12 Mart, DOKÜMAN, 12 Mart Oratoryo Örnekleri, 12 Mart İstiklal Marşı'nın Kabulü Oratoryo Örnekleri
.
derskonum.com değerli akademisyen-öğretmen-öğrenci-edebiyat sever takipçileri.
doğru konum= derskonum
İSTİKLAL MARŞI’NIN KABULÜ (ORATORYO) (İSTİKLAL MARŞININ KABULÜ İLE İLGİLİ SKEÇLER 12 MART) (TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR)
1. SES:
Yenilmişti ordularımız,yıkılmıştı Anadolu,
Yıllarca süren savaşlarda göz yaşı dökmüştü analar,
Cephelerden dönmeyen kınalı kuzularının ardından.
Ve çocuklar…Babalarını sormaktan analarına,
Kaçırır olmuştu gözlerini analar çocuklarından.
Gelmiyordu cephelerden babalar,
Işımıyordu çocuk yüzlerdeki gözler
2.SES:
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş
Bütün tersanelerine girilmiş,bütün orduları dağıtılmış
Ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş
3.SES:
Ve sancak…
Ve al sancak…
Ve bu şafaklarda nazlı nazlı yüzen al sancak…
Ve korkuyordu bu şafaklarda yüzyıllardır
Nazlı nazlı yüzen al sancak (bilgi yelpazesi.net)
Korkuyordu… Korkuyordu… Korkuyordu
Bu şafaklarda,
Nazlı nazlı yüzen
Al sancak
Korkuyordu
KORO:
Korkma,sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
4.SES:
Dört bir yanından memleketimin,
Yakıp yıkarak,silip süpürerek gelen çekirge sürüleri
Şimdi Anadolu'daydı.
Türkün son kalesinde, son sığınağında
Harap olmuş bahçeler, viran olmuş bağlar
Bülbül ötmez güller açmaz olmuştu
Ve bayrak…
Kederliydi,düşünceliydi
Asıktı çehresi,çatıktı kaşları
KORO:
Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet bu celâl!
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!
5.SES:
Nasıl tutsak olurdu bu vatan?
Nasıl tutsak olurdu bu gök?
Nasıl tutsak olurdu bu dağ, bu taş, bu ova?
Nasıl tutsak olurdu bu gök altında
Bu vatanda, dağda,taşta ,bu ovada yaşayan, bu millet?
6.SES:
Ve tutsak edeceğini sanarak Gafil
Bu vatanı bu milleti
Topuyla,tankıyla,tüfeğiyle, donanmasıyla geldi
7.SES:
Geldikleri gibi giderler
KORO:
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
8:SES:
Çelik medeniyetinin, çelik ruhlu insanları
Çelikten silahlarıyla geldiler.
Kimi yamyam,kimi Hindu, kimi bilmem ne bela
Çelik ruhlarıyla ve çelik bedenleriyle
Ölüm yağdırdılar garbın afakından
9:SES:
Garbın mazlum evladının tek silahı, iman dolu göğsüydü.
Yoktu başka hiçbir silahı, doğruydu
10.SES:
Ama insandı daha
Kalbi taşlaşmamıştı göğüs kafesinde
Kendini yok etmek için gelmiş, canına kast eden
Düşman askeri için de göz yaşı dökebilir Ve ekmeğini de bölüşebilirdi
11:SES:
Çünkü insandı daha
Sömürmez,yağmalamaz,talan etmezdi
Ve bunlar için savaşmazdı
Yaşamasını da bilirdi adam gibi ölmesini de
Adalet,vatan ve istiklal
Yaşamak da ölmek de
Savaş da barış da bunlar içindi
Çünkü o garbın mazlum evladıydı
12.SES:
Çelik medeniyetinin, çelik ruhlu insanları,
Çelikten silahlarıyla geldiler.
Kimi yamyam,kimi Hindu, kimi bilmem ne bela
Çelik ruhlarıyla ve çelik bedenleriyle
Ölüm yağdırdılar garbın âfâkından
KORO:
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddım var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar?
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar.
13:SES:
Namus ve şeref diyarıydı bu diyarlar.
Namuslu ve şerefli insanlar yaşardı bu diyarlarda.
Her kes içindi özgürlük adalet hürriyet.
Şimdiyse,dünyanın dört bir yanından,
Yurdumu kuşatmaya gelmişti alçaklar!
14:SES:
Yurdumu, kuşatmaya gelmişti, alçaklar!
KORO:
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın
15:SES:
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır!
16:SES:
Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır!
17.SES:
“Ben, size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum!”
18.SES:
İtiraz etmediler,
Hayatlarının baharında,
Tomurcuk bir gonca gibi düştüler toprağın kara bağrına.
Kanlarıyla suladılar zafer çiçeğini
Kana kana içtiler şehâdet şerbetini.
KORO:
Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı;
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
19.SES.
Sanmıştı ki tek dişi kalmış canavar
Sahipsizdi bu topraklar.
Elini kolunu sallayarak gelecek
Şehit kanlarıyla sulanmış bu topraklara sahip olacak.
Sanmıştı ki kalmamıştı bu cennet vatanın uğruna feda olacak
KORO:
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı,cânanı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda
20.SES:
Düşman çizmeleri mi çiğneyecek ti bu vatanı?
Nâmahrem eller mi dokunacaktı mabedimin göğsüne
Dinin temeli olan ezanlar susacak mıydı?
Memleketimin göğünde (bilgi yelpazesi.net)
KORO:
Ruhumun senden , İlâhi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli
Bu ezanlar -ki şahâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli
KORO:
O zaman bin secde eder-varsa- taşım,
Her cerîhamdan, İlahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım
KORO:
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl,
Ebediyen sana yok, ırkıma yok, izmihlâl:
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!
.
12 MART ORATORYO
Biz dünyaya adaletimizle ve merhametimizle nam salmış bir milletiz.
Dağlar önümüze çöker, kıtalar atlarımızın terleriyle ıslanırdı.
Gün ağardığı zaman sefere çıkar, akşamları zafer sevinciyle dönerdik otağımıza
Fermanlar yayınlar ve bir sözümüzle zalimlere baş eğdirirdik.
Kılıç kanlarından
süzüldü kanlar
Al döndü akından kır
küheylanlar
Açtı baharımız hep
erguvanlar
Dağlara çiçekler armağan
verdik
Türkler tarihte eşine rastlanmaz imtihanlardan geçerek, destansı bir fedakarlığın sonunda, Anadolu’yu kendilerine yar edebilmişlerdi.
Benim adım Anadolu!
Nice yiğitlerin koyun
koyuna yattığı
Dolu dizgin tayların
oynaştığı
Toprak renginin sevgi
olduğu vatan benim
Hacı Bektaşilerin harman olduğu
Erenlerin yangınına
çare olan derman benim
Ben Anadolu’yum
Yaşım insanlık, dünya
yaşına eş
Adem’le doğdum, İsa’yla
büyüdüm.
Muhammed’le
olgunlaştım.
Her gün bin Ali’yle bin
Ahmet’le doğan benim.
EY ŞANLI ORDU!
Sen de geçebilirsin; yardan,
anadan, serden
Senin de destanını okuyalım
ezberden
Haberin yok gibidir taşıdığın
değerden
Elde sensin dilde sen...
Gönüldesin, baştasın.
Fatih’in İstanbul’u
fethettiği yaştasın!
600 yıl hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu Batılı devletler tarafından zayıf düşürülmüş, toprakları işgal edilmiş ve insanları katledilip soykırıma uğramıştır.
Ciğerimizden parçalar kopar. Sırtlanlar
sarar her tarafımızı.
Nerde olsam çıkıyor karşıma
bir Kanlı ova
Sen misin, yoksa hayalin mi?
Vefasız Kosava!
Hani, binlerce övülürdü senin
her adımın?
Hani sirende yarıp geçtiği
yol Yıldırım’ın?
Ey milletlerin en kahpesinden
üç rezil ordu!
Gelir ta siremizden vurdu. Seyret
hem nasıl vurdu?
İstikbal için çarpan
yürekler ansızın durdu.
Tuna Nehri Akmam Diyor
Tuna kara boyandı. Kopmak istemiyordu sanki Tuna Türk’ün bayrağından.
12 Adalar gitti, Cezayir, Süveyş Kanalı, Gümrü, Arnavutluk, Hicaz, Mekke gitti.
Tek kıvılcım kabarıp öyle cehennem kustu
Ki hemen kol kol olup sardı bütün bir yurdu
O ne yangın ki, ocak kalmadı söndürmediği
O ne tufan ki: Yakıp yıktı bütün vadiyi
Irak, Suriye, Yemen gitti. Analar, yarlar yıllarca bekledi ama gidenler geri gelmedi.
Şu Ayrılık Olmasaydı
Gece karanlık ve soğuk
Dışarda bıçak sırtı bir ayaz
Gökte yıldız üşür
Dışarda gece üşür
Mustafa Kemal üşümez
Düşünür.
Selanik Türküsü
1914 aylardan aralık
Yürüyoruz… Binlerceyiz, üstümüz ince
Yüreklerimize sıkıca
giydirdik
Al bayrak içimizde kat
kat binlerce
Ayaklarım yok gibi ses
eder miyim hiç?
Vatan derim, bayrak
derim, hak derim.
Bir ara tökezledi
sağımda Mehmet.
Tuttum biçare eline
hissiz elimle
Kara gömülmüş ayakları
mosmor
Hatırladım o vakit
Mevsimlerden kış…..
Yer Sarıkamış.
Bir Ay Doğar Geceden
Ben Çanakkale’de Mehmetoğlu
Seyit’im
Namus borcumu
ödemektir niyetim.
Denizden kuduran ateş
cehenneminde
Ödedi diyetini
arkadaşlarım, sıra bende
Daha ne olduğunu
anlamadan topun dibinde
İlişti gözüme iki yüz
on beş okkalık mermi
Canı çıkmadan kaç
yiğidin vatana borcu biter mi?
Bomba şimşekleri
beyninden inip her siperin
Sönüyor göğsünün
üstünde o aslan neferin
Yerin altında cehennem
gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın
yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler,
ölü püskürmede yer
O ne müthiş tipidir:
Sorulur enkaz-ı beşer
Kafa, göz, gövde,
bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara,
vadilere sağanak sağanak
Eledim Eledim Türküsü
Bülbül Şiiri
Dönünce yurt ananın
gözleri bir pınara
Can verdi Allah’ım bu
devrilen çınara
Saldı o yeniden kök,
filiz, gövde, dal, budak
Irkımızın şahlanışı
ısırttı Garba dudak!
Çekince Mehmetçikler
kılıçları kınından,
Göl göl oldu her taraf
korkak düşman kanından
Birleşti siperlerde
gazilerle, şehitler, yeni bir düzen verdi dünyaya koç yiğitler!
Zulmü Alkışlayamam
İtiraz etmediler
Hayatların baharında
Tomurcuk bir gonca
gibi düştüler toprağın kara bağrına
Kanlarıyla suladılar
zafer çiçeğini
Kara kara içtiler
şehadet şerbetini.
Şehitler Ölmez
Ey kanıyla bu toprağı
vatanlaştıran erler
Ey gözlerin ışığı
Gönüllerin baharı
Terde kan, tarihte şan
Ezelden er oğlu er
Ölümsüz milletimin
ölümsüz çocukları
Tarihe altın sayfa
nakış nakış geçtiniz.
Ruhlarınız şad olsun
kutsal yolu seçtiniz.
Bu Vatan Kimin? Şiiri
İstiklal bedene en yüksek bir kavram.
Uğrunda her şeyinizi vermeye her dem hazır olacaksınız ki İstiklal size yar olabilsin. Bu millet öyle bir felaketin içinden öyle bir aşkla çıktı ki İstiklal ona yar oldu. Milletin Bu haklı mücadelesinden İstiklal Marşı doğdu.
“İstiklal Marşı” yarışmasında birinci olan okuyacaktır.
.
.