Ergenekon, Türklüğün yeniden doğuşunu temsil eden büyük ve kutlu bir gündür. Çünkü o günTürkler, demir dağları eriterek yeniden özgürlüklerine ve eski güçlerine kavuşma imkânı yakalayabilmişlerdir. Yine dünyanınmedeniyet yularını ellerine geçirmek, etrafındaki düşmanları dize getirmek ve yüksek Türk kültürünü, dilini ve inancını tüm acunda hâkim kılma ruhunu ortaya çıkarmaya yeniden başlamışlardır.
Türklüğün dirilişi olarak bildiğimiz Ergenekon’un, güncel siyasi malzemelere alet edildiği günümüzde milli destanımızı nasıl bir bilinçle yorumlamak gerektiğini “Ergenekon nedir?” başlıklı yazımızda belirtmiştik. Destanın nasıl bir süreçte geliştiğini de yine “Ergenekon Destanı” gibi sayfalarımızda paylaştık. Bu destanın öyküsel kısmını bir yana bıraktığımızda, şöyle bir manzara ile karşılaşırız:
Ergenekon, her ulusun başına geldiği gibi TÜRKlerin de yokluk, kıtlık ve bahtsızlıklar silsilesi içerisine girdiği günlerin bitimini müjdelemiştir. Kuşkusuz bu, Tanrı’nın Türklerden bir yüz çevirişidir. Bu yönüyle Ergenekon, aslında Tanrı‘nın Türkleri bir şekilde cezalandırması olarak anlaşılabilir.Destanın sonunda Türklüğün yeniden eski gücüne kavuşacak özgürlüğü eline alması, yüce önder Atatürk’ün “Taş kırılır, tunç erir; fakat TÜRKlük ebedidir.” sözünü anımsatmaktadır adeta. Her ateş söner, fakat TÜRKlük sönmeyen bir Güneş gibidir. Bazen bulutlar arkasına girse de, bir gün elbet eski şaşaasına kavuşarak yeryüzünü ışıtacak ve ısıtacaktır. İşte Ergenekon, TÜRKlük güneşinin kapkara bulutların arkasından çıkarak, eski gücüyle doğuşunu simgelemektedir.
Milli duyguları kabartan Ergenekon destanı, bunu başarırken hiç zorlanmamaktadır. Çünkü her ulus, böylesine büyük bir başarıyı elde edecek güce sahip değildir. Koca demir dağların eritilmesi, abartılı anlatımların ardında düşünüldüğünde bile kutlu bir güç gerektirmektedir. Bu anlamda Tanrı’nın Türk evladının yanında olduğunu hissetmek mümkündür. Ayrıca demircilik sanatı, Türklerin demiri böyle bir “güç” sembolü görmesiyle gelişmeye başlamıştır. Kılıçlarımızın keskin ve ağır oluşu, buradan ileri gelmektedir.