KOŞMA,SEMAİ,VARSAĞI ÖRNEKLERİ, KOŞMA ÖRNEKLERİ, SEMAİ ÖRNEKLERİ, VARSAĞI ÖRNEKLERİ, HALK EDEBİYATI ŞİİR ÖRNEKLERİ, AŞIK EDEBİYATI ŞİİR ÖRNEKLERİ, UZUN,KISA
KOŞMA ÖRNEKLERİ
KOŞMA-KARACAOĞLAN
Elâ gözlüm ben bu ilden gideyim
Zülfü perişanım kal melil melil
Kerem et aklından çıkarma beni
Ağla gözyaşını sil melil melil
Yekin ey sevdiğim sen seni düzelt
Karayı bağla da beyazı çöz at
Doldur ver bâdeyi bir dahi uzat
Ayrılık şerbetin ver melil melil
Elvan çiçeklerden sokma başına
Kudret kalemini çekme kaşına
Beni unutursan doyma yaşına
Gez benim aşkımla yâr melil melil
Karac'oğlan der ki ölüp ölünce
Ben de güzel sevdim kendi halimce
Varıp gurbet ile vâsıl olunca
Dostlardan haberim al melil melil
KARACAOĞLAN
KOŞMA-KARACAOĞLAN
Vara vara vardım ol kara taşa,
Hasret ettin beni kavim kardaşa,
Sebep ne gözden akan kanlı yaşa,
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm
Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm
Karacoğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm
Karacaoğlan
KOŞMA-KUL NESİMİ
Uykudan uyanmış şahin bakışlım
Dedim sarhoş musun söyledi yok yok
Ak ellerin elvan elvan kınalım
Dedim bayram mıdır söyledi yok yok
Dedim ne gülersin dedi nazımdır
Dedim kaşın mıdır dedi gözümdür
Dedim ay mı doğdu dedi yüzümdür
Dedim ver öpeyim söyledi yok yok
Dedim aydınlık var dedi aynımda
Dedim günahım çok dedi boynumda
Dedim mehtab nedir dedi koynumda
Dedim ki göreyim söyledi yok yok
Dedim vatanın mı dedi ilimdir
Dedim bülbül müdür dedi dilimdir
Dedim Nesimi Şah dedi kulumdur
Dedim satar mısın söyledi yok yok
Kul Nesimi
KOŞMA-AŞIK VEYSEL
Ben gidersem sazım sen kal dünyada,
Gizli sırlarımı aşikar etme.
Lâl olsun dillerin söyleme yâda,
Garip bülbül gibi ah ü zâr etme.
Gizli defterimi sana anlattım,
Çalıştım sesimi sesine kattım,
Bebe gibi kollarımda yaylattım,
Hayal-i hatır et, beni unutma.
Aşık Veysel
KOŞMA - KARACAOĞLAN
Evvel sen de yücelerden uçardın
Şimdi enginlere mi indin gönül
Derya deniz dağ taş demez aşardın
Kara menzilin aldın mı gönül
Yiğitliğim elden gitti yel gibi
Damağımda tadı kaldı bal gibi
Hoyrat eli değmiş gonca gül gibi
Bozulmuş bağlara döndün mü gönül
Hasta oldun yastığını istersin
Kadir Mevlâ'm sağlığını göstersin
Cennet-i Âlâ'dan bir köşk dilersin
Boynunun farzını aldın mı gönül
Karacaoğlan der söyle sözünü
Hakk'a teslim eyle kendi özünü
Nâs içinde karalama yüzünü
Yolun doğrusunu buldun mu gönül
Karacaoğlan
KOŞMA- KARACAOĞLAN
Yiğidin eyisini nerden bileyim
Yüzü güleç, kendi yaman olmalı
Kasavet serine çöktüğü zaman
Gönlünün gâmını alan olmalı
Benim sözüm yiğit olan yiğide
Yiğit olan muntazırdır öğüde
Ben yiğit isterim fırka dağında
Yiğidin başında duman olmalı
Yiğit olan yiğit kurt gibi bakar
Düşmanı görünce ayağa kalkar
Kapar mızrağını meydana çıkar
Yiğidin ardında duran olmalı
Sâfi güzel olan, şol bazı kötü
Yiğidin densizi ey’olmaz zati
Gayet durgun ister silahı atı
Yiğit el çekmeyip viran olmalı
Karacaoğlan der ki çile çekilmez
Hozan tarlalara sümbül ekilmez
Sak yabancı ile başa çıkılmaz
İçinden sıdk ile yanan olmalı
KOŞMA - ÇEŞMİ
Derd-i dilim arttı yârimin derdim
Seksende doksanda yüzde seyr eyle
Gonca güllerini yârimin derdim
Gerdanda dudakta yüzde seyr eyle
Sel gelince yıkılırmış yar dedim
Al hançeri vur sineye yâr dedim
Yeter cevr ü cefa etme yâr dedim
Cism ü bedenimi yüz de seyr eyle
Çeşmîyâ bin gazel yazdım dîvâne
El bağladım yâre durdum dîvâne
Dedi var yıkıl git behey dîvâne
Aşkın deryasında yüz de seyr eyle
Çeşmi
SEMAİ ÖRNEKLERİ
1
Gönül gurbet ele varma
Ya gelinir ya gelinmez
Her dilbere meyil verme
Ya sevilir ya sevilmez
Yöğrüktür bizim atımız
Yardan atlattı zatımız
Gurbet ilde kıymatımız
Ya bilinir ya bilinmez
VARSAĞI ÖRNEKLERİ
1
Bre ağalar bre beyler
Ölmeden bir dem sürelim
Gözümüze kara toprak
Girmeden bir dem sürelim
Aman hey Allah'ım aman
Ne aman bilir ne zaman
Üstümüze çayır çemen
Bitmeden bir dem sürelim
Buna ne felek derler felek
Ne aman bilir ne dilek
Ahir ömrümüzü helâk
Etmeden bir dem sürelim
Karacaoğlan der cânân
Güzelim sözüme inanlık
Bu ayrılık bize hemân
Etmeden bir dem sürelim
Karacaoğlan
2.
Behey ela gözlü dilber!
Vaktin geçer demedim mi?
Harami olmuş gözlerin.
Beller keser demedim mi?
Bak şu kaşa, bak şu göze.
Ciğer kebap oldu köze.
Yakasız gömlekler bize,
Felekler biçer demedim mi?
Deryalarda yüzer gemi.
Şeker dudağının yemi
Süregör devranı demi.
Devran geçer demedim mi?
Karac’oğlan der mert ile
Sözüm yoktur namert ile
Zalim felek bu dert ile
Bizi eğer demedim mi?
Karacaoğlan
3.
Destur bre gökkuşağı
Hangi devin kılıcısın
Sabah sabah kanın damlar
Besbelli can alıcısın
Akıl almaz bir kelepçe
Anlaşılmaz hangi suça
Kilitlenmiş gündüz gece
Başımızda kalıcısın
Öfkeyi sorduk sarından
Korkuyu bildik morundan
Azrail adında birinden
Giyilmiş ölmek tacısın
Karanlık çiçek açtı mı
İlmik boynuna geçti mi
Can kuşu tenden uçtu mu
Bir özgürlük ağacısın
Attila İlhan
4.
Yürü bre Bulgar-dağı
Hemen dağlar sende m(i) olur
Yaylalı sümbüllü yurtlar
Büyük evler sende m(i) olur
Yükseğinde döner kuşlar
Engininde kervan işler
Kürk giydirir at bağışlar
Yiğit beyler sende m(i) olur
Yaylası ufak tepeler
Yağar yağmur kar sepeler
Kulakta altın küpeler
Hemen dilber sende m(i) olur
Kârac(a)oğlan düz ovalar
Şahinin keklik kovalar
İnil inil taş yuvarlar
Büyük seller sende m(i) olur
Karacaoğlan
KARACAOĞLAN
VARSAĞI
Yürü bire yalan dünya
Sana konan göçer bir gün
İnsan bir ekine misal
Seni eken biçer bir gün
Ağalar içmesi hoştur
O da züğürtlere güçtür
Can kafeste duran kuştur
Elbet uçar gider bir gün
Aşıklar der ki n'olacak
Bu dünya mamur olacak
Haleb'i Osmanlı alacak
Dağı taşa katar bir gün
Yerimi serin bucağa
Suyumu koyun ocağa
Kafamı alin kucağa
Garip anam ağlar bir gün
Yer yüzünde yeşil yaprak
Yer altında kefen yırtmak
Yastığımız kara toprak
O da bizi atar bir gün
Bindirirler cansız ata
İndirirler tuta tuta
Var dünyadan yol ahrete
Yelgin gider salın bir gün
Karac'oğlan der naşıma
Çok işler gelir başıma
Mezarımın baş taşıma
Baykuş konar öter bir gün
KOŞMA ÖRNEKLERİ
KOŞMA-KARACAOĞLAN
Elâ gözlüm ben bu ilden gideyim
Zülfü perişanım kal melil melil
Kerem et aklından çıkarma beni
Ağla gözyaşını sil melil melil
Yekin ey sevdiğim sen seni düzelt
Karayı bağla da beyazı çöz at
Doldur ver bâdeyi bir dahi uzat
Ayrılık şerbetin ver melil melil
Elvan çiçeklerden sokma başına
Kudret kalemini çekme kaşına
Beni unutursan doyma yaşına
Gez benim aşkımla yâr melil melil
Karac'oğlan der ki ölüp ölünce
Ben de güzel sevdim kendi halimce
Varıp gurbet ile vâsıl olunca
Dostlardan haberim al melil melil
KARACAOĞLAN
KOŞMA-KARACAOĞLAN
Vara vara vardım ol kara taşa,
Hasret ettin beni kavim kardaşa,
Sebep ne gözden akan kanlı yaşa,
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm
Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm
Karacoğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm
Karacaoğlan
KOŞMA-KUL NESİMİ
Uykudan uyanmış şahin bakışlım
Dedim sarhoş musun söyledi yok yok
Ak ellerin elvan elvan kınalım
Dedim bayram mıdır söyledi yok yok
Dedim ne gülersin dedi nazımdır
Dedim kaşın mıdır dedi gözümdür
Dedim ay mı doğdu dedi yüzümdür
Dedim ver öpeyim söyledi yok yok
Dedim aydınlık var dedi aynımda
Dedim günahım çok dedi boynumda
Dedim mehtab nedir dedi koynumda
Dedim ki göreyim söyledi yok yok
Dedim vatanın mı dedi ilimdir
Dedim bülbül müdür dedi dilimdir
Dedim Nesimi Şah dedi kulumdur
Dedim satar mısın söyledi yok yok
Kul Nesimi
KOŞMA-AŞIK VEYSEL
Ben gidersem sazım sen kal dünyada,
Gizli sırlarımı aşikar etme.
Lâl olsun dillerin söyleme yâda,
Garip bülbül gibi ah ü zâr etme.
Gizli defterimi sana anlattım,
Çalıştım sesimi sesine kattım,
Bebe gibi kollarımda yaylattım,
Hayal-i hatır et, beni unutma.
Aşık Veysel
KOŞMA - KARACAOĞLAN
Evvel sen de yücelerden uçardın
Şimdi enginlere mi indin gönül
Derya deniz dağ taş demez aşardın
Kara menzilin aldın mı gönül
Yiğitliğim elden gitti yel gibi
Damağımda tadı kaldı bal gibi
Hoyrat eli değmiş gonca gül gibi
Bozulmuş bağlara döndün mü gönül
Hasta oldun yastığını istersin
Kadir Mevlâ'm sağlığını göstersin
Cennet-i Âlâ'dan bir köşk dilersin
Boynunun farzını aldın mı gönül
Karacaoğlan der söyle sözünü
Hakk'a teslim eyle kendi özünü
Nâs içinde karalama yüzünü
Yolun doğrusunu buldun mu gönül
Karacaoğlan
KOŞMA- KARACAOĞLAN
Yiğidin eyisini nerden bileyim
Yüzü güleç, kendi yaman olmalı
Kasavet serine çöktüğü zaman
Gönlünün gâmını alan olmalı
Benim sözüm yiğit olan yiğide
Yiğit olan muntazırdır öğüde
Ben yiğit isterim fırka dağında
Yiğidin başında duman olmalı
Yiğit olan yiğit kurt gibi bakar
Düşmanı görünce ayağa kalkar
Kapar mızrağını meydana çıkar
Yiğidin ardında duran olmalı
Sâfi güzel olan, şol bazı kötü
Yiğidin densizi ey’olmaz zati
Gayet durgun ister silahı atı
Yiğit el çekmeyip viran olmalı
Karacaoğlan der ki çile çekilmez
Hozan tarlalara sümbül ekilmez
Sak yabancı ile başa çıkılmaz
İçinden sıdk ile yanan olmalı
KOŞMA - ÇEŞMİ
Derd-i dilim arttı yârimin derdim
Seksende doksanda yüzde seyr eyle
Gonca güllerini yârimin derdim
Gerdanda dudakta yüzde seyr eyle
Sel gelince yıkılırmış yar dedim
Al hançeri vur sineye yâr dedim
Yeter cevr ü cefa etme yâr dedim
Cism ü bedenimi yüz de seyr eyle
Çeşmîyâ bin gazel yazdım dîvâne
El bağladım yâre durdum dîvâne
Dedi var yıkıl git behey dîvâne
Aşkın deryasında yüz de seyr eyle
Çeşmi
SEMAİ ÖRNEKLERİ
1
Gönül gurbet ele varma
Ya gelinir ya gelinmez
Her dilbere meyil verme
Ya sevilir ya sevilmez
Yöğrüktür bizim atımız
Yardan atlattı zatımız
Gurbet ilde kıymatımız
Ya bilinir ya bilinmez
Bahçemizde nar ağacı
Kimi tatlı kimi acı
Gönüldeki dert ilacı
Ya bulunur ya bulunmaz
Deryalarda olur bahri
Doldur ver içem zehri
Sunam gurbet elin kahrı
Kimi tatlı kimi acı
Gönüldeki dert ilacı
Ya bulunur ya bulunmaz
Deryalarda olur bahri
Doldur ver içem zehri
Sunam gurbet elin kahrı
Ya çekilir ya çekilmez
Emrah der ki düştüm dile
Bülbül figan eder güle
Güzel sevmek bir sarp kale
Ya alınır ya alınmaz
ERZURUMLU EMRAH
2.
Güzel ne güzel olmuşsun
Görülmeyi görülmeyi
Siyah zülfün halkalanmış
Örülmeyi örülmeyi
Mendilim yudum arıttım
Gülün dalında kuruttum
Adım ne idi unuttum
Sorulmayı sorulmayı
Benim yârim bana küsmüş
Zülfünü gerdana dökmüş
Muhabbeti benden kesmiş
Sevilmeyi sevilmeyi
Çağır Karacoğlan çağır
Taş düştüğü yerde ağır
Yiğit sevdiğinden soğur
Sarılmayı sarılmayı
Karacaoğlan
Emrah der ki düştüm dile
Bülbül figan eder güle
Güzel sevmek bir sarp kale
Ya alınır ya alınmaz
ERZURUMLU EMRAH
2.
Güzel ne güzel olmuşsun
Görülmeyi görülmeyi
Siyah zülfün halkalanmış
Örülmeyi örülmeyi
Mendilim yudum arıttım
Gülün dalında kuruttum
Adım ne idi unuttum
Sorulmayı sorulmayı
Benim yârim bana küsmüş
Zülfünü gerdana dökmüş
Muhabbeti benden kesmiş
Sevilmeyi sevilmeyi
Çağır Karacoğlan çağır
Taş düştüğü yerde ağır
Yiğit sevdiğinden soğur
Sarılmayı sarılmayı
Karacaoğlan
3.
Bu gün ben bir güzel gördüm
Yeşiller giymiş ağ üzre
Aklımı başımdan aldı
Durabilmem ayağ üzre
Beni mest eden camıdır
Gonca gülün eyyamıdır
Her biri bir haramidir
Kirpikleri kapağ üzre
Mah cemaline bakılır
Ben kulun yanup yakılır
Söyledikçe bal dökülür
Leblerinden dudağ üzre
Cemali hüsnü alişan
Ol Yusuf’tan almış nişan
Siyah zülüfler perişan
Dökülmüş al yanağ üzre
Âşık Ömer geldi ise
Hak inayet kıldı ise
Ferhat dağı deldi ise
Ben koyam dağı dağ üzre
Âşık Ömer
4
Ela gözlü nazlı dilber
Koma beni el yerine,
Altın kemerin olayım,
Dola beni bel yerine!
Gel, kız, karşımda dursana,
Şu benim halimi sorsana,
Zülfünden bir tel versene,
Koklayayım gül yerine.
Hecine, gönlüm, hecine,
Yiğide ölüm geçine.
Al beni zülfün ucuna,
Sallanayım tel yerine.
Karaca oğlan der n’ olayım
Kolun boynuma dolayım,
Nazlı yar, kölen olayım,
Kabul eyle kul yerine.
Bu gün ben bir güzel gördüm
Yeşiller giymiş ağ üzre
Aklımı başımdan aldı
Durabilmem ayağ üzre
Beni mest eden camıdır
Gonca gülün eyyamıdır
Her biri bir haramidir
Kirpikleri kapağ üzre
Mah cemaline bakılır
Ben kulun yanup yakılır
Söyledikçe bal dökülür
Leblerinden dudağ üzre
Cemali hüsnü alişan
Ol Yusuf’tan almış nişan
Siyah zülüfler perişan
Dökülmüş al yanağ üzre
Âşık Ömer geldi ise
Hak inayet kıldı ise
Ferhat dağı deldi ise
Ben koyam dağı dağ üzre
Âşık Ömer
4
Ela gözlü nazlı dilber
Koma beni el yerine,
Altın kemerin olayım,
Dola beni bel yerine!
Gel, kız, karşımda dursana,
Şu benim halimi sorsana,
Zülfünden bir tel versene,
Koklayayım gül yerine.
Hecine, gönlüm, hecine,
Yiğide ölüm geçine.
Al beni zülfün ucuna,
Sallanayım tel yerine.
Karaca oğlan der n’ olayım
Kolun boynuma dolayım,
Nazlı yar, kölen olayım,
Kabul eyle kul yerine.
VARSAĞI ÖRNEKLERİ
1
Bre ağalar bre beyler
Ölmeden bir dem sürelim
Gözümüze kara toprak
Girmeden bir dem sürelim
Aman hey Allah'ım aman
Ne aman bilir ne zaman
Üstümüze çayır çemen
Bitmeden bir dem sürelim
Buna ne felek derler felek
Ne aman bilir ne dilek
Ahir ömrümüzü helâk
Etmeden bir dem sürelim
Karacaoğlan der cânân
Güzelim sözüme inanlık
Bu ayrılık bize hemân
Etmeden bir dem sürelim
Karacaoğlan
2.
Behey ela gözlü dilber!
Vaktin geçer demedim mi?
Harami olmuş gözlerin.
Beller keser demedim mi?
Bak şu kaşa, bak şu göze.
Ciğer kebap oldu köze.
Yakasız gömlekler bize,
Felekler biçer demedim mi?
Deryalarda yüzer gemi.
Şeker dudağının yemi
Süregör devranı demi.
Devran geçer demedim mi?
Karac’oğlan der mert ile
Sözüm yoktur namert ile
Zalim felek bu dert ile
Bizi eğer demedim mi?
Karacaoğlan
3.
Destur bre gökkuşağı
Hangi devin kılıcısın
Sabah sabah kanın damlar
Besbelli can alıcısın
Akıl almaz bir kelepçe
Anlaşılmaz hangi suça
Kilitlenmiş gündüz gece
Başımızda kalıcısın
Öfkeyi sorduk sarından
Korkuyu bildik morundan
Azrail adında birinden
Giyilmiş ölmek tacısın
Karanlık çiçek açtı mı
İlmik boynuna geçti mi
Can kuşu tenden uçtu mu
Bir özgürlük ağacısın
Attila İlhan
4.
Yürü bre Bulgar-dağı
Hemen dağlar sende m(i) olur
Yaylalı sümbüllü yurtlar
Büyük evler sende m(i) olur
Yükseğinde döner kuşlar
Engininde kervan işler
Kürk giydirir at bağışlar
Yiğit beyler sende m(i) olur
Yaylası ufak tepeler
Yağar yağmur kar sepeler
Kulakta altın küpeler
Hemen dilber sende m(i) olur
Kârac(a)oğlan düz ovalar
Şahinin keklik kovalar
İnil inil taş yuvarlar
Büyük seller sende m(i) olur
Karacaoğlan
KARACAOĞLAN
VARSAĞI
Yürü bire yalan dünya
Sana konan göçer bir gün
İnsan bir ekine misal
Seni eken biçer bir gün
Ağalar içmesi hoştur
O da züğürtlere güçtür
Can kafeste duran kuştur
Elbet uçar gider bir gün
Aşıklar der ki n'olacak
Bu dünya mamur olacak
Haleb'i Osmanlı alacak
Dağı taşa katar bir gün
Yerimi serin bucağa
Suyumu koyun ocağa
Kafamı alin kucağa
Garip anam ağlar bir gün
Yer yüzünde yeşil yaprak
Yer altında kefen yırtmak
Yastığımız kara toprak
O da bizi atar bir gün
Bindirirler cansız ata
İndirirler tuta tuta
Var dünyadan yol ahrete
Yelgin gider salın bir gün
Karac'oğlan der naşıma
Çok işler gelir başıma
Mezarımın baş taşıma
Baykuş konar öter bir gün