11.Sınıf Edebiyat 1.Ünite Giriş Konu Anlatımı,Ders Notları PDF
Her sanatçı toplumun bir
parçasıdır. Edebiyat ise bir sanat dalı olarak sanatçının duygu ve
düşüncelerini ifade edecektir. Dolaylı yoldan edebiyat sanatçı vasıtası ile
toplumun duydu düşünce kültür vs. unsurlarını yansıtacaktır.
*Edebiyat
toplumların kendi milli kimliklerini bulmalarında, sanat ve düşünce yapılarını
şekillendirmelerinde büyük rol oynar.
Vatan yahut Silistre –
Namık Kemal
Özetle
Edebiyat
Akımı / Edebî Akım:
Edebi Akımların
Gelişimi
İlk
önce Batı edebiyatlarında ortaya çıkan bu akımlar, Türk edebiyatının Batı’ya
yönelmeye başladığı Tanzimat edebiyatıyla
birlikte kullanılmaya başlanmıştır. Çünkü daha önceleri Doğu-İslam edebiyatı
etkisinde olan edebiyatımız Tanzimat döneminde Batı etkisine girmiştir. Bu
dönemde bir türde eserler verilmesi edebi akımlarında hızla uygulanmasını
sağlamıştır.
I-Hümanizm (İnsancılık – İnsana
Değer Verme)
II-Klasisizm (Kuralcılık –
Akılcılık)
IV-Realizm (Gerçekçilik)
*Sanat,
doğanın kopyası olmalıdır, düşüncesi etrafında olaylar bir bilim adamı titizliğiyle
ele alınmıştır.
VI-Parnasizm (Şiirde Gerçekçilik)
Önemli: Anlam kapalı-imge-mecaz-kapalı
dil – soyut anlatım – melankolik edebiyat
*Edebiyatın
durgunluktan ve uyuşukluktan kurtulması gerektiğine inanan futüristler, savaş,
kavga gibi saldırgan hareketleri içeren konuları ele alırlar.
*Evrenin hareketi ve canlılığı, resimde dinamik bir duyurma hâlinde verilmelidir.
*Hızın, süratin güzelliği vurgulanarak uçaklara, arabalara, trenlere övgüler yağdırılır.
*Eserlerinde mantıklı cümleler kurmayı reddeden fütüristlerin parolası, “sözcüklere özgürlük”tür.
*Şiirde geleneksel kurallar terk edilir. Ölçü ve uyaktan vazgeçilir, şiir yazarken özgürce davranılır. Bu yüzden fütürizmde serbest tarzda yazılan şiirler ön plana çıkar.
*Fütüristlere göre sanat tarihçileri faydasız, hatta zararlıdır; onlara aldırmamak gerekir.
Gerçekler
sanatçıya göre değişir. Dış dünyanın bıraktığı izlenimleri anlatmak
istemişlerdir.
Derskonum.com olarak her dönem olduğu gibi yeni dönemde de sizler için kitap cevepları,konu anlatımı,pdf ders notları ile her zaman yanınızdayız..
Bu sayfamızda siz değerli takipçilerimiz için …11.Sınıf Edebiyat 1.Ünite Giriş Konu Anlatımı,Ders Notları PDF İNDİR üzerine bir paylaşım yazacağız.
Sizde eğer bize ve tüm eğitim camiasına yardımcı olmak adına hazırladığınız yazılıları-notları-soruları-videoları paylaşmak isterseniz mail adresinden bize ulaşabilirsiniz.
İyi çalışmalar..
doğru konum= derskonum
doğru konum= derskonum
destek olmak için lütfen paylaşınız
ÜNİTE İÇERİĞİ
Ünite İçeriği:
1-Edebiyat
Toplum İlişkisi
3.
Edebiyatın Sanat Akımları ile ilişkisi
A-Felsefe
Nedir ? Edebiyat-Felsefe İlişkisi
B-Edebi
Akımlar ve Özellikleri
11.Sınıf Edebiyat 1.Ünite Giriş Konu Anlatımı,Ders Notları PDF |
1-Edebiyat
Toplum İlişkisi
Edebiyat Nedir?
Edebiyat, kişinin duygu ve düşüncelerini,
kendine özgü bir dil kullanarak, estetik kurallar çerçevesinde, yazılı veya
sözlü olarak dile getirmesidir.
Edebiyat Kelimesinin Kökeni
“Edebiyat” kelimesi, Arapça “adabiyyāt” kelimesinden
gelir. Kelime “adb” kökünden gelir ve sözlükteki anlamı şöyledir: – görgü, terbiye, konuk ağırlama adabı,
– yaşam tarzına ilişkin hikâye ve
gözlemlerden oluşan anlamlarına gelen “adab” kelimesinin çoğul hali
Edebiyatın Konusu
Yazar ve şairlerin ortaya koydukları
eserlerde ele alıp işledikleri her şey, edebiyatın konusunu oluşturur.
Edebiyatın Yöntemi
Dil ürünlerinin tüm özelliklerinin tarihi
akış içinde bilimsel olarak incelenmesi de edebiyatın yöntemini oluşturur.
EDEBİYAT, BİR GÜZEL SANAT DALIDIR..
Edebiyat ve Toplum
İlişkisi
*Edebiyat
diğer sanat dalları gibi toplumsaldır.
*Toplumun
her türlü özelliği edebiyata sirayet eder.
*Toplumdan
uzaklaşmış bir edebiyatın varlığı mümkün değildir.
*Edebiyat
toplumu etkiler, değiştirir geleceğini şekillendirir.
*Toplumsal
bir işlevi ve sorumluluğu bulunduğundan edebiyat toplumun sorunlarını dile
getirir.
*Toplumdaki
değişimin günümüzde en önemli etkin öğelerinden biridir edebiyat.
*Bireysel
olarak ele aldığımızda insanlarda yeni fikirler oluşturabilmenin de güçlü bir
unsurudur.
*Toplumun
kültürel birikimim gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlar.
*Edebiyatın
toplumun aynasıdır ve yazıldığı dönemin zihniyetinden derin izler taşır.
*Edebiyat,
bir toplumda ortaya çıkan siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel her türlü olayın
içinde yer alır.
*Edebiyat
eserlerinin toplumu yönlendirme özelliği vardır.(Örneğin Namık Kemal
tarafından yazılan ve ilk sahnelenen tiyatro olan Vatan yahut Silistre adlı
eserden sonra halk protestolara başlamıştır.
*Yazar,
bir edebi eseri oluştururken toplumsal yaşamdaki her değişimden etkilenir ve bu
etkilenme de edebi esere yansır.
*Toplum,
edebiyatı; edebiyat,toplumu etkiler.
*Hem
içeriği hem de sırrıyla, başka bir deyişle muhteva ve dış şartlarıyla toplumsal
dinamiklerin tüm izlerini üstünde taşır. Kimlik inşası, ortak benlik, eğitim
gibi yönlerden de toplumu ve insanı etkileyip değiştirir.
Çalıkuşu – Reşat Nuri
Güntekin
Romanın kahramanı olan
Feride adlı bir öğretmenin yaşadıkları toplumu etkilemiş ve bu romanı okuyanlar
kız çocuklarına Feride ismini vermeye başlamışlardır. Kız çocuklarının
öğretmen olma isteği artmıştır.
İlk sahnelenen tiyatro
eseri olması açısından önemli olan bu piyes, sahnelendikten sonra insanlar
üzerinde bağımsızlık ve egemenlik duygusu uyandırmış ve insanlar protesto
gösterilerinde bulunmuşlardır.
Kar – Orhan
Pamuk
Yazarın Kars’ı
anlattığı bu romanından sonra Kars’a olan turistik gezilerin önceki yıllara
göre yüzde yüz oranında arttığı görülmüştür.
Oliver Twist – Charles
Dickens
Oliver Twist romanı
İngiltere’de yayımlanan önemli romanlardan biridir. Küçük bir kahramanın başından geçen zorlu bir mücadelenin anlatıldığı bu romanın yayımlamasının
ardından İngiliz halkı çocuk hakları konusunda önemli çalışmalar yapmaya
başlamıştır.
3. Edebiyatın
Sanat Akımları ile ilişkisi
A-Felsefe
Nedir ? Edebiyat-Felsefe İlişkisi
Felsefe Nedir, Felsefenin Anlamı Nedir?
Yunanca "seviyorum", "ardından
gidiyorum", "arıyorum" gibi anlamlara
gelen "phileo" sözcüğü ve "bilgi", "bilgelik" anlamlarına
gelen "sophia" sözcüğünün birleşiminden oluşan felsefenin
sözcük anlamı, "bilgelik sevgisi" ya da "bilgi
sevgisi"dir. Yani felsefe kelime olarak bilgeliğe ve
bilgiye değer vermek, onları önemsemek ve hatta en değerli şeyler olarak
görmek; bilgiyi aramak, bilgeliğe erişebilme çabası sarf etmek, bilginin
sürekli olarak peşinden koşmak anlamlarını taşımaktadır.
Düşünce Akımı Nedir?
Düşünce akımı için hayata, sanata, dünyayı
algılayışa karşı ortaya koyulan felsefe, düşünceler sistemi demek doğru
olacaktır. Düşünce akımları farklı alanlarda varlıklarını hissettirmekte ve
varlıklarını diğer alanlar üzerinde de açıkça göstermektedir. Düşünce
akımlarına örnek: Hümanizm,Klasisizm,Rasyonalizm,Varoluşçuluk, vs. Düşünce
akımları insan kaynaklıdır ve amaçları da yine insandır. Yani her düşünce akımı
insana bu sayede topluma ulaşmak kendi felsefesini kabul ettirmek istemektedir.
Soyut
bir düşünce sistemi olan felsefe ile edebiyat ilişkisinden
bahsetmek mümkündür. Çünkü her iki alanda da hammadde olarak insan işlenmektedir. Ayrıca felsefe ve
edebiyatta öncelik insan olmakla beraber düşünme ve ortaya bir şey koyabilme
gibi bir amaç bulunmaktadır. Ortaya konulan bu ürünlerin ifade edilmesinde
kullanılan malzeme ise dil olduğundan iki alan arasında bir ortaklıktan
bahsedebiliriz
İnsanoğlu
dil gelişimini gerçekleştirmekle birlikte duygu ve düşüncelerini aktarma
ihtiyacı hissetmiştir. Duygu ve düşüncelerin aktarılmasında edebiyat sanatı her
zaman ön planda olmuştur ancak zamanla bu aktarım faaliyetleri sorgulamaya
dönüşerek felsefe adıyla yeni bir biçim kazanmıştır. Bu nedenle edebi faaliyetlerin
bir sonucu olan felsefe ile edebiyatı ayrı düşünmek bir hata olacaktır.
Her
edebi eser, yazarın bir düşünce eylemi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Yani yazar
edebi eserlerini belli bir düşüncenin temelinde oluşturmaktadır. Eğer eserin
arka planında bir düşünce yatmazsa o ürünü kurgulamak, olayları, kişileri ve
metni yapısal olarak ortaya koymak da mümkün olmazdı.
İç
içe girmiş ve böylesine güçlü bağlantılar oluşturmuş olan felsefe ile edebiyatı
birbirinden ayrı düşünmemiz mümkün değildir. Bu nedenle günümüzde Albert Camus,
Franz Kafka, Dostoyevksi ve Jean-Paul Sartre gibi isimler felsefe ve
edebiyatı bir arada tutabildiklerinden “sanatçı filozoflar” olarak
adlandırılmaktadır.
*Her
metnin felsefi yani düşünsel bir alt yapısı muhakkak vardır.
*Bazı
edebi metinlerin arka planında birtakım düşünceler yatar.Yani bazı eserlerin
kaynağı felsefedir.
*Toplumları
etkileyen bu düşünceler,felsefi metin sadeliğiyle değil,değiştirilip
dönüştürülerek anlatılır.
*Düşünür,
dünya görüşünü bir edebi eserle halk kitlesine ulaştırmak ister. Yani felsefe
edebiyatı bu noktada bir araç olarak da kullanmaktadır.
Kaynaklar:
derskonum.com
onedebiyat.net
11.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı ders kitapları..
Değerli arkadaşlar: tüm PDF-PPT notlar için derskonum.com adresine bekliyoruz.
B-Edebi
Akımlar ve Özellikleri
Bir
sanatçı topluluğunun belli bir sanat anlayışı çerçevesinde oluşturduğu sanat,
edebiyat, estetik ve ortak dünya görüşü çerçevesinde oluşan bir edebiyat
hareketidir.
“Edebi
akım” terimi, tarihi surec icerisinde; “meslek-i edebi”, “edebi meslek”,“edebiyat
okulu”, “yazın okulu”, “edebi mektep”, “edebiyat cığırı”,
“edebiyat
akımı”, “edebi cereyan” gibi belli başlı bazı adlarla anılagelmiştir.
Edebiyat
ile Edebi Akımlar Arasındaki İlişki
Edebi
metinler, belli bir sanat anlayışı çerçevesinde yazılan metinlerdir.
Bu
çerçevede sanatçıların içinde bulundukları yaşantı biçimlerinden ve kendilerine
özgü oluşturdukları zihniyetten gücünü alan edebî eserlerin toplamı da edebiyat
akımlarını oluşturur.
Edebi akımlar şu
sebeplerden ötürü doğar :
1. Bir önceki edebi
anlayış ya da akımın işlevini yitirmiş olması
2.
Bir felsefi anlayışın, fikrin ya da ideolojinin temel
ilkelerini ve umdelerini duygu ve sanat planında
da ifade etme ihtiyacı
3.
Bilimdeki ve teknolojideki yenilikler,
4.
Yazarların kişisel farklılıklarının oluşturduğu
bilinç,
5.
Toplumun kültürel yapısında görülen değişimler,
6.
Sanatçıların kurguladığı yeni bir yaşam tarzı,
7. Edebiyat dışı etkenlerin itici gücü (Örneğin
izlenimcilik ve dışavurumculuk akımları, önce resim
sanatında ortaya cıkmış, daha sonra da edebi sanatlarda yansımasını bulmuştur.)
Önemli: Edebi akımlar
birbirinin uzantısı ya da birbirine tepki olarak ortaya çıkmış ve gelişimini bu
çatışmalar üzerine yeniden şekillendirmiştir. Örneğin romantizm akımının
klasisizm akımına, realizm akımının da romantizm akımına tepki olarak ortaya
çıkmıştır.
Türk Edebiyatında
Edebi Akımların Gelişimi
Örneğin Şinasi’nin
tiyatrolarını klasisizm akımının etkisiyle yazması, Ahmet Mithat ve Namık Kemal
gibi sanatçıların romantizm akımının kurallarını benimsemeleri, Tanzimat 2.
Dönem sanatçılarıyla birlikte realizm akımının görülmesi edebi akımların Türk
edebiyatında kullanılmasını hızlandırmıştır.
Edebiyat
Akımlarının / Edebi Akımların Özellikleri
·
Edebî akımlar, edebiyat tarihi, tenkidi ve teorisiyle
iç içedirler.
·
Edebiyatın içeriğiyle ilgili sistemli birtakım soyut
düşünce ve kanaatlerin ortak simgesidir.
·
Bir sanat görüşü, bir hareketin veya genel bir estetik
anlayışının parçasıdır.
·
Edebiyat akımını sadece edebiyat ile sınırlandırmak
yanlıştır. Akımlar güzel sanatların her dalında etkilidir.
·
Her edebiyat akımı oluştuğu zamanın zihniyetinden
etkilenerek meydana çıkar.
·
Her edebî akım, kendinden öncekine göre yeni bir
kültürel, felsefî ve estetik perspektife sahiptir.
·
Edebi akımlar ortaya çıkışları açısından çoğu zaman
yazılı bir bildiri olarak meydana gelmezler.
·
Bir yazar sadece bir akımla yazabileceği gibi farklı
eserlerde farklı akımlardan da etkilenebilir.
*14. yüzyılda
İtalya’da doğmuş ve buradan Avrupa’ya yayılmıştır.
*İnsana değer verme
ve onu geliştirme amacı taşır.
*Aydınlanma Çağı’nın
temeli kabul edilmiş, Rönesans ve Reform hareketlerinin başlangıcı olmuştur.
*Kaynağını eski Yunan
ve Latin edebiyatlarından alır.
*Aristokrat tabakanın
beğenisine sunulan bu akım, sanatı doğanın bir taklidi olarak kabul
etmiştir.
Önemli: İnsancılık –
doğanın taklit edilmesi
Dünya Edebiyatında
Hümanizm Akımının Temsilcileri
Dante, Giovanni
Boccacio, François Rabelais, Montaigne, William Shakespeare
Türk edebiyatında :Mevlana-Yunus Emre hümanizm
akımının temsilcisidir.
1.
17. yüzyıl ortalarında monarşinin güçlendiği bir dönemde
Fransa’da ortaya çıkmıştır.
2.
Akla, mantığa ve sağduyuya önem vermiştir.
3.
Düşünsel temelleri Rönesans ve Reform hareketleriyle
atılmıştır.
4.
Kurallara sımsıkı bağlı olup kaynağını eski Yunan ve
Latin edebiyatından almıştır.
5.
İçerikten çok içeriğin ele alınışı önemsenmiştir.
6.
Seçkin bir dil kullanılmış, kahramanlarını seçkin
insanlardan seçmişlerdir.
7.
“Sanat, sanat içindir.” görüşü benimsenmiş, bireysel
konular işlenmiştir.
8.
Tiyatroda üç birlik kuralına uyulmuştur.
9.
Trajedi ve komedi türlerinde klasisizm kullanılmıştır.
10. Yunan ve Latin
edebiyatlarındaki klasik, şaheser eserler örnek alınmıştır.
Önemli: Akıl ve
sağduyu –,Tanrılar, seçkin insanlar – soylu dil-Kurallar-
Dünya
Edebiyatında Klasisizm Akımının Temsilcileri
Moliere,
Pierre Corneille, Jean Racine, La Fontaine, Fenelon, John Milton
Türk
Edebiyatında Klasisizm Akımının Temsilcileri
İbrahim
Şinasi, Ahmet Vefik Paşa ve Yusuf Kamil Paşa, Direktör Ali Bey
III-Romantizm (Coşumculuk)
*18. yüzyılda
klasisizm akımına tepki olarak ortaya çıkmış ve kurucusu Victor Hugo ve J. J.
Rousseau olarak görülür.
*Victor Hugo’nun
Hernani adlı dram türündeki bu eserin oynanmasıyla klasisizm akımına tepki
olarak ortaya çıkmıştır.
*Akıl ve sağduyu
yerine duygulara ve hayallere önem verilir.
*Konular, tarih,
milli kültür ve Hristiyanlıktan alınmıştır.
*Klasisizm akımında
görülmeyen din anlayışı bu akımda önem kazanmıştır.
*Gözlem ve tasvire
önem verilmiş, tabiat önemsenmiştir.
*Hümanist
anlayıştaki insan kavramı yerine toplum kavramı kullanılmış ve toplumun
düzeltilmesi sonucunda insanın mutlu olacağı belirtilmiştir.
*Güzel-çirkin,
iyi-kötü gibi karşıtlıklarla eserler oluşturulmuştur.
*Üç birlik kuralı
kaldırılmış, “Sanat toplum içindir.” anlayışı benimsenmiştir.
*Sanatçılar
eserlerinde kişiliklerini gizlememiş ve taraf tutmuşlardır.
Önemli: Duygu ve hayal – taraf tutma –din - halkı eğitme
Dünya
Edebiyatında Romantizm Akımının Temsilcileri
Voltaire,
Shakespeare, Lord Byron, Goethe, Schiller, Lamartine, Victor Hugo, Aleksandre
Dumas Pere, Aleksandre Puşkin, Montesquieu, J. Jeak Rousseau
Türk
Edebiyatında Romantizm Akımının Temsilcileri
·
Namık Kemal,Ahmet Mithat Efendi,Abdülhak Hamit Tarhan,Şemsettin
Sami
1.
Romantizme tepki olarak 19. Yüzyılda Fransa’da ortaya
çıkmıştır.
2.
Bu akımın öncüleri Balzac ve Stendhal adlı
yazarlardır.
3.
Konular gerçek yaşamdan, günlük hayattan alınmıştır.
4.
Romantizm akımındaki duygu ve hayallerin yerini gerçek
yaşantılar almıştır.
5.
En çok hikâye ve roman türlerinde etkili olmuştur.
6.
Mekân tasviri önemsenmiş, kişilerin ruhsal durumları
anlatılmıştır.
7.
Yazarlar eserlerinde nesnel olmaya çalışmış,
gözlemlere önem verilmiştir.
8.
“Sanat için, sanat” anlayışı benimsenmiştir.
9.
Sanatçılar eserlerinde kişiliklerini gizleyerek
olaylara müdahale etmemişlerdir.
10. Realizmde kullanılan
dil; açık, doğal ve söz sanatlarından uzaktır.
Önemli: Gözlem –
gerçeklik – sade dil
Dünya
Edebiyatında Realizm Akımının Temsilcileri
Flaubert,
Stendhal, Balzac, Charles Dickens, Hemingway, Turgenyev, Anton Çehov,
Maksim
Gorki, Gogol, Tolstoy, Dostoyevski
Türk
Edebiyatında Realizm Akımının Temsilcileri
Recaizade
Mahmut Ekrem,Samipaşazade Sezai,Mehmet Âkif Ersoy,Halit Ziya Uşaklıgil,Mehmet
Rauf,Ömer Seyfettin,Yakup Kadri Karaosmanoğlu,Refik Halit Karay,Reşat Nuri
Güntekin,Halide Edip Adıvar
Değerli arkadaşlar: tüm PDF-PPT notlar için
derskonum.com adresine bekliyoruz.
*Fransa’da
determinizm akımından etkilenilerek 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır.Determinizm
(Gerekircilik - Belirlenimcilik): Aynı nedenler, aynı koşullar altında
aynı sonuçları doğurur.)
*Yazar eserinde insan
kişiliğini anlatmak için sosyolojiden ve soya çekim yasalarından
yararlanmıştır.
*Gözlem ve
tasvirlerin ön planda olduğu bu akıma bilimsel realizm de denir.
*Yaşamın tüm yönleri
(güzel-çirkin, iyi-kötü ayrımı yapılmadan) eserlerde işlenmiştir.
*Akımın bildirisini
Emile Zola kaleme almıştır.
*Toplum için sanat
anlayışı benimsenmiş, kahramanlar kendi şiveleriyle konuşturulmuştur.
Dünya
edebiyatında temsilcileri:
Emile
Zola, Alphonse Daudet, Goncourt Kardeşler
Türk
edebiyatındaki temsilcileri
Hüseyin
Rahmi Gürpınar,Nabizade Nazım,Beşir Fuat
§ Realizmin şiire
uygulanmış hali olup 19. yüzyılda
Fransa’da ortaya çıkmıştır.
§ Romantik şiir
anlayışına tepki olarak doğmuştur.
§ Sanat için sanat
anlayışı benimsenen bu akım sadece şiirde görülen bir akımdır.
§ Şiirin biçim
özellikleri önemsenmiş, nesneler dış görüşüne göre anlatılmıştır.
§ Dili son derece iyi
kullanmış olup sözcük seçimine ve ahenge önem vermişlerdir.
§ Şiiri, iç dünyadan
dış dünyaya taşımış ve nesneleri dış görünüşüne göre anlatmışlardır.
§
Önemli: Resim-gerçeklik-gözlem-şiir
Dünya
edebiyatındaki temsilcileri
- Theophille Gautier, Theodore Banville, Francois Coppee,
- Jose Maria de Heredia, Leconte de Lisse
Türk
edebiyatındaki temsilcileri
Tevfik
Fikret,Yahya Kemal Beyatlı
Cenap
Şahabettin (Edebiyatımızda bu akımı ilk tanıtan kişidir.)
1.
Fransa’da
parnasizme tepki olarak 19. yüzyılın son çeyreğinde ortaya çıkmıştır.
2.
Fransız yazar Baudelaire’in yazdığı “Kötülük
Çiçekleri” adlı eserde akımın özellikleri anlatılmıştır.
3.
Anlam kapalılığını savunan bu akım daha çok şiirde
kullanılmıştır.
4.
“Şiir anlaşılmak için değil hissedilmek içindir.”
görüşünü benimsemişlerdir.
5.
Şiirde musikiyi savunmuşlar, nesneleri oldukları gibi
yansıtmamışlardır.
6.
İçe kapanık, bireyci, melankolik (bunalımlı), marazi
(hastalıklı) bir şiir ortaya koymuşlardır.
7.
İlk kez Servetifünun şiirinde kullanılmış; “Sanat,
sanat içindir.” görüşü benimsenmiştir.
8.
Bu akımın etkisiyle Servetifünun sanatçıları serbest
müstezat nazım şeklini kullanmışlardır.
9.
Şiirde ölçü, kafiye, ahenk unsurlarına bağlı
kalmışlardır.
10. Sessizlik, yalnızlık,
ölüm, insandan kaçış akımın en önemli temalarıdır.
Dünya
Edebiyatında Sembolizm Akımının Temsilcileri
·
Baudelaire,Mallarme,Rimbaud
·
Paul Verlaine,Paul Valery,Edgar Allan Poe
Türk
Edebiyatında Sembolizm Akımının Temsilcileri
·
Ahmet Hâşim,Cenap Şahabettin,Ahmet Hamdi Tanpınar
·
Cahit Sıtkı Tarancı,Ahmet Muhip Dıranas , Yedi
Meşaleciler
VIII-Sürrealizm (Gerçeküstücülük)
*
20. yüzyılda oluşan bu akım, Andre Breton tarafından yayımlanan bir bildiriyle
Fransa’da ortaya çıkmıştır.
*
Sadece şiirde görülmüş ve bilinçaltı yansıtılmaya çalışılmıştır.
*
Freud’un “psikanaliz” kuramının edebiyata uyarlanmış şeklidir.
*
Olağanüstülük, sayıklama, düş ve hayal, çağrışımlar şiirin konusunu oluşturur.
*
Akıl ve mantık önemsenmemiş, içgüdü, bilinçaltı ön plana çıkarılmıştır.
*
Bu akımda noktalama işaretleri iç akışı engellediği için kullanılmamıştır.
*
Dış dünyaya bağlı olmadan bilinçaltındakilerin dışa vurulması felsefesine
dayanır.
*
I. Dünya Savaşı’ndaki karamsarlık ortamında doğmuş, II. Dünya Savaşı ile
birlikte yerini “Egzistansiyalizm” akımına bırakmıştır.
Önemli: Freud –
Bilinçaltı – Karamsarlık -akla
aykırılık
Dünya
Edebiyatında Sürrealizm Akımının Temsilcileri
Andre
Breton,Louis Aragon,Paul Eluard
Türk
Edebiyatında Sürrealizm Akımının Temsilcileri
Cemal
Süreya, İlhan Berk, Edip Cansever, Ece Ayhan (II. Yeni Şairleri)
Oktay
Rıfat Horozcu, Orhan Veli Kanık (Garipçiler)
*İtalyan
yazar Marinetti tarafından kuralları belirlenmiş, Marksist Rus yazarlar
tarafından kullanılmıştır.
*En
önemli temsilcilerinden biri Mayakovski’dir.
*Evrenin hareketi ve canlılığı, resimde dinamik bir duyurma hâlinde verilmelidir.
*Hızın, süratin güzelliği vurgulanarak uçaklara, arabalara, trenlere övgüler yağdırılır.
*Eserlerinde mantıklı cümleler kurmayı reddeden fütüristlerin parolası, “sözcüklere özgürlük”tür.
*Şiirde geleneksel kurallar terk edilir. Ölçü ve uyaktan vazgeçilir, şiir yazarken özgürce davranılır. Bu yüzden fütürizmde serbest tarzda yazılan şiirler ön plana çıkar.
*Fütüristlere göre sanat tarihçileri faydasız, hatta zararlıdır; onlara aldırmamak gerekir.
Dünya
Edebiyatında Fütürizm Akımının Temsilcileri
Marinetti
, Mayakovski
Türk edebiyatında
Edebiyatımızda
Etkili Olmayan Batı Akımları
Empresyonizm
(izlenimcilik):
(Verlaine,
Rimbaud, Hopkins)
Ekspresyonizm
(dışavurumculuk):
Öznel
gerçeklik ve iç gözleme önem vermişlerdir.
(Artur Rimbaud, Paul Verlaine)
Dadaizm: Kuralsızlığı kural
edinmiş, her şeye karşı çıkmışlardır. (Tristan
Tzara)
Kübizm:
Varlıkların dış görünümlerinin yanı sıra iç dünyalarını da yansıtmayı
hedeflerler.
(Pablo
Picasso)
Egzistansiyalizm
(varoluşçuluk): Descartes’in “Düşünüyorum, öyleyse varım.”
felsefesine dayanır. (Jean Paul Sartre, Andre Gide)
Kaynaklar:
derskonum.com
onedebiyat.net
11.Sınıf Türk Dili ve
Edebiyatı ders kitapları..
Değerli arkadaşlar: tüm PDF-PPT notlar için
derskonum.com adresine bekliyoruz.
Çok güzel hazırlanmış notlar .Ogretmen olarak bizlere ve öğrencilerimize çok faydalı.
YanıtlaSilRica Ederiz... Takip ettiğiniz ve yorumunuz için teşekkürler
YanıtlaSil