TAHSİN NAHİT FİKRİ VE EDEBİ YÖNÜ KİŞİLİĞİ HAYATI ESERLERİ SANATI, TAHSİN NAHİT EDEBİ KİŞİLİĞİ, TAHSİN NAHİT HAYATI ESERLERİ EDEBİ KİŞİLİĞİ, ŞAİR VE YAZAR,
Tahsin Nahit, 1887 yılının mayıs ayında dünyaya gelmiştir. Kısacık ömründe iz bırakan işler yapmış ve 1919 yılında daha 32 yaşında hayata gözlerini yummuştur.
Doğma büyüme İstanbullu olan Tahsin Nahit'in önce hayatını daha sonra da edebiyatımız için değerini işleyip yazımızı sonlandıracağız.
önce kısa bilgi
TAHSİN NAHİT (1887 – 1919)
- Fecr-i Ati topluluğu şairi ve oyun yazarıdır.
- Bireysel konulu şiirler yazmıştır.
- Şiirleri sanat gücü bakımından çok güçlü değildir.
- Şiirleri Ahmet Haşim etkisindedir.
- “Adalar, Kamer ve Zühre şairi” olarak tanınmıştır.
- Genelde kadın ve aşk temalarını işlemiştir.
- Tiyatroyla da yakından ilgilenmiştir. Tekniği zayıftır.
Eserleri:
- Şiir: Ruh-i Bikayd
- Tiyatro: Hicranlar, Jön Türk, Firar, Aşkımız, Sanatkârlar, Ben Başka, Talak, Kırık Mahfaza, Osman-ı Sani, Kösem Sultan
Tahsin Nahit’in Hayatı
1887 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Osmanlı Devleti henüz yıkılmadığı için Tahsin Nahit bir Osmanlı aydını sayılabilir. Edebiyatımızda şair ve oyun yazarı olarak bilinen Tahsin Nahit’in lakabı “Adalar Şairi”’dir. Faik Üstünidman’ın yiğeni; yazar, akademisyen ve çevirmen Mine Urgan’ın babasıdır.
Tahsin Nahit İstanbul’da okul hayatına başlayıp liseyi de Galatasaray Lisesinde bitirdi. Daha sonra kısa bir süre hukuk eğitimi aldı. Bu eğitimi sırasında edebiyat ve siyaset ile ilgilenmeye başladı. İttihat ve Terakki Partisine girdi ama oradaki çalışmaları ve insanların tutumlarını beğenmediği için partiden ayrıldı. Sadece partiyi değil tamamen siyaseti bırakmayı tercih etti.
I.Dünya Savaşı patlak verdiğinde o İaşe Müfettişi olarak görev yapıyordu.
Tahsin Nahit lakabına yakışır bir şekilde Büyükada’da doğup büyümüş olan Şefika Hanım ile evlendi. Bu evliliklerinden Mine Urgan dünyaya geldi, Mine Urgan İngiliz Edebiyatı profesörü olarak ve Bir Dinozorun Anıları ve Bir Dinozorun Gezileri adlı iki güzel kitabıbizlere armağan ederek 2000 yılında 85 yaşında hayata gözlerini yumdu. Annesi Şefika Hanım’ı üvey babası olan Refik Halit Karay’ı ve babası Tahsin Nahit’i Mine Urgan’ın “Bir Dinozorun Anıları”kitabında yakından tanıyabiliyoruz, ilgilerin bu kitaba bir göz atmasında fayda var.
Tahsin Nahit, Galatasaray Spor Kulübünün 9 numaralı kurucusudur ama kurduktan sonra takımda çok kalamamıştır. 11 Eylül 1906 yılında sağlık nedenleri gerekçesiyle takımdan ayrılmak zorunda kalmıştır. Bu ayrılma nedeni adı Galatasaray kurucu listesinden çıkarılsa da son tüzük değişikliği ile listedeki haklı yerini sabitlemiştir.
Oyun yazarı olduğu kadar oyunlarında rol de alan Tahsin Nahit, 12 Mayıs 1919 yılında Rakibe adlı oyunun provaları sırasında yaşamını yitirdi. Büyükada’ya gömüldü, mezarı hala oradadır.
Tahsin Nahit’in Edebi Hayatı
Tahsin Nahit kısa olan edebiyat yaşantısında Fecr-i Ati edebiyatını tercih etmiştir. Hayatı boyunca başka bir edebiyat akımına ya da hareketine katılmamıştır. Şiir yazar ama genelde tiyatro oyunları ile tanınır.
Kenan Akyüz, Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri ile adlı eserinde şu sözleri sarfeder : “Servet-i Fünun’un edebî değerine ve çalışma kapasitesine hiçbir zaman yaklaşamamakla beraber yeni yetişen gençlerin yazılarını yayımlayan Mecmua-ı Edebiyye ( İstanbul) , Muktebes ( İzmir ) ve Çocuk Bahçesi ( Selanik ) gibi dergiler de vardır. Bu dergilerde rastladığımız ve 1908’den sonraki hareketlere katılarak şöhret yapacak olan Ahmed Haşim, Enis Avni, Ali Canip Yöntem, Mehmed Behçet ve Tahsin Nahid gibi adlar, 1901 – 1908 arasında Edebiyyat-ı Cedide’den sonra yeni bir edebî neslin yetişmiş olduğunu gösterir.”
Tahsin Nahid ise yukarıdaki ibareyi kanıtlar biçimde ilk şiirlerini “T.Nahide” takma adıyla 1905 yılında Çocuk Bahçesi adlı dergide yayımlar. Daha sonra sırası ile Hale, Muhit, Resimli Kitap dergilerinde şiirler ve öyküler yayımlar.
Tahsin Nahid’in şiir konuları daha çok aşk, kadın, ay ve adalar idi. Bu bakımdan da lakabı “Adalar Şairi” olarak kaldı.
Şiirlerinde Fecr-i Ati topluluğunun anlayışları açıkça görülür çünkü tamamen bireysel konular işler ve bu konuları da estetik bir biçimde işler. Tahsin Nihad’ın şiirleri edebiyatımız için orta derecedir. Şiirlerinde açık bir Ahmet Haşim etkisi görülür. Zaten Ahmet Haşim ile neredeyse her gün görüştüğünü, sürekli kendi evinde ağırladığı Mina Urgan’ın anılarında görülmektedir.
Tahsin Nahid’in bir “ilk” olma durumu da vardır. O, Fecr-i Ati topluluğu içinde şiirlerini kitap halinde bastıran – ki o şiir kitabının adı “Ruh-ı Bî-kayd “’dır ( 1910 - ilk sanatçıdır.
Tahsin Nahid şiirleri vasattır ama zaten daha çok tiyatro oyunları ile tanınır. Yalnız Tahsin Nahid, yine Fecr-i Ati topluluğundan olan başka yazarlarla ortak oyunlar yazmaya girişmiştir.
Ruhsan Nevvare ile Yazdığı Oyunlar
Tahsin Nahid, Ruhsan Nevvare ile üç oyun yazmıştır. Bu oyunun ikisi basılmamış birisi ise sahneye konulduğunda oldukça fazla sevilmiş, beğenilmiştir. 1908 yılında Jön Türk adı ile yazılan üç perdelik dram türündeki oyun, Ferah Tiyatrosunda sahneye konmuş o yılın sanat olayı olarak gazetelere yansımıştır. Edebiyat dünyası bu oyunu uzun zaman konuşmuştur. Edebiyat dünyasında Tahsin Nahit bu oyunu ile anılır. Jön Türk oyununun konusu ise şöyledir:
II. Meşrutiyet ilan edilmiştir. Halk, demokrasi ile tanışmaya bir adım daha yaklaşmış özellikle Meşrutiyet yönetiminin gelmesi için canını dişine takan ve tarihin “Jön Türk” dedikleri aydın kesimi bu olayı coşku ile kutlamaktadır. Elbette II. Meşrutiyet’ten önce I. Meşrutiyet dönemi vardı ama ilk dönem Abdülhamit’in sert tedbirleri ile sonlandırılmıştı. Tarih bu olaya “İstibdat Dönemi” der. Jön Türk adlı oyun bu baskı dönemini anlatır. Bu dönemde artan rüşvet olaylarını anlatır. Oyunun kahramanları, yozlaşan yönetimin destekçisi ve yönetici gruptan olan Kazım Paşa ile bu düzene karşı olan Nihad Bey’dir. Nihat Bey Leyla adlı bir kızı sever. Oyun, bu aşk üzerine, baskı dönemine göndermeler üzerine kurulur. İsimlendirmeler de oldukça dikkat çekicidir: Kazım Paşa’dır, Nihat Bey’dir. Oyun geleceğe umutla bakan ve İttihat Terakki’yi öven bir sonla bitirilir.
Tahsin Nahit’in bir zamanlar politika ile ilgilendiğini, az da olsa hukuk eğitimini aldığını ve İttihat – Terakki Partisine kısa bir süre de olsa üye olduğunu unutmamak gerekir. Bu kadar tecrübe, yılın sanat olayı olacak kadar iyi bir oyun çıkarmasına neden olmuş olabilir Tahsin Nahit’in.
Ruhsan Nevvare ile Tahsin Nahit 1907 yılında “Aşkımız” ve “Sanatkar” adında iki oyun daha yazmışlardır ama bu oyunlar basılmamıştır.
Şahabettin Süleyman ile Yazdığı Oyunlar..
Şahabettin Süleyman ile birlikte Tahsin Nahit Kösem Sultan adlı piyesi yazdı. Bu Kösem Sultan’ın konu edinildiği ikinci oyundur. 1912 yılında sahneye konmuştur Kösem Sultan oyunu. Sahnelendiği zaman oldukça sevilmiştir. Ayrıca 1913 yılında Kırk Muhafaza adında bir oyunu, yine aynı zamanlarda Bir Mücadele-i Hissiye adında bir oyunu, Talak adlı bir oyunu ve son olarak Osman-ı Şani adındaki bir oyunu da Şahabettin Süleyman ile birlikte yazmıştır Tahsin Nahit.
Tahsin Nahit, Hicranlar, Yakarım Bu Şehri Evlendiğin Gün, Firar tek başına yazmıştır. Ayrıca Tahsin Nahit’in özellikle Fransız tiyatrosundan uyarlamaları vardır. Bursalı Hâle La Tante’den, Rakibe H. Kistemaeckers’ten alıntı olan oyunlardan bazılarıdır.
Tahsin Nahit, Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati dergilerinde döneminin, geçmiş döneminin tiyatro eserlerini eleştiren yazılar da kaleme almıştır. Ayrıca Avrupa tiyatrolarının sıkı bir takipçisi olduğu için yazdığı eleştiri yazıları Türk tiyatrosu için çok değerlidir. Halen de okutulan bu makaleler, sadeleştirilerek yayımlanmıştır. Ne yazıktır ki bu makalelerin sayısı oldukça azdır.
Edebi Tenkit
Tahsin Nahit, acıdır ki hayattayken oyunlarına çok ilgi duyulmayan birisidir. Hayatı boyunca Fecr-i Ati edebiyatına bağlı kalmıştır. Şiirleri orta seviyededir ve zaten kendisi de çok fazla şiir yazmamıştır.
Tahsin Nahit daha çok bir oyun yazarıdır ama ne yazık ki oyunlarının kıymeti o hayata gözlerdi yumunca anlaşılmıştır. Oyunları, ölümünden sonra da o hayattayken de sahnelenmiş en çok sesi Jön Türk adlı eseri getirmiştir. Bugün maalesef Galatasaray kurucusu olarak daha çok bilinmektedir.
ESERLERİ
Oyun
- Yakarım bu şehri evlendiğin gün (1906)
- Aşkımız (R. Nevvare ile, 1907)
- Hicranlar (1908)
- Sanatkarlar (R. Nevvare ile, 1908)
- Jön Türk (R. Nevvare ile, 1909)
- Firar (1911)
- Kösem Sultan (Ş. Süleyman ile, 1912)
- Kırk Muhafaza (Ş. Süleyman ile, 1913)
- Osman-ı Sani(Ş. Süleyman ile)
- Talak(Ş. Süleyman ile)
- Bir Mücadele-i Hissiye(Ş. Süleyman ile)
- Uyarlama
- Bir Çiçek İki Böcek (Robert de Flers, Gaston de Gaillavet, Etienne Réne’nin birlikte yazdıkları “La Belle avanture”den, 1917)
- Rakibe(H. Kistemaeckers-E. Delard, 1919)
- Akortacı (M.Thieery’nin L’accordeur’undan)
- Bursalı Hâle (La tante d’Honfleur’)
Şiir
- Ruh-ı bikayd (1911)
- "Çocuk Bahçesi" dergisinde Fener şiiri (1905)