derskonum.com'un değerli akademisyen-öğretmen-öğrenci-edebiyat sever takipçileri.
Derskonum.com ailesi olarak her dönem olduğu gibi yeni dönemde de sizler için kitap cevapları, konu anlatımı, pdf ders notları ile her zaman yanınızdayız..
Bu sayfamızda siz değerli takipçilerimiz için MAKBER ŞİİRİ ÖLÇÜ,TEMA,KONU,NAZIM BİÇİMİ,BİRİMİ KAFİYE ŞEMASI İNCELEMESİ TAHLİLİ ABDÜLHAK HAMİT TARHAN üzerine bir paylaşım yapacağız.
İyi çalışmalar..
doğru konum= derskonum
destek olmak için lütfen LİNK paylaşınız
Hazırlayan: Mustafa ŞAHİN
Makber, Abdülhak Hamit Tarhan'ın karısı Fatma Hanım'ın ölümü üzerine yazdığı şiiri. O yıllarda yeni yeni oturan Avrupai Türk Şiiri tarzının en önemli örneklerinden biri olarak yerini almış, yazılmasından onlarca yıl geçtikten sonra bile birçok şairin esin kaynağı olmuştur. Okurun duygularına seslenen eser metafizik ürpertiyi (yani ölüm korkusu) de Türk şiirine getirmiştir.
Makber
1
Eyvâh!.. ne yer ne yâr kaldı,
Gönlüm dolu âh ü zâr kaldı.
Şimdi buradaydı gitti elden,
Gitti ebede, gelip ezelden.
Ben gittim, o hâk-sâr kaldı,
Bir gûşede târ-mâr kaldı;
Bâkî o enîs-i dilden, eyvâh!..
Beyrut’da bir mezâr kaldı.
2
Nerde arayım o dil-rübâyı?..
Kimden sorayım o bî-nevâyı?..
Bildir bana nerde, nerde yâ Rab?..
Kim atdı beni bu derde yâ Rab?..
Derler ki: “Unut o âşinâyı,
Gitti, tutarak reh-i bekâyı”
Sığsın mı hayâle bu hakîkat?..
Görsün mü gözüm bu mâcerâyı?..
3
Sür’atle nasıl değişti hâlim?..
Almaz bunu havsalam, hayâlim.
Bir şey görürüm, mezâra benzer,
Baktıkça alır, o yâra benzer.
Şeklerle güzâr eder leyâlim,
Artar yine mâtemim, melâlim.
Bir sadme-i inkılâbdır bu,
Bilmem ki yakın mıdır zevâlim?..
4
Çık Fâtıma lahddan kıyâm et,
Yâdımdaki hâline devâm et,
Ketmetme bu râzı, söyle bir söz…
Ben isterim âh, öyle bir söz…
Güller gibi meyl-i ibtisâm et,
Dağ-ı dile çâre bul, merâm et;
Bir tatlı bakışla, bir gülüşle
Eyyâm-ı hayâtımı tamâm et.
Makber Şiiri - Ölçü Tahlili -
AHENK UNSURLARI
ölçü: ARUZ ÖLÇÜSÜ
(Mef û lü /me fâ i 1ün / fe ulün) Fa’lün kalıbıyla yazılmıştır.
Şiir Hakkında
Şair, genç yaşta veremden ölen eşinin ardından yazdığı şiirinde ölüm karşısında duyduğu şaşkınlık, acı, özlem gibi duygularının yanında ölümle ilgili görüş ve düşüncelerini de dile getirmektedir.
Makber, 295 bent, 2360 mısradan oluşmaktadır. Ölüm konusunda o döneme kadar yazılan en uzun şiirdir.
Şiirin Biçim Yönünden İncelenmesi
Nazım şekli: Serbest nazımdır. Şiir, biçim özellikleri bakımından pek çok türe (mersiye, mesnevi, terkib-i bend vb.) benzetilmekle birlikte, hepsinden farklı özelliklere sahiptir.
Nazım birimi: Benttir. Şiir, beyit esasına göre yazılmakla birlikte sekizer mısralık bentlerden oluşmuştur.
Uyak düzeni: Her bendin birinci, ikinci, beşinci, altıncı ve sekizinci mısraları kendi aralarında; üçüncü ve dördüncü mısralar da kendi aralarında uyaklı; yedinci mısra serbesttir.
Şöyle ki; her bent “ aa / bb / aa / ca” biçiminde sıralanmaktadır.
Ölçüsü: Şiir, aruz ölçüsünün “mef’û lü / me fâ i lün / fe û lün” kalıbıyla yazılmıştır.
TEMA: ÖLÜM
NAZIM TÜRÜ: MERSİYE
Ahenk Unsurları (Uyak ve Redifler)
1
“kaldı” redif; “-âr” zengin uyak (-â’lar iki ses değerindedir)
2
“-yı” redif; “-â” tam uyak
3
“-im” redif; “-âl” zengin uyak
4
“et” redif; “-âm” zengin uyak
Şiirdeki Diğer Ahenk Unsurları
Şiirdeki asonansların büyük bir kısmı “â” sesinin kullanılmasıyla sağlanmıştır. Bentler incelendiğinde şiirde bulunan zengin uyakların büyük bir kısmının “â” sesini barındırması (-âyı, -âl, -âra, -ân, -âre, -âb, -âh vb.) dışında dizelerin başlarında ya da ortalarındaki kelimeler içinde de “â” sesinin kullanıldığını görüyoruz.
Şiirin ahengini sağlayan kelime tekrarlarına da sıkça rastlamaktayız. Bunlardan bazıları redif olarak karşımıza çıkar. “Kaldı, bu, gitti, et, eyle, olsun, sensin” vb. ancak bu kelimelerden en çok “gitti” kelimesi tekrarlanıyor. Bu kelimenin çok tekrar edilmesi sadece ahenkle değil içerikle de ilgilidir.
Şiirin teması: “Ölüm”dür.
Şiirin Anlam Yönünden İncelenmesi
Açıklama – Yorum
Abdülhak Hamid’in Makber adlı eseri “Mukaddime” den sonra başlar. Mukaddime (önsöz) Abdülhak Hamid’in şiir anlayışını da yansıtması bakımından bir belge niteliği taşır.
“En güzel, en büyük, en doğru şiir, hakîkat-ı müdhîşenin (ürpertici gerçek) tazyiki (basıncı) altında hiçbir şey söylememektir. Makber ise hitabet ediyor
Makber ölen bir kişinin ardından söylenmiş bir ağıt değildir. Ölümü olgunlukla karşılayan ve kader olarak düşünen divan şiirinin mersiye geleneğine karşılık Makber şiirinde şair ölümün nedeni irdelenmiştir. Şiir bu tarafıyla ölüme karşı insanın aciziyeti, reddedişi ve ardından çaresiz feryatları duyulur bu şiirde. Teslimiyet ise birçok sorudan ve çığlıktan sonra önceki sözleri için af dileyerek gelir.
Hamit bazen allah’ın varlığını delillendirmek için bazen de sevgilinin vasıflarını gözümüzde canlandırmak için tabiata başvurur. Ama özellikle soyut planda sevgili ile tabiatın bir arada kullanıldığı görülür. Acısını dindirmek için tabiata sığınan şair öfkelenince ona bağırır, kızar, beddua dahi eder. En sonunda ise yine huzura ermek için kendini tabiatın koynuna bırakır. Makber romantizm etkisindedir ve bu anlayışa uygun, gözyaşları arasından algılanan bir tabiat anlayışı görülmektedir. Geleneğe dayalı Türk şiir anlayışını şekil ve içerik açısından yenileyen Abdülhak Hamit Tarhan, tabiata ait zihnî telakkide de yeni bir bakış açısı oluşturmuştur. Gerek şiir gerek tiyatro eserlerinde tabiatı alışılmışın dışında bir bakış açısıyla gözler önüne sermiş, ele aldığı hemen her konuyu tabiatla ilişkilendirmiştir. Makber isimli eserinin temeli, ölüm düşüncesinin felsefî sorgulanışı olsa da bu eserde tabiata ait birçok unsurla karşılaşmak mümkündür.
Abdülhak Hamit eşi Fatma hanımın ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getiren meşhur Makber şiirinde şöyle yazmıştır;
Gitti nazarımdan, ah gitti...
Bir maksad ü bi günah gitti.
Her fert cihanda birdir amma
Bir tane değildir, öyle, haşa.
Bir tane idi o mah, gitti.
Aylarca olup tebah gitti.
Görsem yeridir seni karanlık
Nurum benim ey ilah gitti.
Bu dizelerde tanzimat öncesi görülmeyen bir yenilik vardır. Abdülhak Hamit Tarhan'ın ölüme bakış açısı önceki şiirlerden ve şairlerden farklıdır. İkinci dizede sevdiği kişinin günahsız ve maksatsız öldüğünü ifade ederek eceli (Allahın takdir i ilahisini) sorguluyor. Bendin son dizesinde ise Allah'a hitaben "Seni karanlık görsem yeridir, çünkü benim nurum gitti" diyerek öfkesini, isyanını dile getiriyor. Ve bu dizelerden sonraki dizelerde bu sözleri için Allah'tan af dilemiştir.
Türk edebiyatında ölümü çıplak gözle görmek, ölüm karşısında insanın acizliğini, korkularını, isyanını ifade etmek Abdülhak Hamit Tarhan'ın bu şiiiriyle başlamıştır. Hamitin bu yaptığı Türk edebiyatında bir yeniliktir ve tanzimat dönemine özgün bir şiirdir.
tanzimat dönemi şairlerinden albülhak hamit tarhan’ın hindistan’dan istanbul’a dönerken beyrut’ta kaybettiği eşi fatma hanım için yazdığı mersiyedir. tamamı 295 benttir. bentlerde, a a b b, a a x a tarzı uyak kullanılmıştır.
- Bir ana konu “ölüm” üzerinde 295 bentlik “2360” mısra uzunluğunda ilk eserdir. Klasik plan düşüncesinden uzak bulunmasına karşın, ölüm karşısında insanoğlunun duyduğu birbirine zıt duygulan zincirlemesine ifade edişiyle edebiyatımızda muhteva “içerik”, bakımından da yenilik sayılır.