sponsorlu reklam Admatic -sponsor

ŞEYH GALİP ATEŞ REDİFLİ GAZELİ TAHLİLİ, İNCELEMESİ, ŞEHRİ, TEMASI, KONUSU

ŞEYH GALİP ATEŞ REDİFLİ GAZELİ TAHLİLİ, İNCELEMESİ, TEMASI, KONUSU



ŞEYH GALİP ATEŞ REDİFLİ GAZELİ TAHLİLİ İNCELEMESİ, ŞEYH GALİP ATEŞ REDİFLİ GAZELİ  TEMASI, ŞEYH GALİP ATEŞ REDİFLİ GAZELİ  KONUSU, ŞİİR TAHLİLLERİ, 


derskonum.com'un  değerli akademisyen-öğretmen-öğrenci-edebiyat sever takipçileri.

Derskonum.com ailesi  olarak her dönem olduğu gibi yeni dönemde de sizler için kitap cevapları, konu anlatımı, pdf ders notları ile her zaman yanınızdayız..



Bu sayfamızda siz değerli takipçilerimiz için ŞEYH GALİP ATEŞ REDİFLİ GAZELİ TAHLİLİ, İNCELEMESİ, TEMASI, KONUSU üzerine bir paylaşım yapacağız. 


Siz de eğer bize ve tüm eğitim camiasına yardımcı olmak adına hazırladığınız yazılıları-notları-soruları-videoları paylaşmak isterseniz mail adresinden bize ulaşabilirsiniz.

İyi çalışmalar..

doğru konum= derskonum

destek olmak için lütfen paylaşınız


HazırlayanMustafa ŞAHİN 


ŞEYH GALİP ATEŞ REDİFLİ GAZELİ TAHLİLİ, İNCELEMESİ, TEMASI, KONUSU


Şeyh Gâlib-Ateş Redifli Gazelin Tahlili
Divan geleneğine tabi şairlerimizin ve özelinde Seyh Galib’in üzerinde çokça durduğu mazmunlardan birisi ateştir. Aşığın içinde bulunduğu ruh hali, ayrılık karşısında ateşe düşme şeklinde tasvir edilir. Ayrıca ateş tasavvufi edebiyatımızda kesreti karşılamıştır. Ayrıca Şeyh Galib döneminde İstanbul’da çok fazla yangın olmuş ve bunun da şairi etkilediği görüşü hüküm sürmüştür. Şiiri incelerken tüm bunları dikkate almak, şiirin anlaşılması noktasında mühimdir.



1.Gül âteş, gülbün âteş, gülşen âteş, cûybâr âteş
Semender-tıynetân-ı aşka besdir lâlezâr âteş
gülbün: gül fidanı
gülşen: gül bahçesi
cûybâr: akarsu, ırmak
semender: ateşe dayanıklı, kertenkeleye benzer bir hayvan
tıynetân: yaratılış
bes: kafi, yeter, yakışır
lâlezâr: lale bahçesi
(Gül, gül fidanı, gül bahçesi, ırmaklar ve lale bahçesi ateştir. Semender yaratılışlı aşığa bu kafidir. )
Şair bu beyitte dünyanın haz veren nimetlerini sıralamış ve tümünü ateşe benzetmiştir. Fakat semender yaratılışlı aşığa bunlar kafidir diyerek aşığın ayrılıktan dolayı ne denli hüzünlü olduğunu beyana çalışmıştır. Tasavvufi anlayışa göre dünya nimetlerinin tamamı, insanı Allah’tan uzaklaştırdığı için kesrettir ve bu kesret unsurları şiirde ateşe benzetilmiştir. Alt anlamda bu tasavvufi manayı dikkate almak gerekir. Şairin Mevlevilik’e meyli ve tasavvufi yönü bu mananın güçlenmesi sonucunu doğurur.
Sanatlar: 
* Beytin hakim sanatı teşbih-i beliğ sanatıdır. Zira şair gülü, gül fidanını, ırmakları, gül ve lale bahçelerini ateşe benzetmiştir. Benzetme unsurlarından yalnız benzeyen ve kendisine benzetilen bulunduğundan teşbih-i beliğ sanatı yapılmıştır.
* Semenderin ateşe dayanıklı olma özelliği hatırlatılarak telmih sanatı yapılmıştır.
*Beyitte birbiriyle alakalı sözcükler kullanılarak tenasüp sanatı yapılmıştır.



2.Hemân ey sâkî bir sâgar tutuşdur dest-i dildâra
Gazabla bezme geldi şem’-i meclis-veş yanar âteş
sâkî:  meyhanede içki sunan kişi
sâgar: kadeh
dest: el
dildâr: gönül alan, sevgili
şem: mum
veş: gibi anlamışda edat
(Ey meyhanede içki sunan, gönül çelen ‘sevgili’ gazapla meclise geldi. Meclisin mumu gibi yanıyor hemen eline bir kadeh tutuştur.)
Meyhane ve meclis kelimeleri divan geleneğinde sıkça kullanılan mazmunlardır. Gerçek anlamının dışında kullanılır ve tasavvufi anlamı dergahtır. Beytin gerçek anlamı sevgili hiddetle meyhaneye geldi ve meclisin mumu gibi yanıyor ona bir kadeh içki ver olsa da tasavvufi anlamı başkadır. Meclis dergahı, saki müridi karşılar. Bu mecliste içilen içki Allah aşkı ile şarhoş olma yollarıdır.
Sanatlar: 
*Ey  seslenme edatı kullanılması nida sanatını doğurmuştur.
* Meclis, sâgar, sâkî, birbiriyle münasebetli olduğundan kullanılması tenasüp sanatına vesile olmuştur.
* Tutuştur kelimesi hem ateşle alıştırmak hem de çabucak vermek anlamında kullanılabileceğinden iki anlamı da ifade ediyo olabilir. Bu tür bir kullanım tevriye sanatına sebep olur.
*sevgili yanması yönüyle meclisin mumuna benzetilmiştir. Benzetme unsurlarının tamamı kullanılmış olduğundan tam teşbih yapılmıştır.



3.Nesîm âteş çıkardı gonca-i çeşm-i ümîdimden
Bıraktı gülşen-i âmâlime berk-i bahâr âteş
nesîm: hafif esen yel
gonca: henüz açılmamış, açılmaya yüz tutmuş çiçek
çeşm: göz
âmâl: emeller, istekler, yapılan işler
berk: yıldırım
(Hafif esen rüzgar, ümidimin gözünün goncasından ateş çıkardır. Bahar yıldırımları isteklerimin gül bahçesine ateş bıraktı.)
Şair bu beyitte bir bahar tablosu çizmiş ve bu baharın hafif esen rüzgarları ümit gözünün goncasından ateş çıkarmış ve bahar şimşekleri de isteklerime veya yaptığım işlere ateş bıraktı demiştir. Bunları tasavvufi pencereden bakarsak bahar insanı dünya nimetlerine bıraktığı için kesrettir ve dolayısıyla ateştir. Şairin çizdiği bahar tablosu dünyevi nimetlerdir ve bunlar hafif rüzgarın küllenen nefsi yeniden ateşlediğini aktarmıştır.
Sanatlar:
* Bu beyitte ümitler göze, ameller gül bahçesine benzetilmiş ve teşbih sanatı yapılmıştır.
* Nefis ise bahar yıldırımına ve hafif esen yele benzetilmiştir. Fakat benzeyen söylenmemiş ve bu yolla açık istiare sanatı yapılmıştır.
* Yine bu beyitte de birbiriyle alakalı sözcükler birlikte kullanılmış ve tenasüp sanatı yapılmıştır.




4.Hayâl-i hasret-i hâlinle âh ettikçe uşşâkın
Şeb-i fürkatta her dem ahterân eyler nisâr âteş
hasret: özlem
uşşâk: aşıklar
şeb: gece
fürkat: ayrılık
dem: zaman
ahteran: yıldızlar
nisâr eylemek: saçmak
( senin özleminin hayaliyle aşıkların ah ettikçe, o ayrılık geçesinde her zaman ateş yıldızlar saçar.)
Şair bu beyitte adeta bir resim çiziyor. Kap karanlık bir ayrılık gecesi tahayyül edin. Zira sevgiliden ayrıldığı zaman aşıklar için zifiri karanlıktır. Bu ayrılık geçesinde sevgilinin özlemini çeken aşıklar onun hayali ile derin derin ah çekerler ve bu ahlar çekildikçe ateş gökyüzüne kıvılcımlarını saçar. İşte bu kıvılcımlar o karanlık geceyi aydınlatan yıldızlar gibidir. Aşığın ayrılıktan öylesine canı yanmıştır ki ah çektikçe nefesi ateşte kıvılcımların oluşmasına sebep olur. Bu kıvılcımlar bu kara gecede gökyüzüne doğru uçuşur ve adeta yıldız gibi parlarlar.
Sanatlar: 
*Ateşin saçtığı kıvılcımlar yıldıza benzetilmiş fakat bu benzetme unsurlarından sadece kendisine benzetilen yıldız beyan edilmiştir. Bu açık istiare sanatına vesile olmuştur.
* âh, uşşâk, fürkat, hasret kelimeleri münasebeti olan kelimeler olduğundan aynı beyitte bulunmaları tenasüp sanatına vesile olur.




5.Bana Dûzahdan ey meh dem urur gülzârlar sensiz
Diraht âteş nihâl-i dil-keş âteş berg ü bâr âteş
dûzah: cehennem
meh: ay
dem urmak: bahsetmek
gülzâr: gül bahçesi
diraht: ağaç
nihâl: fidan, taze, düzgün
berg: yaprak
bâr: yemiş, meyve
( Ey ay yüzlü sevgili, sensiz gül bahçeleri bana cehennem gibi görünür. Ağaçlar, gönlü cezbeden taze fidanlar, yapraklar ve yemişler hepsi ateştir.)
İnsan, dünyaya gelmekle bir ayrılık iklimine düşmüştür. Allah’tan ayrı düşmek anlamına gelen dünyaya geliş tasavvufi mahiyet arz eden tüm şiirlerde bir bela ortamına düşmek şeklinde karşımıza çıkar. İşte şair, bu beyitte sevgiliden ayrı kalınca dünyanın bütün güzelliklerinin dahi gözünde cehennemi andırdığından bahseder. Sevgiliden kasıt yaradandır. Yaradandan ayrı düşen insan için dünya nimetlerinin tamamı cehennemi andırır. Burada yine iki anlam arayabiliriz. Birincisi ayrılığın acısı ile dünyanın bütün güelliklerinin bile göze gelmemesi ve cehennem azabı gibi gelmesidir. Bir diğeri ise dünya nimetlerine gönlü kayan insanın yaratandan uzaklaşarak bir nevi cehennem için hazırlık etmesidir. Yani ateş hem sevgilinin gönlündedir hem de dünyanın güzelliklerine aldanarak ahirette uğrayacağı azaptır.
Sanatlar: 
* ‘Ey’ seslenme edatı kullanılarak nida sanatı yapılmıştır.
* Sevgili aya benzetilmiş fakat sadece benzetilen unsur olan ay söylenmiştir. Bu yolla açık istiareyapılmıştır.
*Gül bahçeleri insana benzetilmiş ve konuşma yetisi verilerek sevgili olmadan cehennemden bahsettikleri söylenmiştir. Bu yolla teşhisintak ve kapalı istiare sanatı yapılmıştır.
* Yaprak, gönül çelen fidanlar, ağaçlar ve yemişler ateşe benzetilmiş ve teşbih sanatı yapılmıştır.
* Yine birbiri ile alakalı kelimeler bir arada kullanılarak tenasüp sanatı yapılmıştır.



6.Mürekkebdir vücûdu tâ ezel yek-pâre sûzişden
Anâsırdan meğer uşşâka olmuşdur dûçâr âteş

mürekkeb: oluşmuş
yek-pâre: tek parça, bütünü
sûziş: yanma
anâsır: unsurlar, meydana getiren etmenler
uşşâk: aşıklar
dûçâr: tutulmak, iki-dört
(Aşığın vücudu ta ezelde bir tek ateşten oluşmuştur. Meğer unsurlardan aşığa ateş (iki-dört)olmuştur. )
Burada tabiatın ve insanın yaratılışındaki dört temel unsura hatırlatma vardır. Zira hava, su, toprak ve ateş unsurları anâsır- ı erba( dört temel unsur) adıyla anılır ve tüm varlıkların yaratılışında vardır. Şair burada diyor ki demek ki aşığın yaratılışında ateş olduğu için her daim yanar. Fakat mübalağa yoluyla da bu yangını katlar. Bu dört elementin tamamının yerine iki kere ateş aşığın payına düşmüştür. Yani varlıklar hava, su, toprak ve ateşten oluşurken aşık sekiz tane ateşten oluşur.
Sanatlar: 
* Varlıkların anâsır-ı erba’dan oluştuklarını hatırlatma yoluna gidilerek telmih sanatı yapılmıştır.
* Aşığın yangın hali yaratılışına yorularak güzel bir sebebe bağlanmış ve hüsn-i talil sanatı yapılmıştır.
* Ateş ve sûziş kelimeleri ilişkili kelimelerdir ve kullanımları tenasüp sanatını doğurmuştur.



7.Çerâğ-ı bezm-i hecri olduğum yapmış yakıştırmış
Gönül pervânesine vuslat âteş intizâr âteş
Çerağ: mum, lamba, yağ kandili
bezm: meclis
hecr: ayrılık
pervâne: ateşin etrafında dönen kelebek
vuslar: kavuşma
intizâr: ümitle bekleme
( Ayrılık  meclisinin mumu olduğum yapmış yakıştırmış. Pervaneye benzeyen gönlüm için kavuşmak da yolunu gözlemek de ateş.)
Bu beyti anlamak için şem ve pervanenin aşkının edebiyatımızda nasıl işlendiğini bilmek gereklidir. (Bkz. Şem ü Pervâne) Şair beyitte ayrılık meclisinin mumu olduğum sevgili yapmış yakıştırmış diyor. Akabinde de aşk ateşi uğruna pervane olanlar için yol gözleyerek, ümitle beklemenin de kavuşmanın da ateş olduğunu söylüyor. Tasavvufi bir alt mana taşıyan beyitte insan için sevgiliden ayrı olmanın ateş olduğu ve yanmak gerektirdiği beyan edilirken ona kavuşmanın da yine ateş olduğu ve yanma gerektirdiğinden dem vurulmuştur.
Sanatlar: 
* Sair vuslat ve intizarı ateşe, kendisini ayrılık meclisinin mumuna, gönlünü ise bu mum etrafında dönen pervaneye benzetme yoluna giderek teşbih sanatı yapmıştır.
* Tüm bunlar alakalı kelimeler olduğundan beyitte kullanılmaları tenasüp sanatını doğurmuştur.
* Beyitte şem ile pervane hikayesi hatırlatılarak telmih sanatı yapılmıştır.



8.Beyân-ı sûziş eyler herkes isti’dâd-ı fıtrattan
Eder berceste âşık mısra’-ı rengîn çenâr âteş
Herkes yaratılış kabiliyetine göre yanışını izah eder. Âşık, yani şair, ön plana çıkmış renkli bir dize yazar, çınar da ateş çıkarır.



9-
Meğer kilk-i sebük-cevlânın olmuş germ-rev Gâlib
Zemîn âteş zamân âteş bütün nakş u nigâr âteş

Ey Galib! Senin hızlı hareket eden kalemin o kadar ateşli ilerliyor ki, zemin ateş, zaman ateş, kağıdın üzerindeki işleme ve resimler de ateştir






ŞEYH GALİP ATEŞ REDİFLİ GAZELİ TAHLİLİ,İNCELEMESİ,TEMASI,KONUSU

3 Yorumlar

  1. Yarım kalmış hevesimiz, Ele mahkum ettiniz... Nerede sekiz dokuz? Teşbih yoksa bizde yokuz... Canınız sağolsun, Kalın selametle, kavuşuruz kısmetse hesapta kıyamette.

    YanıtlaSil
  2. Beyân-ı sûziş eyler herkes isti’dâd-ı fıtratdan Eder berceste ‘âşık mısra-ı rengîn çenâr âteş

    Herkes yaratılış kabiliyetine göre yanışını izah eder. Âşık, yani şair, ön plana çıkmış renkli bir dize yazar, çınar da ateş çıkarır.


    Meger kilk-i sebük-cevlânın olmuş germ-rev Gâlib Zemîn âteş zamân âteş bütün nakş u nigâr âteş

    Ey Galib! Senin hızlı hareket eden kalemin o kadar ateşli ilerliyor ki, zemin ateş, zaman ateş, kağıdın üzerindeki işleme ve resimler de ateştir

    YanıtlaSil
  3. Mükemmel olmuş teşekkürler 🥰

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski

sponsor reklamı

SPONSOR REKLAMI

derskonumesnk