GEVHERİ - GÖNLÜMÜZ BAĞLANDI ZÜLFÜN TELİNE
Gönlümüz bağlandı zülfün teline
Alınmaz gözleri mestim alınmaz
Sencileyin cevredici kuluna
Bulunmaz güzleri mestin bulunmaz
Karışmasın kimse benim kârıma
Rahmetmesin gören âh u zarıma
Hudâ takdir etmiş yazmış serime
Silinmez gözleri mestim silinmez
Düştüm ateşlere durmaz yanarım
İçip aşkın dolusundan kanarım
Müşkül işi ululara sorarım
Bilinmez gözleri mestim bilinmez
Hasretinle her dem bağrım deliktir
Kül oldu vücudum şehri yanıktır
Cümle yollar bağlı haramiliktir
Gelinmez gözleri mestim gelinmez
Gevheri der yoktur derdime çâre
Unulmadı gitti sinemde yâre
Gönül bir şahindir her bir şikâre
Salınmaz gözleri mestim salınmaz
Gevherinin Gönlümüz Bağlandı Zülfün Teline Şiiri tema, konu, ölçü, kafiye, redif Tahlili, İnceleme Metin İncelemesi:
Biçim Yönünden:
Biçimi: Nazım.
Nazım biçimi: Koşma.
Nazım birimi: Kıta.
Ölçüsü: 6 + 5=11'li ve 4 + 4 + 3= 11'li hece.
Türü: Lirik şiir.
Konusu: Aşk ateşine yanan ozan, çaresizliğini ve yazgısına boyun eğdiğini anlatıyor.
Temi: Aşk, acı, ıstırap.
Kafiye şeması: abab/cccb/dddb/eeeb/fffb.
Kafiyeli olan "Tel-i-n-e/kul-u-n-a" sözcüklerin-de "-ı" iyelik, "-n" zamir n'si, "-e" hal ekleri rediftir. Tel-kul" sözcüklerinde ortak kafiye sesi "L" olduğundan kafiye, yarımdır. "Al-ın-maz/bul-un-maz" sözcüklerinde "-ın ve -maz" ekleri rediftir. "Al/bul" sözcüklerinde ortak kafiye sesi "L" olup yarım kafiyedir.
Dil özellikleri:
a) Eski Türk dilindeki eklere yer verilmiştir: Sencileyin; "leyin" (gibi) eki.
b) Anadolu halk ağzı söylenişinden yararlanılmıştır: Kanmak (doymak), unmak "unulmak" (iyi olmak, beklemek).
c) Diğer halk şiirlerine göre ağır bir dil kullanmıştır. Bunun nedeni şudur: Ozan, yaşadığı dönemde bir padişahın divan kâtipliğini yapmıştır. Divan edebiyatının oluştuğu kentlerde yaşamıştır. Osmanlıca ile Divan edebiyatını bilmektir. Onların etkisinde kaldığından ağır bir dille yazmaktan kendisini kurtaramamıştır. Şiirinde; cevr, şehr, şikâr, mest, rahm, Hudâ, sine" gibi sözcükleri kullanması bu yüzdendir.
d) Eski deyişlere yer vermiştir: Ah u zar (inleme) gibi. "U", ve anlamındadır.
Deyimler-Söz Grupları:
Aşkın dolusundan kanmak: Âşık olmak; gönül verip sevmek.
Zülfün teline bağlanmak: Sevgilinin saçına vurulmak
Huda'nın sere takdir yazması: Kader, yazgı, alınyazısı; kaderde yazılandan kurtulunmaz.
Ululara sormak: Sözüne güvenilir kişilere (büyüklere) danışmak.
Bağrı delik olmak: Aşk ateşi içinde kıvranmak, acı çekmek.
Söz Sanatları:
Ozan, "Sencileyin cevredici kuluna" dizesinde sevgilisini hükümdara, kendisini kula benzetmiştir. "Hasretinle her dem bağrım deliktir" dizesinde, maddi bir delinmeyi değil, sevgilisine duyduğu özlemin büyüklüğünü belirterek mecaz sanatı yapmıştır. "Kül oldu vücudun şehri yanıktır" dizesinde, bedenini "şehr" e (kent, belde, ülke) benzetmiştir. "Gönül bir şahindir her bir şikâre" dizesinde ise gönlünü, avcılıkta kullanılan şahin kuşuna benzetmiştir. Ozan, her güzelin peşine takılmayacağını, yalnızca sevdiği güzelin ardınca koşacağını, bu benzetmeyle anlatmıştır.
İçerik Yönünden:
Araştırmalar:
a) Ozan, dörtlüklerde, özellikle dörtlüklerin son dizelerinde sevgilisinin en belirgin özelliği olarak, onun gözlerinden söz etmektedir. Ozanı en çok etkileyen, bu gözlerin "süzgün, baygın" bakışlı niteliğidir.
b) Ozan, her dörtlüğün sonunda sevgilisine sesleniyor, şunları söylüyor:
İlk dörtlükte, sevgilisiyle kendisi arasında ilişki kuruyor. Sevgilisinin ilgisiz kalışı yüzünden acı çektiğini belirtiyor. Böylece, sevgilisinin kendisine acı çektiren biri olduğunu vurguluyor.
İkinci dörtlükte, aşk olgusunu alınyazısına bağlıyor. Başına' gelenleri kaderin sonucu sayıyor. İnsanın alnına yazılanın silinemeyeceğini, değiştirilemeyeceğini belirterek "İdealizm felsefesine" uygun bir savunma yapıyor.
Üçüncü dörtlükte, aşk derdiyle yanmakta olduğunu anlatıyor ve onun acılarından kurtulmanın zorluğunu dile getiriyor. Bunu deneyimli, yüce kişilerin bile bilmediğini ve kendisini bu konuda yanıtlayamadığını anlatıyor.
Dördüncü dörtlükte, sevgilisine kavuşmasını engelleyen güçlükleri anlatıyor, bu yüzden perişan olduğunu belirtiyor.
Beşinci dörtlükte, aşk derdine çare olmadığını, başka birine gönül veremeyeceğini söylüyor. Türk karakteri olarak Anadolu insanının "namus" anlayışı karşımıza çıkıyor.
Ozan, Divan edebiyatının etkisinde' kaldığından, şiirinde yabancı sözcükleri gereğinden çokça kullanmıştır.
Ozan, şiirde geçen; "Cümle yollar bağlı haramiliktir" dizesiyle, sevgilisine kavuşmasını zorlaştıran engellerin bulunduğunu anlatıyor, öte yandan XVII. yüzyıl Osmanlı toplumunda toplumsal düzenin bozulduğunu, eşkıyalık olaylarının arttığını anlatmak istiyor. Dize, "bütün yollar eşkıya tarafından tutulmuştur" biçiminde günümüz Türkçesi'yle söylendiğinde, bu gerçek ortaya çıkıyor.
"Gönlümüz bağlandı zülfün teline", "Huda takdir etmiş yazmış serime", "vücudum şehri" ve "gönül bir şahindir" sözlerinin anlamları, "dil özellikleri ve söz sanatları" bölümünde verilmiştir.
N. KARTAL, BİRSEN Y. 1990