Hikayelerde Kullanılan Anlatım Teknikleri
Hikayelerde Kullanılan Anlatım Teknikleri, Hikaye Türünde Kullanılan Anlatım Teknikleri, Hikayelerdeki Anlatım Teknikleri,
1-Anlatma 2-Gösterme 3- Özetleme 4-Diyalog
5-İç Konuşma 6- İç Çözümleme 7-Bilinç Akışı
8-Tasvir(Betimleme) 9-Portre 10-Pastiş
11-Parodi 12-İroni 13-Tahkiye Etme (Kişi Tanıtımı)
Anlatma Tekniği
Anlatma tekniğinde okuyucu ile eser (romanda, hikayede vb.) arasına
anlatıcı girer. Okuyucu hemen her şeyi anlatıcı kanalıyla görür ve öğrenir.
Okuyucunun dikkati anlatıcı üzerinde yoğunlaşır.
Örnek:
"Haftada iki gece dostlara danslı çay veriliyor, en aşağı iki üç gece de
başkalarının davetine gidiliyordu. Aşağı sofa ile taşlık arasındaki camekân
kaldırılmış, delik deşik duvarlar sarı yaldızlı bir kâğıt ile kaplanmıştı.
Davet akşamları taşlıktaki su küpü, sofadaki yemek masası ve daha başka
hırdavat eşya mutfağa taşınıyor, yukarıdan kilimler, iskemleler, süslü
yastıklar indirilerek bir kabul salonu dekoru kuruluyordu." (R.N.
Güntekin, Yaprak Dökümü)
Gösterme (Sahneleme) Tekniği:
Olaylar, kişiler, varlıklar okuyucuya doğrudan sunulur. Anlatıcı, okuyucu ile
eser arasına girmez. Okuyucunun dikkati eser üzerinde yoğunlaşır.
Örnek:
"Küçük Ağa başını kaldırdı ve soran gözlerle baktı. Doktor çevik bir
davranışla ayağa kalkmıştı. Gidecekti artık. Onun hâlâ soran gözlerine dost
gözlerle bakarak:
__ Çünkü, dedi. Küçük Ağa'nın siz oluşu.. yani.. nasıl söylemeli?.. Anlıyor
musunuz veya anlatabiliyor muyum bilmem... Sizin gibi genç, güçlü, kuvvetli..
ve bilhassa bilgili, akıllı biri oluşu... Kısacası işte siz oluşunuz benim için
hususî bir kıymet ve ehemmiyet taşıyor." (T. Buğra, Küçük Ağa)
Özetleme Tekniği:
Varlığı belirgin şekilde hissedilen anlatıcı olayları, kişileri veya diğer
unsurları özetleyerek anlatır.
Örnek: "Ali Rıza Bey, Babıâli
yetiştirmelerinden bir mülkiye memuruydu. Otuz yaşına kadar Dahiliye
kalemlerinden birinde çalışmıştı.Belki ölünceye kadar da orada kalacaktı. Fakat
kız kardeşiyle annesinin iki ay ara ile ölmesi onu birdenbire İstanbul'dan
soğutmuş, Suriye'de bir kaza kaymakamlığı alarak gurbete çıkmasına sebep
olmuştu." (R.N. Güntekin, Yaprak Dökümü)
Diyalog
Tekniği:
*Kahramanların
karşılıklı konuşmalarına dayanan anlatım tekniğidir.Metne akıcılık
kazandırır.Diyalog tekniğinde konuşmalar, kitabi değildir.Kahramanlar, sosyal
statülerine uygun biçimde konuşturulur.
Örnek:
— Canım,
neden söküyorsunuz? dedim.
— Mühendis
Ahmet Bey söktürüyor.
— Ne
yapacak bunları?
— Yukarıda
deri tüccarı Hollandalı var ya hani, onun bahçesini düzeltiyorlar da...
— İngiliz
çimi alsın, eksin, mademki herif zengin...
İç Konuşma (Monolog)
Tekniği:
*Kahramanların
içsel konuşmalarını aktarmaya dayanan anlatım tekniğidir.Karakterin
duygularının ve düşüncelerinin, belirli bir mantık sırasıyla, karakterin
ağzından olduğu gibi anlatılmasıdır.İç konuşma tekniğinde, kahramanın duygu ve
düşünceleri sesli düşünme şeklinde yansıtılır.Bu anlatım tekniğinde kahraman, karşısında
biri varmış gibi kendi kendine konuşur. Bu teknik, karakterin iç dünyasının
okuyucu tarafından anlaşılmasında çok önemli bir yer tutar.
Örnek:
“Simit yiyerek
yürüyor. Tek tük geçenler dönüp ona bakıyorlar. Kılığı düzgün bir adamın
sokakta simit yemesi yasaktır. Bütün yasaklar gibi bunun da kaçamak yolu yok
mu? Simidi kır, cebine sok. Tek elinle bir lokma koparıp kimseye sezdirmeden
ağzına at. Ama, ben dişlerim sağlamken ısıracağım."(Yusuf Atılgan-Aylak
Adam)
İç Çözümleme Tekniği:
*Anlatı
türleri içerisinde kahramanların iç dünyası, duygu, düşünce ve hayallerinin
ifade edildiği bir anlatım tekniğidir.
*Bu
çözümleme tekniği bilinç akışı tekniğiyle karıştırılabilmektedir.
Örnek:
“Eve gitse,
biliyordu, gece yarısına dek başka bir şey yapamadan, yukarıdakilerin
patırtısına sövecekti… Bol gürültülü, bol dumanlı meyhanelerden birine girdi.
Tezgâhın önünde bir boş yer bulup oturdu. Yaklaşan garsona, - Şarap, dedi.
Garson, sanki salt onun için buradaymış gibi eğildi. Sanki ötekiler duyacak
diye korkuyordu.”
(Yusuf Atılgan;
Aylak Adam)
Bilinç (Şuur)
Akışı Tekniği:
*Kişilerin
duygu ve düşüncelerini, herhangi mantıki bir bağ ve gramer kuralı endişesi
taşımaksızın, düzensiz bir şekilde ve çağrışım ilkesi paralelinde doğrudan
doğruya okuyucuya aktarmaktan ibarettir..
*Bu
teknikte de iç konuşmada olduğu gibi kişilerin iç dünyaları, zihinlerinden
geçirdikleri doğrudan o kişilerin ağzından, kendi kendilerine konuşmaları
şeklinde verilir.
*Bilinç
akışında, iç konuşmadan farklı olarak cümleler arasında mantık ilişkisi
zayıftır.Bir kişinin sayıklaması gibi aktarılır.
*Bu
teknikte dış dünyaya ait nesneler, motifler bilinçaltını harekete geçiren
serbest çağrışım ögeleri olarak işlev görür.
*Aynı
zamanda insanların tanıtılmasında da kullanılan bu teknikte yazar, okuyucuyu kahramanın
iç dünyası ile baş başa bırakmayı hedefler.
*Bilinç
akışı ile iç konuşma tekniği genellikle iç içe kullanılır.
Örnek:
“Yollar
kalabalıktı. Baktığı yeri gözlerinden en uzun sakladıkları için en çok Bebek
tramvayına kızıyordu. Devetüyü paltolu bir kadın görünce yüreği çarptı; ama o
değildi. Şapkalıydı. Kalktı. Kapıya yürürken duvardaki takvimi gördü. 7 Mart
Cumartesi yazılıydı. 27’nin yarısı kara yarısı kırmızıydı. Rahatladı. İşte
boşuna beklemişti. İnsanların düzeninde bütün ayrıntılar önemliydi. Günlerin
adı bile… Bugünün cumartesi olduğunu bilseydi saat birde onu görürdü.”
(Yusuf
Atılgan-Aylak Adam)
Tasvir
(Betimleme) Tekniği:
Betimleme en
yalın biçimiyle sözcüklerle resim çizme işidir. Varlıkların niteliklerini, bu
varlıkların duyularımız üzerinde uyandırdıkları izlenimleri belirtmektir.
Örnek:“Başımızın
üstünde her zaman yeşil, iğne yapraklı dallardan örülü bir çatı var. Dallar
öylesine sık ki, güneş ışığı aşağıya süzülemiyor bile. Ormanın içine doğru
kilometrelerce uzayıp giden toprak bir yol
Portre Tekniği:
Portre:
Kişilerin dış görünüşlerini (fiziksel) ve karakterlerini (ruhsal durum) tanıtan
betimlemedir. Kişi betimlemelerine portre denir. Portre; fiziksel portre ve
ruhsal portre olarak ikiye ayrılır.
a. Fiziksel portre: Kişilerin
dış görünüşlerinin
anlatıldığı
betimlemedir. Betimlemede kişiyi, diğer
kişilerden
ayıran fiziksel özellikler belirtilir. Portresi
çizilen
kişi hakkında özel görüş ve izlenimler de
verilebilir.
b. Ruhsal portre: Kişilerin
karakter özelliklerinin
anlatıldığı
betimlemedir.
Geriye Dönüş Tekniği:
*Bu
anlatma zamanı ile ilgili bir tekniktir.
*Öykü
anlatıcısı olayı içinde bulunduğu şimdiki zamandan alıp karakterin geçmişine ya
da olayın meydana geldiği zamana gider.
*Kişiler
ve olaylar hakkında bilgi verilirken kullanılabilir.
*Geriye
dönüş tekniğinde yazar karakterlerin yerlerin ve olayların geçmişiyle ilgili
bilgi vermeyi amaçlar.
*Bunun
yanı sıra karakterlerin bir şeyler hatırlamaları da bu anlatım tekniğiyle
verilir.
*Geriye
dönüş tekniği merak uyandırma, kahramanların ruhsal ve fiziksel durumlarının
daha iyi çözümlenmesinde, olayların nedenlerinin açıklanmasında yazara büyük
yarar sağlamaktadır.
Örnek:
“Babasını
hatırladı. Trene yolcu ederken “Aman oğlum,” demişti, “yüzümü kara çıkarma.
Babayın oğlu olduğunu göster şu millete, ille de mıhtara. Benim oğlumsan sırtın
yere gelmez. Heye İstanbul gurbeti çetin, İstanbullunun cinden de beter
olduğunu söylerdi emmim ya, boş ver. Var git, sağlıcakla, eyi kötü bir işin
başın geç, bize mektup sal. Ondan sonrasına karışma. Ben hepsinin yuvasını
yaparım!”
(Orhan Kemal,
Gurbet Kuşları)
Özetleme Tekniği:
*Daha
çok eski klasik eserlerde görülen bu teknikte, varlığı kuvvetle hissedilen
anlatıcının olayları, kişileri veya hakkında bilgi vermek istediği herhangi bir
şeyi özetleyerek anlatması esastır.
*Bu
iş "bilinç akımı" veya "iç monolog" tekniklerinden
yararlanarak yapılabilir.
*Varlığı
belirgin şekilde hissedilen anlatıcı, olayları, kişileri veya diğer unsurları
özetleyerek anlatır.
Örnek:
“Karar
açıklanırken çok sakinmiş. Kel Ali Eydamm deyince, Hay hay! diyor. İnfaz
sırasında da olağanüstü sakin. Bilirim, tanımaz mıyım? Amma orada değişebilir
insan, diyordum. Sehpaya sakin sakin yürümüş. Cellat, ipi geçirmek için
gözlüğünü almak isteyince kızmış: Bırak gözlüğümü, vazifene bak…”(Ayla Kutlu;
Bir Göçmen Kuştu)
PASTİŞ
(ÖYKÜNME):
1-Sanatçının,
kendi eserini, başka eserleri taklit yoluyla yazması, yeniden kurmasıdır.
2-Bir
yazarın dil ve anlatım özelliklerine, alay etmek amacıyla, onu çağrıştıran bir
biçimde öykünme (taklit etme).
3-Direk
bir kopya olmayan ama başka bir sanat eserinden ödünç alınan tarz ve elemanlar
kullanılarak yapılan sanat eseri.
*Başka
bir yapıtı ya da yapıtın bir parçasını başka bir bağlamda taklit yöntemidir.
*Parodinin
aksine, pastişler her zaman asıl metni gülünç hale getirmeye çalışmazlar.
*Taklidi
anlamak için önceki eseri bilmeniz gerekir.
PARODİ
(YANSILAMA):
*Ciddi
sayılan bir eserin bir bölümü veya bütününü alaya alarak biçimini bozmadan ona
bambaşka bir özellik vererek biçimle öz arasındaki bu ayrılıktan gülünç etki
ortaya çıkaran oyun türüdür.
*Edebiyat
alanına uygulandığında; bir metni başka bir amaçla kullanmak, ona yeni bir
anlam yüklemektir.
*Parodi,
daha ciddi tarzdaki bir metin, tür ya da söylemin daha komik tarza
dönüştürülmesidir.
*Örneğin,
Don Kişot için kimse şövalye anlatılarının bir taklidi demez. Birçok insan bu
eserin alay ve eleştiriyi de kapsayan bir “yeniden yazma” olduğunu kabul eder.
PARODİ
VE PASTİŞİN BENZERLİK VE FARKLARI:
*Postmodern
yazar, kendisine yeni bir kurmaca dünya oluştururken daha önceki metinlerin
evreninde gezinir.
*Eski
metinlerden bazen kişi, bazen imge/motif bazen de anlatı tekniği olarak
etkilenirken oyunlarını parodi ve pastiş düzleminde kurar.
*Bu
anlayışa göre her metin öteki yapıtlardan etkilenir ve ötekini içinde
öğütmeyen, ötekinden etkilenmeyen yapıt neredeyse yoktur.
*Pastiş
(öykünme) ve Parodi (yansılama) işlemleri yazın alanında metinlerarasılık
olarak ifade edilen kavramlardır.
*Parodi
ve Pastiş, birbirlerine çok yakındır.
*İki
teknik de önceki eserleri taklit eder, fakat amaçları farklıdır.
*Böyle
olunca, eseri taklit ettikleri tarz da değişir.
*Parodi
komiktir, Pastiş ise ciddi.
*Parodi
daha göz önünde olduğu için, iki terim birbiriyle sürekli karıştırılır hatta
Pastiş nedir, bilinmez.
İRONİ (ALAY):
1-Yunanca
eironeia’dan gelir ve “inceden inceye alay etme” demektir.
2-Biriyle
ya da bir olayla alay.
3-(Tiyatro
terimi olarak) Etkiyi arttırmak için bir şeyin tersini söyleyerek alay etme.
4-Gülmece,
söylenen sözün tersini kastederek kişiyle veya olayla alay etme.
*İronik
yaklaşımla yazarlar, gerçeğe vurgu yaparak, sarsıcı bir etki yapmayı
hedeflerler.
*İroni;
mimik, jest ve tonlama ile söylemek istenen şeyin altını dolaylı yoldan çizer.
*İroni,
zekâ ürünüdür.
*Söylemiş
olduğunuz şeyin tam tersini söylemek isterken karşınızdaki kişi tarafından
tamamen yanlış anlaşılabilirsiniz.
*Mesela;
“x bey, her zamanki gibi çok anlamlı konuşuyor” dediniz ve karşınızdaki kişi
ciddi bir tavırla başını sallayarak “evet” dedi. Yani anlaşılmadınız.
*İronik
anlatımın ilk öğesi gizlemektir.
*Yazar
aslında gerçeği bilmektedir ama bilinçli bir bilmezlik sergiler.
*İronik
anlatımın bir başka ögesi de eleştirel bakıştır.
*İronik
cümlelerin sonlarında parantezli ünlem vardır ve cümlenin tersi bir anlamı
ifade eder.
*İroni
ile mizahın aksine bir komikliği yakalamaktan ziyade, insanı/okuyucuyu sarsmak
hedeflenir ve insanın gerçek karşısındaki kayıtsızlığına vurgu yapılır.
*Gülünçlük
amaç değil sonuç olabilir.
Örnek:
-Fazlasıyla
küçük harflerle konuşan kişilere “biraz daha sessiz konuş, millet rahatsız
olacak” diyebilirsiniz.
-Arabasına
bindiğiniz ve trafik kurallarına hiç uymadığını gördüğünüz arkadaşınıza
“kendimi trafikte ilk kez bu kadar güvenli hissediyorum, şoförlüğün baya
iyiymiş” gibi sözler edebilirsiniz.
TAHKİYE ETME
TEKNİĞİ:
(Kişi
Tanıtımı, Olay Anlatımı,)
>Kişi
Tanıtımı:
*Genellikle
iki tarzda yapılır:
*İlki,
figürün, bizzat anlatıcı tarafından genel bilgilendirici pasajlar ile
tanıtılmasıdır.
*Bu
tarz kişi tanıtımları sonucunda figürlere yönelik sempatiler, kabuller ya da
redler okuyucuya yazar tarafından hazır olarak verilmiş olur.
*Bir
başka deyişle, okuyucu yazar tarafından yönlendirilir.
*İkinci
tarz kişi tanıtımı ise, tam tersidir.
Figürün
kimliği ve kişiliği hakkında özellikle bir ön bilgi verilmez; bunlar olay akışı
içinde ânın gerektirdiği davranış, diyalog, iç konuşma gibi çeşitli uygulamalar
aracılığıyla ortaya konur.
*Böylece
figürlerin dış ve iç portreleri, parçaların adım adım birleştirilmesiyle ve
nesnel gerçeklikteki hâliyle oluşturulur.
*Metnin
geneline yayılması nedeniyle örneklendirilmesi güç olan bu tarz, teknik düzey
bakımından ilkine göre daha makbuldür.