HAKKI SÜKUT HİKAYESİ TAHLİLİ İNCELEMESİ OLAY ÖRGÜSÜ ZAMAN MEKAN KİŞİLER, HAKKI SÜKUT REFİK HALİT KARAY TAHLİL, HİKAYE TAHLİL,
Metin ve Zihniyet
Hikâye bir yaz günü, Bursa’daki fabrikaların ve mahallelerin
tasviriyle başlar. Bu tasvir Bursa’daki günlük yaşamı,
fabrikada çalışan insanların durumunu ve fabrikanın insan
sağlığını ne kadar tehdit ettiğine ilişkindir.
Amele kâtibi Hasip Efendi bu fabrikalarda amelelerin başında
durmaktadır. Buradaki işleri düzenlemekte, çalışmaları
kontrol etmekte, çalışan kızlara işlerle ilgili arada
bir bağırıp çağırmaktadır.
Fabrika ortamı sağlıklı ve çalışma ortamına elverişli olmadığı
için burada çalışan insanlar çok kısa zamanda
hastalanıp ölmektedir. Bunlardan biri de Hasip Efendi’nin
sevdiği gayrimüslim bir kız olan Fotika’dır.
Fotika, zamanla hastalanır, çalışamaz hale gelir, yatağa
düşer. Hasip efendi doktor getirir, ilaçlarını alır, ama
sonuç değişmez, Fotika ölür. Onun cenaze merasiminde
Papaz ile Hasip Efendi tartışırlar. Papaz kızların ölümünün
fabrikalar yüzünden olduğunu söyler. Bundan çok
etkilenen Hasip Efendi, fabrika sahibi Saatçizade Hidayet
Bey’e durumla ilgili tepkilerini sertçe gösterir. Ama
Hidayet Bey, bu durumu dikkate almaz. Birkaç gün sonra
Hasip Efendi'nin maaşına zam yapar. Hasip Efendi, her
şeye rağmen onu fabrikaya bağlayan maaşın ağırlığını
düşünerek çalışmaya devam etmekte, ama eskisi kadar
işin üzerinde durmamaktadır. O artık giden sevgilisinin
özlemini duymakta ve Bursa’nın yıldızlı bahar seması altında
sevdikleriyle buluşanların aşkını düşünmektedir.
Yapı (Olay örgüsü, kişi, zaman, mekân)
Olay örgüsü: İnsanların ağır koşullarda bir fabrikada
çalışması, Amele Katibi Hasip Efendi’nin çalışanlardan
Fotika adında bir kızı sevmesi, kızın fabrikanın olumsuz
şartlarından etkilenip ölmesi, Hasip Efendi’nin yapılan
haksızlıkları kabullenememesi, ancak işsiz kalacağı düşüncesiyle
maaşına yapılan zamla olup bitenleri bir kenara
bırakıp hayatına devam etmesi.
Kişiler: Amele Kâtibi Hasip Efendi, Fotika, Saatçizade
Hidayet Bey, Papaz, Fotika’nın Ninesi
Zaman: Olayın yılı, tam olarak belirtilmese de, Balıkesir
depreminden sonraki yıllarda olduğu söylenmiştir.
Zaman dilimi olarak da bir yaz ayı ile başlayıp tekrar
yaz ayının gelmesinden, tahmin edeceğimiz üzere
yaklaşık bir yıllık bir aralıktır.
Mekan: Olay Bursa da’ki Saatçizadelerin ipek fabrikası
ve çevresinde geçmektedir. Mudanya ilçesi, Fildar
köyü adı geçen diğer mekânlardır.
Hikâyede dikkati çeken noktalardan biri, olayın geçtiği
mekândır. Olayın Bursa'da geçmesi diğer bir ifadeyle
İstanbul’da değil “Anadolu”da geçmesi, Millî Edebiyat
sanatçılarının Anadolu coğrafyasına yöneldiğinin bir
göstergesidir.
Tema
Temel çatışma maddiyat-maneviyat üzerine kurulmuştur.
Hikâyedeki tema ise Hasip Efendi’nin vicdan
muhasebesi, fabrika sahibi ve amele katibinin para
uğruna insanların sağlığını hiçe saymasıdır.
Metin ve Gelenek
Millî Edebiyat Dönemi, Mauppassant tarzı (olay
hikâyesi) hikâye geleneğine göre yazılmıştır. Olay
örgüsüne dayalı olması, olayların kronolojik olarak
verilmesi, kişi kadrosunun genişliği, uzun bir zaman
diliminin olması olay hikâyensinin özelliğidir.
Dil ve Anlatım
Metinde Millî Edebiyat geleneğine uygun olarak halkın
anlayabileceği sade bir dil kullanılmıştır.
Genel Değerlendirme
Hikâye toplumun geçim sıkıntısı çektiği, işsizliğin kol
gezdiği bir zamanda, sevdiği kızın ölüme adım adım
yaklaştığı halde bir şey yapamayan ve ölümüne sebep
olanlara karşı yapacak bir şeyi olmayıp eli kolu bağlı
olan Hasip Efendi’yi anlatmaktadır.
Yazar hikâyede anlatmak istediğini eksiksiz olarak vermiş
ve okuyucu sıkmayan tasvirleri ile anlatımı renklendirmiştir.
Tasvirler o kadar başarılı olmuştur ki kişiler
ve mekân adeta gözümüzün önünde canlanmıştır.
Eserde anlatılan zaman dilimi içinde halkın içerisinde
bulunduğu durum bize net olarak aktarılmıştır. Birkaç
kelime dışında hikâye sade ve anlaşılır bir dille yazılmıştır.
Metin ve Zihniyet
Hikâye bir yaz günü, Bursa’daki fabrikaların ve mahallelerin
tasviriyle başlar. Bu tasvir Bursa’daki günlük yaşamı,
fabrikada çalışan insanların durumunu ve fabrikanın insan
sağlığını ne kadar tehdit ettiğine ilişkindir.
Amele kâtibi Hasip Efendi bu fabrikalarda amelelerin başında
durmaktadır. Buradaki işleri düzenlemekte, çalışmaları
kontrol etmekte, çalışan kızlara işlerle ilgili arada
bir bağırıp çağırmaktadır.
Fabrika ortamı sağlıklı ve çalışma ortamına elverişli olmadığı
için burada çalışan insanlar çok kısa zamanda
hastalanıp ölmektedir. Bunlardan biri de Hasip Efendi’nin
sevdiği gayrimüslim bir kız olan Fotika’dır.
Fotika, zamanla hastalanır, çalışamaz hale gelir, yatağa
düşer. Hasip efendi doktor getirir, ilaçlarını alır, ama
sonuç değişmez, Fotika ölür. Onun cenaze merasiminde
Papaz ile Hasip Efendi tartışırlar. Papaz kızların ölümünün
fabrikalar yüzünden olduğunu söyler. Bundan çok
etkilenen Hasip Efendi, fabrika sahibi Saatçizade Hidayet
Bey’e durumla ilgili tepkilerini sertçe gösterir. Ama
Hidayet Bey, bu durumu dikkate almaz. Birkaç gün sonra
Hasip Efendi'nin maaşına zam yapar. Hasip Efendi, her
şeye rağmen onu fabrikaya bağlayan maaşın ağırlığını
düşünerek çalışmaya devam etmekte, ama eskisi kadar
işin üzerinde durmamaktadır. O artık giden sevgilisinin
özlemini duymakta ve Bursa’nın yıldızlı bahar seması altında
sevdikleriyle buluşanların aşkını düşünmektedir.
Yapı (Olay örgüsü, kişi, zaman, mekân)
Olay örgüsü: İnsanların ağır koşullarda bir fabrikada
çalışması, Amele Katibi Hasip Efendi’nin çalışanlardan
Fotika adında bir kızı sevmesi, kızın fabrikanın olumsuz
şartlarından etkilenip ölmesi, Hasip Efendi’nin yapılan
haksızlıkları kabullenememesi, ancak işsiz kalacağı düşüncesiyle
maaşına yapılan zamla olup bitenleri bir kenara
bırakıp hayatına devam etmesi.
Kişiler: Amele Kâtibi Hasip Efendi, Fotika, Saatçizade
Hidayet Bey, Papaz, Fotika’nın Ninesi
Zaman: Olayın yılı, tam olarak belirtilmese de, Balıkesir
depreminden sonraki yıllarda olduğu söylenmiştir.
Zaman dilimi olarak da bir yaz ayı ile başlayıp tekrar
yaz ayının gelmesinden, tahmin edeceğimiz üzere
yaklaşık bir yıllık bir aralıktır.
Mekan: Olay Bursa da’ki Saatçizadelerin ipek fabrikası
ve çevresinde geçmektedir. Mudanya ilçesi, Fildar
köyü adı geçen diğer mekânlardır.
Hikâyede dikkati çeken noktalardan biri, olayın geçtiği
mekândır. Olayın Bursa'da geçmesi diğer bir ifadeyle
İstanbul’da değil “Anadolu”da geçmesi, Millî Edebiyat
sanatçılarının Anadolu coğrafyasına yöneldiğinin bir
göstergesidir.
Tema
Temel çatışma maddiyat-maneviyat üzerine kurulmuştur.
Hikâyedeki tema ise Hasip Efendi’nin vicdan
muhasebesi, fabrika sahibi ve amele katibinin para
uğruna insanların sağlığını hiçe saymasıdır.
Metin ve Gelenek
Millî Edebiyat Dönemi, Mauppassant tarzı (olay
hikâyesi) hikâye geleneğine göre yazılmıştır. Olay
örgüsüne dayalı olması, olayların kronolojik olarak
verilmesi, kişi kadrosunun genişliği, uzun bir zaman
diliminin olması olay hikâyensinin özelliğidir.
Dil ve Anlatım
Metinde Millî Edebiyat geleneğine uygun olarak halkın
anlayabileceği sade bir dil kullanılmıştır.
Genel Değerlendirme
Hikâye toplumun geçim sıkıntısı çektiği, işsizliğin kol
gezdiği bir zamanda, sevdiği kızın ölüme adım adım
yaklaştığı halde bir şey yapamayan ve ölümüne sebep
olanlara karşı yapacak bir şeyi olmayıp eli kolu bağlı
olan Hasip Efendi’yi anlatmaktadır.
Yazar hikâyede anlatmak istediğini eksiksiz olarak vermiş
ve okuyucu sıkmayan tasvirleri ile anlatımı renklendirmiştir.
Tasvirler o kadar başarılı olmuştur ki kişiler
ve mekân adeta gözümüzün önünde canlanmıştır.
Eserde anlatılan zaman dilimi içinde halkın içerisinde
bulunduğu durum bize net olarak aktarılmıştır. Birkaç
kelime dışında hikâye sade ve anlaşılır bir dille yazılmıştır.
Çok işime yaradı teşekkürler
YanıtlaSilbiz teşekkür ederiz ;)
Sil