10.sınıf edebiyat 1.dönem 1.yazılı soruları 2024,meb örnek yazılı soruları,10.SINIF EDEBİYAT 1.DÖNEM 1.YAZILI,10.SINIF EDEBİYAT 1.DÖNEM 1.YAZILI MEB,10.sınıf edebiyat 1.dönem 1.yazılı soruları 2024,meb örnek yazılı soruları, 10. sınıf meb örnek yazılı soruları 10. sınıf 1. dönem 1. yazılı meb örnek yazılı soruları
derskonum.com'un değerli akademisyen-öğretmen-öğrenci-edebiyat sever takipçileri.
Derskonum.com ailesi olarak her dönem olduğu gibi yeni dönemde de sizler için kitap cevapları, konu anlatımı, pdf ders notları ile her zaman yanınızdayız..
Bu sayfamızda siz değerli takipçilerimiz için 10.sınıf edebiyat 1.dönem 1.yazılı soruları 2024, üzerine bir paylaşım yazacağız.
Siz de eğer bize ve tüm eğitim camiasına yardımcı olmak adına hazırladığınız yazılıları-notları-soruları-videoları paylaşmak isterseniz mail adresinden bize ulaşabilirsiniz.
İyi çalışmalar..
doğru konum= derskonum
doğru konum= derskonum
destek olmak için lütfen LİNK paylaşınız
KAYNAK: https://eskisehirodm.meb.gov.tr/
Asıl konuşan Hasan’dı, altı aydan beri susan Hasan… Durmadan, dinlenmeden, nefes almadan, yanakları sevincinden pembe pembe,
dudakları titreyerek taze, gevrek, billûr sesiyle bitevîye konuşuyordu. Aklına ne gelirse söylüyordu. Eskici hem çalışıyor, hem de ara sıra
“Ha! Ya! Öyle mi?…” gibi dinlediğini bildiren sözlerle onu söyletiyordu; artık erişemeyeceği yurdunun bir deresini, bir rüzgârını, bir türküsünü dinliyormuş gibi hem zevkli, hem yaslı dinliyordu; geçmiş günleri, kaybettiği yerleri düşünerek benliği sarsıla sarsıla dinliyordu.
Daha çok dinlemek için de elini ağır tutuyordu. Fakat nihayet bütün ayakkabılar tamir edilmiş, tamirhanede iş bitmişti. Demirini topraktan çekti, köselesini büktü, çivi kutusunu kapadı, kiriş çanağını sarmaladı. Bunları hep ağır ağır yaptı.
Hasan, yüreği burkularak sordu:
“Gidiyor musun?”
“Gidiyorum ya, işimi tükettim.”
O zaman gördü ki küçük çocuk, memleketlisi mini mini yavru ağlıyor… Sessizce, titreye titreye ağlıyor. Yanaklarından gözyaşları birbiri
arkasına, temiz vagon pencerelerindeki yağmur damlaları; dışarının rengini geçiren manzaraları içine alarak nasıl acele acele, sarsıla
çarpışa dökülürse öyle, bağrının sarsıntılarıyla yerlerinden oynayarak, vuruşarak içlerinde güneşli mavi gök, pırıl pırıl akıyor.
“Ağlama be!.. Ağlama be!”
Eskici başka söz bulamamıştır. Bunu işiten çocuk hıçkıra hıçkıra, katıla katıla ağlamaktadır. Bir daha Türkçe konuşacak adam bulamayacağına ağlamaktadır.
“Ağlama diyorum sana! Ağlama!..”
Bunları derken onun da katı, nasırlanmış yüreği yumuşamış, şişmişti. Önüne geçmeye çalıştı, ama yapamadı, kendisini tutamadı,
gözlerinin dolduğunu ve sakallarından kayan yaşların Arabistan sıcağıyla yanan kızgın göğsüne bir pınar sızıntısı kadar serin, ürpertici,
döküldüğünü duydu.
6. Bugün çok heyecanlı ve neşeliydi. Bütün gün bir köşeden bir köşeye gezip durdu. Sanki hayatında çok önemli bir şey eklenmişti. Sonra yavaş yavaş yorgunluğunu ve hayata karşı isteksizliğini üzerinden attığını hissetti. Sabah kalktığında gördüğü karışık rüyalar bile onun bugünkü mutluluğunu bozamadı. Daha sonra adeta bir tüy gibi hafiflediğini fark etti. Yaşadığı bu mutluluğun hemen ardından aldığı bir haber onun için büyük bir sürpriz oldu. Uzun zamandır beklediği işe kabul edilmişti. Bu onu daha çok sevindirdi. İçinden gerçekten kapanan her kapının ardından başka kapıların açılabileceği inancını yitirmediğine şükretti.
1. Yukarıdaki metnin yapı unsurlarını inceleyiniz. ( 13 puan )
Kişiler:
Yer:
Zaman:
Olay Örgüsü: 2 ve 3. soruları metinden hareketle cevaplayınız.
Bu adam kamyonun sahibi idi. Şoför yüzünü buruşturarak indi. Delikanlıdan yarım lira peşin aldı. Sonra, arabanın arka kapağını gevşeterek eğri bir şekle koyan ve üzerine çullarını seren öteki köylüleri sıkıştırıp, yeni gelene bir yer açtı. Zaten dizleri üzerine çömelerek ancak sığışabilen yolcular hem; “olmaz, buraya nasıl sığar!” diye söyleniyorlar, hem de her setre pantolonun emrine itaate alışık bir tavırla
birbirlerini iterek yer açıyorlardı. Genç köylü bir kıyıya çömeldi, heybesini altına aldı ve kamyon, hızla bir sarsıldıktan sonra yürüdü.
2. Bu parçadaki “ tavır ” kelimesinin anlamını bağlamdan hareketle yazınız. Bu kelimeyi, “ Mesafeli davranma, uzak durma ”
anlamına gelecek biçimde bir cümlede kullanınız. ( 2 x 5= 10 puan )
3. Bu parçada geçen kelime hâlindeki fiilimsileri ve bu fiilimsilerin türlerini yazınız. ( 11 x 2= 22 puan )
4. Batı Türkçesinin üçüncü devresi, Türkiye Türkçesi devresidir. Genellikle “Yeni Lisan Hareketi” bu dönemin başlangıcı kabul edilir.
1908 yılından bu yana yüzyıla yakın bir zamanı içine alan bu devrede, Türkçe yabancı gramer şekillerini bırakmış ve kendi yatağında akmaya başlamıştır. Bu devrin temelinde, İstanbul konuşmasının esas alındığı bir yazı dili vardır. Türkiye Türkçesinin gelişmesi
içinde Yeni Lisan Hareketi’nden sonra en geniş çalışma Dil İnkılabı’dır. 1928’de Latin alfabesinin kabulü 1932’de Mustafa Kemal
Atatürk tarafından Türk Dili Tetkik Cemiyetinin (Türk Dil Kurumu) kuruluşu bu hareketin önemli halkalarıdır.
Yukarıdaki araştırmayı yapan bir edebiyatçı hangi bilimin verilerinden yararlanır? (10 puan )
Bir eşek var idi za'îf ü nizâr
Yük elinden katı şikeste vü zâr
Gâh odunda vü gâh suda idi
Dün ü gün kahr ile kısuda idi
Ol kadar çeker idi yükler agır
Ki teninde tü komamışdı yağır
Nice tü kalmamışdı et ü deri
Yükler altında kana batdı deri
Bu parçanın hangi metin türünü örneklediğini gerekçesi ile yazınız. (15 puan )
6. Bugün çok heyecanlı ve neşeliydi. Bütün gün bir köşeden bir köşeye gezip durdu. Sanki hayatında çok önemli bir şey eklenmişti. Sonra yavaş yavaş yorgunluğunu ve hayata karşı isteksizliğini üzerinden attığını hissetti. Sabah kalktığında gördüğü karışık rüyalar bile onun bugünkü mutluluğunu bozamadı. Daha sonra adeta bir tüy gibi hafiflediğini fark etti. Yaşadığı bu mutluluğun hemen ardından aldığı bir haber onun için büyük bir sürpriz oldu. Uzun zamandır beklediği işe kabul edilmişti. Bu onu daha çok sevindirdi. İçinden gerçekten kapanan her kapının ardından başka kapıların açılabileceği inancını yitirmediğine şükretti.
Bu parçada hangi anlatım biçimi kullanılmıştır? (10 puan )
Bezirgânlar der:
"Yiğit yiğit bey yiğit, sen benim ünümü anla sözümü dinle, on altı yıldır ki Oğuz içinden gitmiştik, fevkalade kâfir malını Oğuz beylerine
getiriyorduk. Pasının Kara Derbent ağzına göğüs vermiş idik, Evnük Kalesi'nin beş yüz kâfiri üzerimize saldırdı, kardeşim esir oldu,
malımızı rızkımızı yağmaladılar, geri döndüler, kara başımı kaldırdım sana geldim, kara başının sadakası yiğit medet bana" dedi.
Bu defa oğlan (...) der:
"Ne diyorsam yetiştirin, giyimim ile benim koç atımı getirin hey, beni seven yiğitler binsinler" dedi.
Bezirgân da önlerine düştü, kılavuz oldu. Kâfir de inerek bir yerde akçe bölüşmekteydi. Bu sırada yiğitler meydanının arslanı, pehlivanların kaplanı boz oğlan (…)bezirgânlar malını kurtardı.
…
"Bre beyinizin oğlu kimdir?" Dediler:
"Pay Püre'nin oğlu vardır, adına Bamsı derler."
Pay Püre'nin oğlu olduğunu bilemediler. Yiğit parmağını ısırdı.
Der:
“Burada minnetle almaktansa orada babamın yanında minnetsiz almak daha iyidir.”
Atını kamçıladı yola girdi.
Bezirgânlar ardından
bakakaldılar, "Vallah güzel yiğit, faziletli yiğit" dediler.
Boz oğlan babasının evine geldi.
Babasına haber verildi, bezirgânlar geldi, diye
. Babası sevindi, çadır otağ, alaca gölgelik diktirdi, ipek
halıcıklar serdi, geçti oturdu.
Oğlunu sağ yanına aldı.
Birdenbire bezirgânlar geldiler. Baş indirip selâm verdiler.
Gördüler ki o yiğit, (..) Pay Püre Bey’in sağında oturuyor. Bezirgânlar yürüdüler yiğidin elini öptüler.
Bunlar böyle edince Pay Püre Bey'in hiddeti tuttu, bezirgânlara der:
"Bre (...) baba dururken, oğul elini mi öperler?"
Dediler:
"Hanım, bu yiğit senin oğlun mudur? "Evet, benim oğlumdur" dedi.
Dediler:
"Şimdi incinme Hanım, önce onun elini öptüğümüze, eğer senin oğlun olmasaydı bizim malımız Gürcistan'da gitmişti, hepimiz esir
olmuştuk."
Pay Püre Bey der:
(...) Bre, bu oğlana ad koyacak kadar var mıdır?
"Evet, sultanım, fazladır" dediler.
Pay Püre Bey kudretli Oğuz beylerini çağırdı misafir etti.
Deden Korkut geldi, oğlana ad koydu, der:
"Ünümü anla sözümü dinle Pay Püre Bey
Allah Teâlâ sana bir oğul vermiş tutu versin
Ak sancak kaldırınca Müslümanlar arkası olsun
Karşı yatan kara karlı dağlardan aşar olsa
Allah Teâlâ senin oğluna aşıt versin
Kanlı kanlı sulardan geçer olsa geçit versin Kalabalık kâfire girince
Allah Teâlâ senin oğluna fırsat versin sen oğlunu Bamsım diye okşarsın
Bunun adı boz aygırlı Bamsı Beyrek olsun
Adını ben verdim yaşını Allah versin.” dedi.
7. Metindeki temel çatışmayı belirleyiniz. (10 puan )
8. Metinde yer alan evrensel değerlerden ( temalardan ) birini yazınız. (10 puan )