9.Sınıf Edebiyat Biyografi-Otobiyografi Çalışma Kağıdı
9.Sınıf Edebiyat Biyografi-Otobiyografi Çalışma Kağıdı,9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Biyografi Çalışma Kağıdı,9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Otobiyografi Çalışma Kağıdı,
derskonum.com değerli öğretmen-öğrenci-eğitimsever takipçileri.
Her dönem olduğu gibi yeni dönemde de yks notları,kitap cevepları, konu anlatımı, pdf ders notları ve yazılı soruları ile yine yanınızdayız..
derskonum.com ailesi olarak buu sayfamızda 9.Sınıf Edebiyat Biyografi-Otobiyografi Çalışma Kağıdı, üzerine bir paylaşım yapıyoruz .
Sizde eğer bize ve tüm eğitim camiasına yardımcı olmak adına hazırladığınız yazılıları-notları-soruları-videoları paylaşmak isterseniz mail adresinden bize ulaşabilirsiniz.
İyi çalışmalar..
1.
METİN
Sinop’ta doğdu.
İlköğrenimini Sinop’ta tamamlayan Dıranas, çocukluğu ve şiirle tanışması
hakkında şunları anlatır: “Benim çocukluğum zengin tabiatlı bir köyde geçti
kısmen. Kısmen de İstanbul şehrinin mütareke yılları içinde. İstanbul’da ve bir
çeşit yoksulluk ve sıkıntılar içinde geçti. Hatırlıyorum ilk defa elime bir
şiir kitabı tutturan dayımı...” (Erdal Öz, “Dıranas’la 1962 Yılında”, Milliyet
Sanat, Yeni Dizi, 1 Ağustos 1980.) Ahmet Muhip Dıranas’ın ailesi daha sonra
İstanbul’dan Ankara’ya gelir. “Ahmet Muhip’in anası babası
Ankara’da Ön
Cebeci’de kendi malları olan ufak bir evde oturuyorlardı. Muhip’in çocukluk ve
gençlik yıllarının bir kısmı bu sevimli evde geçmiştir.” (Baki Süha Edipoğlu,
Bizim Kuşak ve Ötekiler, İstanbul 1968.) Ankara’da ilk gençlik yıllarını
geçiren Ahmet Muhip bir tesadüfle Ahmet Cevdet’i tanır. “İçtihat” sahibi,
Dıranas’ın o yıllarda yazdığı bir şiirini dergisinde yayımlar. Dıranas’ın
ifadesine göre bu şiir, veremden ölen dayısı ile ilgili bir
ağıttır. Böylece
Ahmet Muhip, ölüm teması ile şiir dünyasına girmiş olur.
(Prof
Dr. Şerif Aktaş, Büyük Türk Klasikleri)
2.
METİN
Atatürk bir yaz
gecesi acar motoru ile Boğaz’da gezintiye çıkmıştı. Kanlıca önlerine geldiler.
Yalılardan birinin bahçesi renkli elektrik, krepon kâğıtları ve çiçeklerle
donatılmıştı. Anlaşıldığına göre orada büyük bir topluluk eğleniyordu. Acar
motorunun gürültüsünü duydular. Kadın erkek, çoluk çocuk alkışla sevgi gösterisinde
bulundular. Atatürk çok duygulandı, yalıya yanaşılmasını emretti. Bir sünnet
düğünü vardı. Bir
vatandaşın mutlu bir
gününe katılmaktan doğan sevinç, Atatürk’ün yüzünden açıkça okunuyordu. Sünnet olan
çocukların ve anne ile babanın göğüsleri kıvanç ve övünçle doldu. Herkesin
yüreğini bir neşe kapladı. Ortalığı bir bayram havası sardı. Atatürk ayrılacağı
sırada çocukların babasını çağırdı. Bir çek uzattı. Buraya uğrayacağımızı
bilmediğimiz için hazırlıksız geldik, dedi. Yarın bankaya uğrar, sonra benim
adıma çocuklara
birer armağan
alırsınız. Baba çeki saygıyla aldı. “Atam, alınacak hiçbir armağan sizin
imzanızı taşıyan bu çek değerinde olamaz; izin verin, biz bunu çocuklarımızın
sonsuz bir övüncü olarak saklayalım.” dedi. Bu ince düşünüş ve tokgözlülükten
son derece duygulanan Atatürk: “Peki! Siz bu çeki saklayın ama yarın bankaya uğrayın
ve çocukları benim adıma sevindirin!” diyerek ikinci bir çek verdi. (Nafiz
Edgüler)
Yukarıdaki
iki metnin ortak ve farklı yönlerini belirleyerek aşağıdaki tabloya yazınız.
FARKLI YÖNLERİ
|
ORTAK YÖNLERİ
|
*
*
*
*
*
|
*
*
*
*
*
|
“1.
Metin”de Ahmet Muhip Dıranas hangi yönleriyle ele alınmıştır?
“1.
Metin”de biyografisi yazılan kişi hakkında ne tür bilgiler toplanmıştır?
Aşağıda
verilen cümlelerdeki boş bırakılan yerleri uygun şekilde doldurunuz.
a. Sanat, spor,
edebiyat, siyaset vb. alanlarda topluma mal olmuş bir kişinin kendi yaşam
öyküsünü anlattığı
yapıtlara
.................... denir.
b. Divan şairlerinin
hayatlarının, eserlerinin ve edebî özelliklerinin anlatıldığı, şiirlerinden
örnekler verildiği
eserlere
.................... denir.
c. Biyografiye
eskiden .................... denirdi.
ç. Şuara tezkireleri,
Türk edebiyatında biyografik nitelik taşıyan ilk eserlerdir;
.................... tarafından yazılan
....................
adlı tezkire, Türk edebiyatındaki ilk biyografik eser olarak kabul edilir.
“1. Aşağıda
verilen cümleleri doğru-yanlış durumlarına göre işaretleyiniz.
(Y).
(D)--Biyografilere hayat hikâyesi veya yaşam öyküsü de denir.
(Y).
(D)--Otobiyografi tarzında yazılmış roman ve şiirler de vardır.
(Y).
(D)--Biyografiler yazım tekniğine göre “bilimsel biyografi, biyografik roman,
nekroloji” şekline sınıflandı6
rılabilir.
(Y). (D)-- Biyografi,
yaşamı ve eserleriyle örnek alınan başarılı insanları tanıtmak amacıyla
yazılır.
(Y). (D)--Dokuzuncu
Hariciye Koğuşu, Yakup Kadri’nin’ kendi yaşamını anlattığı otobiyografik
romandır.
(Y).
(D)--Biyografilerde üslup bir tarihçi üslubudur, ele alınanlar belgelere
dayandırılır.
(Y).
(D)--Biyografilerde birinci kişili anlatım (ben) söz konusudur.
(Y). (D)--Kısa
biyografilerde yazarın, doğum yeri, bitirdiği okullar, doğum ve ölüm tarihleri,
eserleri ve önemli
başarıları yer alır.
(Y).
(D)--Otobiyografide yazar sadece kendini anlatır, anıda ise kendisinden ziyade
döneminde tanık olduğu
önemli olayları ele
alır.
(Y). (D)--Biyografisi
yazılacak kişinin mektuplarından, günlük ve anılarından, o kişiyi tanıyanlardan
yararlanılır.
(Y). (D)--Biyografi
yazarı, ele aldığı kişinin yaşamında kayda değer yönleri ayrıntıya girmeden
inceler.
(Y). (D)--Anı ile
otobiyografinin ortak noktası üçüncü kişi ağzından anlatılmasıdır.
(Y). (D)--Biyografisi
yazılacak kişinin siyasi, sosyal, kültürel alanda tanınmış biri olmasına gerek
yoktur, her5
kesin biyografisi
yazılabilir.
(Y).
(D)--Otobiyografi ve anıda yazar kendi yaşamından söz ettiği için ikisi de ben
merkezli yazı türüdür.
(Y).
(D)--Biyografilerde nesnel anlatım, otobiyografilerde ise öznel anlatım
benimsenir.
Biyografi yazarından, kahramanı
hakkında her gün yeni şeyler buldukça, yeni bir hayat bulmuşçasına
sevinmesini istiyorum. Sararmış,
yıpranmış gazete ve dergiler arasında ona dair bir şey bulabilmek ümidiyle
günler boyu kütüphanenin rahatsız
sandalyeleri üzerinde çile dolduruşunu bilmek istiyorum. Ancak böyle bir
çaba sonucunda “rahmetli”nin
biyografi yazarına ruhunu açacağını düşünüyorum.
Mevlana üzerine monografi
çalışması yapan bir dosta, “Mevlana’yı kaç defa rüyanda gördün?” diye
sormuştum.
Şaşırmıştı. “Hiç” demişti, benim
sorduğum sorunun anlamını düşünürken. Günler ve geceler boyu
Mesnevi ve Divan-ı Kebir
okuyacaksın ve Mevlana’yı rüyanda hiç görmeyeceksin...
Bu parçaya göre
nitelikli bir biyografi yazmak için ne yapmak gerekmektedir?
1897 tarihinde İstanbul’da
doğmuşum; ocak ayının 23’ü imiş. Anam, Japonya’dan dönüşte batan Ertuğrul
Fırkateyni’nin
süvarisi Tekirdağlı deniz yarbayı Ali Bey’in kızı Bayan Neyyire; babam,
Trabzonlu Hasan Ali
Efendi’nin (eski
Posta ve Telgraf Nazırı) oğlu Bay Ali Rıza’dır. İlköğrenimimi Yeşiltulumba’da
“Yolgeçen”,
Topkapı’da “Taş
Mektep” mahalle mekteplerinde ve özel bir rüşdiye olan “Mekteb-i Osmanî”de
tamamladım.
Rüşdiye diplomasını
aldıktan sonra, Vefa İdadisine girdim. İki yıl sonra lise oldu. Son sınıftan,
yedek subay
olmak üzere 1915
tarihinde ayrıldım. Terhisten sonra edebiyat fakültesi felsefe bölümüne girdim
ve 1920
yılında orayı
bitirdim.
Bu
parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Birinci tekil kişi
ağzı (ben) kullanma
B) Betimleyici
anlatım kullanma
C) Gerçeğe bağlı
kalma
D) Yazarın, metnin
merkezine kendini koyması
E) Dili, göndergesel
işlevde kullanma
“Fuzuli” mahlasıyla (takma
adıyla) tanınan Mehmet İbni Süleyman’ın (Süleyman oğlu Mehmet) nerede
ve hangi yılda doğduğu kesin
olarak bilinmemektedir. XV. yüzyılın son yıllarında, Kerbela’da ya da Hille’de
doğduğu söylenebilir. “Bayat”
adlı eski bir Türk aşiretindendir.
Fuzuli’nin hayatı hakkında bilgi,
yok denecek kadar azdır. Safevi emirlerinden İbrahim Han yanında
Bağdat’a gelmiş, sonra Hille’ye
dönerek orada öğrenimini tamamlamıştır. Safevi hükümdarı Şah İsmail adına
Türkçe bir mesnevi yazması, kimi
Safevi emirlerine kasideler sunması, Irak’ın o zaman Safeviler’e bağlı
bulunduğu
düşünülünce doğal görülür. Kanuni
Sultan Süleyman 1534’te Bağdat’ı aldığı zaman Fuzuli, Osmanlı
hükümdarına ünlü kasidesini
sundu. Şairin, Safeviler devrinde olduğu gibi Osmanlılar zamanında da layık
olduğu kadar beğenilip geçim
rahatlığına kavuşturulmadığı görülüyor. Nişancı Paşa’ya yazdığı ünlü mektup
da bunu gösterir. Hayatını
sürekli olarak maddi sıkıntılar içinde geçiren şair, 1556’da Kerbela’da vebadan
öldü. Türkçeden başka Arapça ve
Farsçayı çok iyi öğrenen Fuzuli, bu üç dilde nazımla ve nesirle birçok eser
yazdı: Türkçe Divan, Farsça
Divan, Arapça Divan, Leyla ve Mecnun...
(Fuat Köprülü,
Divan Edebiyatı Antolojisi)
Bu parçaya göre
aşağıda verilen cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun şekilde doldurunuz.
a. Metinde dil,
.................... işlevde kullanılmıştır.
b. Metnin anlatıcısı, metnin
.................... dır.
c. “Kanuni Sultan Süleyman
1534’te Bağdat’ı aldığı zaman Fuzuli, Osmanlı hükümdarına ünlü kasidesini
sundu.” cümlesindeki altı çizili
sözcükte ses olayı olarak .................... vardır.
ç. Metnin türü
.................... dir/dır.
Aşağıdaki
boşlukları doğru sözcük ve ifadelerle tamamlayınız.
1. …………………………………,
bir sanat, bilim ya da meslek dalında tanınmış kişilerin hayatlarının
anlatıldığı yazıdır.
2. Biyografiler
eski edebiyatımızda ……………………………..…… olarak adlandırılırdı.
3. Divan
edebiyatında şairlerin hayatının anlatıldığı …………………………………….. de biyografi
türündeki eserlerdir.
4. Biyografi
türündeki esere konu olan insanın hayatı hakkında ………………………………… bir araştırma
yapmayı
gerektirir.
7. Biyografilerde
…………………………………….. bir dil kullanılır, söz oyunlarına çok fazla başvurulmaz.
5. Türk
edebiyatında ilk biyografi Ali Şir Nevai’nin yazdığı ……………………………………………….. adlı tezkiredir.
8. Bir
kişinin karakteristik özellikleriyle tanıtılması amacıyla yazılan kısa
metinlere ………………… denir. Bunlar
kişinin dış
görünüşüne ve iç dünyasına yönelik olabilir.
6. Biyografik
eserlerde hayatı yazılan kişiye ………………………. yaklaşılır, olaylar anlatılırken
yansız bir tutum sergilenir.
9. Otobiyografiler
de biyografi gibi bilim, spor, politika gibi alanlarda başarı kazanmış bir
kişinin………………………..…..
anlattığı yazı türüdür.
10. Otobiyografinin
diğer adı ……………………………… dür.
11. Bugün
Yugoslavya'da Makedonya Cumhuriyeti'nin merkezi olan Üsküp'te doğmuşum, 24
Aralık 1908'de." cümlesi
………………………… türündeki
bir yazıdan alınmıştır.
12. Biyografide
üçüncü, otobiyografide …………………………………… anlatım söz konusudur.
13. Oğuz
Atay’ın …………………………………………………. adlı eseri biyografik roman türündedir.
14. Ünlü
kişilerin hayatlarını konu alan, bunları roman tarzında işleyen edebî eserlere
……………………………….
denir.
15. Biyografi,
otobiyografi ve anı …………………………………… konu alan metinler içinde yer alır.
I. Hayat hikâyesi anlatılan
kişinin sanatta, edebiyatta, bilimde, politikada, sporda, iş dünyasında veya
başka
alanlarda eser ve çalışmalarıyla
tanınmış bir kişi olması
II. Topluma mal olmuş bir kişinin
hayatının tüm yönleriyle öğrenilmiş olması
III. Hayat hikâyesi anlatılan
kişinin yaşadığı devrin özelliklerinin öğrenilmesi
IV. Biyografi yazmak için bazı ön
hazırlıkların yapılmasının gerekmesi
V. Hayat hikâyesi anlatılan
kişinin başarılarının okuyucu için örnek oluşturması
Yukarıdakilerden
hangileri biyografilerin yararlarından değildir?
A) I. ve II. B) II. ve III. C) IV. ve V. D) I. ve
IV. E) II. ve V.
Aşağıdaki yazar ve eserleri doğru şekilde
eşleştiriniz.
YAZAR
1 Ayşe Kulin
2 Hasan Ali Yücel
3 Aziz Nesin
4 Nigar Hanım
5 Halikarnas Balıkçısı
6 Lafiti
7 Sehi Bey
8 Mehmet Kaplan
9 Yusuf Akçura
10 Abdülhak Şinasi Hisar
11 Ali Şir Nevai
12 Şevket Süreyya Aydemir
13 Necip Fazıl Kısakürek
14 Mithat Cemal Kuntay
15 Hasan Cemal
ESER
a- Böyle Gelmiş Böyle Gitmez
g- Namık Kemal Hayatı ve Eserleri
b -Hayatım
h- Mavi Sürgün
c- Hayatımın Hikâyesi
ı- Kafa Kağıdı
ç -Latifi Tezkiresi
i- Yahya Kemal’e Veda
d -Ya Kendim ya da Defter-i Âmalım
j -Mecalisü’n-Nefais
e -Heşt Behişt
k- İstiklal Şairi Mehmet Akif
f -Babama
l -Suyu Arayan Adam
m-Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım