NAZAN BEKİROĞLU NAR AĞACI ROMANI ÖZETİ, NAR AĞACI ROMANI TAHLİLİ İNCELEMESİ KAHRAMANLARI, ROMAN TAHLİLLERİ, ROMAN ÖZETLERİ, KİTAP ÖZETLERİ,
KİTAP İSMİ:NAR AĞACI
KİTAP İSMİ:NAR AĞACI
YAYINLANDIĞI YIL :2002
SAYFA SAYISI:586
YAYIN :TİMAŞ YAYINLARI
ÖZET:
Bu romanımız iki koldan ilerlemektedir. Bu bölümler romanın sonunda birleşir. Birinci bölümde Setterhan , ikinci bölümde ise Zehra anlatılır. Şimdi Setterhan ‘ın anlatıldığı bölümle başlayalım:
Otuz yıl kadar önce verilen mektup dedesinin ölümünün ikinci yazarın eline ulaşır. Mektupda sadece kısıtlı bilgiler vardır. Mektubu Farsçadan Türkçeye çevrilir. Verilen mektup Taht-ı Sülayman’dan gelir. Torun konumundaki yazar dedesini ve büyük annesini araştırmaya karar verir. Bu sırada yazarın karşısına yazarın öğrencisi çıkar. Yazarın öğrencisi Azeri ‘ dir. Yazarın dolaştığı coğrafyada bağlantıları da mevcuttur. Tebriz’e öğrencisiyle birlikte gider ve adresi bulur. Doksana merdiven dayamış bu adam kalkıp torunu ile Meşhed yollarına düştüğü gibi hem geçmişi hem de bugünü gayet iyi hatırlıyordur. Buradaki amcaya fotoğraflar ve dedesinin hikayesini sorar. Nasıl olmuştu da Tebriz’li tacir yerini yurdunu bırakmıştı , evinden ocağından anasından atasından kopmuştu.
Yazarın dedesi Setterhan halı ticareti yapan bir aileden gelir. Bu aile yaşadığı çevreye göre oldukça varlıklıdır ve soyludur. Yazarın dedesi yani Setterhan üç kızdan sonra doğmuştur. Adamın tek oğludur. Setterhan oldukça güçlü kuvvetli ve yakışıklıdır. Taht-ı Suleyman’dan Trabzon’a düşüvermişti dedesinin hikayesi. O Tebriz – Batum – Tiflis civarında halı ticareti yapan bir tacirdir. Settarhan, Azam adında bir halı dokuyucu güzel bir kıza kıza aşık olur. Babası bunu anlar ; zaten babasının düşüncesi de Setterhan ‘ ı çok sevdiği Azam ile evlendirmektir. Ama önce Yezde gitmesini ve halıları kendi elleri ile teslim etmesini söyler ve dönüşte nişan yapacaklarına dair söz verir. Azam’ın bunlardan haberi yoktur; ama içten içe de hissetmektedir. Azam işin aslında Setterhan ‘ a karşı boş değildir. Ama içinde ona karşıolan sevgisinin adını da bir türlü koyamamıştır.
Halıların hepsini teslim eder fakat Zerdüşt ağasının halısı kalır. Zerdüst ağasının mekanına vardığında onu oğlu Piruz karşılar. Zerdüst ağası ölmüştür ama Piruz Serttahan ‘ı misafir eder ve ikisi çok iyi arkadaş olurlar. Piruz da çok yakışıklı biridir. Her ikisi burada Zerdüştlüğün eksik yanları üzerine tartışmaya gider. Serttahan Piruz ‘ u Taht-ı Suleyman’a davet eder. Piruz söz veriri daveti kabul eder ve gelir. Serttahan o sırada arkadaşını çok iyi ağırlar. Setterhan ‘ ın babasının gözü Piruz ‘u hiç tutmamaıştır ; ama misafirine en ufak bir kusur da etmez. Setterhan arkadaşına dokuma tezgahlarını gösterir. O anda Piruz, Azam’a, Azam ise Piruz’a aşık olur ve ikisi birlikte Tah-ı Suleyman’dan kaçarlar. Bu kaçışta evdeki hizmetlilerden birisi yardım etmiştir. Serttahan ikisini de öldürmesi gerekiyor yoksa orasını tamamen terk etmesi gerekir. Setterhan ikinciyi seçer ve Batum’a yolu düşer. Batum’da bulunduğu sırada Bolşevik ihtilali patlar ve bir daha Tebriz’e de dönemez. Burada Setterhan ‘ın arkadaşları olan Safia ve Vasili bulur. En iyi yaptığı iş olan halıcıkta iş bulamayınca Setterhan Sofia’nın yanında kitapçıda çalışır. Sofia ile çok iyi arkadaş olurlar ve birbirlerine her alanda yardımcı olurlar.
Bu sırada arkadaşları olan Vasili askere gider ve ihtilal olur. Serttahan işinden eve döndüğü sırada çeteler tarafından tutuklanır. İhtilal olduktan sonra ortalık karışır ve Vasi lı Serttahan’a kaçmasında yardım eder fakat Sofia’ya yardım edemezler. Serttahan bir tekneye binip Trabzon’a gelir. Serttahan burada çaycılığın inceliklerini öğrenir ve para kazandıktan sonra aklında hep İstanbul’a gitmek vardır. Çay ocağında çalışırken bir gün çay ocağının sahibi Zehra ile tanıştırır. İkisi de birbirine aşık olurlar. Serttahan Zehra’ya İstanbul’a gitmeyi önerir ama o bunu kabul etmez. Romanın sonunda Serttahan Trabzon’da kalır.
Zehra’yı ve erkek kardeşini ananesi ve dedesi büyütmüştür. Ananesine romanda herkes büyük hanım diye hitap eder. Zehra resim yapmayı çok sevdiği için ona özel resim hocası tutulur. Kardeşi olan İsmail ise liseyi bitirir ve askere gider. 1 Ekim 1912’de Balkan Savaşı seferberliği ilan edilir. Savaş Trabzon’a r genişler ve Rus ordusu Karadeniz kıyısında saldırmadık liman, bombalamadık yer bırakmamıştır. Bunun üzerine Büyük Hanım , Zehra ve yardımcısını alarak Samsun’un yolunu tutar.Bu sırada oldukça zorlu yolculuklar yaparlar. Hatta öksüz kalan bir çocuğu da sahiplenirler. Hacı bey ise bacağı nedeni ile geride kalmak zorunda kalır. Samsun’dan bir süre sonra İstanbul’a geçerler. Bolşevik ihtilali ile bütün birlikler çağrılır ve böylece Trabzon kurtulur. Bunun üzerine Trabzon’a doğru yola koyulurlar.Yola koyulmadan önce de İsmail ‘in şehit olduğunu öğrenirler.
Trabzon’a geldiklerinde evlerine koşarlar fakat ev bıraktığı gibi değildir. Nar ağacının dalları bahçe duvarına sarkmıştır. Ama onların tek istediği Hacı beyin sesini işitebilmektir. Onun sesini işitmekten daha büyük bir hediye olamazdı. Hacı Bey ‘i görünce hemen yanına koşup bacağının dibine yığılır. Bundan sonrasında ise Zehra Setterhan ile tanışıp evlenir.
Yazarın dedesi Setterhan halı ticareti yapan bir aileden gelir. Bu aile yaşadığı çevreye göre oldukça varlıklıdır ve soyludur. Yazarın dedesi yani Setterhan üç kızdan sonra doğmuştur. Adamın tek oğludur. Setterhan oldukça güçlü kuvvetli ve yakışıklıdır. Taht-ı Suleyman’dan Trabzon’a düşüvermişti dedesinin hikayesi. O Tebriz – Batum – Tiflis civarında halı ticareti yapan bir tacirdir. Settarhan, Azam adında bir halı dokuyucu güzel bir kıza kıza aşık olur. Babası bunu anlar ; zaten babasının düşüncesi de Setterhan ‘ ı çok sevdiği Azam ile evlendirmektir. Ama önce Yezde gitmesini ve halıları kendi elleri ile teslim etmesini söyler ve dönüşte nişan yapacaklarına dair söz verir. Azam’ın bunlardan haberi yoktur; ama içten içe de hissetmektedir. Azam işin aslında Setterhan ‘ a karşı boş değildir. Ama içinde ona karşıolan sevgisinin adını da bir türlü koyamamıştır.
Halıların hepsini teslim eder fakat Zerdüşt ağasının halısı kalır. Zerdüst ağasının mekanına vardığında onu oğlu Piruz karşılar. Zerdüst ağası ölmüştür ama Piruz Serttahan ‘ı misafir eder ve ikisi çok iyi arkadaş olurlar. Piruz da çok yakışıklı biridir. Her ikisi burada Zerdüştlüğün eksik yanları üzerine tartışmaya gider. Serttahan Piruz ‘ u Taht-ı Suleyman’a davet eder. Piruz söz veriri daveti kabul eder ve gelir. Serttahan o sırada arkadaşını çok iyi ağırlar. Setterhan ‘ ın babasının gözü Piruz ‘u hiç tutmamaıştır ; ama misafirine en ufak bir kusur da etmez. Setterhan arkadaşına dokuma tezgahlarını gösterir. O anda Piruz, Azam’a, Azam ise Piruz’a aşık olur ve ikisi birlikte Tah-ı Suleyman’dan kaçarlar. Bu kaçışta evdeki hizmetlilerden birisi yardım etmiştir. Serttahan ikisini de öldürmesi gerekiyor yoksa orasını tamamen terk etmesi gerekir. Setterhan ikinciyi seçer ve Batum’a yolu düşer. Batum’da bulunduğu sırada Bolşevik ihtilali patlar ve bir daha Tebriz’e de dönemez. Burada Setterhan ‘ın arkadaşları olan Safia ve Vasili bulur. En iyi yaptığı iş olan halıcıkta iş bulamayınca Setterhan Sofia’nın yanında kitapçıda çalışır. Sofia ile çok iyi arkadaş olurlar ve birbirlerine her alanda yardımcı olurlar.
Bu sırada arkadaşları olan Vasili askere gider ve ihtilal olur. Serttahan işinden eve döndüğü sırada çeteler tarafından tutuklanır. İhtilal olduktan sonra ortalık karışır ve Vasi lı Serttahan’a kaçmasında yardım eder fakat Sofia’ya yardım edemezler. Serttahan bir tekneye binip Trabzon’a gelir. Serttahan burada çaycılığın inceliklerini öğrenir ve para kazandıktan sonra aklında hep İstanbul’a gitmek vardır. Çay ocağında çalışırken bir gün çay ocağının sahibi Zehra ile tanıştırır. İkisi de birbirine aşık olurlar. Serttahan Zehra’ya İstanbul’a gitmeyi önerir ama o bunu kabul etmez. Romanın sonunda Serttahan Trabzon’da kalır.
Zehra’yı ve erkek kardeşini ananesi ve dedesi büyütmüştür. Ananesine romanda herkes büyük hanım diye hitap eder. Zehra resim yapmayı çok sevdiği için ona özel resim hocası tutulur. Kardeşi olan İsmail ise liseyi bitirir ve askere gider. 1 Ekim 1912’de Balkan Savaşı seferberliği ilan edilir. Savaş Trabzon’a r genişler ve Rus ordusu Karadeniz kıyısında saldırmadık liman, bombalamadık yer bırakmamıştır. Bunun üzerine Büyük Hanım , Zehra ve yardımcısını alarak Samsun’un yolunu tutar.Bu sırada oldukça zorlu yolculuklar yaparlar. Hatta öksüz kalan bir çocuğu da sahiplenirler. Hacı bey ise bacağı nedeni ile geride kalmak zorunda kalır. Samsun’dan bir süre sonra İstanbul’a geçerler. Bolşevik ihtilali ile bütün birlikler çağrılır ve böylece Trabzon kurtulur. Bunun üzerine Trabzon’a doğru yola koyulurlar.Yola koyulmadan önce de İsmail ‘in şehit olduğunu öğrenirler.
Trabzon’a geldiklerinde evlerine koşarlar fakat ev bıraktığı gibi değildir. Nar ağacının dalları bahçe duvarına sarkmıştır. Ama onların tek istediği Hacı beyin sesini işitebilmektir. Onun sesini işitmekten daha büyük bir hediye olamazdı. Hacı Bey ‘i görünce hemen yanına koşup bacağının dibine yığılır. Bundan sonrasında ise Zehra Setterhan ile tanışıp evlenir.
Settarhan tek oğul değildir sehend abisi vardır
YanıtlaSil