SERVET-İ FÜNUN NASIL KAPATILDI, SERVE-İ FÜNUN EDEBİYATI NASIL BİTTİ, Servet-i Fünûncuların Dağılması, SERVETİFÜNUN DAĞILMASI, SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI,
Servet-i Fünûncuların Dağılması
1896'da yolan çıkan Servet-i Fünûn sanatçıları birkaç yıl sonra kendi aralarında bazı anlaşmazlıklar yaşamaya başladılar. Bazı eksiklikleri, yanlışlıkları dile getirdiler. İçeriden gelmeye başlayan bu eleştirilere önceleri tahammül gösterildiyse de, Ali Ekrem'in "Şiirimiz" adlı eleştirisi, çok sert ve fazla kişisel bulunduğundan, dergide, Kasım-Aralık 1900'de bazı değişikliklerle basıldı. Bu yazısından dolayı, arkadaşlarından sert tepkiler alan Ali Ekrem, dergiden ayrıldı. Onu Ahmed Reşid, Sâmîpaşazâde Sezâî ve Menemenlizâde Tâhir takip etti. Böylece topluluk büyük bir yara almış oldu.
1901 yılının başlarında yönetimle ilgili bir konu yüzünden Ahmet İhsan ile Tevfik Fikret'in arasında anlaşmazlıklar çıktı. Tevfik Fikret'in dergiden ayrılması üzerine Servet-i Fünûn ciddi bir bulanımın içine düştü. Tevfik Fikret'in yerine yazı işlerini üstlenen Hüseyin Cahit, durumu bir süre idare etti. Ancak Hüseyin Cahit Yalçın'ın Fransız İhtilali'ni konu alan "Edebiyat ve Hukuk" adlı çevirisinin 16 Ekim 1901'de Servet-i Fünûn'da yayımlanması üzerine, dergi II. Abdülhamit tarafından kapatıldı ve sorumlular mahkemeye verildi. Mahkeme tarafından suçsuz bulunan Servet-i Fünûn, kapatılmasından bir ay sonra, 5 Aralık 1901'de tekrar yayımlanmaya başlandı. Ancak Hüseyin Cahit yazı işleri müdürlüğünden ayrıldı.
İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra Servet-i Fünûn, gazete olarak yeniden çıkmış, sonra da haftalık dergiye dönüşmüştür. Servet-i Fünûncular II. Meşrutiyete kadar pek az eser yayımladılar. Ama bu arada koşullar değişmiş ve yeni bir nesil yetişmişti. Siyasal koşullar ağırlaşmış, sanatçıların bir kısmı, resmî görevlerle İstanbul'dan uzaklaştırılmıştı. Servet-i Fünûncular, karamsar, bezgin bir ruh hâline sahip oldukları için bu durumdan çok etkilendiler. Aralarındaki tartışmalar yüzünden birbirlerinden soğudular. Bir daha toplanamadılar. Servet-i Fünûn devri böylece kapanmış oldu.
Servet-i Fünûncuların Dağılması
1896'da yolan çıkan Servet-i Fünûn sanatçıları birkaç yıl sonra kendi aralarında bazı anlaşmazlıklar yaşamaya başladılar. Bazı eksiklikleri, yanlışlıkları dile getirdiler. İçeriden gelmeye başlayan bu eleştirilere önceleri tahammül gösterildiyse de, Ali Ekrem'in "Şiirimiz" adlı eleştirisi, çok sert ve fazla kişisel bulunduğundan, dergide, Kasım-Aralık 1900'de bazı değişikliklerle basıldı. Bu yazısından dolayı, arkadaşlarından sert tepkiler alan Ali Ekrem, dergiden ayrıldı. Onu Ahmed Reşid, Sâmîpaşazâde Sezâî ve Menemenlizâde Tâhir takip etti. Böylece topluluk büyük bir yara almış oldu.
1901 yılının başlarında yönetimle ilgili bir konu yüzünden Ahmet İhsan ile Tevfik Fikret'in arasında anlaşmazlıklar çıktı. Tevfik Fikret'in dergiden ayrılması üzerine Servet-i Fünûn ciddi bir bulanımın içine düştü. Tevfik Fikret'in yerine yazı işlerini üstlenen Hüseyin Cahit, durumu bir süre idare etti. Ancak Hüseyin Cahit Yalçın'ın Fransız İhtilali'ni konu alan "Edebiyat ve Hukuk" adlı çevirisinin 16 Ekim 1901'de Servet-i Fünûn'da yayımlanması üzerine, dergi II. Abdülhamit tarafından kapatıldı ve sorumlular mahkemeye verildi. Mahkeme tarafından suçsuz bulunan Servet-i Fünûn, kapatılmasından bir ay sonra, 5 Aralık 1901'de tekrar yayımlanmaya başlandı. Ancak Hüseyin Cahit yazı işleri müdürlüğünden ayrıldı.
İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra Servet-i Fünûn, gazete olarak yeniden çıkmış, sonra da haftalık dergiye dönüşmüştür. Servet-i Fünûncular II. Meşrutiyete kadar pek az eser yayımladılar. Ama bu arada koşullar değişmiş ve yeni bir nesil yetişmişti. Siyasal koşullar ağırlaşmış, sanatçıların bir kısmı, resmî görevlerle İstanbul'dan uzaklaştırılmıştı. Servet-i Fünûncular, karamsar, bezgin bir ruh hâline sahip oldukları için bu durumdan çok etkilendiler. Aralarındaki tartışmalar yüzünden birbirlerinden soğudular. Bir daha toplanamadılar. Servet-i Fünûn devri böylece kapanmış oldu.