BİR KATRE AŞK
Bir şaheserdir halk hikayelerimiz.
Halkın dimağında yer alan o muhteşem aşkların vuku bulduğu birer canlı
anıttır.Hiçbir zaman yitip gitmemiş aşkların uğrak noktasıdır.En saf aşkların
birer nişanesidir.Bu hikayelerin kültürümüzde özellikle de edebiyatımızda
kendisine yer bulması bizim için hiç kuşkusuz en büyük hazinedir.Büyük aşkların hazinesidir bu hikayeler.Güçlü bir
gelenek etrafında örülmüş, aşıklar tarafından saz eşliğinde icra edilen bir
geleneğin en önemli ürünlerindendir.Müziğin sihirli dokunuşunun bu hikayelere
yansıması dinleyiciler tarafından bir sevinç kaynağı olmuş,teknolojinin
gündelik hayatımıza egemen olmadığı dönemlerde roman ,hikaye gibi hayatımızda
önemli bir yere sahip olan düz yazının boşluğunu doldurmuştur.Edebiyatımız
açısından değeri de bundan ileri gelmektedir.
Yazı öncesine dayanan olağanüstü olayların
ve Oğuz Kağan gibi kırk günlük iken çiğ et ve şarap isteyen vücudu baştan aşağı
kıllarla kaplı olan kahramanların yer aldığı kısacası olağanüstü kişilerin
bulunduğu kahramanların egemen olduğu destan döneminin sonunda ortaya çıkmış bu
ürünler,edebiyatımızda destanların hegomanyasına son vermiştir.Günlük
hayatımızda karşılaşma ihtimalinin yüksek olduğu ulvi aşkların ve her şeyini
aşkı uğruna heba eden kahramanların aşklarına tutunmak için diyar diyar
ellerlinde sazlarıyla gezdiği ve vuslat peşinde koştuğu bu hikayeler bu
yönleriyle destandan ayrılmaktadır.Ayrıca Tanzimat’tan sonra edebiyatımıza
giren romanla destan arasında bir geçiş süreci sağlamıştır.
Büyük aşkların yer aldığı bu hikayelerin
konuları sadece aşkla sınırlı değildir.Duyguların nazım halinde olayların nesir
halinde anlatıldığı bu hikayelerde aşk dışında dini,tasavvufi konular ve
kahramanlık konuları da işlenmiştir.Bolu Beyi’ne kök söktüren babasının öcünü
Bolu Beyi’nden ilmik ilmik alan Köroğlu’nun ana kahraman olduğu Köroğlu
Hikayesi kahramanlık konulu halk hikayelerine en güzel örnektir.Destan ve halk
hikayeleri arasında yer alan Dede Korkut Hikayeleri’ni de kahramanlık konulu
halk hikayeleri arasında değerlendirebiliriz.
Aşk konulu halk hikayelerinin sonuç
kısımlarında daima bir trajedi karşımıza çıkar.Kavuşamayan aşıkların hazin sonu
ve onları ayırmaya çalışan kahramanların mücadeleleri dikkate değerdir.Erkek
kahraman çoğu zaman ölür ve hayattaki en büyük hedefi büyük aşkı bayan kahraman
da onun acısına dayanamayıp ölüp gider.Uhrevi bir hava hakimdir aslında bu feci
sonda.Dinleyicilerin zihninde hemen bu aşıkların ahirette bir araya gelecekleri
düşüncesi peyda olur.Saz eşliğinde hikayeleri anlatan aşıklar da anlatı
esnasında bu durumu dinleyicilere hissettirirler.O ulvi aşkları anlatmak o
aşıklara nasip olmuştur.Aşık belki de dayanamayıp o aşıkları kavuşturacaktır
ama gelenek buna izin vermemektedir.Kim dayanabilir ki birbirlerini bu kadar
çok sevenlerin ayrılıp ölmelerine ve aşıkları ayırmaya çalışan taş yürekli kötü kimselerin başarılı olmalarına.İki gülün
arasına kim çalı dikeni koyar ki yüreğinden gelerek ?
Caner
ÖZCAN
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni