SIFAT BULMA ÇALIŞMA KAĞIDIBİR METİN ÜZERİNDE SIFATLARI GÖSTERME, BİR METİN ÜZERİNDE SIFATLARI BULMA, BİR METİN ÜZERİNDE SIFATLARI GÖSTEREBİLME, ÇALIŞMA KAĞITLARI,
Metin Üzerinde Sıfatları İnceleme, Bir Metin Üzerinde Sıfatların Gösterimi
Koca Ali en kalın, en katı demirleri mısır yaprağı gibi incelten, kâğıt gibi yumuşatan sanatını kimseden öğrenmemiş, kendi kendine bulmuştu. Daha on iki yaşındayken, sert bir beylerbeyi olan babasının başı vurulmuş, öksüz kalmıştı. Amcası çok zengindi. Gösterişe düşkün bir vezirdi. Onu yanına aldı. Okutmak istedi. Belki devlet katında yetiştirecek, büyük görevlere çıkaracaktı. Ama Ali’nin yaratılışında “başkasına gönül borcu olmak” gibi bir sızlanmaya yer yoktu. “Ben kimseye eyvallah etmeyeceğim,” dedi. Bir gece amcasının konağından kaçtı. Başıboş bir adsız gibi dağlar, tepeler, dereler aştı. Adını bilmediği ülkelerde dolaştı. Sonunda Erzurum’da yaşlı bir demircinin yanına girdi. Otuz yaşına kadar Anadolu’da uğramadığı kent kalmadı. Kimseye boyun eğmedi. Gönül borcu olmadı. Ekmeğini taştan çıkardı. Alnının teriyle kazandı, içinde “kutsal ateş”ten bir alev bulunan her yaratıcı gibi, para için değil, sanatı, sanatının zevki için çalışıyordu. “Çeliğe çifte su vermek” onun aşkıydı. Gönüllü olarak savaşlara gittiği zamanlar yeniçerilerin, sipahilerin, sekbanların arasında, Ali Usta, işinin övgüsünü duydukça tadı dille anlatılmaz bir mutluluk duyardı. Ölünceye kadar böyle hiç durmadan çalışırsa daha birkaç bin gaziye kırılmaz kılıçlar, kalkanlar parçalayan çelik yatağanlar, zırhlar, keskin ağır saldırmalar yapacaktı. Bunu düşündükçe gülümser, tatlı tatlı yüreği çarpar, ruhundan kopan bir atılımla örsünün üzerinde milyonlarca kıvılcım tutuştururdu.
Koca: Niteleme sıfatı
En kalın: Niteleme sıfatı
En katı: Niteleme sıfatı
Yumuşatan: Niteleme sıfatı
On İki: Sayı sıfatı
Sert: Niteleme sıfatı
Bir: Sert bir beylerbeyi olan: Niteleme sıfatı
Gösterişe düşkün+ bir: Niteleme sıfat+ belgisiz sıfat
Büyük: Niteleme sıfatı
Bir: Belgisiz sıfat
Başıboş bir adsız gibi: Niteleme sıfatı
Adını bilmediği: Niteleme sıfatı
Yaşlı+ bir: Niteleme sıfat+ belgisiz sıfat
Otuz: Sayı sıfatı.
Uğramadığı: Niteleme sıfatı
Kutsal: Niteleme sıfatı
Kutsal ateşten+ bir: Niteleme sıfat+ belgisiz sıfat
Bulunan: Niteleme sıfatı
Her: Belgisiz sıfat
Çifte: Niteleme sıfatı
Tatlı dille anlatılmaz+ bir: Niteleme sıfat+ belgisiz sıfat
Birkaç: Belgisiz sıfat
Bin: Sayı sıfatı
Kalkanlar parçalayan: Niteleme sıfatı
Keskin: Niteleme sıfatı
Ağır: Niteleme sıfatı
Ruhundan kopan: Niteleme sıfatı
Bir: Belgisiz sıfat
Milyonlarca: Sayı sıfatı
Metin Üzerinde Sıfatları İnceleme, Bir Metin Üzerinde Sıfatların Gösterimi
Koca Ali en kalın, en katı demirleri mısır yaprağı gibi incelten, kâğıt gibi yumuşatan sanatını kimseden öğrenmemiş, kendi kendine bulmuştu. Daha on iki yaşındayken, sert bir beylerbeyi olan babasının başı vurulmuş, öksüz kalmıştı. Amcası çok zengindi. Gösterişe düşkün bir vezirdi. Onu yanına aldı. Okutmak istedi. Belki devlet katında yetiştirecek, büyük görevlere çıkaracaktı. Ama Ali’nin yaratılışında “başkasına gönül borcu olmak” gibi bir sızlanmaya yer yoktu. “Ben kimseye eyvallah etmeyeceğim,” dedi. Bir gece amcasının konağından kaçtı. Başıboş bir adsız gibi dağlar, tepeler, dereler aştı. Adını bilmediği ülkelerde dolaştı. Sonunda Erzurum’da yaşlı bir demircinin yanına girdi. Otuz yaşına kadar Anadolu’da uğramadığı kent kalmadı. Kimseye boyun eğmedi. Gönül borcu olmadı. Ekmeğini taştan çıkardı. Alnının teriyle kazandı, içinde “kutsal ateş”ten bir alev bulunan her yaratıcı gibi, para için değil, sanatı, sanatının zevki için çalışıyordu. “Çeliğe çifte su vermek” onun aşkıydı. Gönüllü olarak savaşlara gittiği zamanlar yeniçerilerin, sipahilerin, sekbanların arasında, Ali Usta, işinin övgüsünü duydukça tadı dille anlatılmaz bir mutluluk duyardı. Ölünceye kadar böyle hiç durmadan çalışırsa daha birkaç bin gaziye kırılmaz kılıçlar, kalkanlar parçalayan çelik yatağanlar, zırhlar, keskin ağır saldırmalar yapacaktı. Bunu düşündükçe gülümser, tatlı tatlı yüreği çarpar, ruhundan kopan bir atılımla örsünün üzerinde milyonlarca kıvılcım tutuştururdu.
Koca: Niteleme sıfatı
En kalın: Niteleme sıfatı
En katı: Niteleme sıfatı
Yumuşatan: Niteleme sıfatı
On İki: Sayı sıfatı
Sert: Niteleme sıfatı
Bir: Sert bir beylerbeyi olan: Niteleme sıfatı
Gösterişe düşkün+ bir: Niteleme sıfat+ belgisiz sıfat
Büyük: Niteleme sıfatı
Bir: Belgisiz sıfat
Başıboş bir adsız gibi: Niteleme sıfatı
Adını bilmediği: Niteleme sıfatı
Yaşlı+ bir: Niteleme sıfat+ belgisiz sıfat
Otuz: Sayı sıfatı.
Uğramadığı: Niteleme sıfatı
Kutsal: Niteleme sıfatı
Kutsal ateşten+ bir: Niteleme sıfat+ belgisiz sıfat
Bulunan: Niteleme sıfatı
Her: Belgisiz sıfat
Çifte: Niteleme sıfatı
Tatlı dille anlatılmaz+ bir: Niteleme sıfat+ belgisiz sıfat
Birkaç: Belgisiz sıfat
Bin: Sayı sıfatı
Kalkanlar parçalayan: Niteleme sıfatı
Keskin: Niteleme sıfatı
Ağır: Niteleme sıfatı
Ruhundan kopan: Niteleme sıfatı
Bir: Belgisiz sıfat
Milyonlarca: Sayı sıfatı
2.örnek
Bir gün, iki eski dost, güzel bir çay bahçesinde otururlar.
Bir gün, iki eski dost, güzel bir çay bahçesinde otururlar.
Geçmiş günleri yâd ederek hem neşeli hem de hüzünlü bir kaç saat geçirirler. İçlerinden yaşlı olan bir fikir ortaya atar. Birbirlerine söz vererek ayrıldılar. İki yıl sonra yine aynı yerde o güzel çay bahçesinde buluşma sözü verirler. İçlerinden biri tam iki yıl sonra o güzel çay bahçesine gelir. Saatler hızla geçer. Üç beş saat derken günün sonuna gelir. Arkadaşına kızmıştır gelmediği için. Kızgın kızgın eski mahallesinden geçerken hep gittiği bakkaldan gazete almaya girer. Gazete alırken Bakkal Ömer Bey derin derin bakarak: "Başın sağ olsun evlat, arkadaşını kaybetmişin." der. Bu sözlerle gözlerinden bulgur bulgur yaş akar. En yakın arkadaşının ikinci buluşmaya niçin gelmediğini anlar. Arkadaşı artık gerçek sevgilinin yanına gitmiştir.