sponsorlu reklam Admatic -sponsor

9.SINIF DİL ANLATIM V.ÜNİTE CÜMLE (TÜMCE) BİLGİSİ DERS NOTLARI KONU ANLATIMI ÖRNEKLİ

9.SINIF DİL ANLATIM V.ÜNİTE CÜMLE (TÜMCE) BİLGİSİ DERS NOTLARI KONU ANLATIMI ÖRNEKLİ, CÜMLE (TÜMCE) BİLGİSİ DERS NOTLARI KONU ANLATIMI,



V.ÜNİTE CÜMLE (TÜMCE) BİLGİSİ

A. CÜMLENİN ÖGELERİ

Türkçe cümlelerde dört öğe bulunur:
1. Yüklem
2. Özne
3. Nesne (Düz Tümleç)
4. Tümleç
Bu ögelerden cümlede mutlaka bulunması gereken yüklem ile öznedir. Bunlara cümlenin temel ögeleri denir. Nesne ve tümleçler cümlenin anlamını tamamlayan (tümleyen) yardımcı ögelerdir.

1. Yüklem:

* Yüklem cümlede eylem, oluş, durum, istek, hareket bildiren dil bilgisi birliğinin görev adıdır.
* Cümlenin temel öğesidir; tek başına bile olsa cümle oluşturabilir.
* Her sözcük ya da sözcük gurubundan yüklem yapılabilir.
Gecenin yalnızlığında sadece seni düşünürüm (fiil)
Yaşadığımız günler tıpkı bir rüzgâr gibiydi.(edat)
Bu olayların suçlusu odur. (zamir)
Sabah uyandığında gözleri ışıl ışıldı.(ikileme)
Öğrenmenin bir yolu da okumaktır.  (Fiilmsi)
* Kelime grupları yüklem olduğunda kesinlikle bölünmemelidir.
Çalışmak yaşamın bir parçasıdır. (Ad tamlaması)
Odayı süsleyen şey rengârenk çiçeklerdir. (sıfat taml.)
Konuşmalarına ister istemez kulak misafiri oldum. (deyim)

2. Özne:

* Yüklemin bildirdiği işi, hareketi yapan veya yargının gerçekleşmesine araç olan unsura denir.
* Özneyi bulmak için yükleme kim, ne soruları sorulur Yüklemi isim olan cümlelerde ise olan kim, olan ne soruları sorulur.
* Fiillere eklenen kişi ekleri öznenin kim ya da ne olduğunu bildirir.
Üç çeşit özne vardır:

a) Gerçek Özne
Yüklemin bildirdiği işi hareketi bizzat kendisi yapan öznedir. Eylemle biten cümlelerde, etken çatılı fiil (eylem) cümlelerinde gerçek özne bulunur. Cümlede iki şekilde gösterilir: 
* Acık Özne:
Cümle içinde açık bir şekilde gösterilir
*Yağmur çok şiddetli yağdı.
*Çocuk iki gündür hasta yatıyor. 
* Gizli özne:
Cümlede doğrudan yer verilmeyen ancak yüklemin taşıdığı eklerden anlaşılan öznedir.
*Ertesi gün ona telefon ettim.
*Görmeyeli hemen de bizi unutmuşsun.

NOT: Yüklemi isim olan cümlenin öznesi gerçektir.
*Siyah renkli araba satılıktır.
*Dün akşam pencereler kapalıydı.

b) Sözde Özne
Yüklemi edilgen çatılı cümlelerde, aslında nesne olan öğe özne olarak kullanılır.
*Ağaçtaki meyveleri topladı.
*Ağaçtaki meyveler toplandı
*Öğrenciler bütün sınıfı temizledi.
*Bütün sınıf temizlendi.    

c) Örtülü Özne
Yüklemi edilen çatılı cümlelerde bazen “—ce, tarafından ” gibi sözcükler kullanılarak işi bizzat yapan varlığa da yer verilebilir.
*Yolcu otobüsleri belediyemizce hizmete açıldı.
*Yarışma halk tarafından çok beğenildi

NOT: Her sözcük ya da sözcük grubu özne olabilir.
*Geçen gün evin duvarı yıkılmıştı.(isim tamlaması)
*Bahçesinde okyanuslar yetişiyordu.(isim)
*Derdini söylemeyen derman bulamaz.(sıfat fiil)
*Okumak zihni dinlendirir.(isim fiil)
*Kimse seni benim kadar düşünmez(zamir)

3. Nesne (Düz Tümleç):
* Öznenin yaptığı işten, hareketten etkilenen unsurdur
* Uyarı: isim cümlelerinde yüklemi edilgen çatılı cümlelerde ve geçişsiz fiillerde nesne yoktur.

Nesneler ek alıp almamasına göre ikiye ayrılır.

a)Belirtisiz Nesne
Yükleme ne sorusu sorularak bulunur. Belirtme durum eki (-i) almamış olup yalın haldedir.

b)Belirtili Nesne
Yükleme kimi, neyi, nereyi soruları sorularak bulunur. Belirtme durum eki olmuştur.
Bu yörede kızlarımız kilim dokur.
Yolun kenarına kocaman kütükleri yığmışlar.
O köpeği mahallenin çocukları da arıyordu.
Bu şehirde tüm sokaklar seni düşünür.

4. Zarf Tümleci:

* Yüklemin anlamını zaman durum nitelik, nicelik, yer, yön ve soru ilgisiyle belirleyen, anlamı sınırlayan tümleçlere zarf tümleci denir.
* Zarf tümlecini bulmak için yükleme, nasıl, niçin, neden, ne kadar, ne zaman, kim tarafından ne tarafından, soruları sorulur.
Dostluklar ömür boyu sürünce güzeldir.
O dişini tırnağına takarak çalışır.
Yüreğimdeki yara gittikçe büyüyor.
Sıcaktan tüm ekinler yanmıştı.
Bu yıl yağmur yağmadığı için ürün de az oldu.           
Bu konser belediye tarafından düzenleniyor.
UYARI: Yön isimleri yalın halde zarf tümleci olurlar. Belirtme durum eki (-i) alırsa belirtili nesne,-e/-de/-den, hal ekini alırsa dolaylı tümleç olur.
* Hizmetçi, içeriyi iyice süpürsün. (N)
*Adam yavaşça içeri girdi. (Z.T)
*Bir süre sonra içeriden bir ses geldi.(D.T)

5. Dolaylı Tümleç:

* Yüklemi yer, yön, bulunma, çıkma vb. yönlerden tamamla-yan cümle öğesine dolaylı tümleç denir. Cümlede dolaylı tümleçler -e, -de, -den, durum eklerini alırlar.
* Dolaylı tümleci bulmak için yükleme;
“kime, kimde, kimden, neye, neyden, nereye, nerede, nereden” soruları sorulur.
Buluşma yerine hemen gelmiş.
Senin kirpiklerinde bir damla oldu akşam.
Ağlamayan çocuğa meme verilmez.
Eskicinin sesi sokağın başından duyuluyordu.
Bu gazeteci yazılarında gerçeklerden hiç sapmaz.
İhtiyar, bütün mirasını karısına bırakmıştı.

UYARI:-e/-den hal eki “için” edatı görevinde kullanılıyorsa ya da sebep bildiriyorsa zarf tümleci kurar.
-de/-den hal ekleri zaman bildiren sözcüklerin üzerine gelirse zarf tümleci olur.
Korkudan kızın dili tutulmuştu.
Babasıyla kavga ettiğinden eve uğramıyor.
Birazdan hava kararacak.
Yaz akşamlarında yıldızları seyrederdik.
Denize yüzmeye gidiyorum.

Not: Edat Tümleci: Edatlardan ya da başka dil birliklerin-den oluşan cümleye araç, benzerlik, ilgi, eşitlik, nedenlik vb. katan cümle öğesine edat tümleci denir. Bu öğe zarf tümleci olarak da kabul edilmektedir.
Çalışmak için yurt dışına gitmiş.(amaç)
Yaralıyı hastaneye ambulansla götürmüşler. (araç)
Bu yaz Bodrum’a ailesiyle gidecek.(birliktelik)
B. CÜMLENİN YAPISI

a. Basit (Yalın) Cümle:

* Bu cümlelerde tek yüklem ve tek yargı bulunur.
* Yüklem ya çekimli bir fiil ya da ek fiil ile çekimlenmiş isim soyundan bir sözcüktür.
* Basit cümleler bir tek sözcükten oluşabileceği gibi, daha fazla sözcükten de oluşabilir. Önemli olan sözcük sayısı değil cümlenin yargı içermesidir.
Çalıkuşu, Damga, Acımak, Bir Kadın Düşmanı, Dudaktan Kalbe romanları Reşat Nuri Güntekin’ e aittir.
Seninle bir daha görüşmeyeceğim.

b. Birleşik Cümle:

* Birden çok duygu, düşünce ve isteği, yani birden fazla yargı içeren cümlelere birleşik cümle denir.
* Birleşik cümlelerde temel bir yargı vardır. Bu temel yargının ifade edildiği cümleciğe temel cümle denir. Diğer cümleciklere yan cümlecik denir. Yan cümlecikler anlam bakımından temel cümleciği tamamlarlar.
* Birleşik cümlelerde sıfat fiiller, zarf fiiller isim fiiller ve şartlı çekim ekleri ile kurulmuş yan cümlecikler temel cümleye bağlanır. Yan cümlecikler çeşitli yönlerden temel, cümleciğin anlamını tamamlamaktadırlar.
Birleşik cümleleri dört gurupta incelenir.

1) GİRİŞİK BİRLEŞİK CÜMLE:

* İçinde fiilimsi (isim fiil, sıfat fiil, zarf fiil)bulunan cümlelere denir.
* Fiilimsinin yer aldığı bölüme yan cümle asıl yüklemin bulunduğu bölüme de temel cümle denir.
* Bir cümlede kaç tane fiilimsi varsa o kadar yan cümle var demektir.

Beni soranı, gördün mü?  (Yan cümlecik Temel cümlenin b.li nesnesidir.)
Çalışan kazanır.  (Yan cümlecik temel cümlenin öznesidir.)
Seni görünce mutlu oluyorum.  (Y.C.T.C nin Z.T dir.)
 Seni seven insanları sen de sev.(Y.C.T.C nin B.li nesnesidir.)

2)İÇ İÇE BİRLEŞİK CÜMLE (KAYNAŞIK CÜMLE):

* Bir cümle başka bir cümlenin içinde yer alır ve onun bir öğesi olursa buna iç içe birleşik cümle denir.
* Doğrudan anlatımın olduğu cümlelerdir.
* İç cümle temel cümlenin öznesi, nesnesi ya da başka bir öğesi olabilir.

Ben gidiyorum, dedi.  (iç cümle temel cümlenin nesnesi
       iç cümle           TC
Ben büyüdüm,   diyorsun. (iç cümle temel cümlenin nesnesi durumundadır)
          i.c               TC
Adam:   “Beni burada bekleyin.”   dedi.( iç cümle temel cümlenin nesnesi durumundadır)

3) ŞARTLI BİRLEŞİK CÜMLE:

Yan cümleciği “–se, -sa” şart eki ile kurulan ve temel cümlenin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini koşula (şarta) bağlayan cümledir.
*Görürsem söylerim.
*Sen gelirsen ben de gelirim.

4) Ki’li BİRLEŞİK CÜMLE:

Ki bağlacıyla birbirine bağlanan cümlelere denir.
* Benimle konuş ki seni anlayayım.
* Dürüst ol ki insanlar sana güvensin.

c. Sıralı Cümle:

* Anlamca ilgili birden çok yalın ya da birleşik cümlelerin virgül ya da noktalı virgüllerle bağlanmasıyla oluşan cümlelere sıralı cümle denir.
* Sıralı cümleler iki gurupta incelenir.

1) Bağımlı Sıralı Cümle
* Öğrenilen en az biri ortak olan sıralı cümlelerdir.
 Yaşlı kadın buraya kadar geldi sizi sordu (özne ortak)
Beni aramış ama bulamamış (özne ve nesne ortak)
Onu bana beni ona şikâyet eder. (yüklem ortak)

2)Bağımsız Sıralı Cümle:
* Öğelerinden hiçbiri ortak olmayan cümlelerdir.
Evden sessizce çıktık sokakta lambalar yanmıyordu  
Yağmur durmuştu yollar çamurdan görünmüyordu
O geziyordu ben çalışıyordum

ç. Bağlı Cümle:

* Anlamca ilgili yalın ya da birleşik cümlelerin bağlaçlarla birbirine bağlanmasıyla oluşan cümleye bağlı cümle denir.
Sabahı severiz; çünkü gündüzün başlangıcıdır.
Bu işe başlıyorum; ama bugün bitiremem.
Evin en küçüğüydüm ve sedirin önünde yere serilmiş yatakta yatardım.

Karma cümle: Birkaç cümle türünün birlikte yer aldığı sıralı cümlelere denir.
Bu okulun öğrencileri son derece tembeldirler, haylazdırlar ama bir o kadar da sevimlidirler. (sıralı ve bağlı cümle var)

Öğrencilere kitap okuyun denir; ama kitap okuyun diyenlerin kendileri kitap okumuyor.(iç içe birleşik cümle, girişik birleşik cümle ve bağlı cümle var)

Cümleler yüklemin türüne göre iki grupta incelenir:

a. İsim Cümlesi:

*Yüklemi isim ya da isim soyundan bir sözcük ya da sözcük öbeğinden oluşan cümlelere isim cümlesi denir.
* İsim ve isim soyundan olan sözcükler ek fiilin çekimine girerek yüklem niteliği kazanır.
Yaşlı adam, birkaç gündür hastaymış. (Adlaşmış sıfat)
Onu en çok üzen eşinin ölümüydü. (İsim tamlaması)
Düşündüğü tek şey bir an önce gitmekti. (Fiilimsi)
O,çalışkan bir çocuktur.  (Sıfat tamlaması)

b. Fiil Cümlesi:

* Yüklemi çekimli bir eylem olan, bağımsız yargı bildiren cümlelere fiil cümlesi denir.
* Bu tür cümleler haber (bildirme) ya da istek kipiyle kurulur.
İnsanlara sevgi dolu gözlerle bakıyorum.
Çekişe çekişe pazarlık ediyorum.
Yeni müdür hiç kimseye göz açtırmıyordu.

Cümleler yüklemin bulunduğu yere göre kurallı ve devrik cümle olmak üzere ikiye ayrılır:

a. Kurallı Cümle:
* Yüklemi Sonda bulunan cümlelere kurallı   (düz)  cümle denir.
Köroğlu ordunun yaklaştığını anladı.
Ne zaman bir köy türküsü duysam şairliğimden utanırım.

b. Devrik Cümle:
* Yüklemi sonda olmayan cümleye devrik cümle denir. Devrik cümlede yüklem başta, ortada olabilir.
Ne diyeceksin bu konuyla ilgili.
c. Eksiltili Cümle:

* Yüklemi söylenmemiş cümlelere denir.
Toprağı taşlı yerden (olacaksın)kızı kardeşli yerden (olacaksın).
Kısa bir sessizlik (oluyor) sonra müzik başlıyor.

D.BİLDİRDİKLERİ ANLAMLARA GÖRE CÜMLELER

a. Haber Cümleleri

Haber cümleleri daha çok anlatmaya bağlı bilgi, vermek, aydınlatmak amacıyla yazılan metinlerde kullanılır. Burada kişinin gördüğü, duyduğu olaylar anlatılır. Eylemin belirttiği anlam geçmişle, şimdiyle ve gelecekle ilgili bildirme görevi yerine getirilir. Eylem kök ve gövdelerine çeşitli kip (zaman) ekleri getirilerek zaman; zaman eklerinden sonra da kişi ekleri eylemin kimin yaptığı belirtilir.
Örneğin; yazacağım yüklemi yaz-acakım, “yaz” eylem kökü) “-acak” gelecek zaman eki, “-ım” kişi eki (ben)dir.

Ek fiil: İsim soylu sözcüklerin sonuna gelerek, onların yüklem olmalarını sağlayan dil birimine ek fiil denir.

“Ahmet çalışkandır. Hepimiz arkadaşız. Hava güzel. Çok yorgunum.” Cümleleri isim soyludur. Bunlar eklerle çekimli hâle gelir ve yüklem görevini yaparlar.
Ek fiil imek fiilinden doğmuştur. İdi, imiş, ise, iken olarak ek hâline gelmiştir.

Çekimi şöyledir:
çalışkan-ım I. Tekil kişi
çalışkan - sın II. “ “
çalışkan-dır III. “ “
çalışkan-ız I. Çoğul kişi
çalışkan-sınız II. “ “
çalışkan-lar III. “ “
Ek fiil “değildir” sözcüğüyle olumsuz hâle getirilir. Çalışkandır. Çalışkan değildir. vb.

b. Dilek, İstek, Soru Cümleleri:

* Bir dileği, bir isteği, bir emri ya da bir gerekliliği ifade eden cümlelere dilek-istek cümleleri denir.
* Dilek-istek cümleleri grubunda istek bildiren cümleler, dilek-şart bildiren cümleler, soru cümleleri, gereklilik bildiren cümleler, emir cümleleri ile ünlem cümleleri yer alır.
Dilek-şart cümleleri: Dilek şart cümleleri fiil kök ya da gövdesine -sa/-se ekleri getirilerek kurulur.
“Ah bir zengin olsam.”
“Okulumu bitirsem, yüzmeyi öğrensem.” cümlelerinde şarta bağlı bir dilek anlatılmaktadır.

İstek cümleleri:
Bu tür cümleler kişinin kendi kendine yapmak istediği eylemi ifade eder.
“Kalkayım, eve gideyim,
Haydi, bize gidelim. Burada iki gün kalalım.” cümleleri bu tür cümlelerdir.

Gereklilik cümleleri:
Mutlaka yapılması gerekir anlamı ifade ederler.
*Başarmak için çalışmalıyım.” “Eve gitmeliyim.” vb.

Emir cümleleri:
Bir buyruğu bir emri ifade eden cümlelerdir. oku, çalış, git, gel, vb.

Soru cümleleri:
* Soru anlamı ifade eden cümlelere soru cümlesi denir.
* Dilimizde soru anlamı soru sıfatıyla, soru zamiriyle, soru zarfıyla veya soru edatıyla sağlanabilir.
Dün beni arayan sen miydin? (soru anlamı soru edatıyla sağlanmış.)
Bize ne zaman geleceksin?(soru anlamı soru zarfıyla sağlanmış)
Bana ne aldın?(soru anlamı soru zamiriyle sağlanmış)
Hangi okulda çalışıyorsun? (soru anlamı soru sıfatıyla sağlanmış)

* Bu tür cümlelerde mutlaka cevap verilmesi beklenir. Cevap beklenen soru cümlelerine gerçek soru cümlesi, cevap beklenmeyen, dikkat çekmek duygu ve düşünceyi daha güzel ifade etmek amacıyla kurulanlara da sözde soru cümlesi denir.
Okula neden gelmedin? (Gerçek soru cümlesi )
Hiç üzülmez olur muyum? (sözde soru cümlesi)
Onu ben mi dövmüşüm? (sözde soru cümlesi)
Şu kitabı bana verir misin? (sözde soru cümlesi)

Ünlem cümlesi: Coşku ve heyecan ifade eden cümlelere ünlem cümlesi denir.
Eyvah, ne yer ne yar kaldı!
Neydi o güzellik öyle!
Süper bir iş buldum!

c. Olumlu, Olumsuz Cümleler:

a) Olumlu Cümle:
* Yüklemin bildirdiği eylemin yapıldığını, gerçekleştiğini ya da gerçekleşebileceğini belirten cümleler olumludur.
O günler çok güzeldi.  (olumlu isim c)
Hep seni bekledim.  (olumlu fiil cümlesi)

b) Olumsuz Cümle:
* Yüklemin bildirdiği işin gerçekleşmediğini anlatan cümleler olumsuzdur.
* Fiil cümleleri “-ma,-me” olumsuzluk ekiyle; isim cümleleri “yok, değil ”  sözcükleriyle olumsuz yapılır.
Kapını çalan bendim (olumlu isim cümlesi)
Kapını çalan ben değildim (olumsuz isim cümlesi)
Dışarıda birkaç kişi vardı (olumlu isim cümlesi)
Dışarıda hiç kimse yoktu (olumsuz isim cümlesi)
Eve gelmiş (olumlu fiil cümlesi)
Eve gelmemiş (olumsuz fiil cümlesi)

Not: Bazı cümleler biçimce olumlu anlamca olumsuz olabilir:
Haydi, bu işi yapabilirsen yap (yapamazsın )   (Biçimce olumlu, anlamca olumsuz cümle)
Gel de bu işin içinden çık  (Çıkamazsın) (Biçimce olumlu, anlamca olumsuz)
Ne arayanım var ne de soranım (yok) (Biçimce olumlu, anlamca olumsuz)

Not: Bazı cümleler biçimce olumsuz anlamca olumlu olabilir:
Seni sevmiyor değilim (seviyorum) (Biçimce olumsuz, anlamla olumlu)
Böyle güzel yerlerde yaşanmaz mı?(yaşanır) (Biçimce olumsuz, anlamla olumlu)
Sanki bilmiyorum hakkında neler söylediğini.(biliyorum) (Biçimce olumsuz, anlamla olumlu)

E. ANLAMLARINA GÖRE CÜMLELER:

1.Üslup Cümleleri:
Üslup bir duygunun, düşüncenin kişisel anlatım biçimidir. Sözcüklerin seçimi ve kullanımı gibi dil ve anlatım özelliklerinin bütünüdür. 

Örnek: Şiirlerinde süslü, söz oyunlarına dayalı bir dil yerine, günlük konuşma dilini tercih etmiştir.
Kısa, düzgün cümlelerle, edebiyat oyunlarına düşmeden, süssüz, yoğun bir anlatım ortaya koymuştur.

2. Tanım Cümleleri:
Bir varlığa,  kavrama özgü niteliklerin belirtilmesi, o varlık ya da kavramın tanıtılmasına “Tanımlama” adı verilir. Bu amaçla kurulan cümleler de tanım cümleleridir.
Not: Bir cümleye “Bu Nedir?” sorusunu sorduğumuzda cevap alabiliyorsak bu cümle tanım cümlesidir.
Örnek: “Şiir toplumun sözcüsüdür” cümlesine “Şiir nedir?” sorusunu sorduğumuzda “toplumun sözcüsüdür” cevabını alırsınız. Öyleyse, cümle tanım cümlesidir.
“Şiir hayal gücünden uzak olamaz.” cümlesine “Şiir nedir?” sorusunu sorduğumuzda yanıt alamazsınız. O halde bu cümle tanım cümlesi değildir.

3. Karşılaştırma Cümlesi:
İki varlık, kavram ya da iki durumun nitelik veya nicelik bakımından karşılaştırıldığı cümlelerdir. Bu cümlelerde karşılaştırılan şeylerin benzerliği de farklılığı da vurgulanabilir. Karşılaştırma daha çok “gibi, kadar, daha, en, ise” vb. sözcüklerle sağlanır. 
Örnek: Komedi, ciddi bir dramdan daha zordur.
Okumak, tutkuların en soylusudur.

4. Nesnel Anlatımlı Cümleler:
Kişilere göre değişmeyen yargılar taşıyan cümleler nesnel anlatımlı cümlelerdir. Nesnel anlatımlı cümlelerde kişinin duygu ve düşüncelerine yer verilmez; anlatıcı kendini anlatımın dışında tutar. Ayrıca nesnel anlatımlı cümleler “kanıtlanabilir” özelliği taşımaktadır.
Örnek: “Tiyatro sinemaya göre daha eğlencelidir.” cümlesi kişinin tiyatro hakkındaki kişisel yargılarını içerir. Bu nedenle nesnel anlatımlı cümle değildir.
“Kentlere göç edenlerin sayısı yıldan yıla artmaktadır.” Kişisel bir düşünceyi içermediğinden nesnel anlatımlı cümledir.

5. Öznel Anlatımlı Cümleler:
Kişilerin duygu ve düşüncelerine bağlı olan, bu sebeple de kişiden kişiye değişebilen yargılar taşıyan cümlelere “Öznel anlatımlı cümle” denir.
Örnek: “Türk edebiyatının dil ve anlatım açısından en güçlü şairi Yahya Kemal Beyatlı’dır.” cümlesinin anlatımı özneldir. Bu görüşe başkaları katılmayabilir.

6. Doğrudan Anlatım, Dolaylı Anlatım Cümleleri:
Doğrudan Anlatım:
Bir kişiye ait sözün olduğu gibi aktarılmasına “Doğrudan anlatım” denir.

Dolaylı Anlatım:
Bir kişiye ait sözün, anlamı değiştirilmeden; ancak anlatıcının kendi ifadesi içinde eritilerek aktarılmasına “Dolaylı anlatım” adı verilir.
Örnek: Atatürk: “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” diyerek bir gerçeği dile getirmiştir. (Atatürk’e ait söz değiştirilmeden aktarılmış)
Atatürk ilmi, hayatta en gerçek yol gösterici olarak görmüştür. (Yazar kendi anlatımıyla Atatürk’e ait sözü değiştirerek aktarmış)

7. Neden-Sonuç İlişkili Cümleler:
Bu cümlelerde bir ek, bağlaç ya da edat aracılığıyla yargılar arasında neden- sonuç ilişkisi kurulur.
Örnek:  Geç kaldığım için sinema salonuna giremedim.
              Ayağının kaymasıyla yere düştü.
                 Bu dilekçe kabul edilmez, imzasız.
                         Sonuç                        Neden

8. Amaç-Sonuç İlişkili Cümleler:
Bu cümlelerde sonuç bildiren bir yargı ile o sonucun hangi amaçla yapıldığını anlatan başka bir yargıdan oluşur. Genelde          -mek için, -mak için edatlarıyla birlikte kullanılır. Cümlede amacıyla anlamı vardır.
Örnek: Sınavı kazanmak için çok çalışmış.
Buralara kadar sizleri görmeye geldim.
Anlatımını tekdüzelikten kurtarmak adına çeşitli yollara başvurmuş.

9. Koşul (Şart) İlişkili Cümleler:
Bir yargının olmasını bir koşula bağlayan cümlelerdir. Genelde, -sa, -se, -ince, -dıkça ekleriyle kurulur. Cümleye koşuluyla anlamı katar.
Örnek: Ödevini yaparsan oyun oynayabilirsin.
       Koşul                       Sonuç 
Çalışarak her türlü başarıya imza atabilirsiniz.
Daha iyimser olsa bütün sorunlar çözülecek.

10. Karşılaştırma Cümleleri:
İki varlık, kavram ya da durumu benzer ve farklı özellikleriyle anlatan cümlelerdir. Bu cümlelerde karşılaştırma ilişkisi, “gibi, kadar, daha, en…” gibi bağlaç ve edatlarla kurulur.
Örnek: O da senin gibi akıllı bir çocuktu.
Davranışlar sözden daha çok etkiler insanı.
İçimizde en çalışkanı odur.

11. Varsayım Cümleleri:
Varsayım, bir olay ya da durumun gerçekte olup olmadığına, olup olmayacağına bakılmaksızın var kabul etmek,  olmuş kabul etmektir.
Örnek: Diyelim ki sözlerine inandı.
Örnek: Tut ki, öyle bir durum karşısında kaldık. Ne yapacağız?

12. Olasılık Cümleleri:
Olasılık, kesinliği bilinmeden bir olay ya da durumun gerçekleşmesinin beklenmesi, olabilirliktir.
Örnek: Bizimle görüşmek için belki buraya gelir.
Sanıyorum küçükken ağır bir hastalık geçirmiş.
           
13. Beğenme, Takdir Etme Anlatan Cümleler:
Beğenmek, iyi veya güzel bulmak, onaylamak, kabul etmektir.
Örnek: Gereksiz betimlemelerden kaçınan, yoğun bir anlatım ilk bakışta göze çarpıyor. (Beğenme)
Roman aradan geçen bunca yıla rağmen konusuyla, üslûbuyla hala genç. (Beğenme)

14.  Hayıflanma, Üzülme, Yakınma Anlatan Cümleler:
Hayıflanma, bir olay ya da durum karşısında üzülmektir. Yakınma ise bir kişinin bir durum ya da olayı sızlanarak, şikâyet ederek anlatmasıdır.
Örnek: Bir de aldığı gibi getirmesini öğrense. (Yakınma)
Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım. (Hayıflanma)
Hayıflanma – üzülmektir.
Yakınma    - şikâyet etmektir.

15. Öneri Anlatan Cümleler:
 Öneri, bir sorunu çözmek üzere öne sürülen düşüncelerdir. Tavsiye niteliği taşır.
Örnek: Eğitime yönelik kitaplar, ancak okurların anlayabileceği bir dille hazırlanırsa amacına ulaşır.

17. Eşitliğin Söz Konusu Olduğu Cümleler:
Eşitlik, iki veya daha fazla varlığın eşit olma durumudur.
Örnek: Ekmeği tam ortadan bölüp yaşlı adama verdi.
Çocuklar yemeklerini aynı anda bitirmişti.

18.  Çaresizlik anlatan Cümleler:
Çaresizlik bir sonuca varmak, sıkıntıyı ortadan kaldırmak için çıkar yolun olmamasıdır.
Örnek:  İstesek de istemesek de bu sıkıntıyı çekeceğiz.
Parasızlıktan ne yapacağını bilmiyordu.

19.  Önyargı İçeren Cümleler:
Herhangi bir şey hakkında kişisel izlenimlerden hareketle, önceden edinilmiş olumlu ve olumsuz yargıları içeren cümlelerdir. Önyargıda Peşin hüküm vardır.
Örnek: Bu filmin uluslar arası ödül alması bence bir hayal.
Bence bu kitabın yayımlanışındaki amaç gerçekleşmeyecek.



20. Tasarı Anlatan Cümleler:
Tasarı, bir kimsenin yapmayı düşündüğü şey, olması veya yapılması istenen bir şeyin zihinde aldığı biçimdir.
Örnek: Bakanlığımız, kitap dağıtımı ve tanıtımını bir devlet politikası haline getirmeyi düşünüyor.

21.  Eleştiri İçeren Cümleler:
Bir kişi ya da yapıtın olumlu ve olumsuz yönlerini belirten cümlelerdir. Genellikle olumlu yargı içeren cümlelere beğenme cümlesi, olumsuz yargıları içeren cümlelere de eleştiri cümlesi adını veririz.
Örnek: Özellikle genç sanatçılar dile gereken önemi vermiyorlar. (Eleştiri)
Öykülerin anlatımında bir kuruluk, bir tekdüzelik görülüyor. (Eleştiri)
Halk sanata ilgi duymuyorsa bizim suçumuzdur. (Özeleştiri)

F. ANLATIM BOZUKLUKLARI

Anlatım bozukluklarının türlerini şöyle gruplandırabiliriz:

1. Gereksiz Sözcük Kullanılması:

İyi bir cümlede yeterli sayıda sözcük kullanılır. Başka bir deyişle gereksiz sözcüklere yer verilmez. Çünkü gereksiz sözcük kullanımı cümlenin duruluğunu bozar ve anlatım bozukluğu yaratır.
Bir cümlede gereksiz sözcük bulunduğunu anlamak için, sözcük cümleden çıkarılır. Bu durumda cümlenin anlam ve anlatımında bir bozulma oluyorsa o sözcük gerekli, anlatımında bozulma olmuyorsa ise gereksizdir.

Mecburen karakola gitmek zorunda kaldım.
Araba şu anda yola çıkmak üzere.
Gitmeden önce bir daha ara.

2. Gereksiz Yardımcı Eylem Kullanımı:

“Etmek, olmak, eylemek, kılmak” gibi yardımcı eylemlerin görevi; kendisinden önce gelen isim soylu sözcüğü yüklemleştirmek, ona iş, oluş, hareket ve kılış anlamları katmaktır. İsim soylu sözcük, bir ekle aynı anlamı verecekse; yardımcı eylemin kullanımı gereksizdir.

Sanırım ondan kuşku ettiğimizi anladı.
Sanırım ondan kuşkulandığımızı anladı.
Bizi arayacağını umut etmiştim.
Bizi arayacağını ummuştum.


3. Sözcüğün Yanlış Anlamda Kullanılması:

Dilimizde bazı sözcükler, anlam inceliklerine dikkat edilmeden kullanılır. Sözcükleri kendi anlamını yansıtacak şekilde kullanmamak veya uygun olmayan yerde kullanmak anlatım bozukluğuna yol açar. Böyle bir yanlışa düşmemek için hangi sözcüğün nerede kullanılıp nerede kullanılmayacağını çok iyi bilmek zorundayız.

Ülkenin bunalıma girmesini sağlayan bu tür açıklamalardan kaçınmak gerekir.
Ülkenin bunalıma girmesine neden olan bu tür açıklamalardan kaçınmak gerekir.
Bu tür bilimsel çalışmalar, dilimizin zenginleşmesine neden olacak.
Bu tür bilimsel çalışmalar, dilimizin zenginleşmesine katkıda bulunacak.

Uyarı: “Sağlamak” ya da “katkıda bulunmak” elde edilmesi istenen olumlu bir sonuca ulaşmaktır. İstenmeyen sonuçlar ortaya çıktığında “neden olmak” kullanılır.

4. Birbiriyle Karıştırılan Sözcüklerin Kullanılması:

Kimi sözcükler aynı kökten türediği için yazılış ve okunuş olarak birbirine benzer; ancak bunların anlamları farklıdır. Bu sözcükler karıştırılıp birbirinin yerine kullanılırsa, anlatım bozukluğu ortaya çıkar.

Bu kadar çekimser olmana gerek yok; aralarına katıl, girişken ol.
Bu kadar çekingen olmana gerek yok; aralarına katıl, girişken ol.
Bunca yağmura karşılık barajlarda yeterince su birikmemiş.
Bunca yağmura karşın barajlarda yeterince su birikmemiş.
Bu iki olay arasındaki ayrıntıyı kimse hesaba katmıyor.
Bu iki olay arasındaki ayrımı kimse hesaba katmıyor.

5. Kelimelerin Yanlış Yerde Kullanılması:

Bir cümlede her sözcüğün yerli yerinde, başka bir deyişle her sözcüğün kullanılması gereken yerde olması gerekir. Cümle içindeki bir tek sözcüğün bile yerini değiştirmek farklı anlamlar, farklı yorumlar ve yargılar oluşturur. Kimi zaman da mantıksal tutarsızlıklara yol açar. İyi bir cümlede kelimelerin cümlenin akışına ve anlamına uygun yerlerde kullanılması gerekir. Yoksa ifade değişir, anlatılmak istenen tam söylenemez.
Ekonomik ve sosyal yönden geri kalmış ülkemizin belli bölgelerine kalkınmada öncelik tanınacak.
Ülkemizin ekonomik ve sosyal yönden geri kalmış belli bölgelerine kalkınmada öncelik tanınacak.
Okulu bitirince doktor olarak doğduğu kasabada çalışmaya başladı.
Okulu bitirince doğduğu kasabada doktor olarak çalışmaya başladı.

6. Anlamca Çelişen Sözcüklerin Kullanılması:

Anlamca cümlenin yargısıyla uyuşmayan, cümlede iletilen yargıyla çelişen ya da karşıtlık yaratan sözlerin bir arada kullanılması önemli bir anlatım kusurudur. Anlamları birbirine ters sözcüklerin aynı cümlede kullanılmasıdır. Cümlenin anlamında çelişki, genellikle “kesinlik” ve “olabilirlik” anlamı taşıyan sözlerin bir arada kullanılmasından kaynaklanır.

Kapının önünde tamı tamına üç beş nöbetçi vardı.
Kapının önünde üç beş nöbetçi vardı.
Aşağı yukarı tam üç ay önce benzer bir yazı daha çıkmıştı.
Üç ay önce benzer bir yazı daha çıkmıştı.

7. Mantıksal Tutarsızlık:

Bir cümlede, iletilmek istenen anlamın eksiksiz olabilmesi için düşünce ve mantık son derece önemlidir. İyi bir anlatımda sağlam bir düşünme ve mantık yürütme temel koşuldur. Mantıksal hataları ve tutarsızlıkları içeren cümleler, dil bilgisi kurallarına uygun olsalar bile anlamı ve yargıyı eksiksiz iletmezler. Bu tür yanlışlar genellikle dikkatsizlik sonucu ortaya çıkar.

Önümüzdeki haftanın önemli programlarından bazılarını sizlere hatırlatmaya çalıştık.
Önümüzdeki haftanın önemli programlarından bazılarını sizlere tanıtmaya çalıştık.
Önlem alınmazsa bu hastalık ölüme, hatta kısmi felce neden olabilir.
Önlem alınmazsa bu hastalık kısmi felce, hatta ölüme neden olabilir.

8. Atasözü ve Deyimlerin Yanlış Kullanılması:

Deyim ve atasözleriyle ilgili iki tür yanlışlık yapılabilir:
a) Deyimler ve atasözleri, kalıplaşmış söz gruplarıdır. Bu kalıpların bozulması ve bir sözün yerine eş anlamlısının getirilmesi anlatım bozukluğu yaratır.

b) Bir deyimin ilettiği anlamla, cümlenin taşıdığı anlam arasında bir uyumsuzluğun olması anlatım bozukluğuna neden olur.

Bir koyundan iki deri çıkmaz.
Bir koyundan iki post çıkmaz.
Haydi bakalım seç pirincin taşını.
Haydi bakalım ayıkla pirincin taşını.
Tüm itirazlara göz yummuştu.
Tüm itirazlara kulak tıkamıştı.
Benim verilmeyecek hiçbir hesabım yoktur; başım açıktır.
Benim verilmeyecek hiçbir hesabım yoktur; alnım açıktır.
Çok sevinçliydi. Adeta etekleri tutuşmuştu.
Çok sevinçliydi. Adeta etekleri zil çalmıştı.

9. Noktalama Yanlışları:

Noktalama işaretlerinin eksik ya da yanlış yerde kullanılması; cümleleri bir anlam belirsizliğine sürükleyebileceği gibi cümleden birden fazla anlam çıkmasına da yol açabilir. Bu nedenle noktalama işaretlerinin anlama etkileri ve kullanıldığı yerler iyi bilinmelidir. Yanlış kullanımlar ortaya çıkarsa amaçlanan anlama ulaşmak mümkün olmaz. Bu durumlar da cümlede bir anlatım bozukluğu yaratır.

Yabancı dükkândaki eşyaları beğenmedi.
Yabancı, dükkândaki eşyaları beğenmedi.
Misafir odasına doğru yürüdü.
Misafir, odasına doğru yürüdü.

10. Tamlama Yanlışlıkları:

Sıfat ve isim tamlamalarının aynı tamlanana bağlanması anlatım bozukluğuna yol açar. Çünkü isim tamlamalarında tamlanan iyelik eki aldığı halde, sıfat tamlamalarında tamlanan ek almaz. Dolayısıyla tamlananlar, niteliği farklı olduğundan ortak kullanılamaz.

Kaza yerine birçok askeri ve polis aracı geldi.
Kaza yerine birçok askeri araçla polis aracı geldi.
İhaleye birçok yerli ve yabancı firmalar katıldı.
İhaleye birçok yerli ve yabancı firma katıldı.

11. Eklerin Yanlış Kullanılması:

Bir sözcüğe, gelmesi gereken ekin dışında yanlış bir ekin getirilmesi de kimi zaman anlatım bozukluğuna yol açar.

Her insan çevreyi korumak ve doğanın kirletilmesini önlemek için gerekli duyarlılığı göstermesi gerekir.
Her insanın, çevreyi korumak ve doğanın kirletilmesini önlemek için gerekli duyarlılığı göstermesi gerekir.
Sorun arkadaşlarımızın bizi bu konuda iyi aydınlatmamış olduğundan kaynaklanıyor.
Sorun arkadaşlarımızın bizi bu konuda iyi aydınlatmamış olmasından kaynaklanıyor.

12. Öğe Eksikliklerinden Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları:

a) Yüklem Eksikliği:    
Sinemada sigara ve kabuklu yemiş yenmez.
Sinemada sigara içilmez ve kabuklu yemiş yenmez.
Çok az veya hiç çalışmadan sınava girdiler.
Çok az çalışarak veya hiç çalışmadan sınava girdiler.

b) Özne Eksikliği:
Annemin sinirleri epeyce bozulmuş ve çok üzülmüştü.
Annemin sinirleri epeyce bozulmuş ve annem çok üzülmüştü.
Kitaptaki yanlışlar düzeltilecek ve ikinci baskıya girecek.
Kitaptaki yanlışlar düzeltilecek ve kitap ikinci baskıya girecek.

Özne Yüklem Uyumsuzluğu (Uyuşmazlığı):

İyi bir cümlede tekillik-çoğulluk, olumluluk-olumsuzluk ve şahıs bakımından özne ile yüklem arasında bir uyum olması gerekir. Eğer özne ile yüklem arasında bir uyum yoksa anlatım bozukluğu olur.

* Cümlede özne tekilse yüklem de tekil; özne çoğulsa yüklem de çoğul olur.
Kardeşim bugün evde kalacak.
Özne Tekil                    Yüklem Tekil
Dostlar yıllar sonra bir araya geldiler.
Özne Çoğul                               Yüklem Çoğul

* Bitki, hayvan, organ, cansız varlıklar ve zaman adları, çoğul özne olarak kullanıldığında yüklem tekil olur.
Meyveler bu yıl geç çiçek açtı.
Özne bitki çoğul       Yüklem tekil
Köpekler sabaha kadar havladı.
Özne hayvan çoğul           Yüklem tekil

* Söze saygı, alay ya da küçümseme anlamı katılmak istenirse özne tekil, yüklem çoğul olur.
Beyefendi hala kalkmadılar mı?
Özne tekil           Yüklem çoğul
Ayşe Hanım henüz gelmediler.
Özne tekil                  Yüklem çoğul

c) Nesne Eksikliği:
Kızına sarıldı, doyasıya öptü.
Kızına sarıldı, onu doyasıya öptü.
Buna ancak öğretmen karar verir ve uygular.
Buna ancak öğretmen karar verir ve bunu uygular.

d) Dolaylı Tümleç Eksikliği:
Nazlı kardeşini çok sever, sık sık armağanlar alırdı.
Nazlı kardeşini çok sever, ona sık sık armağanlar alırdı.
Alanya’yı çok sevmişti, dönmeyi düşünmüyordu.
Alanya’yı çok sevmişti, Alanya’dan dönmeyi düşünmüyordu.

e) Zarf Tümleci Eksikliği:
Her zaman senin yanındayım, seni yalnız bırakmayacağım.
Her zaman senin yanındayım, hiçbir zaman seni yalnız bırakmayacağım.
Hiçbir zaman kendini düşünmedi, ailesinin mutluluğu için çalıştı.
Hiçbir zaman kendini düşünmedi, her zaman ailesinin mutluluğu için çalıştı.

f) Edat Tümleci Eksikliği:
Eşimi çok severim; her konuda çok iyi anlaşırız.
Eşimi çok severim; onunla her konuda çok iyi anlaşırız.
Bu güçlüklere nasıl göğüs gerdi, nasıl başa çıktı?
Bu güçlüklere nasıl göğüs gerdi, bu güçlüklerle nasıl başa çıktı?

13. Ek Fiil Eksikliğinden Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları:

Sıralı isim cümlelerinde ek fiilin kullanılmaması anlatım bozukluğu oluşturur.
            Bakışları güzel; ama dostça değildi.
Bakışları güzeldi; ama dostça değildi.
Hava açık; ama sıcak değildi.
Hava açıktı; ama sıcak değildi.


Türk Edebiyatı – Dil ve Anlatım Dersleri İçin Kaynak Site


 

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

sponsor reklamı

SPONSOR REKLAMI

derskonumesnk