Türk Edebiyatı Yazarlarından Çaresizliği En İyi Anlatan 28 Söz, güncel edebiyat, ÇARESİZLİKLE ALAKALI SÖZLER, ÇARESİZLİĞİ ANLATAN SÖZLER, YAZARLARDAN ÇARESİZLİK SÖZLERİ,
Türk Edebiyatı Yazarlarından Çaresizliği En İyi Anlatan 28 Söz
kaynak: http://www.yorgoderki.net/
Türk Edebiyatı Yazarlarından Çaresizliği En İyi Anlatan 28 Söz
Bazen, içinde bulunduğu çaresizlik çığ gibi büyüyor. Büyüyor da nefes alamıyorsun o çaresizliğin içerisinde. Seni anlayacak birilerine sığınmak istiyorsun, olmuyor… Kelimeler düğüm düğüm oluyor, konuşamıyorsun. Tam o sırada kitaplara sığınıyorsun. Kendini buluyorsun her cümlede, satır satır…
İşte Edebiyatımızın En Ünlü Yazarlarından İliklerimize Kadar Hissettiğimiz Çaresizliği Anlatan 28 Söz:
#1
Sonra çıkıyorsun dışarı,
bakıyorsun güneş hala tepede.
Yıllardır kurduğun cümleyi bilmem kaçıncı kez kuruyorsun:
“Ne yapalım, kısmet değilmiş…”
bakıyorsun güneş hala tepede.
Yıllardır kurduğun cümleyi bilmem kaçıncı kez kuruyorsun:
“Ne yapalım, kısmet değilmiş…”
Sabahattin Ali
#2
Bekle dedi, gitti.
Ben beklemedim, o da gelmedi…
Ölüm gibi bir şey oldu,
ama kimse ölmedi…
Ben beklemedim, o da gelmedi…
Ölüm gibi bir şey oldu,
ama kimse ölmedi…
Özdemir Asaf
#3
Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni.
İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım;
Kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.
Kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.
Oğuz Atay
#4
Her insan kendisi olması karşılığında topluma bir bedel öder.
Az ya da çok ama mutlaka bir bedel…
Kimse bedelsiz kendi olamaz.
Bu bedel çoğu kez yalnızlıktır…
Az ya da çok ama mutlaka bir bedel…
Kimse bedelsiz kendi olamaz.
Bu bedel çoğu kez yalnızlıktır…
Murathan Mungan
#5
Kurtulmaya gelmedik dünyaya. Daha da saplanmak için buradayız. Dibine kadar. Onun için çürüyor bedenlerimiz ölünce.
Hakan Günday
#6
Adın üç kez geçti saçma sapan bir filmde
Yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu
Otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime
“Anne” dedim, hadi çay koy da içelim…
Yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu
Otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime
“Anne” dedim, hadi çay koy da içelim…
Ali Lidar
#7
Hayatım bir film olsaydı,
izlerken ya uyuyakalır ya da yarısında çıkardım.
izlerken ya uyuyakalır ya da yarısında çıkardım.
Murat Menteş
#8
Elinden bir şey gelmemenin acısını iniş takımları olmayan melekler bilir.
Bir arabanın farlarına kilitlenip kalmış sincaplar bilir.
Suyun dibine ağır ağır çöken taşlar bilir.
Bir arabanın farlarına kilitlenip kalmış sincaplar bilir.
Suyun dibine ağır ağır çöken taşlar bilir.
Matkapla göğsünün ortasına açılmış bir pencere düşün. Perdeyi aralayıp kendi yarandan bakıyorsun dünyaya.
Eskisi gibi acımıyor ve de asıl bu acıtıyor…
Eskisi gibi acımıyor ve de asıl bu acıtıyor…
Emrah Serbes
#9
İnsan çok yalnızken, bir tane daha kendinden doğuruyordu içinde;
“Korkma” desin diye…
“Korkma” desin diye…
Ece Temelkuran
#10
Ömrüm boyunca, ikinci el eşya satan bir dükkanın vitrinine bakar gibi baktım hayatıma.
Yekta Kopan
#11
Sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, namus anlayışınızla, başarı anlayışınızla hiç bağdaşan yanım yok.
Aranızda dolaşmak için giyiniyorum. Hem de iyi giyiniyorum. İyi giyinene iyi yer verdiğiniz için.
Aranızda dolaşmak için çalışıyorum. İstediğimi çalışmama izin vermediğiniz için. İçgüdülerimi hiçbir işte uygulamama izin vermediğiniz için. Hiçbir çaba harcamadan bunları yapabiliyorum, bir şey yapıldı sanıyorsunuz.
Yaşamım boyunca içimi kemirttiniz. Evlerinizle. Okullarınızla. İşyerlerinizle. Özel ya da resmi kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz.
Ölmek istedim, dirilttiniz. Yazı yazmak istedim, aç kalırsın dediniz. Aç kalmayı denedim, serum verdiniz. Delirdim, kafama elektrik verdiniz. Hiç aile olmayacak insanla bir araya geldim, gene aile olduk. Ben bütün bunların dışındayım…
Aranızda dolaşmak için giyiniyorum. Hem de iyi giyiniyorum. İyi giyinene iyi yer verdiğiniz için.
Aranızda dolaşmak için çalışıyorum. İstediğimi çalışmama izin vermediğiniz için. İçgüdülerimi hiçbir işte uygulamama izin vermediğiniz için. Hiçbir çaba harcamadan bunları yapabiliyorum, bir şey yapıldı sanıyorsunuz.
Yaşamım boyunca içimi kemirttiniz. Evlerinizle. Okullarınızla. İşyerlerinizle. Özel ya da resmi kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz.
Ölmek istedim, dirilttiniz. Yazı yazmak istedim, aç kalırsın dediniz. Aç kalmayı denedim, serum verdiniz. Delirdim, kafama elektrik verdiniz. Hiç aile olmayacak insanla bir araya geldim, gene aile olduk. Ben bütün bunların dışındayım…
Tezer Özlü
#12
Sustu… Konuşmak gereksizdi. Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti.
Biliyordu,
Anlamazlardı…
Biliyordu,
Anlamazlardı…
Yusuf Atılgan
#13
İnsanlar kötüydü, kitaplara sığındım…
Cemil Meriç
#14
Mektepteyken hayallerimiz olmayacak rüyalarla doludur. Sonra hayat birer birer onların icaplarına bakar.
Reşat Nuri Güntekin
#15
Kaybettiğim şey benim için o kadar büyüktü ki ilk önceleri bunu bir türlü anlayamadım. Ne de hayatımdaki neticesini ölçebildim. Sade içimde simsiyah çok ağır bir şeyle dolaştım durdum. Sonra bu haraplığa daha başka bir duygu, bir çeşit kurtuluş duygusu karıştı. Bir baskıdan kurtulmuştum. Emine bir daha ölemezdi. Hatta hastalanamazdı da. Orada zihnimin bir köşesinde olduğu gibi kalacaktı. Hayatımda birçok şeyler daha beni korkutabilir, başıma türlü felaket gelebilirdi. Fakat en müthişi, onu kaybetmek ihtimali ve bunun korkusu artık yoktu. Her an onun hastalığının arasından etrafa bakmayacak, o azapla yaşamayacaktım.”
‘Olabilecek şeylerin en kötüsü olmuştu. artık hürdüm.’
Ahmet Hamdi Tanpınar
#16
İnsanlar tuhaftır; fena bir şey yapmakta olduklarını hissedecek olurlarsa, mutlaka en evvel vicdanlarını susturacak bir sebep bulurlar.
Halid Ziya Uşaklıgil
#17
Yatağına yatınca yüreğinin sesinden uyuyamıyorsan, anla ki yalnızsın.
Yanında kim olursa olsun…
Yanında kim olursa olsun…
Aziz Nesin
#18
”Bu toplumu haklı çıkarmadan ölmenin bir yolunu bulmalıyım diye düşünüyorum. Akciğer kanserinden ölsem çok sigara içiyordu diyecekler. Sirozdan ölsem çok içki içiyordu diyecekler. Araba çarpsa, herhalde hafif içkiliydi, şoför haklıdır diyecekler. Türkiye’de intihar da edilmez. İlaç ve içki şişelerinin kapakları açılmaz, su gelmeyebilir, hava gazı gelmeyebilir, tren vaktinde gelmez, atamazsın kendini altına.”
Tomris Uyar
#19
Koşarsın koşarsın da varamazsın hani;
İçindeki umut varamadığın kadar büyür.
Hasan Ali Toptaş
#20
Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
Seyir defterini başkası yazsın.
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
Beni o limana çıkaramazsın…
Seyir defterini başkası yazsın.
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
Beni o limana çıkaramazsın…
Nazım Hikmet
#21
Hayat ne garip değil mi? Birisi “Arabamı hazırlayın” diyebilirken, diğeri “Abi 25 kuruş eksik, binebilir miyim?” diyor.
Can Dündar
#22
Vücudunun %70’i su olan bir canlının nasıl olur da içi yanar?
Ece Ayhan
#23
Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü, kör oldum.
Yıkadılar, aldılar, götürdüler.
Babamdan ummazdım bunu kör oldum.
Benim bir kere öldü, kör oldum.
Yıkadılar, aldılar, götürdüler.
Babamdan ummazdım bunu kör oldum.
Cemal Süreya
#24
Ömür dediğimiz nedir ki?
Çay bardakta,
soğuyana dek geçen zaman…
Çay bardakta,
soğuyana dek geçen zaman…
Can Yücel
#25
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır.
Üşüyorum, kapama gözlerini…
Ahmed Arif
#26
Ben incecik bir yazıydım, sana döküldüm,
sana yazıldım. Katlandığında kendine sen,
ben içinde kaldım,
bir papatya kurusu gibi dilsizim işte.
sana yazıldım. Katlandığında kendine sen,
ben içinde kaldım,
bir papatya kurusu gibi dilsizim işte.
Birhan Keskin
#27
Ama yazgısını yaldızlı çokomel kağıtları gibi, tırnaklarıyla düzeltemiyor insan.
Didem Madak
#28
Resulullah Azrail’i yolda görse tanırdı;
ben Azrail’i annemin yanında görseydim ona bir çift lafım olurdu,
derdim ki şimdi yani af edersin ama o sıktığın annemin gırtlağı.
Resulullah olsa ona bunları söylesem o bana gülümserdi;
O bana gülümserdi ben ona derdim ki, “Anam babam yoluna feda olsun ey Allah’ın Resulü; fakat şu koca melek, annemin gırtlağını sıkıyor, bir şeyler yapamaz mıyız?”
Resulullah orada olsaydı annemin elini tutardı derdi ki “Kızım ha gayret!”;
Ben orada olsaydım annemin elini tutardım ve derdim ki “Anneciğim, ölmesen?”
ben Azrail’i annemin yanında görseydim ona bir çift lafım olurdu,
derdim ki şimdi yani af edersin ama o sıktığın annemin gırtlağı.
Resulullah olsa ona bunları söylesem o bana gülümserdi;
O bana gülümserdi ben ona derdim ki, “Anam babam yoluna feda olsun ey Allah’ın Resulü; fakat şu koca melek, annemin gırtlağını sıkıyor, bir şeyler yapamaz mıyız?”
Resulullah orada olsaydı annemin elini tutardı derdi ki “Kızım ha gayret!”;
Ben orada olsaydım annemin elini tutardım ve derdim ki “Anneciğim, ölmesen?”
Ah Muhsin Ünlü