ACIKLI BİR BABA ŞİİRİPROF. ALİ AKAR'DAN ACIKLI BİR BABA ŞİİRİ, PROF. ALİ AKAR, ALİ AKAR, ŞİİR KÖŞESİ, BABA ŞİİRİ, BABALAR GÜNÜ ŞİİRİ,
BABA
Kadiroğlu Osman
Dokuz yüz otuz ikide gelmiş dünyaya
Bir esrik bulut
Kar beyazı Sivas kışında
Süvari çavuşu olmuş askerken
Van kıyısında
Kaçakçı kovalamış tam bin gün
At sırtında
Ayrılık türküleri söylerdi hep
Akşamüstleri Karacaoğlan’dan
'Yârim ben bu yerden gidersem
Ağla gözyaşını sil melul melul'
Halaybaşı
Bütün düğünlerin
Ve
Genç kızların yüzük babası
Köy senetlerinin tek imzalı kefili
Ve şahidi bitmez sınır davalarının
Bu yüzden
Gelemezdi bir türlü
Mahkeme kapılarından evine
Söz eri sohbet ustası
Söğüt gölgelerinin
Battalgazi cenkleri okuyucusu
Köy odalarının
Bunun için belki
Bir kelamı bin akçeye değişmezdi
Parayı bilmez hesaptan anlamazdı
Küçük bakkal dükkanı
Bayram yeriydi yoksul köy çocuklarının
Ama hiç parası olmadı
Oğluna bir Nacar saat almaya
Sokağın ve dahi bütün kerpiç evlerin vicdanı
Söz dinlemeyen ergen oğlanların
Salt karısına diş geçiren korkak kocaların
Düşmanıydı
Merhamet yüzüstü bırakıp gitmişken kadınları
Ücra kış damlarında
Bir somut vicdan kesilirdi
Azrail adamlara
Bir Ekim sabahında
Uçuştu bütün kuşlar
Güz harmanına
Sarı bir yalnızlık yokladı
Kırık penceresinden evini
Kadınlar
Çocuklar
Çığlıklar
...
Kuşlar kayboldu sonra
Mavi göğün enginliğinde
Kadiroğlu Osman
Babamdı
Bir çağ Deli Dumrulu yani...
Kadiroğlu Osman
Dokuz yüz otuz ikide gelmiş dünyaya
Bir esrik bulut
Kar beyazı Sivas kışında
Süvari çavuşu olmuş askerken
Van kıyısında
Kaçakçı kovalamış tam bin gün
At sırtında
Ayrılık türküleri söylerdi hep
Akşamüstleri Karacaoğlan’dan
'Yârim ben bu yerden gidersem
Ağla gözyaşını sil melul melul'
Halaybaşı
Bütün düğünlerin
Ve
Genç kızların yüzük babası
Köy senetlerinin tek imzalı kefili
Ve şahidi bitmez sınır davalarının
Bu yüzden
Gelemezdi bir türlü
Mahkeme kapılarından evine
Söz eri sohbet ustası
Söğüt gölgelerinin
Battalgazi cenkleri okuyucusu
Köy odalarının
Bunun için belki
Bir kelamı bin akçeye değişmezdi
Parayı bilmez hesaptan anlamazdı
Küçük bakkal dükkanı
Bayram yeriydi yoksul köy çocuklarının
Ama hiç parası olmadı
Oğluna bir Nacar saat almaya
Sokağın ve dahi bütün kerpiç evlerin vicdanı
Söz dinlemeyen ergen oğlanların
Salt karısına diş geçiren korkak kocaların
Düşmanıydı
Merhamet yüzüstü bırakıp gitmişken kadınları
Ücra kış damlarında
Bir somut vicdan kesilirdi
Azrail adamlara
Bir Ekim sabahında
Uçuştu bütün kuşlar
Güz harmanına
Sarı bir yalnızlık yokladı
Kırık penceresinden evini
Kadınlar
Çocuklar
Çığlıklar
...
Kuşlar kayboldu sonra
Mavi göğün enginliğinde
Kadiroğlu Osman
Babamdı
Bir çağ Deli Dumrulu yani...