KİTAP TAHLİL FORMU
KİTABIN :
a. Adı : Eylül
b. Yazarı : Mehmet Rauf
c. Tercüme Eser İse Tercümanı : Günümüz Türkçe’siyle Kemal Bek
d. Yayınevi : Özgür Yayınevi
1.ROMANIN KONUSU :
Süreyya ve onun karısı Suat ve akrabaları olan Necip Bey ile aralarında geçen olayları anlatmaktadır.
2.ROMANIN ÖZETİ :
Süreyya ve karısı Suat’ la birlikte babasının evinde oturmaktadır. Ama bu halden memnun değildirler. Babası hem yaşlı, hem dediği dediktir. Onun yüzünden her yaz bir tane taş ocağına benzeyen köye gelirler ve orada sıkıntıdan patlarlar. Suat bu arada başka olaylardan da sıkılmaktadır. Suat’ ın kardeşi Hacer akrabası olan Necip Bey’ le gönül eğlendirmektedir. Hacer evli ve eşi de onun için herşeyini verecek nitelikte bir eştir. Daha sonraları Suat ile Süreyya birlikte mutlu bir şekilde yaşayabilmenin yolunu aramışlar ve bulmuşlardır. Suat Hanım gizlice babasından para isteyip eşi için bir yalı kiralar. Kocası bu duruma çok sevinir.
Necip de hem dostarı hemde akrabaları olarak Suat ve Süreyya’ nın yanına gelir. Süreyya için yelkenle gezmek ve balık tutmak vazgeçilmez bir zevktir. Süreyya bu alışkanlıklarını sürdürürken Suat da Necip’le birlikte piyano çalmaktadır.
Başbaşa geçen bu uzun yaz tatilinin sonlarında Necip Bey birşeylerin olduğunu, Suat Hanım’a aşık olduğunu anlar. Bu durumdan kurtulmaya çalışsada başarılı olamaz. Sonunda çare olarak onların yanından ayrılmaya karar verir. Giderkende Suat’ın eldivenlerinden bir tanesini izinsiz olarak hatıra olması için alır.
Daha sonraları Necip’in tifoya tutulduğu öğrenilir. Süreyya ve Suat buna çok üzülürler. Tehlike devresi geçince Necip’in yanına giderler. Necip hastalığın etkisiyle sinir yorgunluğu içerisindedir. Hacer Necip’in hastalığı sırasında yanında bulunmuş ve o sıralarda Necip’in kendiden geçmiş olduğu zamanda yastığının altından bir bayan eldiveni bulmuştur. Hep birlikte hasta hakkında konuşurlarken Necip’in annesi eldiveni gösterir. Suat kendi eldivenini görünce şok olur ve olayı anlar fakat kimseye sezdirmez. O sırada Necip’te sapsarı olur utancından ve çaresizliğinden ne yapacağını bilemez.
Necip hastalıktan sonraki iyileşme devresini yalıda geçirilmek üzere mecbur edilir. Halbuki O, onlardan kaçmak için uğraşmaktadır.
Bir yaz sessiz ve olaysız bir şekilde geçmiştir. Eylül gelince Süreyya konağa gider. Bu gidiş beklenen bir gidiş değildir. Suat bu duruma anlam veremez. Daha gitmeden önce kışı bile beraber geçireceklerini söylemiştir. Ama Süreyya birşeyleri sezmiş olup, o yüzden gitmiştir.
Konağa geri dönülür. Necip artık eskisi kadar yalıya gelmemektedir. Hele Hacer’in davranışları , onların her bakışlarından anlam çıkarmaya çalışan tavrı her ikisini de deliye döndürür. Birbirlerini buldukları anda , ister istemez kaybedeceklerdir. Suat kendisinden kalan , Necip’in aldığı eldivenin diğerini de verir. Bunun sebebi ise artık hayatın Suat için yaşamaya değer bir tarafı kalmamasıdır.
O gece konakta yangın çıkar.Herkesi bir telaş ve korku alıp götürür. Canlarını zor kurtarırlar. Ama Suat ortalıklarda yoktur. Süreyya alevlerin içine doğru Suat diye inlemektedir. Ama cesaret edemez. Necip bir haykırışla içeriye fırlar . Her ikiside çöken tavanın altında can verirler.
ROMANDAKİ ŞAHISLARIN ÖZELLİKLERİ :
Suat : Kocası Süreyya ile mutlu bir evlilik sürdürürken Necip Bey’e aşık olur.
Necip : Akrabaları olan Süreyya ve Suat’ın yanına gelip , Suat’a aşık olan bir adamdır.
Süreyya : Suat’ın kocasıdır. Onun için yelkenle gezmek ve balık tutmak vazgeçilmez bir zevktir.
Hacer : Suat’ın kardeşi ve Necip ile gönül eğlendiren bir kadındır.
KAYNAK İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRME:
a.Yazar : Servet-i Fünün romanının ikinci önemli romancısı Mehmet Rauf 1875’de İstanbul’da doğdu. Kısa dönem irtibat zabitliği yapmıştır. Mekteb-i Bahriye’de eğitimini devam ettirdi. Bu sırada Halit Ziya’ya gönderdiği mektupla Servet-i Fünün dönemine atılmış oldu. Popülaritesini Türk edebiyat Tarihinin ilk psikolojik romanı olan Eylül’le yakalamıştır.
3. Kitap
a. Servet-i Fünün dönemi Türk Edebiyat dönemi örneğinde yazılmış bir romandır
b. Kitap 312 sayfadan oluşmuştur. 11. baskıyla okuyucuya sunulmuştur.
İÇERİK İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRME:
a. Kitabın İçerik ve Üslubunun Propaganda Teknikleri açısından Değerlendirilmesi:
(1) Her hangi bir propaganda amacı güdmeden Servet-i Fünün döneminin ağır üslubuyla yazılmıştır. Fakat diğer Servet-i Fünün edebiyatçılarından daha sadedir. Eylül’e bir bakıma betimleme romanı da diyebiliriz. Daha çok ruh betimlemeleriyle çevre betimlemeleri vardır. Bu nedenle olay betimlemeleri değil ruhsal çözümlemeler ön plandadır.
b. Kitapta İncelenen Konular:
(1) Konu-1: Olaylar karı - koca ve aşık üçgeninde ilerleyecektir. Ancak ilk başta deneyimsiz genç kocasının bir dediğini iki etmeyen Suad ve eşi Süreyya’nın yaşantısından bahsedilmektedir. Koca Süreyya tamamlayıcı öğe olarak kullanılmış duygularına gereken önem verilmemiştir. Hala oğlu Necib’in duyguları ön planda tutulmuş ve yoğunluk verilmiştir.
Olayların betimlemesi çok yapılmamış olduğundan ruhsal çözümlemelerle kitap gelişmiştir. Roman boyunca Necib’in ikilemi işlenmiştir. Bu ikilem trajik çatışma yaratacak düzeydedir. Bu yasak aşkla Necib’in en sevdiği dostuna ihanetiyle dünyada en yüce varlık olarak yücelttiği Suad’ı kirletmiş olacaktır. Fakat sevdiği kadından vazgeçmesi ile de acı çekmektedir. Sonunda kader ağlarını örecektir. Suad ise bilerek yada farkında olmaksızın usandığı, ruh coşkusu için uzaklaşmak istediği dingin aile yaşamını özlemeye başlamıştır.
Bu duygular iki gencin aşk ateşini daha da artırmaktadır. Ancak imkansızlıklar yüzünden her ikisi de ölümle aşklarını ebedileştirmeyi düşlemektedirler.
c. Kitapta İşlenen Temalar:
(1) Tema
(a) Eylül’de işlenen tema tek kelimeyle anlatılmak istenirse; yasak aşk demek yeterlidir. İki gencin bir birlerine olan sonsuz sevgisi yalnızca gözlerinde ve ruhlarında kalmıştır. Onlar her şeye rağmen aşklarını yaşamış ve en nihayetinde birlikte bitirmişlerdir.
ANALİZİ YAPANIN KİTAP HAKKINDAKİ GENEL KANAATİ
Mehmet Rauf’un Eylül’ü tam anlamıyla psikolojik roman olduğundan anlatılması zordur. Kişiler olayı yani aşkı öyle derin yaşar ki, bu duygulara kelimelerle değer biçilemeyebilir. Bu romanda anlatılan aşk her yönüyle çıkmaza sürüklenen ve acı veren ancak tüm zorluklara karşı mutluluğu hissettiren özel bir güzelliktir. Belki de insanın en çok ürktüğü ölümde bile sevdalısı için göz kırptırmayan bir duygudur.