NEDİM SEÇME GAZELLER, GAZEL ÖRNEKLERİ NEDİM, NEDİMDEN GAZEL ÖRNEKLERİ, NEDİM GAZELLERİ, GAZEL ÖRNEKLERİ NEDİM,
DİVAN ŞAİRLERİ
Nedîm'den Örnekler
NEVRUZÎYE
Hoşâ mübarek ü mesud ruz-i ferruh-dem
Zihi küşade ve dil-keş zamane-i hurrem
Bu ruz odur ki revadır makam-i hizmetde
Siphr-i pîr-i kuhlen-salin ola kameti ham
Bu ruz odur ki sabahında sad safa muzmer
Bu ruz odur ki mesasında bin ferah müdgam
Bu ruz odur ki sezadır olsa bir demine
Feda zamane-i sad Baykara vü müdde-i Cem
Bu ruz odur ki bu salin içinde rifatle
Bakılsa şöyle numayan durur misal-i âlem
Bu ruz odur ki anı takvim-i asman içre
Nişanlandı yine Bicis alıp eline kalem
Bu ruz odur ki yazıp namını flek ikbal
Dü nokta-veş kodu kaf üzre Ferkadana hem
Bu ruz odur ki onun sebhu talât-i canan
Şebi o talât-i zibada zülf-i ham
Bu ruz odur ki revadır anı müsahib-i çarh
Celâle medbe-i tarih edip kıla mu’lem
Bu ruz odur ki bu sal içre sadr-i zi-şana
Keremle eyledi teşrif Asaf-ı âzam
GAZEL
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana
Mey süzülmüş şişeden ruhsâr-ı al olmuş sana
Bûy-i gül taktîr olunmuş nâzın işlenmiş ucu
Biri olmuş hoy birisi dest-mâl olmuş sana
Sihr ü efsûn ile dolmuştur derûnun ey kalem
Zülfü Hârut’un demek mümkin ki nâl olmuş sana
Şöyle gird olmuş fireng-istan birikmiş bir yere
Sonra gelmiş gûşe-i ebrûda hâl olmuş sana
Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin demiş
El-amân ey dil ne müşkilter suâl olmuş sana
Sen ne câmın mestisin âyâ kimin hayrânısın
Kendin aldırdın gönül noldun ne hâl olmuş sana
Leblerin mecrûh olur dendân-ı sîn-i bûseden
La’lin öptürmek bu hâletle muhâl olmuş sana
Yok bu şehr içre senin vasf ettiğin dil-ber Nedîm
Bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana
açıklaması
Nezaket, kuyumcuların altını tel halinde incelttiği araçtan (haddeden) geçerek senin boyunu posunu oluşturmuş. Şarap, şişeden süzülerek yanağındaki allığı oluşturmuş.
Gülün kokusu damıtılmış nâzın ucu mendil gibi işlenmiş: biri huyunu biri mendilini oluşturmuş.
Sen öyle büyülü şeyler yazıyorsun ki ey kalem, büyücü Harut'un saçı senin kalemini oluşturmuş.
Senin kaşının kenarındaki ben bütün Avrupa ülkelerinin güzel kızlarına denktir.
O putatapan sana “Şarap içer misin?” diye sormuş. Aman yarabbi, ne zor, çözülmesi ne güç bir soru sormuş sana. (Tezat sanatı var. Bir yandan sevgili şarap sunuyor, diğer yandan ise Müslüman ve şarap yasak).
Sen hangi kadehten sarhoş olmuşsun, acaba kime hayransın? Ey gönül, ona sen bağlandın, ne oldun, bu halin nedir? (Bunu sen istemedin mi?)
Dudakların “sin” harfinin dişlerinden dolayı yaralanır (Senin dudakların o kadar naziktir ki, “bûse” sözcüğündeki “sin” harfinin dişi andırır başlangıcından dolayı yaralanır). Bu yüzden, ateş gibi kırmızı olan o dudaklarını öpmek imkansızdır.
Ey Nedim! Senin anlattığın gibi böyle güzel bir kadın bu şehirde yok. Olsa olsa sana bir perinin yüzü görünmüştür.
GAZEL
Sînede evvel ne muhrik ârzûlar vâr idi
Lebde ser-keş âhlar âteşli hûlar vâr idi
Böyle bî-hâlet değildi gördüğüm sahrâ-yı aşk
Anda mecnûn bîdler dîvâne cûlar vâr idi
Ben bugün bir nev-bahâr-ı hüsn ü ân seyreyledim
Tarf-ı destârında sünbül gibi mûlar vâr idi
Sen yine bir nev-niyâz âşık mı peydâ eyledin
Kûyuna yer yer dökülmüş âb-ı rûlar vâr idi
Ey Nedîm ey bülbül-i şeydâ niçün hâmûşsun
Sende evvel çok nevâlar güft ü gûlar vâr idi
ŞARKI
Bir safâ bahşedelim gel şu dil-i nâ-şâda
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’d-âbâd’a
İşte üç çifte kayık iskelede âmâde
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’d-âbâd’a
Gülelim oynayalım kâm alalım dünyâdan
Mâ’-i Tesnîm içelim Çeşme-i Nev-peydâdan
Görelim âb-ı hayât akdığın ejderhâdan
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’d-âbâd’a
Geh varub havz kenârında hırâmân olalım
Geh gelüb Kasr-ı Cinân seyrine hayrân olalım
Gah şarkî okuyub gâh gazel-hân olalım
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’d-âbâd’a
İzn alub Cum’a namâzına deyu mâderden
Bir gün uğrulayalım çerh-i sitem-perverden
Dolaşub iskeleye doğru nihân yollardan
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’d-âbâd’a
Bir sen ü bir ben ü bir murib-i pâkîze-edâ
İznin olursa eğer bir de Nedîm-i şeydâ
Gayrı yârânı bugünlük edib ey şûh fedâ
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’d-âbâd’a
MÜSTEZÂD
Ey şûh-i kerem-pîşe dil-i zâr senindir
Yok minnetin aslâ
Ey kân-ı güher anda ne kim var senindir
Pinhân ü hüveydâ
Sen kim gelesin meclise bir yer mi bulunmaz
Baş üzre yerin var
Gül goncesisin gûşe-i destar senindir
Gel ey gül-i ra’nâ
Neylersin edip bir iki gün bâr-ı cefâya
Sabreyle de sonra
Peymâne senin hâne senin yâr senindir
Ey dil tek ü tenha
Bir bûse-i can bahşına ver nakd-i hayâtı
Gel kaail olursa
Senden yanadır söz yine bâzâr senindir
Ey âşık-ı şeydâ
Çeşmânı siyeh-mest-i sitem kâkülü pür-ham
Ebrûları pür-çîn
Benzer ki bu dil-dâr-ı cefâ-kâr senindir
Bî-çâre Nedîmâ
DİVAN ŞAİRLERİ
Nedîm'den Örnekler
NAZ İLE BENDEN KAÇAN YAR Çoktan ey saki gelip sinemde mihman olmadın
Derdime destindeki sagarla derman olmadın
Mahsın mehden güzelsin belki amma neyleyim
Ah bir şeb burc-i ağuşumda taban olmadın
Hayli demdir ki belin koçmağa kasd etdikçe ben
Naz ile benden yine bana girizan olmadın
Kande buldun böyle dil-keş nazmı hayranım Nedim
Cam-ı mey nuş etmedin hem-bezm-i canan olmadın
GAZELİN AÇIKLAMASI
Ey saki çoktandır gelip göğsümde misafir olmadın; elindeki kadehle derdime derman olmadın.
Aysın, belki aydan da güzelsin ama neyleyim, ah! Bir gece kucağımın burcunda parlamadın.
Ben epey zamandır beline sarılmayı kasdettikçe, naz ile benden yine bana kaçmadın.
Nedim! Böyle gönül çekici şiiri nerde buldun? Hayranım, oysa şarap içmedin, sevgilinle içki meclisinde bulunmadın
GAZEL
Afet-i can dediler gamze-i celladın için
Nahl-i gül söylediler kamet-i şimşadın için
Yazdı çün kilk-i kaza fitne vü âşûb emrin
Ara yerini açık koydu senin adın için
Çeşm-i ebrûya kafa-dârsın ey zülf-i siyah
Sen ne kafirsin o kafirlere imdadın için
Sen ki bülbül gül için nâle edersin bî-ferd
Seni gülden ayırır nâle vü feryadın için
Hey nesin sen ki duyup handeni kûh-sârda kebk
Katı âvâz ile tahsîn okur üstadın için
Çokdan ey kilk-i Nedimâ niçin oldun hâmûş
Bizi hasrette kodun nazm-ı vev-îcâdın için
GAZEL
Bir nîm neş'e say bu cihânın bahârını
Bir sâgar-ı keşîdeye tut lâle-zârını
....
Bir dem mi var ki âh ederek anmaya gönül
Ey serv-kad seninle geçen rûzigârını
Şevk-ı tamâm va'de-i ferdâyı dinlemez
Reşk ana kim cihanda bugün buldu yârını
İran zemine tuhfemiz olsun bu nev gazel
İrgürsün İsfahân'a Sıtanbul diyârını
Düşmen ne denlü saht ise de şâd ol ey Nedîm
Seng üzre gösterir zer-i kâmil iyârını
GAZEL
Bir söz dedi cânan ki kerâmet var içinde
Dün giceye dâir bir işâret var içinde
Mey-hâne mukassi görünür taşradan ammâ
Bir başka ferah başka letâfet var içinde
Eyvâh o üç çifte kayık aldı karârım
Şarkı okuyup geçti bir âfet var içinde
Olmakta derûnunda hevâ âteş -i sûzan
Nâyın diyebilmem ki ne hâlet var içinde
Ey şûh Nedîmâ ile bir seyrin işittik
Tanhâca varıp Göksu'ya işret var içinde
GAZEL
Tahammül mülkünü yıktın Hulagu Han mısın kafir
Aman dünyayı yaktın ateş-i suzan mısın kafir
Kız oğlan nazı nazın şehlevend avazı avazın
Belasın ben de bilmem kız mısın oğlan mısın kafir
Ne ma'na gösterir duşundaki ol ateşin atlas
Ki ya'ni şule-i cansuz-ı hüsn ü an mısın kafir
Nedir bu gizli gizli ahlar çak-i giribanlar
Aceb bir şuha sende aşık-ı nalan mısın kafir
Sana kimisi canım kimi cananım deyü söyler
Nesin sen doğru söyle can mısın canan mısın kafir
Şarab-ı ateşinin keyfi rüyun şul'elendirmiş
Bu haletle çerağ-ı meclis-i mestan mısın kafir
Niçin sık sık bakarsın öyle mirat-ı mücellaya
Meğer sen dahi kendi hüsnüne hayran mısın kafir
Nedim-i zarı bir kafir esir etmiş işitmiştim
Sen ol cellad-ı din ol düşmeni iman mısın kafir
GAZEL
Murâdın anlarız ol gamzenin iz'anımız vardır
Belî söz bilmeziz amma biraz irfanımız vardır
O şuhun sunduğu peymaneyi reddetmeziz elbet
Anınla böylece ahd etmişiz peymanımız vardır
Münasibdir dana ey tıfl-ı nazım hüccetin al gel
Beşiktaş'a yakın bir hane-i viranımız vardır
Elin koy sine-i billura rahm et aşıka zira
Beyaz üzre bizim de pençe bir fermanımız vardır
Güzel sevmekde zahid müşgilin var ise bizden sor
Bizim ol fende çok tahkikimiz itkanımız vardır
Koçup her şeb miyanın canına can katmada ağyar
Be hey zalim sen insaf et bizim de canımız vardır
Sıkılma bezme gel bî-gâne yok da'vetlimiz ancak
Nedimâ bendeniz bir dâhi sultanımız vardır
DİVAN ŞAİRLERİ
Nedîm'den Örnekler
NEVRUZÎYE
Hoşâ mübarek ü mesud ruz-i ferruh-dem
Zihi küşade ve dil-keş zamane-i hurrem
Bu ruz odur ki revadır makam-i hizmetde
Siphr-i pîr-i kuhlen-salin ola kameti ham
Bu ruz odur ki sabahında sad safa muzmer
Bu ruz odur ki mesasında bin ferah müdgam
Bu ruz odur ki sezadır olsa bir demine
Feda zamane-i sad Baykara vü müdde-i Cem
Bu ruz odur ki bu salin içinde rifatle
Bakılsa şöyle numayan durur misal-i âlem
Bu ruz odur ki anı takvim-i asman içre
Nişanlandı yine Bicis alıp eline kalem
Bu ruz odur ki yazıp namını flek ikbal
Dü nokta-veş kodu kaf üzre Ferkadana hem
Bu ruz odur ki onun sebhu talât-i canan
Şebi o talât-i zibada zülf-i ham
Bu ruz odur ki revadır anı müsahib-i çarh
Celâle medbe-i tarih edip kıla mu’lem
Bu ruz odur ki bu sal içre sadr-i zi-şana
Keremle eyledi teşrif Asaf-ı âzam
GAZEL
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana
Mey süzülmüş şişeden ruhsâr-ı al olmuş sana
Bûy-i gül taktîr olunmuş nâzın işlenmiş ucu
Biri olmuş hoy birisi dest-mâl olmuş sana
Sihr ü efsûn ile dolmuştur derûnun ey kalem
Zülfü Hârut’un demek mümkin ki nâl olmuş sana
Şöyle gird olmuş fireng-istan birikmiş bir yere
Sonra gelmiş gûşe-i ebrûda hâl olmuş sana
Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin demiş
El-amân ey dil ne müşkilter suâl olmuş sana
Sen ne câmın mestisin âyâ kimin hayrânısın
Kendin aldırdın gönül noldun ne hâl olmuş sana
Leblerin mecrûh olur dendân-ı sîn-i bûseden
La’lin öptürmek bu hâletle muhâl olmuş sana
Yok bu şehr içre senin vasf ettiğin dil-ber Nedîm
Bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana
açıklaması
Nezaket, kuyumcuların altını tel halinde incelttiği araçtan (haddeden) geçerek senin boyunu posunu oluşturmuş. Şarap, şişeden süzülerek yanağındaki allığı oluşturmuş.
Gülün kokusu damıtılmış nâzın ucu mendil gibi işlenmiş: biri huyunu biri mendilini oluşturmuş.
Sen öyle büyülü şeyler yazıyorsun ki ey kalem, büyücü Harut'un saçı senin kalemini oluşturmuş.
Senin kaşının kenarındaki ben bütün Avrupa ülkelerinin güzel kızlarına denktir.
O putatapan sana “Şarap içer misin?” diye sormuş. Aman yarabbi, ne zor, çözülmesi ne güç bir soru sormuş sana. (Tezat sanatı var. Bir yandan sevgili şarap sunuyor, diğer yandan ise Müslüman ve şarap yasak).
Sen hangi kadehten sarhoş olmuşsun, acaba kime hayransın? Ey gönül, ona sen bağlandın, ne oldun, bu halin nedir? (Bunu sen istemedin mi?)
Dudakların “sin” harfinin dişlerinden dolayı yaralanır (Senin dudakların o kadar naziktir ki, “bûse” sözcüğündeki “sin” harfinin dişi andırır başlangıcından dolayı yaralanır). Bu yüzden, ateş gibi kırmızı olan o dudaklarını öpmek imkansızdır.
Ey Nedim! Senin anlattığın gibi böyle güzel bir kadın bu şehirde yok. Olsa olsa sana bir perinin yüzü görünmüştür.
GAZEL
Sînede evvel ne muhrik ârzûlar vâr idi
Lebde ser-keş âhlar âteşli hûlar vâr idi
Böyle bî-hâlet değildi gördüğüm sahrâ-yı aşk
Anda mecnûn bîdler dîvâne cûlar vâr idi
Ben bugün bir nev-bahâr-ı hüsn ü ân seyreyledim
Tarf-ı destârında sünbül gibi mûlar vâr idi
Sen yine bir nev-niyâz âşık mı peydâ eyledin
Kûyuna yer yer dökülmüş âb-ı rûlar vâr idi
Ey Nedîm ey bülbül-i şeydâ niçün hâmûşsun
Sende evvel çok nevâlar güft ü gûlar vâr idi
ŞARKI
Bir safâ bahşedelim gel şu dil-i nâ-şâda
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’d-âbâd’a
İşte üç çifte kayık iskelede âmâde
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’d-âbâd’a
Gülelim oynayalım kâm alalım dünyâdan
Mâ’-i Tesnîm içelim Çeşme-i Nev-peydâdan
Görelim âb-ı hayât akdığın ejderhâdan
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’d-âbâd’a
Geh varub havz kenârında hırâmân olalım
Geh gelüb Kasr-ı Cinân seyrine hayrân olalım
Gah şarkî okuyub gâh gazel-hân olalım
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’d-âbâd’a
İzn alub Cum’a namâzına deyu mâderden
Bir gün uğrulayalım çerh-i sitem-perverden
Dolaşub iskeleye doğru nihân yollardan
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’d-âbâd’a
Bir sen ü bir ben ü bir murib-i pâkîze-edâ
İznin olursa eğer bir de Nedîm-i şeydâ
Gayrı yârânı bugünlük edib ey şûh fedâ
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’d-âbâd’a
MÜSTEZÂD
Ey şûh-i kerem-pîşe dil-i zâr senindir
Yok minnetin aslâ
Ey kân-ı güher anda ne kim var senindir
Pinhân ü hüveydâ
Sen kim gelesin meclise bir yer mi bulunmaz
Baş üzre yerin var
Gül goncesisin gûşe-i destar senindir
Gel ey gül-i ra’nâ
Neylersin edip bir iki gün bâr-ı cefâya
Sabreyle de sonra
Peymâne senin hâne senin yâr senindir
Ey dil tek ü tenha
Bir bûse-i can bahşına ver nakd-i hayâtı
Gel kaail olursa
Senden yanadır söz yine bâzâr senindir
Ey âşık-ı şeydâ
Çeşmânı siyeh-mest-i sitem kâkülü pür-ham
Ebrûları pür-çîn
Benzer ki bu dil-dâr-ı cefâ-kâr senindir
Bî-çâre Nedîmâ
DİVAN ŞAİRLERİ
Nedîm'den Örnekler
NAZ İLE BENDEN KAÇAN YAR Çoktan ey saki gelip sinemde mihman olmadın
Derdime destindeki sagarla derman olmadın
Mahsın mehden güzelsin belki amma neyleyim
Ah bir şeb burc-i ağuşumda taban olmadın
Hayli demdir ki belin koçmağa kasd etdikçe ben
Naz ile benden yine bana girizan olmadın
Kande buldun böyle dil-keş nazmı hayranım Nedim
Cam-ı mey nuş etmedin hem-bezm-i canan olmadın
GAZELİN AÇIKLAMASI
Ey saki çoktandır gelip göğsümde misafir olmadın; elindeki kadehle derdime derman olmadın.
Aysın, belki aydan da güzelsin ama neyleyim, ah! Bir gece kucağımın burcunda parlamadın.
Ben epey zamandır beline sarılmayı kasdettikçe, naz ile benden yine bana kaçmadın.
Nedim! Böyle gönül çekici şiiri nerde buldun? Hayranım, oysa şarap içmedin, sevgilinle içki meclisinde bulunmadın
GAZEL
Afet-i can dediler gamze-i celladın için
Nahl-i gül söylediler kamet-i şimşadın için
Yazdı çün kilk-i kaza fitne vü âşûb emrin
Ara yerini açık koydu senin adın için
Çeşm-i ebrûya kafa-dârsın ey zülf-i siyah
Sen ne kafirsin o kafirlere imdadın için
Sen ki bülbül gül için nâle edersin bî-ferd
Seni gülden ayırır nâle vü feryadın için
Hey nesin sen ki duyup handeni kûh-sârda kebk
Katı âvâz ile tahsîn okur üstadın için
Çokdan ey kilk-i Nedimâ niçin oldun hâmûş
Bizi hasrette kodun nazm-ı vev-îcâdın için
GAZEL
Bir nîm neş'e say bu cihânın bahârını
Bir sâgar-ı keşîdeye tut lâle-zârını
....
Bir dem mi var ki âh ederek anmaya gönül
Ey serv-kad seninle geçen rûzigârını
Şevk-ı tamâm va'de-i ferdâyı dinlemez
Reşk ana kim cihanda bugün buldu yârını
İran zemine tuhfemiz olsun bu nev gazel
İrgürsün İsfahân'a Sıtanbul diyârını
Düşmen ne denlü saht ise de şâd ol ey Nedîm
Seng üzre gösterir zer-i kâmil iyârını
GAZEL
Bir söz dedi cânan ki kerâmet var içinde
Dün giceye dâir bir işâret var içinde
Mey-hâne mukassi görünür taşradan ammâ
Bir başka ferah başka letâfet var içinde
Eyvâh o üç çifte kayık aldı karârım
Şarkı okuyup geçti bir âfet var içinde
Olmakta derûnunda hevâ âteş -i sûzan
Nâyın diyebilmem ki ne hâlet var içinde
Ey şûh Nedîmâ ile bir seyrin işittik
Tanhâca varıp Göksu'ya işret var içinde
GAZEL
Tahammül mülkünü yıktın Hulagu Han mısın kafir
Aman dünyayı yaktın ateş-i suzan mısın kafir
Kız oğlan nazı nazın şehlevend avazı avazın
Belasın ben de bilmem kız mısın oğlan mısın kafir
Ne ma'na gösterir duşundaki ol ateşin atlas
Ki ya'ni şule-i cansuz-ı hüsn ü an mısın kafir
Nedir bu gizli gizli ahlar çak-i giribanlar
Aceb bir şuha sende aşık-ı nalan mısın kafir
Sana kimisi canım kimi cananım deyü söyler
Nesin sen doğru söyle can mısın canan mısın kafir
Şarab-ı ateşinin keyfi rüyun şul'elendirmiş
Bu haletle çerağ-ı meclis-i mestan mısın kafir
Niçin sık sık bakarsın öyle mirat-ı mücellaya
Meğer sen dahi kendi hüsnüne hayran mısın kafir
Nedim-i zarı bir kafir esir etmiş işitmiştim
Sen ol cellad-ı din ol düşmeni iman mısın kafir
GAZEL
Murâdın anlarız ol gamzenin iz'anımız vardır
Belî söz bilmeziz amma biraz irfanımız vardır
O şuhun sunduğu peymaneyi reddetmeziz elbet
Anınla böylece ahd etmişiz peymanımız vardır
Münasibdir dana ey tıfl-ı nazım hüccetin al gel
Beşiktaş'a yakın bir hane-i viranımız vardır
Elin koy sine-i billura rahm et aşıka zira
Beyaz üzre bizim de pençe bir fermanımız vardır
Güzel sevmekde zahid müşgilin var ise bizden sor
Bizim ol fende çok tahkikimiz itkanımız vardır
Koçup her şeb miyanın canına can katmada ağyar
Be hey zalim sen insaf et bizim de canımız vardır
Sıkılma bezme gel bî-gâne yok da'vetlimiz ancak
Nedimâ bendeniz bir dâhi sultanımız vardır