derskonum.com 'un değerli öğretmen-öğrenci-eğitimsever takipçileri.
kaynak sitemiz: onedebiyat.net'e işbirliği için teşekkürler
PDF-ÜNİTE İçerik:
Hazırlayan:derskonum.com
“Hastane gövdelerin, tiyatro ruhların şifa kaynağıdır.” Muhsin ERTUGRUL
1. Tiyatro Hakkında Genel Bilgiler
2. Tiyatro Terimleri
3. Geleneksel Türk Tiyatrosu
4. Modern Türk Tiyatrosu
5. Türk Edebiyatında tiyatro alanında ilkler
6. Örnek Eser İncelemesi (Şair Evlenmesi)
*Olmuş ya da olması düşünülmüş birtakım olayların
sahne üzerinde, gerçeğe uygun bir şekilde oyuncular tarafından gösterilmesine tiyatro denir.
*Tiyatro türü, Yunanlıların
MÖ 6. yüzyıldaki dinsel törenlerinden (Şarap, Bağbozumutanrısı Dionysos adına
düzenlenen şenliklerden) doğmuştur.
Tiyatronun
ögeleri:
Tiyatronun ; seyirci,
oyuncu, yönetmen,sahne, eser, dil-ifade,dramatik örgü gibi öğeleri vardır.
Tiyatro eserlerinde oyunun
temeli konuşmaya (diyaloğa) dayanır. Bu bakımdan tiyatroda konuşma üslubu
ağır basmaktadır.Tiyatro eserinin diğer temel özelliği okunmak için değil,
oynanmak için yazılmış olmasıdır.
2-TİYATRO
TERİMLERİ
Adapte: Yabancı bir eseri yer adları, şahıs adları,
deyimleri, gelenek ve görenekleriyle yerli hayata uygulayarak çevirme.
Aksesuar: Tiyatro sahnesinde kullanılan eşya.
Aksiyon: Roman, hikâye, tiyatro vb. türlerde konuyu genişleten asıl
olaylar. Genel anlamıyla hareket.
Aktör: Erkek tiyatro sanatçısı.
Aktrist:
Kadın tiyatro sanatçısı.
Akustik: Tiyatro, konser salonu ve benzeri kapalı yerlerin, sesleri
bozmadan yansıtabilme özelliği.
Antik tiyatro: Eski Yunan - Lâtin tiyatrosu.
Darülbedayi: İstanbul Şehir Tiyatrosunun eski ismi. 1914'te kurulmuştur.
Dekor: Tiyatroda, sahneyi eserin konusuna göre döşeyip hazırlamada
kullanılan eşyanın toplu adı. Üç çeşit dekor vardır: realist dekor, şairane
dekor, stilize dekor.
Diyalog: İki kişi arasında karşılıklı konuşma. Roman, hikâye ve
tiyatroda kahramanların konuşmaları.
Döşeme: Türk Halk Edebiyatında "başlangıç" karşılığı
kullanılan bir kelime.
Dramatize etmek: Bir olayı, duyguyu, düşünceyi canlandırarak anlatmak; olduğundan
daha acıklı bir şekle sokmak.
Dublör: Tiyatroda ve sinemada bir rolün yedek oyuncusu.
Epizot: Bir hikâyede asıl olaya karışan ikinci derecede önemli bir olay.
Bugünkü perde karşılığı.
Fars (Farce): Komedinin, sanat yönü az, kaba bir türü. Çok eskiden perde
arası gösterisiydi, sonra bağımsız oldu.
Fasıl: Bölüm. Tiyatroda perde karşılığı kullanılmıştır. Karagöz oyununda
belli bir vak'anın geçtiği bölüm.
Feeri: Masalların tiyatro sahnesinde dramatize edilmesinden doğma,
cinlerin perilerin de rol aldığı bir tiyatro türü.
Grotesk: Gülünç, güldürücü.
Jest: Tiyatro sahnesinde, sanatçıların bütün el, kol, ayak ve benzeri
beden hareketleri.
Kabare tiyatrosu: Daha çok güncel konuları iğneleyici, taşlayıcı biçimde
ele alan skeçlerin oynandığı, monologların, şarkıların ve şiirlerin söylendiği
küçük tiyatro.
Kanto: Tanzimat Dönemi'nde Türk sahnesinde azınlık aktristlerce
bağlatılan oyunlu ve neşeli şarkılar.
Koro: Eski Yunan tiyatrosunda bir grup erkek ve kadından kurulu
şarkıcılar topluluğu.
Kostüm: Tiyatroda sanatçıların
giydiği oyuna uygun kıyafet.
Kulis: Tiyatroda, sahnenin arkasında bulunan kısım; sahne arkası.
Maket: Tiyatroda dekor taslağı.
Mimik: Bir duygu veya düşüncenin kaş, göz. ağız, yüz hareketleriyle
anlatılması.
Mizansen: Bir tiyatro eserinin sahneye konması, sahneye göre düzenlenip
uygulanması.
Monolog: Tek kişinin konuşması. Tek kişilik taklitli bir komedya türü.
İnsanın içinden kendisiyle konuşması.
Muhavere: Konuşma. Tiyatro, roman, hikâye, fabl, röportaj ve benzeri
türlerde kahramanların konuşmaları.
Pandomim: Sessiz hareket. Sessiz hareketler, jestler, yüz
ifadeleri ve kostümler yoluyla duyguları,düşünceleri, tutkuları anlatmaya
yarayan tiyatro çeşidi.
Perde: Tiyatro eserinde bir perdenin açılmasından kapanmasına kadar
geçen bölüm.
Piyes: Tiyatro eseri.
Reji: Sahneye koyma ve yönetme işi.
Rejisör: Sinema ve tiyatroda, eserin sahneleninceye veya seyirci önüne
çıkıncaya kadar geçirdiği her anı yöneten kimse; yönetmen.
Repertuvar: Opera, operet ve tiyatro topluluklarının bir oyun mevsiminde
gösterecekleri eserlerin listesi.
Rol: Opera, operet, tiyatro ve benzeri sahne sanatlarında, oyuncuların,
eser kişilerini sahnede canlandırmaları.
Rövü (revü): Tiyatroda, eserden önce gösterilen müzikli ve danslı oyun.
Sahne: Tiyatro. Tiyatro sahnesi. Tiyatro eserinde bir perdelik bölümün,
dekor bakımından değişik olan küçük kısımları. Bir perdelik bölüm içinde,
kişilerin girip çıkmasıyla değişen topluluk, meclis. Yapılarına göre tiyatro
sahneleri şunlardır: sabit sahne, döner sahne, asansörlü sahne.
Senaryo: Tiyatroda yazılı metin. Sinemada filmin konusunun yazılı şekli.
Suflör: Tiyatroda, kuliste durarak oyunculara sözlerini
fısıltıyla söyleyip hatırlatan yardımcı.
Şakşak: Ona oyununda Pisekâr'ın elinde bulunan kapalı yelpazeye benzer
bir gürültü aracı. Vuruşlarda ses çıkarır.
Tablo: Tiyatro eserlerinde, perdeden daha küçük bölümlerin her biri. Bir
perde çeşitli lablolara bölünmüş olabilir.
Takım: Orta oyununda kişiler, rol alan bütün sanatçılar.
Temaşa: Tiyatro.
Tirat: Sahnede kişilerin birbirlerine karşı söyledikleri uzun sözler.
Tirajik: Korku, sıkıntı, şiddetli heyecan veren veya korkunç, kötü, sonu
ölümle neticelenen.
Trajikomik: Hem acı,hem gülünç olayların anlatıldığı tiyatro.Olaylar
gülünç ama olay acınacak hâlde verilir.
Tuluat: Tiyatro türlerinden biri. Sanatçılar, oynadıkları eserin
konusuna bağlıdırlar; ama oyundaki sözleri içlerinden geldiği gibi söylerler.
Yazılı esere uymak mecburiyetleri yoktur. Perdeli orta oyunu da denir
3-Geleneksel Türk Tiyatrosu
*Türk Tiyatrosu Tanzimat dönemine kadar geleneksel
boyutta varlığını sürdürür.
*Yazılı bir metne dayanmayıp doğaçlama (tuluat)olarak sahnelenir.
*Bu oyunların ana unsuru güldürüdür.
*Taklit oyunların en önemli unsurudur
*Şarkı, dans, söz oyunları ve taklit geleneksel tiyatronun en önemli
ögeleridir.
*Modern anlamda sahne, dekor, suflör ve kostüm yoktur.
*Oyun kişileri tek boyutludur.
*Usta-çırak ilişkisine dayanır.
*Eserlerde kuşaktan kuşağa sözlü aktarım esastır.
*Geleneksel
tiyatromuzda dört önemli tür vardır.
Bunlar:
A-MEDDAH :
B-
GÖLGE OYUNU(KARAGÖZ):
C- ORTA OYUNU:
D- KÖY SEYİRLİK OYUNLARI:
*Meddah, tek kişiyle
oynanan bir oyundur.
*Kelime anlamı "metheden = övgücü"
demektir
*Meddah adı verilen kişi,
özellikle kahvehanelerde kış geceleri kendisini dinleyen kişilere dağarcığında
topladığı halk hikâyelerini anlatır.
*Bu kişi, hikâyedeki
kişilerin seslerini, hareketlerini taklit
ederek canlandıran oyuncudur.
*Meddah, hikâyesini
anlatırken herkesin görebileceği yüksekçe bir yere çıkar. Bir elinde mendil (makreme),
diğer linde bir değnek (sopa) bulunur. Mendili,
temsil ettiği kişilerin kıyafetlerini göstermek, ağzına kapatarak seslerini
taklit etmek için kullanır. Sopayı da oyunu başlatmak, çeşitli gürültüleri
yaratmak için kullanılır.
*Meddahlar, genel olarak gezginci
olur.
*Meddahlık taklit sanatına dayanır.
* Hikâyeleri anlatırken
dinleyicinin dikkatini toplu tutmak için yer yer bilmecelerden yararlanır.
*Meddah anlatacağı öyküye
geçmeden önce: "Haak dostum
Haak!" diyerek bir beyit söyler ve öyküsüne geçer.
* Meddahın kullandığı
eşyalar:Mendil(havlu,peşkir),Sopa,Sandalye
B-
GÖLGE OYUNU(KARAGÖZ):
*Geleneksel gölge oyunumuzdur. Deve derisinden
yapılan figürlerin oynatılarak perde üzerinde canlandırılmasına dayanır.
*Bazı kaynaklarda “Hayal-i Zıl” şeklinde de adlandırılır.
** Karagöz oyununun ilk
ustası Şeyh Küşteri’dir.
*Karagözün oynadığı meydana "küşteri meydanı" denir.
* Karagöz oyununun oynandığı
perdeye Hayal Perdesi denmektedir.
*Karagöz oyununda bütün
konuşmalar perdenin arkasındaki tek kişi tarafından yapılır. Bu kişilere de"hayali", "hayalbaz",
"hokkabaz", "Karagözcü" adlarını alır.
Hayalbazın yardımcısına da yardak
denir. Yardak;
tef çalan, taklitlerin şarkılarını söyleyen, tasvirleri hayalîye veren kişidir.
*Güldürü ve şive taklitlerine dayanır.
*Yazılı metinleri yoktur,
doğaçlamaya(tuluata) dayanır.
Karagöz
Oyununun Bölümleri: |
|
Mukaddime
(Giriş): |
Perdenin solundan oyunun baş kişilerinden biri
olan Hacivat gelir ve müziğin ritmine uygun hareketlerle semai okur. Semaiden
sonra Hay Hak diyerek söze başlar, perde gazelini okur. Daha sonra okuduğu beyitle
kendine kafa dengi bir arkadaş aradığını belirtir ve perdenin sağ tarafından
oyunun diğer baş kişisi Karagöz girer |
Muhavere
(Söyleşme): |
Sadece Karagöz ve Hacivat'ın karşılıklı konuştuğu
bölümdür. Oyunun konusuyla ilgili olmayan konuşmalar yer alır. Bu bölüm;
Karagöz ve Hacivat’ın birbirlerini yanlış anladıkları, güldürü unsurunun yer aldığı bölümdür.
derskonum.com |
Fasıl: |
Asıl konunun yer aldığı bölümdür. Karagöz oyunları
bu bölümde anlatılan olaya göre çeşitli isimler alır. Bu bölümde Karagöz ve
Hacivat'tan başka çok sayıda yardımcı kişi oyuna dahil olur. |
Bitiş: |
Oyunun en kısa bölümüdür. Karagöz oyununun
bittiğini haber verir. Oyundaki kusurlar için af dilenir. Burada Hacivat'la
Karagöz arasında geçen kısa sözleşmede oyundan çıkarılacak ders dile
getirilir. |
Karagöz oyununun kişileri / Tipleri |
||
Ana Tipler |
||
Karagöz:
okumamış bir halk adamıdır. Hacivat'ın söylediği sözleri, kullandığı
yabancı sözcükleri anlamaz görünür, onlara yanlış anlamlar yükler ve ortaya
çeşitli güldürü unsurları çıkar.Karagöz dobra, zaman zaman patavatsız, her
işe burnunu sokup sürekli zor durumlara düşen biri olarak anlatılır.Ancak her
durumda bir yolunu bularak bu zorluklardan sıyrılır. |
|
|
Hacivat : Karagöz'e zıt kişilikte
bir insandır. iyi kötü bir öğrenim
görmüş, gösterişe meraklı, biraz da kendini beğenmiş yarı aydın bir tiptir.
Çalışarak kazanmaya ve alın teri dökmeye pek yanaşmaz. Daha çok Karagöz’ü
çalıştırarak ondan geçinmeye bakar. Okumuş. Arapça ve Farsça
kelimelerle konuşur, zaman zaman bilgiçlik taslar |
||
Tuzsuz Deli Bekir: |
Bir elinde içki şişesi, bir elinde bıçak taşıyan kabadayı tipidir.
Olayların iyice karıştığı bir esnada ortaya çıkar, olayı kaba kuvvetle çözer. |
|
Zenne: |
Karagöz oyunundaki kadın tiplemelerine zenne denir. Dürdane Hanım,
Şetaret (Arap halayık), Salkım İnci, Nuridil, Şekernaz, başlıca kadın
oyunculardır. |
|
Çelebî: |
Kusursuz bir Türkçesi olan, güzel bir İstanbul ağzıyla konuşan kişidir.
Kimi zaman elinde bir çiçek demeti, kimi zaman bir baston kimi zaman da bir
şemsiye taşır. |
|
Beberuhî: |
Karagöz oyununda yaşı büyük, aklı küçük, ahmak bir tipi temsil eden
kişidir. |
|
Tiryaki: |
Afyon kullanan, hiçbir şeyle ilgilenmeyen, uyuşuk bir tiptir. Olayların
en heyecanlı bir anında bile kenarda uyuklar. |
|
Not:Bunun dışında oyunun
içeriğine uygun farklı tiplerde vardır.
ÖR:Arap,Frenk,Arnavut,Kürt,Zeybek,Rumelili Laz, Kayserili, Rum, Yahudi, Acem, Matiz (Sarhoş), Ermeni, Bolulu vs. |
*Orta Oyunu, 19.
yüzyılda Karagöz ve Meddah’ın geliştirilmesiyle yaratılmış bir halk
tiyatrosudur. Meydanlarda etrafı seyircilerle çevrilmiş bir alanda oynanır.
*Karagözün perdeden meydana
inmiş biçimidir. Kol oyunu, Meydan
Oyunu, Zuhuri gibi adlar almıştır.
*Halkın etrafını çevrelediği
bir meydanda metinsiz, ezbersiz, suflörsüz oynanan bir oyundur.
*Karşılıklı konuşmalara ve
şive taklitlerine dayanır.
*Orta oyunu meydanına "palanga" denir. Dekor
olarak "yenidünya"
denen bir paravan ile "dükkan"
denen tezgâh veya birkaç iskemle kullanılır.
*Bir iki iskemle ve tahta
bir masa da zaman zaman dekorun içinde yer alır.
*Özellikle Ramazan
aylarında, bayramlarda kır eğlencelerinde oynatılan bir oyundur.
*Usta-çırak geleneği içesinde sürdürülen bu oyunda şive
taklitleri geniş yer tutar.
*Hazırcevaplık söz oyunları,
yanlış anlamalar güldürü ögesi olarak kullanılır.
*Karagöz gibi yazılı metni
yoktur, doğaçlamaya dayanır;
şive taklitlerine yer verilir.
Oyun
dört bölümden oluşur: |
Mukaddime: Giriş bölümüdür. Pişekâr sahneye müzik eşliğinde
çıkar ve oynanacak oyunu takdim eder. Sunuştan sonra
bir kenara çekilir ve Kavuklu’nun sahneye çıkmasını bekler. Muhavere: Karşılıklı konuşma bölümüdür. Yanlış anlamalara dayalı atışma
bölümü, Pişekar ve Kavuklu atışırlar. Azbar ve tekerleme olmak üzere iki alt
başlığı vardır. Fasıl: Asıl konunun yer aldığı
bölümdür. Bitiş:Oyunun son bölümüdür. Her iki oyuncunun klasik olan
sözleriyle oyun sonlandırılır. |
Orta Oyununun Kişileri / Tipleri |
|
|
Orta oyununun baş tipleri Pişekâr ve Kavuklu’dur. Bunların dışında Arnavut,
Çelebi, Rumelili, Kayserili, Cüce, Kambur, Külhanbeyi vb. tiplerine de yer
verilir.
Ana kahramanlardan Kavuklu,
Karagöz'ün; Pişekar da Hacivat'ın karşılığıdır. derskonum.com
Pişekâr: Oyun başladığında saz
heyetinin Pişekâr havası çalmasının ardından meydana ilk çıkan kişidir.
Pişekâr ölçülü, ağırbaşlı, deneyimli biridir. Oyunda kişiler arasındaki
anlaşmazlıkları hallederek kırgınlıkları tatlıya bağlar.
Kavuklu: Saz heyetinin “Kavuklu
Havası”nı çalmasından sonra meydana çıkar. Oyundaki güldürü unsurları Kavuklu
üzerinde toplanır. Not: Burada diğer yardımcı kişiler/tipler Karagöz oyunu ile aynıdır. |
D- KÖY
SEYİRLİK OYUNLARI:
*Köy tiyatrosu olarak da bilinir.
*Düğünlerde, bayramlarda ve bazı özel günlerde, köydeki
oyunculuk yeteneği taşıyan kişilerin köy meydanında veya düğün ve tören alanında,
hayatta yaşanan komik olayları sahneleyip canlandırdıkları oyunlardır.
*Bu oyunlarda toplumun aksak yönleri, bozuk kişilikler alaya
alınır.
*Ahlaki bir sonuca ulaşma amaçlanır.
*Oyunun sonunda seyirciye bir
mesaj verilir.
*Yazılı metne dayanmaz, oyunlar doğaçlama oynanır.
*Özel bir sahne
ya da dekor yoktur.
4-Modern
Türk Tiyatrosu
Modern
Türk Tiyatrosunun Gelişimi |
|
Tanzimat Dönemi |
*Modern Türk tiyatrosu, Tanzimat döneminde
başlamıştır. *Büyük ölçüde
Batı tiyatrosunun etkisiyle gelişmiş ve şekillenmiştir. Tanzimat dönemi
sanatçıları Batı edebiyatında yer alan modern tiyatro türlerini çeviri ve
adaptasyon yoluyla Türk insanına tanıtmış ve sevdirmişlerdir. *İbrahim Şinasi, “Tercüman-ı Ahval”
gazetesinde yayımladığı “Şair
Evlenmesi” adlı tek perdelik töre komedisiyle Batılı anlamda ilk
yerli tiyatro örneğini vermiştir.(1859) *Tiyatroyu bir
eğlence ve eğitim aracı olarak gören Tanzimat Dönemi yazarları, genel olarak
tiyatro eserlerinde sade bir dil kullanmışlardır. Okuma-yazma oranının düşük
olduğu o dönemde bir eseri sahnede sergilemek, halka ulaşmada çok daha kısa
ve etkili bir yol olarak düşünülmüştür. *Tanzimat
Dönemi'nin ilk kuşak sanatçıları, tiyatroda estetik ve sanat kaygısı
gütmemişler, halkı eğlendirerek eğitmeyi, sosyal konular üzerinde bir kamuoyu
yaratmayı amaçlamışlar, sade bir dille de bu amaçlarını gerçekleştirmek
istemişlerdir.Amaç tiyatro eserinin oynanması-sahnelenmesidir. *Tanzimat
edebiyatının ikinci dönem tiyatro yazarları ise tiyatronun estetik ve edebî
değer taşıyan bir tür olduğunu düşünerek, birinci dönemden farklı bir tiyatro
anlayışı yaratmışlardır. *Daha ağır ve
sanatlı bir dil kullanmışlar, sahnelenmesi zor olan konuları işlemişler,
"Okunmak için tiyatro" anlayışını getirmişlerdir. * Ahmet Vefik
Paşa, Bursa’da kendi adıyla anılan bir tiyatro binası yaptırarak ve Fransız
komedi yazarı Moliere’den çevriler yaparak modern Türk tiyatrosunun
gelişimine önemli katkılarda bulunmuştur. *Teodor Kasap,
Direktör Ali Bey, Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Şemsettin Sami, Recaizade
Mahmut Ekrem, Muallim Nacî, Ebuzziya Tevfik, Abdülhak Hamit Tarhan, Tanzimat
döneminin tiyatro türünde eserler veren diğer sanatçılarıdır. |
Servetifünun Dönemi |
*II.
Abdülhamit’in İstibdat dönemi
olarak bilinen 1877-1908 yılları arasında Türk tiyatrosunda bir gelişme
olmamış, tiyatromuz adeta durma noktasına gelmiştir. *Servetifünuncular kendi
düşüncelerini yansıtan oyunların bu dönemde oynanmasına izin verilmeyeceğini
bildikleri için tiyatro eseri yazmamışlardır. *
Servetifünuncular 1908’den sonra bazı tiyatro eserleri ortaya koymuşlardır.
Ancak Servetifünuncuların bu piyesleri diğer türlere göre oldukça zayıftır.
Bu denemelerde konuşma diline yaklaşmak için çaba gösterilmiş; eserlerde
evlenme, boşanma ve kadınların medeni hakları gibi konular işlenmiştir. * Hüseyin Suat, Servetifünuncular
içinde tiyatroyla en çok ilgilenen sanatçıdır. Başarılı bir tiyatro dili olan
sanatçının “Şehbal Yahut İstibdadın Son Perdesi” , “Deva-yı Aşk” gibi eserleri vardır. * Tiyatro
alanında bir iki eser veren Halit Ziya, bu türde başarılı
değildir. Kâbus adlı dramı ve Fransızcadan adapte ettiği iki tiyatro
(Füruzan, Fare) teknik olarak zayıftır. * Mehmet
Rauf, roman dışında tiyatro eserleri de yazmıştır; Pençe, Cidal ,Diken
eserlerinden bazılarıdır. *Cenap
Şahabettin de bir iki eseriyle bu türe katkıda bulunur: Yalan
,Körebe |
Milli
Edebiyat Dönemi |
*Tanzimat
Dönemi’nde başlayıp sonraki dönemlerde önemsenmeyen tiyatro Millî Edebiyat
Dönemi'nde tekrar canlanmıştır. *1908 II.
Meşrutiyet’in ilanından başlayarak 1923 yılına kadar geçen sürede, tiyatro
yeniden canlanmış, halkın milliyetçilik, yurtseverlik, bağımsızlık ve
özgürlük duyguları daha çok tiyatro eserleriyle kamçılanmış, tiyatro yoluyla
halkta bir coşku ve heyecan yaratılmıştır. *Türkçülük
akımı diğer türlerde olduğu gibi tiyatroda da kendini hissettirmiştir. *Tiyatro;
şiir, roman hikâye gibi türlerin gölgesinde kalmıştır. *Kurtuluş
Savaşı’nın getirdiği ekonomik sorunlar, karamsarlık, yılgınlık eserlere
yansımıştır. derskonum.com *Günümüz
"Şehir Tiyatroları"nın temelini oluşturan "Darülbedayi"
1914’te kurulmuştur. Muhsin Ertuğrul burada öğretmenlik yapmıştır *Modern Türk
tiyatrosunun asıl kurucusu Muhsin Ertuğrul’dur .Ertuğrul;Devlet Tiyatroları
genel müdürlüğü de yapmış,
tiyatronun sağlam temellere oturtulması için büyük bir çaba göstermiştir. *Darülbedayi’nin
yanında Darülelhan adıyla müzik bölümü açılmış, böylece Türk operasının
temelleri atılmıştır.
*İlk
Türk kadın tiyatro oyuncumuz Afife Jale bu dönemde sahneye
çıkmıştır. *Oyunlar,
teknik yönden mükemmel olmasa da dil ve üslup yönünden doğallığı
yakalamıştır. *Yazılan
oyunlarda mekân ve kişiler genellikle Anadolu’dan seçilmiştir. *Yerli
piyeslerin yazılması için sanatçılar teşvik edilmiştir. *Musahipzade Celal, Ahmet Nuri Sekizinci
dönemin önemli tiyatro yazarlarındandır.
|
|
Cumhuriyet
Dönemi |
*1923’ten günümüze kadar,
Türk tiyatrosunda büyük gelişmeler yaşanmıştır. Devlet Tiyatroları'nın yanında özel
tiyatrolar kurulmuş; ülkenin pek çok yerine tiyatro binaları yaptırılmış ve oyunlar halkın beğenisine
sunulmuştur. * Ayrıca üniversitelerde
tiyatro ve sahne sanatları bölümleri
açılmış, Devlet konservatuvarları kurularak birçok eğitimli, tiyatroyu
iş edinmiş ve doğru öğrenmiş sanatçılar yetiştirilmiştir. *Tiyatronun bütün türlerinde (komedi,
trajedi, dram) eserler verilmiştir. *Toplumsal konuların yanında bireysel duygu ve düşünceler de
tiyatrolarda sahnelenmiştir. *Ruhsal çatışma ve çelişkiler ağırlıklı olarak verilmeye
çalışılmıştır. *Ebeveyn-çocuk, kadın-erkek, ağa-köylü, imam-muhtar-öğretmen ilişkileri
işlenmiştir. *Sade, açık ve canlı bir konuşma dili kullanılır. *Nazım-nesir karışık tiyatrolar yazılmıştır. *Bazen Geleneksel tiyatro
(karagöz, orta oyunu vs.) ile modern tiyatronun özelliklerinin bir arada
görüldüğü eserler ortaya konmuştur. *Akılcı ve bilimin öne çıktığı eserler yazılmıştır. *Epik ve absürt tiyatro çeşitlerinden yararlanılmıştır. *Tiyatro eserleri teknik yönden güçlenmiştir. *Teknolojinin imkanları sahnelerde kullanılmaya
başlamıştı. derskonum.com Dönemdeki önemli İsimler: Haldun Taner, Turan
Oflazoğlu, Recep Bilginer, Turgut Özakman, Orhan Asena, Cevat Fehmi Başkut,
Ekrem Reşit Rey, Güngör Dilmen, Necati Cumalı, Fazıl Hayati Çorbacıoğlu,
Muhsin Ertuğrul, Necip Fazıl Kısakürek, Melih Cevdet Anday, Nazım Kurşunlu,
Vedat Nedim Tor, Refik Erduran, Başar Sabuncu, Cahit Atay, Hidayet Sayın,
Sermet Çağan, Güner Sümer
|
5-Türk
Edebiyatında tiyatro alanında ilkler
- Batılı
anlamda ilk tiyatro -Şinasi -Şair
Evlenmesi
- Sahnelenen
ilk tiyatro Namık Kemal -Vatan yahut
Silistre
- Aruzla ilk
manzum tiyatro A.Hamit Tarhan – Eşber
veya Sardanapal
- Heceyle ilk
manzum tiyatro A.Hamit Tarhan – Nesteren
- İlk
uyarlama tiyatro eserinin yazarı Ahmet Vefik Paşa – Moliere’den
- İlk tiyatro
denemesi Hayrullah Efendi -Hikaye-i
İbrahim Paşa ve İbrahim Gülşeni (1844)
- Cumhuriyet
Dönemi’nde heceyle ilk tiyatro Yusuf Ziya Ortaç- Binnaz
- Epik
tiyatronun kurucusu Haldun Taner -Keşanlı
Ali Destanı
- Türk
Edebiyatı’ndaki ilk dram Recaizade Mahmut Ekrem -Afife Anjelik
- İlk
Müslüman kadın tiyatrocu Afife Jale
- İlk yerli
tiyatro binası Naum Tiyatrosu (1844)
- İstanbul’da
temsil vermek üzere kurulan ilk tiyatro Gedik Paşa
- İlk Türk
tiyatrosu Osmanlı Tiyatrosu Güllü Agop
- ilk resmî Türk tiyatrosu Darülbedayi
kurulmuştur.
6-Örnek Eser İncelemesi (Şair Evlenmesi)
Yazarı- Önemi-Türü |
Yazar: İbrahim Şinasi Önemi: “Şair
Evlenmesi” ilk Türk tiyatro oyunu olarak kabul edilir. Türü: Tek perdelik
komedidir. Töre komedisi |
Oyunun özeti |
Parasız
bir genç olan şair Müştak Bey, mahallesinden Kumru Hanım isimli bir kızı
severek onunla nikâhlanır. Evleneceği akşam, kılavuz Ziba Dudu ile yenge
Habbe Kadın, Müştak Bey’in karşısına Kumru Hanım yerine onun çirkin ve yaşlı
ablası Sakine Hanımı çıkarır. Müştak Bey, Sakine Hanımı almak istemeyince
nikâhı kıyan Ebüllâklâka ile mahalleli çağrılır. Karışan işi sonunda, Müştak
Beyin arkadaşı Hikmet Efendi çözer; Ebüllaklaka’ya gizlice verdiği rüşvetle
mutlu sonu hazırlar. İmam nikâhladığı kızın yaşça değil, boyca büyük olduğunu
söyleyerek işi kitabına uydurur. |
KİŞİLER: |
MÜŞTAK
BEY: Güvey ve Kumru Hanımın aşığı. Müştak Bey aşka susamış, aşkla körü
körüne hareket eden, sevincin ümitsizliğinde en son derecesine çıkan biridir.
Müştak Bey alafranga tutum ve davranışı, kılık ve kıyafetiyle mahallelinin
hoşuna gitmeyen, fakir fakat oldukça kafalı bir insandır. KUMRU
HANIM:Müştak Beyin sevgilisi ve Sakine Hanımın kız kardeşidir. Kumru hanım
çok genç ve güzel bir hanımefendidir. O da Müştak Beye aşıktır. derskonum.com SAKİNE
HANIM:Kumru Hanımın büyük kız kardeşidir. Sakine Hanım; Kumru Hanıma göre
oldukça yaşlı, çirkin, kart, kambur ve evde kalmış bir bayandır. Sakine Hanım
eserde Müştak Beyin nikahlısıdır |
Zaman -Mekan- Dili |
Zaman:Eserdeki olay
Tanzimat yıllarında meydana geliyor ve o zamanın en önemli sorunlarından
birini anlatıyor Mekan: Olayın
neredeyse tamamı gelin odasında geçmektedir. Dil: Eserde genelde sade ve
anlaşılır bir dil kullanılmıştır. Ayrıca o zamanın tabii konuşma dilinden de
kelimeler vardır. |
7-Ünite
İle İlgili Önemli Sanatçılar (Fikri ve
edebi yönleri,eserleri)
§ ŞİNASİ ( 1826-1871)
Batı etkisindeki Türk edebiyatının kurucusu,ilk temsilcisi ve
yeniliğin öncüsüdür.
Batı edebiyatı yolunda ilk
nazım ve nesir türlerinde eserler veren Odur.
Klasisizm akımından
etkilenmiştir.
Türk şiirini söz oyunlarından
kurtararak şiire konuşma dilini getirmiştir.
Şiirde divan edebiyatı nazım
biçimlerini kullansa da nazım biçimlerinde bazı değişiklikler yapmıştır.
Genellikle “didaktik” şiirler
yazmıştır. *Şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştır.
Şiirde konu birliğine ve bütün
güzelliğine önem vermiştir.
Şiirin konusunu genişletmiştir.
Akıl, medeniyet, hak, adalet, kanun gibi kavramları şiirde kullanan ilk
şairdir.Akılcı ve mantıkçıdır. * Gazete ve edebiyatı halkı
eğitmede bir araç olarak görmüştür.
Divan edebiyatı nesrini yıkmış,
nesri (düz yazı) düşünceleri yaymada bir araç olarak görmüştür.
Düşüncelerini yalın ve açık bir
anlatımla söylemeye, konuşma dilini yazı dili haline getirmeye çalışmıştır.
Agâh Efendi ile birlikte
1860′ta ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval’i çıkarmıştır. Türk basınının ilk
başyazarı sayılır.
Türk edebiyatında ilk makale
örneği olan Mukaddime-i Tercüman-ı Ahval’i bu gazetenin ön sözü olarak
yayımlamıştır.
1862′de tek başına Tasvir-i
Efkâr adlı gazeteyi çıkarmıştır. NOT: Şinasi, roman ve öykü alanında
eser yazmamıştır.
ESERLERİ VE TÜRLERİ:
§ Tercüme-i Manzume (Çeviri şiirler)
*Şair Evlenmesi (ilk tiyatro eseridir)
§ Müntehebat-ı Eş’ar (Şiirler)
*Durub-ı Emsal-i Osmaniye (Atasözleri)
§ Tercümân-ı Ahvâl Mukaddimesi ( ilk makale)
*Müntehebat-ı Tasvir-i
Efkar (Seçme
makaleler, 2 cilt)
İbnürrefik
Ahmet Nuri Sekizinci Darülbedayi’nin ikinci döneminde
aktif görev almış oyun yazarı ve tiyatro oyuncusudur. Meşrutiyet’ten itibaren
telif eserlerle ve Fransızcadan yaptığı uyarlamalarla tiyatromuza birçok oyun
kazandırmıştır. Elliyi aşkın eseri vardır. Türkçeyi iyi kullanan, oyun tekniği
yönünden de oldukça başarılı bir sanatçıdır. Eserlerinde sahne dilini ustaca
kullanmış, sahnede her tipi kendi karakterine, seviyesine göre konuşturmuştur.
Eserleri Çürük
Merdiven, Kadın Tertibi, Kısmet Değilmiş, Sekizinci, Ceza Kanunu adında
oyunları vardır.
PDF LİNK AŞAĞIDAA
Musahipzade Celal
*İlk oyunu 1913’te sahneye konulan “Köprülüler”dir.
*Hafif, müzikli oyunlar yazmayı sürdüren yazarın
oyunları, daha çok töre güldürüsü niteliği taşır.
*Konularını daha çok Osmanlı tarihinden alan oyunlar
yazmıştır.
*Oyunlarında çeşitli dönemlerdeki sosyal hayatı,
töreleri, inançları ve düşünceleri gülünç yanlarıyla anlatmıştır.
*Sosyal eleştiriye büyük önem vermiştir. *Oyunları siyasal ve
belgesel niteliktedir.
*Saray yaşamını ve sosyal dramları anlatmıştır. *Yakın tarih ve Türk dünyası işlediği
konular arasındadır.
*Oyunları teknik yönden başarılı değildir. *Kişileri döneminin dil
özellikleriyle konuşturmuştur.
*Üsküdar’daki tiyatro onun adını taşımaktadır.
Tiyatro Eserleri: Türk
Kızı, Köprülüler, İstanbul Efendisi, Lâle Devri, Macun Hokkası, Yedekçi
Kaşıkçılar, Atlı Ases, Demirbaş Şarl, Moda Çılgınları, İtaat İlâmı, Fermanlı
Deli Hazretleri, Aynaroz Kadısı, Kafes Arkasında, Bir Kavuk Devrildi, Mum
Söndü, Pazartesi-Perşembe, Gül ve Gönül, Balaban Ağa, Selma, Genç Osman, Gücü
Gücü Yetene, Kadın Tertibi, Kısmet Değilmiş gibi kendi yazdığı; Hisse-i
Şayia, Sekizinci, Ceza Kanunu gibi uyarlama oyunları vardır.
Cevat
Fehmi Başkut
*İlk oyunu "Büyük Şehir" 1942-1943
sezonunda İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda
sahnelendi ve büyük ilgi gördü. Bu ilgi üzerine çalışmalarını tiyatroda
yoğunlaştırdı. Türkiye'de *Cumhuriyetten sonra ortaya çıkan değişimleri mizah
unsurlarını kullanarak anlattığı oyunları yaygın bir ün kazandırdı. Biçim
denemelerine de giriştiği oyunlarında bütün toplum katlarından ve her çevreden
insanı tiplemeye çalıştı.
*Dış ülkelerde oyunu sahnelenen ilk Türk yazarı
unvanını aldı.
Tiyatro Eserleri:Büyük
Şehir (1942),Küçük Şehir (1946),Koca Bebek (1947),Paydos (1948),Sana Rey Veriyorum
(1951),Kadıköy İskelesi'nde (1953),Harput'ta Bir Amerikalı (1955),Hacıyatmaz
(1960),Göç (1962),Buzlar Çözülmeden (
Haldun Taner
*Türk
Tiyatrosu’ndaki ilk epik tiyatro örneği olan “Keşanlı Ali
Destanı” adlı oyunu ile dünya çapında tanındı. *Konularını güncel
olaylardan alan siyasal-sosyal taşlamaların ağır bastığı oyunlar yazdı.
*Epik tiyatro ve kabarenin alnında verdiği yapıtlar
çağdaş Türk tiyatrosunun klasikleri oldu.
*Eşsiz bir arı Türkçe kullanan Haldun Taner,
Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının ve tiyatrosunun önde gelen yazarları
arasına girdi.
*Eleştiriyi güldürüyle yoğurmuş, izleyiciyi
güldürürken hem sarsmış hem de şaşırtmış ve düşündürmüştür.
*Güldürülerinden "ironi" egemendir.Onunkisi
komiklik ya da sululuk değil düşünceye ve düş gücüne dayanan bir güldürüdür.
*Devekuşu Kabare’yi (1967), Bizim
Tiyatro‘yu, Tef Kabare Tiyatrosu’nu kurdu.
ESERLERİ: Tiyatro oyunları: Günün Adamı-Dışardakiler , Ve Değirmen Dönerdi, Fazilet Eczanesi, Lütfen Dokunmayın, Huzur Çıkmazı,Keşanlı Ali Destanı, Gözlerimi Kaparım, Vazifemi Yaparım, Zilli Zarife, Vatan Kurtaran Şaban ,Bu Şehr-i İstanbul Ki, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı, Astronot Niyazi, Ha Bu Diyar, Dün Bugün, Aşk-u Sevda, Dev Aynası, Yâr Bana Bir Eğlence, Ayışığında Şamata, Hayırdır İnşallah, Marko Paşa
Hazırlayan:derskonum.com
Teşekkür ederim
YanıtlaSilÇok iyi süper
YanıtlaSil