PSİKOLOJİ DERS NOTLARI,
Ruh Sağlığı ve Davranış Bozuklukları Konu Anlatımı,Ruh Sağlığı ve Davranış Bozuklukları Ders Notları PDF, RUH SAĞLIĞI VE DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI, PSİKOLOJİ DERS NOTLARI, PSİKOLOJİ DERS NOTLARI,KONU ANLATIMI PDF İNDİR,PSİKOLOJİ DERS NOTLARI,KONU ANLATIMI PDF İNDİR,PSİKOLOJİ DERS NOTLARI PDF İNDİR, PSİKOLOJİ KONU ANLATIMI, PSİKOLOJİ NOTLARI, 11.SINIF PSİKOLOJİ DERS NOTLARI,10.SINIF PSİKOLOJİ DERS NOTLARI,
Ruh Sağlığı ve Davranış Bozuklukları Konu Anlatımı,Ruh Sağlığı ve Davranış Bozuklukları Ders Notları PDF, RUH SAĞLIĞI VE DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI, PSİKOLOJİ DERS NOTLARI, PSİKOLOJİ DERS NOTLARI,KONU ANLATIMI PDF İNDİR,PSİKOLOJİ DERS NOTLARI,KONU ANLATIMI PDF İNDİR,PSİKOLOJİ DERS NOTLARI PDF İNDİR, PSİKOLOJİ KONU ANLATIMI, PSİKOLOJİ NOTLARI, 11.SINIF PSİKOLOJİ DERS NOTLARI,10.SINIF PSİKOLOJİ DERS NOTLARI,
TÜM PSİKOLOJİ KONULARI İÇİN TIKLAA
👇KONU ANLATIMI
RUH SAĞLIĞI VE DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI
Ruh Sağlığı: duyuş düşünüş ve davranış açısından insanın normal olması anlamına gelir.
Akıl sağlığı, bireyin kendi kendisiyle, çevresini oluşturan kişilerle ve toplumla barış içinde olması; sürekli denge, düzen ve uyum sağlayabilmek için gerekli çabayı sürdürebilmesidir.
İnsan yaşam boyu kaygı, üzüntü, sıkıntı, korku, öfke, kıskançlık, heyecan duyar ve bu duygularına bağlı olarak davranışlarda bulunur. Ancak bu duygulardan biri uzun süre devam ederse ya da çok şiddetli olursa, akıl sağlığı bozulur.
Akıl sağlığını bozan faktörler şunlardır :
Akıl sağlığı, bireyin kendi kendisiyle, çevresini oluşturan kişilerle ve toplumla barış içinde olması; sürekli denge, düzen ve uyum sağlayabilmek için gerekli çabayı sürdürebilmesidir.
İnsan yaşam boyu kaygı, üzüntü, sıkıntı, korku, öfke, kıskançlık, heyecan duyar ve bu duygularına bağlı olarak davranışlarda bulunur. Ancak bu duygulardan biri uzun süre devam ederse ya da çok şiddetli olursa, akıl sağlığı bozulur.
Akıl sağlığını bozan faktörler şunlardır :
1.Engellenme
Elde etmek istediğimiz bir nesneye, ulaşmak istediğimiz belirli bir amaca varmamız engellendiğinde ya da bir gereksinmemizin giderilmesi önlendiğinde, duyduğumuz olumsuz duyguya engellenme denir.
Engelleri üç bölüme ayırabiliriz :
*Fiziksel (nesnel) Engeller : Bireyin amacına ulaşmasını engelleyen yağmur, kar, uzaklık, yangın gibi fiziksel nesne ve olaylara fiziksel (nesnel) engeller denir.
*Sosyal ve yasal engeller : Bireyin amacına ulaşmasını engelleyen toplumsal değerler ve kanunlara sosyal ve yasal engeller denir.
*Kişiden kaynaklanan engeller : Bu engelleme türünde bireyde engellenmişlik duygusu yaratan neden, yine bireyin gerçekçi olmayan beklentilerinden doğar.
Ör:kısa boylu olduğu halde basketbolcu olmak isteyen genç, amacına ulaşamayınca kendini engellenme duygusuna kaptırır.
Elde etmek istediğimiz bir nesneye, ulaşmak istediğimiz belirli bir amaca varmamız engellendiğinde ya da bir gereksinmemizin giderilmesi önlendiğinde, duyduğumuz olumsuz duyguya engellenme denir.
Engelleri üç bölüme ayırabiliriz :
*Fiziksel (nesnel) Engeller : Bireyin amacına ulaşmasını engelleyen yağmur, kar, uzaklık, yangın gibi fiziksel nesne ve olaylara fiziksel (nesnel) engeller denir.
*Sosyal ve yasal engeller : Bireyin amacına ulaşmasını engelleyen toplumsal değerler ve kanunlara sosyal ve yasal engeller denir.
*Kişiden kaynaklanan engeller : Bu engelleme türünde bireyde engellenmişlik duygusu yaratan neden, yine bireyin gerçekçi olmayan beklentilerinden doğar.
Ör:kısa boylu olduğu halde basketbolcu olmak isteyen genç, amacına ulaşamayınca kendini engellenme duygusuna kaptırır.
2.Hayal kırıklığı
Engellenmişlik duygusunun çok şiddetli bir şekilde yaşanmasıdır. İnsanın beklentisinin gerçekleşmemesi durumuna denir.
3.Çatışma
Aynı anda ulaşılması imkansız iki güdüden bir tanesini seçememenin verdiği kararsızlık halidir. Çatışma üç şekilde görülür :
*Yaklaşma-Yaklaşma çatışması : Aynı anda, istenen iki güdüden bir tanesini seçememenin verdiği kararsızlık halidir.
*Kaçınma-Kaçınma çatışması : Aynı anda iki istenmeyen durumdan bir tanesini seçmek zorunda kalan kişinin yaşadığı kararsızlık halidir.
*Yaklaşma-Kaçınma çatışması : Bireyin ulaşmaya çalıştığı amacın hem istenilen hem de istenilmeyen yönlerinin aynı anda bulunmasından ortaya çıkan kararsızlık halidir.
4.Kaygı
Üzüntü, korku, başarısızlık gibi heyecan unsurlarının uzun süreli yaşanmasına kaygı denir.
- Bireye verilen desteğin çekilmesi. - Olumsuz bir sonucu beklemek.- Gelecekte ne olacağını bilmemek kaygıya neden olur. Hoş olmayan, insana üzüntü ve sıkıntı veren durum -Geleceğe yönelik endişeli beklenti -Bedensel gerginlik -Ruhsal tedirginlik ve panik
5.Stres
Organizmanın uyumunu bozan her türlü dış ve iç etkiye stres denir.
Stres durumunda : Daha fazla enerji için depolanmış şeker ve yağ kana karışır. Solunum artar. Oksijen taşımak için kandaki alyuvar sayısı artar. Kan basıncı yükselir. Kan kolay pıhtılaşma özelliği kazanır. Sindirim durur veya yavaşlar. Gözbebekleri büyür. Duyu organları en etkin oranda çalışır. İç salgı bezleri çalışmaya başlar, böbreküstü bezleri adrenalin ve nöradrenalin salgılar.
Stresi ortaya çıkaran etkenler :
Dış Etkenler :
-Mikroplar virüsler hastalığa yol açar hastalıklar psikolojik ve biyolojik dengeyi bozar.
-İklim ve doğa koşulları ve bunların değişimi organizmanın dengesini bozar.
-gürültülü, tozlu, karanlık, havasız yerler dengeyi bozar.
-Hava sıcaklığının artması, nem oranının yükselmesi dengeyi bozar.
-Deprem sel gibi doğal afetler -çevre kirliliği, teknolojik gelişme gibi etkenler
-Savaş, kıtlık, salgın hastalık, ölüm gibi etkenler
-Bazı meslekler (öğretmen,polis) ve çalışma koşulları
-Kazalar, sakatlık, yaralanma gibi etkenler
-işsizlik, yoksulluk, sıla hasreti gibi etkenler
İç Etkenler :
Hormon dengesinin bozulması, kaygı, öfke, sıkıntı da iç ortamdan kaynaklanan ruhsal etkenlerdir. Gençlik, Ergenlik, çocukluk, buluğ çağı gibi dönemler iç etkenlerdendir.
Huy ve karakterimiz, olay anındaki psikolojik yapımız olayları farklı algılamamızı sağlar.
Engellenmişlik duygusunun çok şiddetli bir şekilde yaşanmasıdır. İnsanın beklentisinin gerçekleşmemesi durumuna denir.
3.Çatışma
Aynı anda ulaşılması imkansız iki güdüden bir tanesini seçememenin verdiği kararsızlık halidir. Çatışma üç şekilde görülür :
*Yaklaşma-Yaklaşma çatışması : Aynı anda, istenen iki güdüden bir tanesini seçememenin verdiği kararsızlık halidir.
*Kaçınma-Kaçınma çatışması : Aynı anda iki istenmeyen durumdan bir tanesini seçmek zorunda kalan kişinin yaşadığı kararsızlık halidir.
*Yaklaşma-Kaçınma çatışması : Bireyin ulaşmaya çalıştığı amacın hem istenilen hem de istenilmeyen yönlerinin aynı anda bulunmasından ortaya çıkan kararsızlık halidir.
4.Kaygı
Üzüntü, korku, başarısızlık gibi heyecan unsurlarının uzun süreli yaşanmasına kaygı denir.
- Bireye verilen desteğin çekilmesi. - Olumsuz bir sonucu beklemek.- Gelecekte ne olacağını bilmemek kaygıya neden olur. Hoş olmayan, insana üzüntü ve sıkıntı veren durum -Geleceğe yönelik endişeli beklenti -Bedensel gerginlik -Ruhsal tedirginlik ve panik
5.Stres
Organizmanın uyumunu bozan her türlü dış ve iç etkiye stres denir.
Stres durumunda : Daha fazla enerji için depolanmış şeker ve yağ kana karışır. Solunum artar. Oksijen taşımak için kandaki alyuvar sayısı artar. Kan basıncı yükselir. Kan kolay pıhtılaşma özelliği kazanır. Sindirim durur veya yavaşlar. Gözbebekleri büyür. Duyu organları en etkin oranda çalışır. İç salgı bezleri çalışmaya başlar, böbreküstü bezleri adrenalin ve nöradrenalin salgılar.
Stresi ortaya çıkaran etkenler :
Dış Etkenler :
-Mikroplar virüsler hastalığa yol açar hastalıklar psikolojik ve biyolojik dengeyi bozar.
-İklim ve doğa koşulları ve bunların değişimi organizmanın dengesini bozar.
-gürültülü, tozlu, karanlık, havasız yerler dengeyi bozar.
-Hava sıcaklığının artması, nem oranının yükselmesi dengeyi bozar.
-Deprem sel gibi doğal afetler -çevre kirliliği, teknolojik gelişme gibi etkenler
-Savaş, kıtlık, salgın hastalık, ölüm gibi etkenler
-Bazı meslekler (öğretmen,polis) ve çalışma koşulları
-Kazalar, sakatlık, yaralanma gibi etkenler
-işsizlik, yoksulluk, sıla hasreti gibi etkenler
İç Etkenler :
Hormon dengesinin bozulması, kaygı, öfke, sıkıntı da iç ortamdan kaynaklanan ruhsal etkenlerdir. Gençlik, Ergenlik, çocukluk, buluğ çağı gibi dönemler iç etkenlerdendir.
Huy ve karakterimiz, olay anındaki psikolojik yapımız olayları farklı algılamamızı sağlar.
stres çeşitleri:
1.iyi stres:Belirli ölçüler içinde stres, organizmanın çalışması, davranışta bulunması, gelişmesi için gereklidir. Buna da "iyi stres" denir. Stres sırasında bütün organlar en fazla etkin derecede çalıştığında sorunların üstesinden gelmek kolaylaşır.
2.Kötü stres:yaşamı zorlaştıran. Sağlığı bozan düzeydeki strese denir.
3.Anlık stres: kısa süreli, kolayca başa çıkılan ve stresten sonra normale döndüğümüz strestir. Trafik, iş yaşamı, çeşitli aksaklıkların yarattığı stresler gibi.
4.Sürekli stres: uzun süren, kolayca başa çıkılamayan, normale dönemediğimiz strestir. Ölüm, boşanma, evlilik, işten çıkarılma, aileden ayrılma, emeklilik, yoksulluk gibi.
1.iyi stres:Belirli ölçüler içinde stres, organizmanın çalışması, davranışta bulunması, gelişmesi için gereklidir. Buna da "iyi stres" denir. Stres sırasında bütün organlar en fazla etkin derecede çalıştığında sorunların üstesinden gelmek kolaylaşır.
2.Kötü stres:yaşamı zorlaştıran. Sağlığı bozan düzeydeki strese denir.
3.Anlık stres: kısa süreli, kolayca başa çıkılan ve stresten sonra normale döndüğümüz strestir. Trafik, iş yaşamı, çeşitli aksaklıkların yarattığı stresler gibi.
4.Sürekli stres: uzun süren, kolayca başa çıkılamayan, normale dönemediğimiz strestir. Ölüm, boşanma, evlilik, işten çıkarılma, aileden ayrılma, emeklilik, yoksulluk gibi.
Strese gösterilen tepkiler: Bedenin gösterdiği ve zihnin gösterdiği tepkiler olarak ayrılır.
Bedenin gösterdiği tepkiler: anlık tepkiler ve sürekli tepkiler olarak ikiye ayrılır.
Anlık tepkiler; atılım, çekilme ve uzlaşmadır. Sürekli tepkiler; duyarsızlaşma ve alışmadır.
Zihnin gösterdiği tepkiler: savunma mekanizmalarıdır.
Savunma mekanizmaları:
Kaygı, engellenme, hayal kırıklığı, çatışma insanın akıl sağlığını olumsuz yönde etkiler. Ancak, insan akıl sağlığını koruyacak mekanizmaları farkında olmadan kullanarak akıl sağlığını korur. İnsanın kaygısını azaltmak için bilinçsizce kullandığı bu mekanizmalara savunma mekanizması denir. Savunma mekanizmaları aşırı derecede kullanıldığında bireyin gerçeklikle ilişkisini keserek, akıl sağlığının bozulmasına neden olabilir.
Başlıca Savunma Mekanizmaları
1.Hayal Kurma : Gerçeklere uymayan ya da günlük yaşamda doyum olanağı bulunmayan isteklere, beklentilere düş yoluyla doyum aramaktır. Bu mekanizma fazla kullanılırsa birey gerçeklikten kopar ve akıl sağlığı bozulur. Örneğin, amatör kümede oynayan başarısız bir futbolcu, kendisini dünyaca ünlü bir takımda top oynarken düşleyebilir.
Bedenin gösterdiği tepkiler: anlık tepkiler ve sürekli tepkiler olarak ikiye ayrılır.
Anlık tepkiler; atılım, çekilme ve uzlaşmadır. Sürekli tepkiler; duyarsızlaşma ve alışmadır.
Zihnin gösterdiği tepkiler: savunma mekanizmalarıdır.
Savunma mekanizmaları:
Kaygı, engellenme, hayal kırıklığı, çatışma insanın akıl sağlığını olumsuz yönde etkiler. Ancak, insan akıl sağlığını koruyacak mekanizmaları farkında olmadan kullanarak akıl sağlığını korur. İnsanın kaygısını azaltmak için bilinçsizce kullandığı bu mekanizmalara savunma mekanizması denir. Savunma mekanizmaları aşırı derecede kullanıldığında bireyin gerçeklikle ilişkisini keserek, akıl sağlığının bozulmasına neden olabilir.
Başlıca Savunma Mekanizmaları
1.Hayal Kurma : Gerçeklere uymayan ya da günlük yaşamda doyum olanağı bulunmayan isteklere, beklentilere düş yoluyla doyum aramaktır. Bu mekanizma fazla kullanılırsa birey gerçeklikten kopar ve akıl sağlığı bozulur. Örneğin, amatör kümede oynayan başarısız bir futbolcu, kendisini dünyaca ünlü bir takımda top oynarken düşleyebilir.
2.Bastırma : kaygı uyandıracak istek ve anıların bilinçten uzaklaştırılarak unutulmuş gibi gösterilmesine bastırma denir.Örneğin : dişçiden korka kişinin dişçi randevusunu unutması.
3.Mantığa Bürünme (Akla Uydurma – Bahane Bulma) : Amacına ulaşamayan bireyin başarısızlığını yok edecek bahaneler bulmasıdır. Ör: Yarışta istediği dereceyi alamayan bireyin yarışın önemli olmadığını söylemesi.
4.Yansıtma : Kişinin, benliğini tehdit eden yetersizliklerini, suçluluk duygularını başkalarına yüklemesine yansıtma denir. İki şekilde yapılır.
*Birey, kendi başarısızlıklarının suçunu başkalarına yüklemek.. yarışı kazanamayan bireyin hakemleri suçlaması.
*Birey, suçluluk duygusu uyandıracak nitelikteki dürtüleri, düşünceleri diğer insanlara mal etmek. Ör:Kopye çeken öğrencinin herkes kopye çeker demesi.
*Birey, kendi başarısızlıklarının suçunu başkalarına yüklemek.. yarışı kazanamayan bireyin hakemleri suçlaması.
*Birey, suçluluk duygusu uyandıracak nitelikteki dürtüleri, düşünceleri diğer insanlara mal etmek. Ör:Kopye çeken öğrencinin herkes kopye çeker demesi.
5. Ödünleme : Birey bir alandaki yetersizliğinin ortaya çıkardığı eksiklik duygusunu, başka bir alandaki üstün başarılarıyla telafi etmesidir. Örneğin, çelimsiz bir delikanlı bedensel yetersizliğini, akademik çalışmalarında üstün başarı sağlayarak ödünleyebilir.
6.Yüceltme : Cinsellik ve saldırganlık gibi ilkel nitelikteki isteklerin, toplumca beğenilen etkinliklere dönüştürülmesidir. Örneğin, birey saldırganlık eğilimini boksör olarak doyurabilir.
7.Özdeşim Kurma : istediği başarıya ulaşamayan bireyin kendisini başka bir bireyle veya grupla özdeştirerek bu başarısızlığını kapatmaya çalışmasıdır.
Örneğin, popüler olamama kaygısı taşıyan genç, bir futbol takımıyla özdeşleşerek bu kaygısından kurtulmaya çalışabilir.
7.Özdeşim Kurma : istediği başarıya ulaşamayan bireyin kendisini başka bir bireyle veya grupla özdeştirerek bu başarısızlığını kapatmaya çalışmasıdır.
Örneğin, popüler olamama kaygısı taşıyan genç, bir futbol takımıyla özdeşleşerek bu kaygısından kurtulmaya çalışabilir.
8.Yön Değiştirme : Kişinin, kendisinde kaygı yaratan durumla karşılaştığında, öfkesini kaygının kaynağı yerine gücünün yettiği bir kişiye ya da nesneye yöneltmesidir.
Ör: ofisteki müdürüne kızan bir memur, eve geldiğinde öfkesini karısından çıkarmasıdır.
Ör: ofisteki müdürüne kızan bir memur, eve geldiğinde öfkesini karısından çıkarmasıdır.
9.Polyanna Davranışı (Tatlı Limon) : Olumsuz durumlardan iyi sonuçlar çıkarmaya Polyanna davranışı denir.
Ör: sol kolu kırılan bir kişinin “iyi ki sağ kolum kırılmadı, yoksa yazı yazamazdım” demesi
Polyanna davranışı, mantığa bürünme mekanizmasının bir türü olarak değerlendirilebilir.
Ör: sol kolu kırılan bir kişinin “iyi ki sağ kolum kırılmadı, yoksa yazı yazamazdım” demesi
Polyanna davranışı, mantığa bürünme mekanizmasının bir türü olarak değerlendirilebilir.
10.Karşıt Tepki Geliştirme : Bireyin kaygısını azaltabilmek için gerçek duygusunun, tam tersi bir şekilde hareket etmesidir. Örneğin, kişi gerçekte kızgın olduğu birine gülerek davranabilir.
11.Gerileme : Bir engelle karşılaşan bireyin çocuksu davranışlarına geri dönmesidir.
Örneğin, isteği engellenen bir yetişkin, tıpkı çocukluğunda yaptığı gibi ayaklarını yere vurarak ağlamaya başlayabilir.
Örneğin, isteği engellenen bir yetişkin, tıpkı çocukluğunda yaptığı gibi ayaklarını yere vurarak ağlamaya başlayabilir.
12. Yadsıma (İnkar) : Bireyde aşırı kaygıyı uyandıracak olan dış gerçekliğin yok sayılmasına yadsıma denir.
Örneğin, trafik kazasında çocuğu ölen annenin çocuğunun ölmediğine inanması.
13.Şakaya Vurma : Kişide kaygı uyandıran duygu ve düşüncelerin ciddiye alınmamasıdır.
Örneğin, yaptığı kek kabarmayan bir ev hanımının “komşular ne de marifetliyim değil mi?” demesi şakaya vurmadır
Örneğin, trafik kazasında çocuğu ölen annenin çocuğunun ölmediğine inanması.
13.Şakaya Vurma : Kişide kaygı uyandıran duygu ve düşüncelerin ciddiye alınmamasıdır.
Örneğin, yaptığı kek kabarmayan bir ev hanımının “komşular ne de marifetliyim değil mi?” demesi şakaya vurmadır
14.Çilecilik : Kişi kendine zevk veren kişilerden, nesnelerden, olaylardan uzak kalabilmek için çaba harcar. Örneğin, rahibelerin manastıra kapanması.
15.Özgeçicilik : İnsanın bencilliğini bastırarak, ilgi, sevgi ve saygısını başkalarına yöneltmesidir. Bu savunma mekanizmasında birey başkalarının sorunlarıyla ilgilenerek kendi kaygısından kurtulma yolları arar.
Davranış bozuklukları ve akıl hastalıkları
Normal Davranış : Normal davranış, belirli doğal ve toplumsal ortamlarda, dıştan ve içten gelen belirli şiddet ve süredeki uyaranlara, insanın alışılagelen, düzgün, doğru, kurala uygun biçimde tepki göstermesidir.
normal davranış yere ve zamana uygun davranmaktır.
Duygusal sağlığı yerinde olan insanların özellikleri şunlardır :
•Gerçekliği doğru bir biçimde algılamak.
•Kendi güdülerinin ve duygularının farkında olmak.
•Davranışlarını kontrol altında tutabilmek.
•Sevecen bir şekilde ilişki kurabilmek
•Yeteneklerini üretken alanlara yönlendirebilmek
normal davranış yere ve zamana uygun davranmaktır.
Duygusal sağlığı yerinde olan insanların özellikleri şunlardır :
•Gerçekliği doğru bir biçimde algılamak.
•Kendi güdülerinin ve duygularının farkında olmak.
•Davranışlarını kontrol altında tutabilmek.
•Sevecen bir şekilde ilişki kurabilmek
•Yeteneklerini üretken alanlara yönlendirebilmek
Anormal Davranış :Anormal davranış ise belirli doğal ve toplumsal ortamlarda dıştan ve içten gelen belirli şiddet ve süredeki uyaranlara, insanın alışagelenin dışında hatalı, kurala uymayan, uygunsuz tepki göstermesidir.
Anormal davranış yere ve zamana uygun davranmamaktır.
Kişinin anormal davranış gösterip göstermediğini şu ölçüleri kullanarak anlayabiliriz :
-Davranışları çevresindeki insanların hoşgörü sınırını aşıyorsa
-İnsanlarla ilişkileri ve iletişimi bozulmuşsa
-Kendisinden beklenen beceri ve başarıyı göstermiyorsa
-Davranış, tutum ve düşünceleri gerçek dışı kabul ediliyorsa
bu kişinin anormal davranış gösterdiğini söyleyebiliriz.
Anormal davranış yere ve zamana uygun davranmamaktır.
Kişinin anormal davranış gösterip göstermediğini şu ölçüleri kullanarak anlayabiliriz :
-Davranışları çevresindeki insanların hoşgörü sınırını aşıyorsa
-İnsanlarla ilişkileri ve iletişimi bozulmuşsa
-Kendisinden beklenen beceri ve başarıyı göstermiyorsa
-Davranış, tutum ve düşünceleri gerçek dışı kabul ediliyorsa
bu kişinin anormal davranış gösterdiğini söyleyebiliriz.
Anormal davranışı açıklayan yaklaşımlar
1.Anormal davranışa çevresel yaklaşımlar: bu yaklaşım anormal davranışın ortaya çıkmasında öğrenmenin etkili olduğunu savunur. Anormal davranışların çevresel etkilerle oluştuğu savunulur.
2.Anormal davranışa psikolojik yaklaşımlar: anormal davranışları kişiliğin psikolojik yönüyle açıklamaya çalışırlar.
3. Anormal davranışa biyolojik yaklaşımlar: anormal davranışları sinir sisteminin işleyişindeki biyokimyasal yapının bozulmasıyla açıklamaya çalışırlar.
4. Anormal davranışa psikanalitik yaklaşımlar: içgüdüler, geçmiş dönem anıları davranış bozukluklarının temelini oluşturmaktadır.
1.Anormal davranışa çevresel yaklaşımlar: bu yaklaşım anormal davranışın ortaya çıkmasında öğrenmenin etkili olduğunu savunur. Anormal davranışların çevresel etkilerle oluştuğu savunulur.
2.Anormal davranışa psikolojik yaklaşımlar: anormal davranışları kişiliğin psikolojik yönüyle açıklamaya çalışırlar.
3. Anormal davranışa biyolojik yaklaşımlar: anormal davranışları sinir sisteminin işleyişindeki biyokimyasal yapının bozulmasıyla açıklamaya çalışırlar.
4. Anormal davranışa psikanalitik yaklaşımlar: içgüdüler, geçmiş dönem anıları davranış bozukluklarının temelini oluşturmaktadır.
Anormal davranışların nedenleri:
1.biyolojik nedenler: anormal davranışların temelinde kalıtım olabilmektedir. Ayrıca alkol, uyuşturucu madde veya yaşlılık gibi nedenlerde davranış bozukluklarına neden olur.
2.psikolojik nedenler: yoğun stres, doyurulmayan sevgi, bağlılık gibi sosyal ihtiyaçlar davranış bozukluklarının nedeni olabilmektedir.
3.sosyal nedenler: savaş, terör, göç, ekonomik kriz gibi etkenlerde davranış bozukluklarının nedeni olabilmektedir.
1.biyolojik nedenler: anormal davranışların temelinde kalıtım olabilmektedir. Ayrıca alkol, uyuşturucu madde veya yaşlılık gibi nedenlerde davranış bozukluklarına neden olur.
2.psikolojik nedenler: yoğun stres, doyurulmayan sevgi, bağlılık gibi sosyal ihtiyaçlar davranış bozukluklarının nedeni olabilmektedir.
3.sosyal nedenler: savaş, terör, göç, ekonomik kriz gibi etkenlerde davranış bozukluklarının nedeni olabilmektedir.
Davranış Bozuklukları
1.Nevrotik Bozukluklar (Nevrozlar) : Kişiliğin ve uyumun tümünü etkilemeyen, genellikle bunalım ve beden işlevleri üzerine yakınmalarla kendini belli eden ruhsal kaynaklı hastalıklardır.
---Anksiyete(kaygı ): Kaygı, nedeni bilinmeden yaşanan korkulardır Kaygı düzeyinin yükselmesi sonucu bedensel gerginliğin ve ruhsal tedirginliğin artmasıyla yaşanan panik durumudur. Bu durum, hasta tarafından ölüm korkusu, sıkıntı, sıkışma olarak anlatılır.
---Fobi : Gerçekte hiçbir tehlike olmadığı halde mantık dışı duyulan korkulardır. Örneğin, yükseklikten, kapalı yerlerde kalmaktan, asansörden, kalabalıktan, karşı cinsten korkmak fobik nevroz örnekleridir.
---Obsesif-Kompülsif Nevroz : *Obsesyon : Düşüncede ortaya çıkan takıntılardır. Örneğin, bir annenin sürekli çocuğunun başına kötü şeylerin geleceğini düşünmesi obsesyondur.*Kompülsiyon : Davranışlarda ortaya çıkan takıntılardır. Örneğin, yoldaki çizgilere, karelere basarak yürümek Kompülsif bir davranıştır.
---Hipokondriya : Hastalık hastalığı. Sağlıkla ilgili aşırı kaygı ve kuruntu durumu söz konusudur. Birey duyduğu hastalık belirtilerinin kendisinde de olduğunu zanneder.
---Histeri: Acı veren duygu yüklü bir düşüncenin baskı sonucunda bedensel işlev kayıplarına neden olmasıdır. Kişinin hiç bir organik bozukluğu olmadığı halde, organlarında işlev kayıpları ortaya çıkabilir. Örneğin, kişinin acı çektiği bir düşüncesi nedeniyle sağır olması histerik nevroz örneğidir.
---Disosiyatif Bozukluk(kopuntu-kişilik çatlaması): kişide kimlik, bellek, algı ve çevre ile ilgili duyumlar gibi normalde bir bütün halinde çalışan işlevlerin bütünlüğünün bozulmasıdır. Dissosiyasyon çoğunlukla travmaya karşı bir savunma olarak ortaya çıkar.
---Anksiyete(kaygı ): Kaygı, nedeni bilinmeden yaşanan korkulardır Kaygı düzeyinin yükselmesi sonucu bedensel gerginliğin ve ruhsal tedirginliğin artmasıyla yaşanan panik durumudur. Bu durum, hasta tarafından ölüm korkusu, sıkıntı, sıkışma olarak anlatılır.
---Fobi : Gerçekte hiçbir tehlike olmadığı halde mantık dışı duyulan korkulardır. Örneğin, yükseklikten, kapalı yerlerde kalmaktan, asansörden, kalabalıktan, karşı cinsten korkmak fobik nevroz örnekleridir.
---Obsesif-Kompülsif Nevroz : *Obsesyon : Düşüncede ortaya çıkan takıntılardır. Örneğin, bir annenin sürekli çocuğunun başına kötü şeylerin geleceğini düşünmesi obsesyondur.*Kompülsiyon : Davranışlarda ortaya çıkan takıntılardır. Örneğin, yoldaki çizgilere, karelere basarak yürümek Kompülsif bir davranıştır.
---Hipokondriya : Hastalık hastalığı. Sağlıkla ilgili aşırı kaygı ve kuruntu durumu söz konusudur. Birey duyduğu hastalık belirtilerinin kendisinde de olduğunu zanneder.
---Histeri: Acı veren duygu yüklü bir düşüncenin baskı sonucunda bedensel işlev kayıplarına neden olmasıdır. Kişinin hiç bir organik bozukluğu olmadığı halde, organlarında işlev kayıpları ortaya çıkabilir. Örneğin, kişinin acı çektiği bir düşüncesi nedeniyle sağır olması histerik nevroz örneğidir.
---Disosiyatif Bozukluk(kopuntu-kişilik çatlaması): kişide kimlik, bellek, algı ve çevre ile ilgili duyumlar gibi normalde bir bütün halinde çalışan işlevlerin bütünlüğünün bozulmasıdır. Dissosiyasyon çoğunlukla travmaya karşı bir savunma olarak ortaya çıkar.
2.Psikotik Bozukluklar (Psikozlar) : Kişiliğin bütünlüğünü ve uyum gücünü geniş ölçüde yıkan ruhsal bozukluklardır. Kişi gerçeklikle bağlantısını kaybeder. Psikotik bozukluklar gerçekliğin çarpıtılmış algıları ve yaşamsal pek çok işlevin yerine getirilememesi olarak kendilerini gösterirler. Psikozlar, nevrozlardan daha ağır bozukluklardır.
---Şizofren : Şizofreninin anlamı ruhsal yaşamda bölünme, parçalanma, yarılmadır. Bu durum, hastanın gerçeklikle olan bağlantısını bozar. Şizofreni üç temel özelliğe sahiptir:
Düşünce bozuklukları, Hayaller, Halüsinasyonlar. Çoğunlukla 20-25 yaşlarında görülür.
Basit şizofreni, Hebefrenik şizofreni, katatonik şizofreni, paranoid şizofreni tipleri vardır.
---Paranoya : Bu düşünce bozukluğu gösterenlerde büyüklük, üstünlük, zenginlik, aşk, icat, keşif, düşmanlık, kıskançlık gibi konularda gerçekle ilişkisi olmayan düşünceler vardır.
---Manik- Depresif Psikoz: (Duygu ve Heyecan Bozuklukları): Duygu ve heyecan bozukluklarının temelinde mizaç ve duygu durumu değişikliği vardır. Kişinin duyguları haz, sevinç,öfke yönünde aşırı artarsa mani, elem ve karamsarlık yönünde aşırı artarsa depresyon adı verilen bozukluklar ortaya çıkar.
---Bunama: anımsama, dikkat, algılama gibi zihinsel etkinliklerin aşamalı olarak kaybolmasıdır.
---Delirium: kaygı, sanrı, sabuklama ile kendini gösteren alkol ile ortaya çıkan psikoz.
---Alzheimer: yaşamsal aktivitelerde azalma ve bilişsel yeteneklerde bozulma ile görülen, nöropsikiyatrik semptomların ve davranış değişikliklerinin eşlik ettiği bir hastalıktır.
---Şizofren : Şizofreninin anlamı ruhsal yaşamda bölünme, parçalanma, yarılmadır. Bu durum, hastanın gerçeklikle olan bağlantısını bozar. Şizofreni üç temel özelliğe sahiptir:
Düşünce bozuklukları, Hayaller, Halüsinasyonlar. Çoğunlukla 20-25 yaşlarında görülür.
Basit şizofreni, Hebefrenik şizofreni, katatonik şizofreni, paranoid şizofreni tipleri vardır.
---Paranoya : Bu düşünce bozukluğu gösterenlerde büyüklük, üstünlük, zenginlik, aşk, icat, keşif, düşmanlık, kıskançlık gibi konularda gerçekle ilişkisi olmayan düşünceler vardır.
---Manik- Depresif Psikoz: (Duygu ve Heyecan Bozuklukları): Duygu ve heyecan bozukluklarının temelinde mizaç ve duygu durumu değişikliği vardır. Kişinin duyguları haz, sevinç,öfke yönünde aşırı artarsa mani, elem ve karamsarlık yönünde aşırı artarsa depresyon adı verilen bozukluklar ortaya çıkar.
---Bunama: anımsama, dikkat, algılama gibi zihinsel etkinliklerin aşamalı olarak kaybolmasıdır.
---Delirium: kaygı, sanrı, sabuklama ile kendini gösteren alkol ile ortaya çıkan psikoz.
---Alzheimer: yaşamsal aktivitelerde azalma ve bilişsel yeteneklerde bozulma ile görülen, nöropsikiyatrik semptomların ve davranış değişikliklerinin eşlik ettiği bir hastalıktır.
3.Organik Beyin Hastalıkları : Beyin dokusunun bozulması, yıkılması, yozlaşması sonucu ortaya çıkan hastalıklardır. Duygu ve düşünce alanlında yer alan işlevlerde aksama, algı, dikkat ve bellek azalması, düşüncenin dağılması bu hastalığın temel belirtileridir.
4.Psikosomatik Hastalıklar : Ruhsal sıkıntı ve gerginliklerin neden olduğu, organlarda ortaya çıkan işlev bozukluklarıdır. En sık görülen psikosomatik hastalıklar şunlardır:
Deri hastalıkları, solunum sistemi hastalıkları (astım), migren, kalp-damar hastalıkları, mide (ülser), bağırsak hastalıkları, uyku ve cinsel işlev bozuklukları vb.
- Psikosomatik hastalıkta ortada tanı konabilir bir fiziksel hastalık vardır ancak nedeninin ruhsal kaynaklı olduğu düşünülmektedir,
-Somatizasyon ise hastada bulunan fiziksel yakınmalarla ilgili herhangi bir fiziksel hastalık elde edilemediğinde kullanılan bir kavramdır. Somatizasyon ortada tanı konabilen ya da labaratuvar tetkikleriyle gösterilebilen fiziksel bir hastalık yok iken hastada fiziksel yakınmaların olması durumudur.
Deri hastalıkları, solunum sistemi hastalıkları (astım), migren, kalp-damar hastalıkları, mide (ülser), bağırsak hastalıkları, uyku ve cinsel işlev bozuklukları vb.
- Psikosomatik hastalıkta ortada tanı konabilir bir fiziksel hastalık vardır ancak nedeninin ruhsal kaynaklı olduğu düşünülmektedir,
-Somatizasyon ise hastada bulunan fiziksel yakınmalarla ilgili herhangi bir fiziksel hastalık elde edilemediğinde kullanılan bir kavramdır. Somatizasyon ortada tanı konabilen ya da labaratuvar tetkikleriyle gösterilebilen fiziksel bir hastalık yok iken hastada fiziksel yakınmaların olması durumudur.
5.Kişilik Bozuklukları : Davranışları toplum düzenini bozucu nitelikte olup çok sayıda kişiye zarar verdikleri halde suçluluk ve pişmanlık hissi duymazlar. Uyum amacıyla esneklik göstermezler. Çevreyi kendilerine uydurmaya çalışırlar. Belli başlı kişilik bozuklukları şunlardır:
--Psikopat: Empati ve vicdan eksikliği ile karakterize olan bir kişilik bozukluğu olarak tanımlanmaktadır. Acı vermek ve acı çekmekten hoşlanır.
--Sosyopat(anti sosyal kişilik bozukluğu): vicdan, Empati duyguları gelişmemiş, toplumla uyumlu yaşayamayan, suç işlemeyi anormal görmeyen kişilik bozukluğu.
--Kleptomani (çalma hastalığı) : Hiçbir nesnel gereksinme söz konusu olmadığı halde kişinin çalma zorunluluğu duyması.
--Sadizim : Başkalarına eziyet etmek, acı çektirmek tutkusu ve eylemi.
--Mazoşizm : Kendine acı verdirerek cinsel doyum sağlama tutkusu ve eylemi olarak kendini gösteren bir cinsel sapıklıktır.
--Serserilik: İçki ve uyuşturucu bağımlılığı.
--Psikopat: Empati ve vicdan eksikliği ile karakterize olan bir kişilik bozukluğu olarak tanımlanmaktadır. Acı vermek ve acı çekmekten hoşlanır.
--Sosyopat(anti sosyal kişilik bozukluğu): vicdan, Empati duyguları gelişmemiş, toplumla uyumlu yaşayamayan, suç işlemeyi anormal görmeyen kişilik bozukluğu.
--Kleptomani (çalma hastalığı) : Hiçbir nesnel gereksinme söz konusu olmadığı halde kişinin çalma zorunluluğu duyması.
--Sadizim : Başkalarına eziyet etmek, acı çektirmek tutkusu ve eylemi.
--Mazoşizm : Kendine acı verdirerek cinsel doyum sağlama tutkusu ve eylemi olarak kendini gösteren bir cinsel sapıklıktır.
--Serserilik: İçki ve uyuşturucu bağımlılığı.
Davranış bozukluklarının tedavisi
1.biyolojik tedavi:
ilaç, elektroşok, psikoşirurji (cerrahi yöntem) yöntemleriyle yapılan tedavidir.
ilaç, elektroşok, psikoşirurji (cerrahi yöntem) yöntemleriyle yapılan tedavidir.
2.psikolojik tedavi:
-Destekleyici Tedavi (psikoterapi) : hasta ile terapistin karşılıklı konuşmasına dayalı yöntemdir.
-Destekleyici Tedavi (psikoterapi) : hasta ile terapistin karşılıklı konuşmasına dayalı yöntemdir.
-Çözümleyici Tedavi (Psikanaliz) : hasta terapistine kendisi ve yaşamı hakkında bir şeyler anlatır. Bu süreçte açığa çıkardığı bilinçaltı çatışmaları daha sonra terapist tarafından yorumlanır ve çatışmaya bağlı duygu ve enerjinin boşaltımı için kullanılır. Hasta serbest çağrışımda hiçbir bilinçli sansür uygulamadan aklına gelen her şeyi söyler.
-Davranışçı Tedavi : Davranışçı terapi, terapist ve hasta tarafından hastanın problemli davranışlarının belirlenmesi ve ardından terapistin öğrenme kuramı hakkındaki bilgisini kullanarak söz konusu davranışları değiştirmek için terapistin ve hastanın birlikte çalışmasına dayanır.
-Varoluşçu Tedavi : Varoluşçu terapide insanla