziyade belli bir durum vardır. Anlatılan olaylar, romana akıcılık vererek romanı etkileyecek şekilde anlatılmamıştır. Anlık durumlar ve olaylar üzerinde durulmuştur.
Romanda daha çok Fatma Bibi ve ikizlerin yaşayışı hayatı anlatılır. Bu hayatı etkileyen olaylar ve unsurlar da vardır. Parlak’ın gölde boğulma tehlikesi geçirmesi, tavuk hırsızlarının bulunması gibi. Bu romanda anlatılanlar çok farklı şeyler değildir. Çevremizde, köyümüzde karşılaşabileceğimiz şahıslar, olaylar vardır. Yapılan tasvirlerde kendi köyümüzü. Kendi çevremizi, kendi evimizi buluruz.