SAİT FAİK ABASIYANIK LÜZUMSUZ ADAM HİKAYESİ İNCELEME-ÖZET
Hikayenin Konusu: Arkadaşlarından uzaklaşmış, şehirden korkarak sadece mahallesinde vakit geçirmek ten hoşlanan ürkek ve yalnız bir adamın beklentisiz ve lüzumsuz hayatıdır.
Tema: Kentleşme olgusu ve yalnızlık
Ana Fikir: Şehir büyüdükçe insanoğlu yalnızlaşmaktadır.
Bakış açısı: Kahraman Bakış Açısı
Anlatıcı: Kahraman Anlatıcı
Özet: Mansur Bey her günü aynı şeyleri yapmakla geçen rutin bir hayatı olan yalnız bir adamdır. Gözü pek kimseyi görmek istemez. Sadece kendi yaşadığı mahalleyi ve sokaklarını sever. Yedi senedir oradan dışarıya adım attığı azdır. Mahallesi onun tüm hayatıdır. Kendi yaşadığı hariç tüm sokaklarını numaralandırmıştır. Kimi kimsesi olmadığından bu sokaklarda bulunan esnaflarla köklü ahbaplıklar kurmuştur. Öyle ki onun her zaman ne yiyip içtiğini bilirler. O bu mahalleye hapsolmuş gibidir. İstanbul onu korkutmaktadır. Bir Yahudi kadından hoşlanacak olur. Dostu olduğunu öğrenmesiyle bundan vaz geçer. Mahallesinde yaşayanlar dışında görüştüğü kimse yoktur. Bu yüzde mahallesinden çıkınca kendini garip hisseder. Artık sadece burada mutludur. Eski ahbaplarını bile görmek istemez. Bir gün mahallesinden çıkıp şehri dolaşmaya heves eder. Yenilenip günden güne gelişen şehir gözünde parlar. Şehirde yıkılan hamamı görünce yedi senedir yıkanmadığını hatırlayıp kaşınmaya başlar. Bir hamama gidip yıkanır. Gezinti dönüşünde bir yedi sene daha mahallesinden çıkmamaya niyetlenir. Ama kararsızdır. Bu iki günlük baş döndüren gezinti onu şaşkına çevirmiştir. Hatta bir ara dükkânıyla evini satıp gazinodaki kızlardan birini metres tutup bir yıl yaşamayı ve sonra da bindiği vapurdan atlayarak ölmeyi düşünür.
Şahıs Kadrosu:
Mansur Bey: Hikayenin baş kahramanıdır. Kimi kimsesi olmayan hayattan beklentisi kalmamış, her günü aynı geçen, mahallesinden dışarı çıkmaya korkan, kendinden geçmiş ve kendi peşini bile bırakmış biridir.
Esnaf Komşular: Sütçü, marangoz, kahve ve pastane işleten Frenk madam, İşkembeci Bayram, yemişçi kadın, Manav Salomon ve lakerdacı.
Aşık Olunan Yahudi Kız: Yumuk elli, büyük memeli, kalın bacaklı esmer kızdır. Dostu olan marangozun karşısında oturmaktadır.
Yaşlı Adam: Mansur bey’le aynı gazinoya gider. Ellili yaşlarında, kır saçlı ve bıyıklı, iri yarı, okumuş biridir. Tek kusuru küçük kızlara ilgi duymasıdır.
Zurnacı: Genç irisi, pek şişman, her yeri yağ içinde biridir. Gazinoya on birde gelir. Saz heyetinin son numarasıdır. Pantolonunun önü hep iliksizdir.
Eski Ahbaplar: Mahallede ara sıra Mansur Bey’e denk gelip ona laf atarlar. Onun burada oturduğunu bilmezler.
Dil ve Anlatım: Halk anlatıcılığının izleri görülür. Konuşma dili kullanılmıştır. Hikâyede bolca tasvire yer verilmiştir. Betimleyici bir anlatıma başvurulmuştur. Klasik cümle yapısından devrik cümle yapısına geçişin izleri görülür. Hikâyede olay örgüsü arka plana itilerek düşünce, çağrışım ve hislere ağırlık verilmiştir.
Hikaye Hakkında: Hikaye aynı adı taşıyan kitapta yayınlanmıştır. Bu Sait Faik’in yayınlanan dördüncü kitabıdır. 1948 yılında yazarın Siroz hastalığına yakalandığı dönemde yazılmıştır. Yazar bu dönemde bohem bir hayat sürer ve içine kapanarak kendini daha çok dinlemeye, kendini lüzumsuz bir adam olarak görmeye başlar. Önceki hikâyelerde görülen insana dair umut kaybedilmeye başlamış, insana olan güven azalmıştır. Sait Faik kalabalıklar içinde yalnızlaşan bir adam olarak ortaya çıkmaktadır.