Milli Edebiyat anlayışıyla Türkçülük düşüncesi arasındaki ilişki,
Milli Edebiyat anlayışıyla “Türkçülük” düşüncesi arasında nasıl bir ilişki vardır, Milli Edebiyat anlayışıyla Türkçülük düşüncesi arasındaki ilişki,
Milli Edebiyat anlayışıyla “Türkçülük” düşüncesi arasında nasıl bir ilişki vardır, Milli Edebiyat anlayışıyla Türkçülük düşüncesi arasındaki ilişki,
KISACA AÇIKLAYALIM :
Milli Edebiyatın temelinde Türkçülük akımı vardır. Türkçe düşünme Türkçe söyleme Türk halkını eserlerde anlatma vardır. Yani Türkçülük vardır. Milli edebiyatın savunucuları-kurucuları da Türkçülük akımının öncüleridir..
ÖZELLİKLE
Mehmet Emin Yurdakul
Ziya Gökalp
Ömer Seyfettin
Ali Canip Yöntem
GENİŞ İÇERİK
⇓⇓⇓
1908 II.Meşrutiyet hareketiyle birlikte Türkçülük düşüncesi yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu düşüncenin edebiyata da etkisi olmuş, Türkçenin benliğine kavuşturulması, Türk edebiyatının kendi kaynaklarına dayanarak millileşmesi çalışmaları hız kazanmıştır. Edebiyattaki bu millileşme çalışmalarının temelinde Tanzimat dönemi yazar ve şairlerinin topluma yönelişleri, millet, vatan, özgürlük, adalet gibi kavramların işlenmesi, dilde az da olsa sadeleşmeye gidilmesi gibi faaliyetler, milli duygu ve düşüncelerin gelişmesini sağladı.
1911’de Selanik’te yayımlanmakta olan “Genç Kalemler” dergisi çevresinde toplanan şair ve yazarlar bu mücadeleye öncülük etmişlerdir. Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp, M.Emin Yurdakul, M.Fuat Köprülü, Refik Halit, Yakup Kadri, Ali Canip Yöntem ve arkadaşlarının başlattığı bu harekete “Milli Edebiyat” adı verilmiştir.
Milli Edebiyat akımı, başlangıçta bir dil hareketi olarak doğmuş, daha sonra bir edebiyat anlayışı olarak yerleşmiştir. Milli Edebiyatçıların başlattıkları dil hareketine “Yeni Lisan” denir.
Bu hareketin temel aldığı ilkeler şunlardır:
Türkçeye girmiş olan yabancı dil kuralları atılmalıdır.
Arapça ve Farsçadan gelen, konuşma diline girerek yaygınlaşmış olan kelimeler “Türkçeleşmiş” sayılmalı ve kullanılmalıdır.
Arapça ve Farsça kelimeler asıl söyleniş biçimleriyle değil, Türkçede aldıkları yeni biçimlerle kullanılmalıdır.
Yazı dili, İstanbul ağzını temel almalıdır.
Diğer Türk lehçelerinden kelime alınmamalıdır.
1911’de Selanik’te yayımlanmakta olan “Genç Kalemler” dergisi çevresinde toplanan şair ve yazarlar bu mücadeleye öncülük etmişlerdir. Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp, M.Emin Yurdakul, M.Fuat Köprülü, Refik Halit, Yakup Kadri, Ali Canip Yöntem ve arkadaşlarının başlattığı bu harekete “Milli Edebiyat” adı verilmiştir.
Milli Edebiyat akımı, başlangıçta bir dil hareketi olarak doğmuş, daha sonra bir edebiyat anlayışı olarak yerleşmiştir. Milli Edebiyatçıların başlattıkları dil hareketine “Yeni Lisan” denir.
Bu hareketin temel aldığı ilkeler şunlardır:
Türkçeye girmiş olan yabancı dil kuralları atılmalıdır.
Arapça ve Farsçadan gelen, konuşma diline girerek yaygınlaşmış olan kelimeler “Türkçeleşmiş” sayılmalı ve kullanılmalıdır.
Arapça ve Farsça kelimeler asıl söyleniş biçimleriyle değil, Türkçede aldıkları yeni biçimlerle kullanılmalıdır.
Yazı dili, İstanbul ağzını temel almalıdır.
Diğer Türk lehçelerinden kelime alınmamalıdır.